Çukur’un bu bölümünde sıkıldım diyemem ama keyif aldım da diyemem… Bir süredir yerimizde mi sayılıyoruz? Hem de elimizde onca malzeme varken… Yamaç’ın oyun planını sırf Ersoy’dan aldığı istihbaratlar üzerine kurması zaten canımı sıkıyor. Yahu sok Afgan’ları devreye, Bulgar’ları gaza getir. Biz mi öğreteceğiz… Zaten kaç bölümdür kurtulamayan Sadiş, Sadiş’in yaşadığını -onu kendi başıma kurtaracağım gazıyla, Yamaç’a söylemeyen Salih, Karakuzuların maşası olan bir Vartolu izliyoruz; bari Yamaç tarafında biraz akıl oyunları, kumpas vs. izleyelim…
Nerede İdris Koçovalı’nın fotoğrafını ezip geçen Çukur , nerede Karakuzular’ın ‘Çocuklarınızı teslim edeceksiniz’ sözlerini göz ardı eden Çukur… Vay be, adam oluyorlar sanırım sonunda. Çukur da ilerleme var ama Celasun hala bıraktığımız yerde. İşte bölüm yazısı…
Yazı için beyaz sayfayı açmadan önce final sahnesini bir kez daha izlediğim doğrudur. Gözlerimin yine yaşardığı da doğru. Hatta itiraf edeyim, bölüm ertesi birkaç defa da izlemiş olabilirim ve her seferinde de gözlerim yaşarmış olabilir. Çünkü minnak bebişin – pek de tatlı maşallah dedesi İdris Baba’nın dediği gibi: “aile her şeydir”.
Geldi gönlümün efendisi: Vartolu Sadettin. Geç geldi ama sonunda geldi. Gerçi zamanında gelseydi Sadiş hala Karakuzular’ın elinde hapis olur muydu? Kesinlikle hayır. Bu benim için net. Vartolu’yu pek sevdiğimden Salih’e haksızlık ettiğimi düşünen mi var yoksa?
İzlenmeyen bölüme bölüm yazısı mı? Elbette değil. Ama en bir admin bölümü izlemese de sohbet ortamını sağlamakla mükellef olmalı değil mi?
Bölüm izleyenlere keyifli sohbetler, en kısa zamanda aranızdayım ^^
Bölümün fragmanları- hani epey geç gelen fragmanlar var ya, işte onlar, diyordu ki bu Çukur bölümü keyifli bir seyir vadediyor. Öyle de oldu. Serzeniş yok mu? Elbette ki var, âdettendir. Ama öncelikle en sevdiğim sahne ile olumlu bir girizgâh yapayım…
Bölümün çoğunluğu boyunca Cem Karaca’dan “ Beni Siz Delirttiniz ” eşlik etti Yamaç’a… Etmesin mi? Delirttiler Yamaç’ımı… El birliği ile, Çukur’u, babalık misyonu, babasının oğlu, ana-baba bir abileri, trip kraliçesi Sena’sı
Çukur izlenme oranlarına göre bu hafta da zirvedeydi: Total 11,02 – 26,14 ; AB 11,05 – 26,22 ; 20+ ABC1 13,21 – 28,61. Güzel ^^ Peki benim için zirvede bir bölüm müydü,
Düşünüyorum da bu bölüm yazısını giriş gelişme sonuç diye yazabilme şansım yok. Hayır, “Ortada bölüm yok” diyecek kadar acımasız olmayacağım ama bireysel deneyimime dayanarak – bölümde son on beş dakikayı bu sabah izledim, “Ekran karşısında uykuya daldıracak ritimde bir Çukur bölümü var.” diyebilirim. İşte bölüm yazısı…
Bölümün üzerinden 3 koca gün geçti. Zaman her şeyin ilacı derler ya, bölüm ertesi yazıyı kaleme alabilseydim zehir zemberek olurdu kalemimin dili… Ama bugün sanki beni mutsuz eden tüm gidişat silinmiş minnoş bir yazı yazacağım besbelli. Keyifli okumalar ^^
Bölüm bitince sessizce haykırdığım gibi “Bana böyle bölümlerle gelin”. Tek kelime ile Ba-yıl-dım! Ve bölüm sonuna daha da çok bayıldım. Koçovalı Üç Silahşörler <3
Çukur’un yeni tatlar hedefleyen yeni sezonundaki ikinci buluşmamızda bana göre tatsız bir bölümle devam ettik. Tamam, kabul; beklentim büyük.
Bölümün ilk yarısı ile ikinci yarısının arasında ciddi bir akış problemi vardı. Bölümün ilk 90 dakikasına yan karakterlerin güncel durumunu uzun uzuuun anlatırken ana aksiyon son dakikalara sıkıştırılıvermiş gibi geldi bana, sizce?