Bir Zamanlar Çukurova üç kategoride de birinciliği başka dizilere kaptırmıyor; reytingler Total’de 13,0, AB’de 8,26, ve ABC1 11,22. Üçüncü sezonun 12. bölüm yazısı konuk yazarım Gözde ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar^^
Geçtiğimiz bölümü Yılmaz Fikret’i vuracakken oraya gelen Müjgan’ın hamile olmadığını açıklamasıyla noktalamıştık. Müjgan hamile bir hastanın idrar örneğini çalarak kendisi için tahlil yaptırmış. Ben direkt sonuçlarla oynamıştır diyordum. Kesinlikle çok kötü bir plandı bu. Behice bile beğenmediyse kesinlikle kötüdür. ^^ Müjgan’ı bu olaydan dolayı başhekimlik görevinden alırlar. Bence Hande Soral Demirci’nin canlandıracağı Ümit karakteri kesin hastanenin yeni başhekimidir.
Yılmaz’ın Müjgan’ı arabaya bindirip Yamanlar Konağı’nda Züleyha ile yüzleştirmesi doğru mu yanlış mı tartışılabilir. Züleyha’ya gerçeği bir şekilde kendisi söylese inandıramayabilirdi. Müjgan’la yüzleştirmek için onu bir yere çağırsa Züleyha gelmeyebilirdi. Yine de herkesin önünde Müjgan’ı böyle rezil etmesinden hoşlanmadım. Bir de konuşsun diye havaya ateş etmeler falan. Demir ona bu konuda kızmakta haksız değildi. Bu konu aile meselesi değil Züleyha meselesi olsa da konuşulacağı yer orası değildi.
Yılmaz Müjgan’a çok kızmakta haklı. Artık onu ve Behice’yi evde istemeyebilir, bunu da anlarım. Ama Müjgan’ı Kerem Ali’den ayırma konusunda zerre haklı değil, çok yanlış yaptı. Züleyha’yla bu sezonki ilk kaçma girişimde de Kerem Ali’yi yanlarına alma fikrine karşıydım zaten. Daha önce Demir, Züleyha’yı çocuklarından ayırdığında da dediğim gibi hiçbir anne çocuğundan ayrılarak cezalandırılamaz. Açıkçası Yılmaz gibi vicdanlı diye bildiğimiz bir adama bu yaptığı hiç yakışmadı. Fekeli sonradan ikna ederim diye düşüneceğine direkt engel olmalıydı ona. Müjgan bu son planıyla Fekeli’yi de kaybetti. Gerçekten de Fekeli yuvaları bozulmasın diye hep onun yanında olmuş, Yılmaz’ın mutsuzluğuna göz yummuştu. Müjgan, çektiği görüntüleri Demir’e gönderdiği zamanki gibi fevri bir kararla büyük bir hata yaptı. Ayrıca kusura bakmasın derdinin Yılmaz’ın Kerem Ali’den ayrılmayı göze alması değil Züleyha’yla gitmek istemesi olduğunu biliyoruz. Behice tam oyunundan zaferle ayrılmış tekrar konağa dönmüştü, Allah hakkı olmayanı elinden aldı. O anlarda Fekeli ve Yılmaz’ın her lafa karışmaya çalıştığında Behice’yi bağırıp susturmasıyla içimin yağları eridi doğrusu. Bölümlerdir beklediğim anlardı.
Fekeli’nin Müjgan ile Behice’yi yollarından döndürüp başka bir eve yerleştirmesi doğru bir hareketti. Yılmaz çok fevri bir karar vermişti çünkü. Unutmadan, senaristlere sitemim var. Yılmaz diziden çıkacak diye onu karakterine aykırı bir hale çevirmesek olmuyor mu? Bizim tanıdığımız Yılmaz, Müjgan’ı Kerem Ali’den ayırmazdı. Fekeli’nin sözleriyle sadece Behice’yi gönderirdi evden. Demir’de kınadığımız davranışları bu bölümde Yılmaz’da görmemeliydik. Evet, insanlar değişir ama Yılmaz’ın bu şekilde değişimi hiç inandırıcı değil.
