Bir Zamanlar Çukurova Zirvenin Tek Sahibi. Total’de 12.83, AB’de 8,88, ve ABC1 11,64. Üstelik her hafta oranlarını arttırıyor. Üçüncü sezonun 10. bölüm yazısı konuk yazarım Gözde ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar^^
Bu hafta ekran karşısından memnun ayrılan var mı acaba? Açıkçası Behice’nin cezasını çekmeyişi, Sevda’nın Yamanlar Konağı’na taşınması ya da Müjgan’ın oyunları değil benim için bunun nedeni. Yılmaz diziden ayrılacak söylentisinin üzerine Yılmaz’ın karakterinde ve Züleyha ile Yılmaz ilişkisinde olup bitenler çok canımı sıkıyor. Yani dizinin gri karakteri ama kötülükleri ile ZülMaz çiftine onca şey yaşatan Hünkar’ı ölüme doğru oldukça iyi bir karaktere çevirirken, Yılmaz’ı biz severlerinin bile tahammül edemediği bir adam haline getirmelerine anlam veremiyorum. Bırakın adam ölecekse de bildiğimiz gibi ölsün. Bu şekilde Yılmaz severleri bile o öldükten sonra ekran başında tutmak amaçlanıyorsa da başarılı olamayabilirsiniz. Diziyi seyreden arkadaşlarımdan “Yılmaz ölecekse bırakırım.” diyenler mevcut. ZülDem’i destekleyen ve buna sevinen kesimi de anlıyorum ancak Züleyha’nın daha geçen bölüm yaptığı konuşmadan ve yaşanan onca şeyden sonra bu bana inandırıcı gelmez. Benim tercihim böyle bir durumda Yılmaz’a aşkına sadık ve hayatını çocuklarıyla tek başına tamamlayan bir Züleyha’dır.
Geçtiğimiz hafta da devam eden Hünkar’ın cenazesi, mevlit, geride kalanların yaşadığı acılara dair sahneler bu bölümde de azalarak devam etti. Sanıyorum uzun bir süre daha bu sahneler olacak. Açıkçası çok iyi yazılan bu sahneler hem çok gerçekçi hem çok üzücü olsa da mutlaka devam etmeli. Çünkü böyle bir ölüm acısı kolay kolay dinmez.
İki haftadır annesini kaybeden Demir’den daha fazla Haminne ve Fekeli’ye üzülüyorum. Belki de Demir’in Sevda Abla’sı ile kısmen de olsa avunuyormuş olmasıdır bunun sebebi.
Ah Haminne’m… Allah hiçbir anneye evlat acısı yaşatmasın. Dokuz ay karnında taşı, sütünü ver, minicik bir canı kocaman bir evlat yap ve sonunda toprağa göm ikisini birden.
Hünkar’ın ayakkabısını devamlı yanında taşıması da o kadar gerçek ki… Çok yakınımızın kaybını yaşayan hepimiz ona ait bir eşyaya böyle sarılıp koklamışızdır eminim. Keşke Hasene’nin ölümü de hatırlayıp evlat acısı katlanmasın demiştim ama Hünkar’ın öldüğünü idrak ettiği zamanlarda onu da hatırlıyor ve daha çok acı çekiyor ne yazık ki. Sevda’yı Hasene sanıp onunla avunmasına da seviniyorum. Sevda Hünkar’ı çok üzmüş olsa da şimdi Haminne’nin tesellisi oluyor.
Keşke Fekeli de bir an önce ölüverse de Hünkar’ına kavuşsa. Evet, onu sevenler çok üzülecekler ancak Fekeli şu an yaşayan bir ölüden farksız. Böyle acı çekerek yaşamasındansa ölümü en doğrusu. Behice birlikte kahve içmeyi teklif ettiğinde onu reddederken bile gözleri nasıl da doldu…
“Ben artık kahve içmiyorum.”
Kalp krizi geçirip yasaklandığında bile vazgeçmemişti kahvesinden. Ama şimdi ona Hünkar’Ia kahve eşliğinde ettiği sohbetleri hatırlatacak… Bir insan bu kadar çok sevdiği bir şeyden vazgeçebilmesi çektiği acının ne kadar tarifsiz olduğunu gösteriyor. Eminim buluştukları, son seferde evlenme teklif ettiği o yere de gidemeyecektir bundan sonra.
BİR ZAMANLAR NE ÇOK SEVERDİM,
SENLE AĞLAR, SENLE GÜLERDİM,
AŞKA YALAN DİYEN OLSA,
BAKAR GÜLER DE GEÇERDİM?#BirYanımEksik #BirZamanlarÇukurova pic.twitter.com/eT7tKFFKWj— Alexandra Shem (@alexandurd) November 19, 2020
Züleyha ile Saniyenin Hünkar’ın giysilerini vermek için ayırma sahnesi de bizzat yaşadığım bir durum olduğu için bana çok dokundu. Bu işi yaparken çok zorlanmaları, dayanamayıp bırakmaları çok gerçekçi. Ne yazık ki bu tip sahnelerde yaşadıklarımı hatırlamaktan kendimi alıkoyamıyorum.
