Final Yapanlar

Yüksek Sosyete – Yaşasın, Kerem Küllerinden Yenilenerek Doğuyor

Üzerine ‘Ne zaman açığa çıkacak?’ diye uzun uzun kafa yoracağımız sır kalmadı. Artık herkes her şeyi biliyor. Rahat rahat uyuyabilir, yeni bölümde sonunda rayına oturan hikayemizdeki ana çatışmamızı izlemeye hazırlanabiliriz.

 

Kerem Özkan; gerçek olamayacak kadar iyi, gönüllerin kahramanı, ince düşünceli, fedakar…  Kısa zaman içinde yaşadıkları, Bedia Hanım’dan ve Cansu’dan aldığı son darbeler bu naif adımın içinden nasıl farklı bir Kerem çıkartacak her birlikte izleyip göreceğiz.  Serbest kürsü yazılarını takip edenler yakından bilir; Kerem’le yıldızım pek barışmadı ama ‘yeni Kerem’ iyi işlenirse dizideki favori karakterim olabilir. Merakla bekliyorum.

 

Cansu’nun kimliği henüz ortaya çıkmamışken bir ileri iki geri ritminde ilerleyen ilişkilerinde Kerem’in canına tak demesini keyifle izledim. “Tek bir laf edip çekip gitmek yok artık.” Çok yerinde bir çıkış değil miydi? Cansu’nun ilişkilerini bitiren kaçışından sonra hala sorgulayıcı olması, her durumda zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışması, hatta Kerem’i annesine ‘Bana kötü davranıyor!’ diye şikayet etmesi sizi de sinir ediyor mu?

 

 

Ece Mert barıştı <3 Hem de çok minnoş bir barış oldu. Kerem’e Ece’nin çok iyi bildiği gerçekleri kabullenmesi için gözünü açtığından dolayı Kerem’e çok teşekkürler. Umarım Mert (Kerem’in dediği gibi) Ece’nin üzülmesine asla izin vermez. Bedia cadısından korkmuyor da değilim, Ece’ye kıyamam… Neşeli hali o kadar sevimli ki üzgün olması içimi dağlıyor. Sevdiceği yanında olsa da onu üzen en önemli konu: Anne. Ben de Ece ile aynı fikirdeyim, annesi ölmedi, ölseydi bu kadar bahsi geçmezdi. Bakalım nasıl bir hikaye ile dahil olacak senaryoya… Girişte tüm sırlar açığa çıktı dedim ama, gizli saklı kalan tek şey Mert’in Cansu’nun kimliğini çok önceden biliyor olması. Umarım Mert ne Kerem’e ne de Ece’ye (Özellikle de Ece’ye) Cansu’nun kimliğini sunumdan çok önce bildiğini hissettirmez.

Her bölümde Ece’nin diyaloglarından sevdiklerimi cımbızla çekip çıkarmayı seviyorum. Bu haftaki favorilerim: ‘Erkeksiz hava sahası kurmak.’ ve ‘Solo testte geri zekalı çıkmış gibi hissetmek.’

Gelelim dizinin kötü kalpli babaannesine… Bedia Hanım; sana ne demeli? O kadar çok serzenişte bulundum ki sana, artık yazmaktan yoruldum. Hele ki bu bölümdeki haddini çok aşan sözlerin üzerine ne desem boş, yaşça küçüğüm ama büyüklük yapıyor ve sessizlik hakkımı kullanıyorum. Bazen sessizlik bile çok şey anlatır.

Yeri gelmişken, Bedia Hanım- Kerem sahnesinin devamını çok merak ediyorum. Kerem’in paraları asma kattan zemin kata savurmasına şahit olan Mert ve Ece’nin davranışı ne oldu? Bedia Hanım Kerem’in sözlerinin üzerine Mert-Ece ilişkisinin üzerine gidecek şeyler söyledi mi? Mert kapıyı çarpıp çıktı mı? Fragmanın ışığında: Aferin Mert, sıkıca tuttuğun o eli hiç bırakma. Koyu EcMer’ci olarak gelecek bölümün en seveceğim sahnesinin bu olacağını gönül rahatlığı ile söyleyebilirim.

 

Bu bölümdeki en sevdiklerim arasında anne-kız sahneleri yer alıyor. Her iki sahnede de Zuhal Olcay oyunculuğunu konuşturdu.  Duygu geçişlerini ne güzel aktarıyor izleyiciye… Süreyya’nın Cansu’ya bebekliğinde ninni söylediği anılar pek inandırıcı değildi ama Zuhal Olcay’ın sesinden ninni dinlemek oldukça hoştu. İlerleyen bölümlerde yine duymak isterim…

 

Işıl’ın bebeğini bırakmasına Süreyya’ya doğru annelik için yeni bir şans verildi düşüncesi belirdi aklımda. Ama ya boşanma? Aman ha annelik yapacağım diye boşanma daha fazla ertelenmesin. Gerçi olaya ivme katacak Levent izleyicilerden ilk eksi puanını aldı. Bölümler hızlıca akarken karakterlerin bölümden bölüme davranışlarında tutarsızlık olması beni şaşırtıyor. Levent’in ilişkilerinin adını koyma konusundaki telaşı “Ya ben ya Metin.” seçimine zorlaması, “Hayatım boyunca seni beklemeyeceğim.” demesi iki hafta önce “Sana baskı yapmayacağım Süreyya, seni beklerim.” sözleri ile çelişmiyor mu? Süreyya -Levent ikinci şans için hiçbir zaman geç olmayacağının çok güzel bir örneği, yazık etmeyin bu ilişkiye, lütfen…