Dizi yi baştan beri izleyenler bilir ki merhametli, iyi niyetli, vicdanlı ve vefalı olan Yılmazdı. Şimdi Yılmazı "kötü adam" yapmaya çalışıyorsunuz ya. Zaten dizi Yılmaz ve Züleyha aşkından çıktı da millet ha kavuştu ha kavuşacak diye izledi. Bari adam güzel çıksın #icimyanarken
— HilMur (@HilmiceMurattt) December 3, 2020
Fikret, Yılmaz’a öfkelenip evi terk etmeye karar verdi. Yerinde kim olsa aynı şeyi yapardı. Ama aynı şey onun başına gelse o da Yılmaz’ın yaptığını yapardı. Zaten Müjgan’ın hamilelik yalanı olmasaydı Yılmaz, ona silah çekmez, önce konuşurdu. Yılmaz ve Fekeli onu evde kalması için ikna ettiler ancak Fikret’in Yılmaz’a olan kırgınlığının kolay kolay geçeceğini sanmıyorum. Bölümlerdir gerek konakta gerek Çukurova’da tanık olmadığı şey kalmadı. Sonunda o da fark etti ne kadar entrika, yalan dolan, dedikodu, kin, öfkeyle dolu bir yere düştüğünü. Bizim üç sezondur gördüklerimiz yanında bunlar ne ki Fikretçiğim? ^^
“Ben neyin içine düştüm böyle?”
Fikret, Müjgan’la kendisi hakkındaki dedikoduyu çıkartanın onları gören hemşire olduğunu anlayınca Fekeli’yle birlikte hastanede onunla yüzleşmeye gitti. Fekeli’nin hemşirenin suçunu ortaya çıkarma taktiği çok başarılıydı. Ona güzel bir ders verdi. Tabii ona ders verirken bu dedikoduya inanan ve onu yayanlardan ikisi olan dedikoducular kraliçeleri Şermin ile Füsun da nasibini aldı. Bir kadınla erkek sadece sevgili ya da karı koca olarak değil arkadaş, dost olarak da yakın olabilirler birbirlerine. Günümüzde bile hala buna karşı çıkanlar, bir tarafta farklı bir his olacağına inananlar var maalesef.
Müjgan’ın hamilelik yalanı ortaya çıkınca Züleyha ile Yılmaz’ın barışacağı belliydi. Züleyha bir daha Yılmaz’ın sözünden şüphe etmeyecektir. İkisinin de birbirlerinin tüm çocuklarını benimsemesi, üç çocuğumuz var diye düşünmeleri çok güzel ancak keşke Züleyha, Kerem Ali’yi Müjgan’a bırakma konusunda Yılmaz’ın söylediklerinden sonra bile kararından vazgeçmeseydi.
Züleyha ve Yılmaz, Hünkar’ın kırk mevlidinden sonra kaçmaya karar verdiler. Son zamanlarında onlara onca destek veren insan için on gün daha beklenir. Gönül isterdi ki her ikisi de boşansınlar ve yeni bir hayat kursunlar. Ama Demir, boşanmayı ve Adnan’ı vermeyi asla kabul etmeyeceği için kaçmaktan başka çare de yok. Leyla ise henüz anneye muhtaç olduğu için Züleyha’yla kalması gerekiyor. Eğer Demir, boşanmayı kabul etseydi, onu sık sık görebilir, belki çocuk da isterse biraz büyüdükten sonra devamlı onunla yaşayabilirdi. ZülMaz’ın boşanamıyorlar diye sevdalarından vazgeçmeleri fikri benim hoşuma gitmiyor. Ne yani sevmedikleri insanlarla ömür mü geçirsinler? Demir, çocukları olmuyor diye ilk karısını boşayabiliyor ama Züleyha boşanmak isterken niye ısrarla reddediyor? Evet, ben de evlilik kurumunun bozulmasından yana bir insan değilim ancak mutsuz bir şekilde süren evliliklerin de bitmesi gerektiğini kabul ediyorum. ZülMaz’ın Demir’in onları bulamayacağı bir yere gitme kararını bu yüzden destekliyorum. Yalnız şu cümleden sonra aklından yakın zamanda ikisinden biri ölecek ve ayrılacaklar diye geçirmeyen yoktur sanırım. (Keşke Yılmaz’ın öleceğine dair bilgi paylaşılmamış olsaydı.)
“Kader bizim de yüzümüze gülsün artık. Ölüm bizi ayırana dek ayrılmayalım.”
Züleyha’nın fazla iyi niyetli, merhametli olduğu konusunda Yılmaz çok haklı. Bugüne kadar başkası olsa Demir’e asla böyle davranmazdı. Bu yüzden çok kişi onu ikili oynamakla suçladı. Şimdi de Demir’in sözlerine kanıp onu terk edip üzmekten çekiniyor. Yahu Demir seni yıllardır üzmedi mi? Senden, sizden çaldıkları yılları sakın unutma Züleyha.