Saniye Sevda’yı konakta istememekte haklı. Adnan Yaman Sevda’yı karısı gibi görse de Demir ikinci annem dese de Hünkar’a yaşattıklarından dolayı konakta yeri yok. Ama şu an Demir’e iyi geldiği de ortada. Geçtiğimiz bölümde yaşananlardan sonra da tek başına kalması tehlikeli zaten. Koskoca savcının bile sorguda kadına etmediği hakaret kalmadı metres diye, pes. Kadını aşağılamak için eline fırsat geçmiş kullanıyor gibiydi. Savcı Jülide özleniyor vallahi.
E ardından da galeyana gelen çarşı esnafı evini basıp yakmaya kalktı. Tıpkı Vurun Kahpeye filminden o meşhur sahne gibiydi. İyi ki Züleyha yetişti de Sevda’yı kurtardı. Açıkçası son iki bölümün en iyi sahnesi benim için budur. Züleyha’nın açık sözlülüğüne, dobralığına hayran kaldım. Söyledikleri de çok doğruydu, herkes önce kendi hayatına bakmalı başkasını yargılamadan önce. Ve adaletin olduğu yerde cezayı kendi kesmeye kalkmamalı. Umarım ele başları Özcan ileride Züleyha’nın başına bela olmaz.
Züleyha’nın Sevda’nın iyi biri olduğuna dair söylediklerine de katılıyorum. Başlarda sinsi, kötü niyetli bulmuştum ama şimdi iyi niyetli, yaralı bir kadın olduğunu düşünüyorum Sevda’nın. Tabii ki asla Hünkar’ın yerini alamaz kimse için ama ben Nazal Kesal’ı ve oyunculuğunu ekranda görmeyi seviyorum.
Hünkar’ın katili olan Behice’nin suçu Sevda’ya yıkma planı oldukça başarılı olsa da Sevda’nın aklanması ve ardından Züleyha’nın aklına katil olarak kendisinin gelmesiyle işler aleyhine dönmüştü. Fekeli’nin İstanbul’a gitmesi gerektiğine dair sözlerinden sonra Çukurova’da kalmak için yaptığı yeni plan ise kesinlikle muazzamdı. Behice’yi seyretmek her ne kadar sinir bozucu da olsa, iyi yazılan bir kötüyü seyretmek de bir o kadar keyifli benim için. Hem kötü karaktersiz dizi, tuzsuz yemekten de farksız.
Yaptığı plan alkışı hak ediyor. Ama tuttuğu adamın üzerine atlayıp kurşunun yanlış yere isabet etmesine sebep olan köpek fikri çok oldu bittiye getirilmişti. O köpek bir anda nerden geldi yahu, gökten mi düştü? Bari uzaktan geldiğini ya da oralarda gezindiğini görseydik de inandırıcı olsaydı. Haliyle planı elinde patlayan Behice omzundan değil kalbine çok yakın bir yerden vuruldu ve ormanda öylece kalakaldı. Müjgan evi terk etmek niyetiyle havaalanına gidip bavulunu görmese hakkın rahmetine kavuşacaktı ama nerdeee? Biz daha çok bekleriz Nazire’nin deyimiyle “Dokuz canlı musibet”in gebermesini.
Kalbine çok yakın yerden vurulan Behice 20 günde iyileşti, Züleyha 2 günde iyileşmişti. ^^ En azından bu sefer gerçekçi oldu. Behice hastaneden taburcu olacakken Fekeli’nin onu eve götürmeye gelmesine, özür dilemesine sinir oldum doğrusu! Bu başına gelen şey onun suçsuz olduğunu göstermez ki. Resmen kırk yıllık sevdasını öldüren katilden af diledi. Behice’nin cezasını çektiğini görmeden sakın ölme Fekeli. Silahı çeken sen olmasan da yüzüne tükürdüğünü görmek istiyorum.