Metin; yine kendince sürprizler yapmış Süreyya’ya…  Süreyya odaya geldiğinde gördüğü yemekleri şiddet mağdurları için yapılacak gecedeki ikramların tadım testi olduğunu ve Levent’in organize ettiğini düşünmüştüm. Meğer Metin biricik karısına kahvaltı sofrası hazırlamış, biraz yersiz bir jest.  Levent Süreyya’nın ruh haline göre içecek tercihlerini bilirken Metin’in kaç yıllık hayat arkadaşının kahvaltıda çay mı kahve mi içtiğini bilmemesine gönderme tam yerinde oldu ama vakfın böyle gönül alma çalışmalarına alet edilmesinden hiç hoşlanmadım.

 

Dizideki en akıllı karakter Sude çıktı, hem Kerem’in (Eski) kız arkadaşının Cansu olduğunu hem de Cansu’nun Koran ailesinin küçük kızı olduğunu Oliva’daki birinci gününde çözüverdi. Oliva’daki tespiti de çok doğruydu. Ben de kaç senedir hizmet sektöründeyim,  Sude’nin tespitinde olduğu gibi Cansu kadar patrondu, müşteriydi tanımadan dikleneni görmedim.

 

Sude Kerem’i gerçekten çok sevmiş, bloğundaki şiir bunu yakından görmemizi sağladı. Sevgisi Kerem’e ilk aşkı Cansu’yu unutturmaya yetebilir mi? İzleyip göreceğiz. Sude’nin sözlerine kesinlikle katılıyorum: “İnsanın yaralarına kimin iyi geleceği hiç belli olmaz.” Üstelik CanKer’cilerin gazabına uğrama korkuma rağmen, ikisini endam olarak pek yakıştırdığımı belirtmek isterim.

Kerem hayalleri peşinde koşacağına, Cansu kendi şirketinde çalışmaya başlayacağına, Bedia Hanım ne Mert’i ne de Ece’yi kapısından içeri sokmayacağına göre Oliva dönemi kapandı mı? Ne yani biz Ercan’ın şebekliklerini izleyemeyecek miyiz? Mert’in kimlik değişimini personele açıkladığındaki ‘Ben biliyordum.’ havaları çok şeker değil miydi?

 

 

Özgün Çoban’ın ismi hala fragmanda geçtiğine göre Can geri dönecek. Benim için misyonunu tamamlamış bir karakterdi,  dönüşüne hiç gerek yoktu (Kaldı ki ortadan kaybolma planı yapabilecek bir karakter olduğunu hiç düşünmedim.) ama Koran ailesinde işler epey karıştı gelecekse elini çabuk tutsun.

Bu haftaki bölümü (Evimdeki bitmek bilmeyen tadilat nedeniyle) bölük pörçük izleyebildim. Bu nedenle bölümden bende kalanların toparlanması yazıya dökülme süresi olarak uzun, yazının uzunluğu açısından ise önceki yazılara kıyasla epey kısa oldu. Yorumlarda daha detaylı görüşmek üzere…

Noel Pazarları
AVRUPA – En Güzel Noel Pazarları
sığacık ada masalı
SIĞACIK SEFERİHİSAR – Ada Masalı’nın Çekildiği Yer, Nam-ı Diğer Kırlangıç Adası
Alaçatı Tatil
ALAÇATI – Sanki Ege’de bir Vaha
gezdim gördüm san diego
AMERİKA – San Diego
Mekanlar Tarifler
Sütlü Tatlı
Yılbaşında Yapabileceğiniz 5 Şahane Sütlü Tatlı
LONDRA – Londra’da Öğleden Sonra Çayı
künefe
Bir Değil İki Değil Çok Çeşitli Künefe
Şimdiki Aklım Olsaydı (Si lo Hubiera Sabido)
ŞİMDİKİ AKLIM OLSAYDI (Si lo Hubiera Sabido) – Ne Dilediğine Dikkat Et!
Poldark
POLDARK – Korkunun, Umutsuzluğun ve Sevginin Derinliklerinde
Poldark
POLDARK – Eve Dönüş
liar yalancı
LIAR (Yalancı) – İki Taraf Tek Doğru
bergen
BERGEN – Bir Tek Şarkı Söylerken Utanmadım Ben
romantik komedi filmler
Latte Kıvamında Romantik Komedi Filmleri
Yarına Tek Bilet Elle Çekim
YARINA TEK BİLET – Belki de Karşılaşmalar Tesadüf Değil Kaderdir
BİZ BÖYLEYİZ – Olsaydı Nasıl Olurdu?
Deli Bayramı
DELİ BAYRAMI – Kim Akıllı Kim Deli, Nasıl Ayırt Etmeli?
evlat oyunu
EVLAT – Her Şey Çok Zor
übü hep übü
ÜBÜ HEP ÜBÜ – Übülük Müessesesi Üzerine
yaşamaya dair
YAŞAMAYA DAİR – Yaşamayı Ciddiye Alacaksın
Copy link
Powered by Social Snap