Demir’in Sevda’nın telkinlerinin de etkisiyle iyi bir aşık havalarına girmesi beni zerre etkilemiyor. Demir’in bugüne kadar yaptığı hiçbir şeyi unutmadım, unutmayacağım. Demir’in değişeceğine asla inanmıyorum. Züleyha tekrar ona birazcık ümit verse en ufak hatasında onu hırpalayacaktır. Annesi ölmeden kısa bir süre önce Züleyha boşanmak istediğinde ısrarla karşı çıkan, onu ve çocukları Yaman soyadlı künyelerle resmen damgalayan kimdi? Züleyha ile Yılmaz’ı basmak için daha yeni küçük konağın kapısını tekmeleyerek açan kimdi? Demir’in Züleyha’ya duyduğu aşk ne yazık ki aşktan çok saplantı boyutunda. Gerçekten aşık olsa onun sevdiğiyle yeniden mutlu olabilmesini isterdi. Yalnız bu bölüm Demir’e karşı inanılmaz açık sözlü bir Züleyha görmek şaşırtıcıydı. Demir’e cesaretle söyledikleri üzerine kendisine yapabileceklerinden korkmuyor olması güzel bir gelişme. Onun karşısında yıllar önce bu kadar güçlü durabilecek cesareti olsaydı herkesin hayatı bu kadar darmadağın olmazdı.
“Benim ne onu sevdiğimi saklayacak gücüm kaldı, ne de böyle devam edecek takatim…”
“Hoş geldin Hünkar Fekeli”
Meğer Fekeli, Hünkar’ın tablosunu yaptırıyormuş. Bende neler kurmuşum kafamda, Behice hakkında araştırma yaptıracak sanmıştım. Hünkar, Fekeli soyadını alarak bedeniyle o eve giremedi ama en azından tablosu Fekeli’nin yatak odasındaki duvarda yerini aldı. Onu devamlı görmek Fekeli’yi üzecek belki ama yanında hissetmek de bir o kadar teselli edecektir.
Demir, Hünkar’ı Behice’yle buluşmaya giderken gören bir köylüyle konuştu. Adamın söylediklerinden Hünkar’ın kiminle buluştuğuna dair bir sonuç çıkartılabilir mi bilemedim…
Saniye, Sevda hakkında yorumlarında çok haklı. Sevda Yamanlar Konağı’nın hanımı olmak istiyor. Geçmişte hakkı olup da Adnan Yaman’la evlenemeyip gerçekleştiremediği şey bu. Zaten Şermin ve arkadaşlarını ağırlarkenki hali ve Raşit olayındaki tavrı da bunun göstergesi.
Raşit’i kovduğu için çok uyuz oldum kendisine. Sen konağın hanımı değilsin. Buna ancak Demir ya da Züleyha karar verebilir. Onlardan birine anlatırdın, onlar da gereğini yapardı. Alzheimer olan Haminne’nin doğru söylediği ne malum? O yüzüğün ona ait olduğuna emin misin hem sen? Ah be Raşit, bir sürpriz nelere mal oldu? Bu olay Saniye’nin kulağına gittiğinde umarım sakin kalabilir de konaktan kovulmaz.
Gaffur’un Almanya başvurusuna dair eve gelen mektubu postacıdan Üzüm aldı. Kesin Gaffur’dan önce Saniye’nin eline geçecek o mektup ve bakalım Gaffur çözülüp Hatip cinayetini itiraf edecek mi?
Müjgan’a bugüne kadar zaman zaman çok kızdım. Ama zaman zaman da çok üzüldüm. Daha önceki yazılarımda demiştim haklıyken haksız duruma düştü diye. Yine öyle oldu. Züleyha’nın Kerem Ali’yi görmesi için Müjgan’a yardım etmesi tam ona göre bir hareketti. Çocuklarından defalarca ayrı kalmış bir anne olarak onu en iyi anlayacak kişi o çünkü. Yine de Müjgan’ın gizlice Züleyha’nın odasına girdiğinde onun ayaklarına kapanıp yalvarmasına gerek yoktu. Müjgan bu kadar küçülmemeliydi.
Müjgan’ın oğluna doyamayıp geri vermek istememesi de çok normal. Ama keşke o ruh halindeyken nehrin kenarında kucağında bebekle koşmasaydı. Umarım hem Kerem Ali hem Müjgan kurtulurlar. İkisi de ölmeyi hak etmiyor.
Yeni bölüm fragmanına göre Demir hiç beklenmedik şekilde Züleyha’ya gitmesi için izin veriyor ve ZülMaz mutluluğa doğru yol alıyor. Acaba arabayla giderken başlarına bir şey mi gelecek? Bu mutlulukları bir güncük, bir bölümcük sürmese bari…
Tweeti ile yazıma renk katan HilMur çok teşekkürler.
Emeği geçen herkesin ellerine sağlık. Peki sizler bu bölümü nasıl buldunuz?