Behice’nin vurulmasından sonra Müjgan’ın Züleyha’nın kapısına dayanıp ondan hesap sorması, onu tehdit etmesine şaşmadım ama kendisi değil miydi daha birkaç gün önce halasının Hünkar’ı öldürmesinden şüphelenen? Züleyha şüphelenip bunu dile getirince neden suçlu oluyor? Halasının gerçek yüzünü görünce yüzünün alacağı şekli çok merak ediyorum. Tabii Müjgan Züleyha’ya tehditler savurunca Demir’in aklına hemen Yılmaz’ın imzaladığı itirafname geldi ve çalındığını öğrendi. Yılmaz ve Behice’nın çalmış olma ihtimali elenince akla hemen Şermin geldi tabii. Yahu Şermin o odaya girmeye cesaret eder de cenaze zamanı onca üzüntü içinde de yapmaz yahu. Demir “Onu kullanmayacaktım.” derken doğru söylüyor bence. Yılmaz’ın hisseleri almasına engel olmak için tutuyordu elinde. Yılmaz Fikret’i ele verse Fikret’le ilgili gerçeğe bir adım daha yaklaşırdık ama senaristler bizi merak ettirmekte çok kararlı anlaşılan.
Fikret ile Müjgan arasındaki yakınlaşma bu bölüm iyice arttı. Behice’nin kaybolması ve hastane sürecinde Fikret’in desteği ile Müjgan ona iyice güvenir hale geldi. Yalnız boy farkı falan hiç göze batmıyor, çok yakışıyorlar. Müjgan bir de hastanede üzüntüden adama sarılmasın mı? Resmen ilk temas gerçekleşmiş oldu. ^^ Tabii hemşirenin onları görmesiyle dedikodular alıp başını yürüyecek ve gelsin kaos. Kaosu severiz. ^^
“İyi ki sen varsın…”#BirYanımEksik #BirZamanlarÇukurova @timsandb @atvcomtr pic.twitter.com/hfJqTVhYxw
— ⚜️ Bir Zamanlar Çukurova ⚜️ (@bzcdizi) November 19, 2020
Yılmaz’ın evlendiklerinde oturmaları için küçük konağı Gülten ile Çetin’e vermesi güzel bir hareket ama Yılmaz orayı da Hünkar’a satmamış mıydı? Temelde konak çalışanları için çok büyük bir jest gibi görünüyor ama Gülten bir nevi Hünkar’ın manevi kızı değil miydi? Çetin de Yılmaz’ın kardeşi gibi sonuçta. Müjgan’ın ona sorulmadan Yılmaz’ın bu kararına verdiği tepki ise çok yersiz. Hem artık orda yaşamıyor hem de evlilikleri de kağıt üzerinde, bu konuda ona danışması gerekmez.
Ama Müjgan ile Yılmaz resmen tartışmaya yer arar hale geldikleri için en ufak bir pürüzde hemen ortalık alevleniyor. Az kalsın Müjgan Kerem Ali’yi alıp gidiyordu. Ama ben emindim Behice’nin bavulunu görmeseler de Fikret’in onu yolda ikna edeceğinden. Çünkü Müjgan onun fikirlerini önemsiyor.
Züleyha ile Yılmaz ilişkisinde özellikle iki bölümdür Yılmaz’ın gitme konusundaki baskıcı, sabırsız tavırlarını çok yanlış buluyorum. Demir evdeyken bile Züleyha’yı görmekte ısrarcı olmak da pek Yılmaz’lık hareket değil. Bence şu ortamda gitmeleri doğru olmaz. Hemencecik anlaşılır. En azından Hünkar’ın kırkı çıkmalı.
Züleyha’nın Kerem Ali’ye bir çare bulmadan gitmeme ısrarı ise oldukça yerinde. Kerem Ali’yi Müjgan ayıramayız. Ama Demir, Leyla’dan ayrılmayı hak etti Züleyha’yı defalarca çocuklarından ayırarak. Ona çektirdiği onca şeyin cezasını da çekti diyemeyiz.
Yılmaz’ın durumu aslında Züleyha’dan daha zor bu kaçma meselesinde. İki ucu boklu değnek durumu var. Kerem Ali’yi götürse annesinden ayırmış, Müjgan’a bıraksa Adnan ve Züleyha için oğlundan vazgeçmiş olacak. Ama Müjgan’a bıraktığında bir süre sonra seyrek de olsa Kerem Ali’yi görebilir; bu Müjgan’ı gözü yaşlı bırakmaktan, ufacık bir bebeği annesinden ayırmaktan çok daha makul bir çözüm.
Ama ne yazık ki Müjgan velayet kendisine verilecek dahi olsa boşanmak istemez. Çünkü artık evli kalma sebebi sadece Züleyha’ya yenilmemek. Şimdi bir de onları konuşurlarken kapıdan duydu ya hiç boşanmaz.
Demir basın toplantısında Züleyha’nın elini tuttu diye Yılmaz’ın tavan yapan kıskançlığı o kadar saçmaydı ki. Aralarında geçen onca şeyden sonra yakınlaşabileceklerine gerçekten inanabiliyor musun be adam? Yahu sen nasıl Züleyha’yı böyle bir şeyle itham edersin?
Yılmaz: Hünkar Yaman’ın ölümü Demir’le yakınlaşmanız için vesile mi oldu?
Yılmaz: Cevap ver bana siz karı koca hayatı mı yaşıyorsunuz?
Züleyha: Yazıklar olsun sana Yılmaz. Yazıklar olsun.
Gerçekleri öğrenene kadar bunu düşünmesini, dile getirmesini anlarım ama şu an Yılmaz’ın ağzına terlikte vurasım, biber süresim ve kafasını duvara çarpasım geldi. Hatasını çok çabuk anladı ama ne gerek vardı böyle saçmalamaya? Züleyha onu zor da olsa affeder ancak böyle bir nedenle küslüğe gerek var mı onca yıllık ayrılıktan sonra? Başta da dediğim gibi Yılmaz eğer ölecekse bildiğimiz gibi ölüversin, karakterinde bir oynama yapılmadan.
O güzel günler çok geride mi kaldı gerçekten oysa hep kavuşacağınız günü bekledik ilk gün gibi hala bir umut bekliyoruz işte… ? #birzamanlarçukurova #BirYanımEksik pic.twitter.com/gRM7YOSDGG
— Nil peri (@nil_bmy) November 19, 2020
Demir’in Hünkar’ın katiliyle ilgili bilgi getirene 1 milyon lira ödül vereceğini açıkladı. Bakalım şu ana kadar garip bir şekilde sesi çıkmayan dedektif ya da Behice’yi Sevda’nın konağına girerken gören komşu kız ödülü duyunca gelip bildiklerini Demir’e anlatacaklar mı?
Meğer Behice’nin suç dosyasının bir kopyası daha varmış ve Hünkar’ın yatak odasında gizliymiş. Bana Hünkar dedektifle buluşup ardından hiç eve gitmeden Behice’yle buluşmaya gitti gibi gelmişti. Dosyayı tesadüfen Gaffur buldu. Tam paragöz Gaffur Demir’in koyduğu ödüle konacak dedim ki Behice’ye yakalandı. Bir insan bu kadar mı boşboğaz olur? Saniye’ye söylemek için kapının önünde bas bas bağıracağına, hiç sesini çıkartmayıp Demir’e gitseydin ya şapşal. Behice de resmen “İti an çomağı hazırla.” atasözüne uygun bir şekilde orada belirdi. Bir insan bu kadar mı dört ayak üzerine düşer? Tam da küçük konaktan eşyalarını alacak zamanı bulmuş. Bir boşboğaz da Şermin. Sayesinde yengesinin katili elini kolunu sallayarak gezmeye devam edecek. Valla Gaffur eğer Hünkar’ı gerçekten hissettirdiğin kadar çok seviyorsan, ölümüne samimiyetle üzülüyorsan gider hapis yatmayı göze alır, savcıya bulduğun dosyadan bahsedersin.
“Sen koskoca Hünkar Yaman’ı öldüreceksin, elinin kanıyla Çukurova’da fink atacaksın. Yok öyle bir dünya.”
Züleyha’ya bilenen Müjgan’ın yeni oyunu da tıpkı halasınınkiler gibi. “Kız halaya çeker ama o hiç çekmemiş.” diyecektim geçen haftaki yazıyı tamamlayabilseydim, sözümü geri alıyorum. Kendine yalandan bir tahlil sonucu ve reçete yazmış hamile sanılsın diye. Bir de Züleyha’nın peşinden eczaneye girip bunu öğrenmesini sağlamaz mı?
Eczacı: Bunlar genelde gebelik için verilir. Testleriniz de pozitif çıkmış. Hayırlı olsun hekim hanım.
Müjgan: Kısmetse Kerem Ali’ye bir kardeş gelecek.
Aslında Züleyha’nın buna asla inanmaması gerekir ama ortada tahlil sonucu var. Şimdi o da Yılmaz gibi manasız bir kıskançlık içine girecek ve araları daha da bozulacak.
Fragmana göre hastanede Müjgan ile Fikret’i sarılırken gören hemşirenin yaydığı dedikodudan sonra Yılmaz bu bebeğin Fikret’ten olduğunu sanıyor. İşte beklediğim kaos. ^^ Ve beklediğimiz gibi Züleyha Yılmaz’a tavır alıyor ancak Hünkar’ın yerine geçip “Yamanlar’ı birlikte büyüteceğiz.” demesi çok fazla olmamış mı sizce de? ZülMaz’ın arasındaki klasik bildiğimiz çift kıskançlığı olsa da hiç SEV-ME-DİM!
Tweetleriyle yazıma renk katan Alexandra Shem , Nil peri‘ye çok teşekkürler.
Bir Zamanlar Çukurova dizi yorumları için İzledim / Bir Zamanlar Çukurova kategorisini ziyaret edebilirsiniz.
Bir Zamanlar Çukurova 74. Bölüm Fragmanları