Yalı Çapkını 50. bölümün en özel sahnelerinden biri bar kapısındaki Seyran Ferit konuşması idi. Bu konuşmaya dair kısa bir analiz de e. ‘den geldi. Keyifli okumalar…
“Ben buyum. Ben hep buydum zaten Seyran. Senin için değişmeye çalışmak büyük aptallıktı biliyor musun? Çünkü sen hiçbir zaman değişmedin. Sen hiçbir zaman değişmeyi kabul etmedin. Sen ne istedin biliyor musun? Sen sadece beni değiştirebileceğini görmek istedin Seyran.
…
Sen gerçek beni hiçbir zaman kabullenmedin. Hiçbir zaman kaldıramadın Seyran. Sen, gerçek beni hiçbir zaman sevmedin Seyran.”
Ferit burada Seyran’ın onu gerçekten sevmediğini, gerçek Ferit’i değil onu değiştirmeyi sevdiğini iddia ediyor? Haksız mi? Değil. Haklı mı? O da değil.
Ferit hayatındaki herkes tarafından koşullu ve yetersiz sevilmiş, hatta tam olarak sevilmemiş bir çocuk. Ferit problem çıkarmadığı sürece görülmemiş, problem çıkardığında ise o problem ya görmezden gelinmiş ya da üstü örtülmüş.
Halis, hatalarını ödül gibi cezalarla kapatmış;
Orhan, Ferit’i tamamen yok saymış;
Gülgün, ne yaparsa yapsın aman sorun daha da büyümesin diye görmezden gelmiş;
Pelin, tüm hatalarını sineye çekmiş, yok saymış.
Etrafındaki insanlar bu şekilde bir geri besleme sunarken Ferit’in sevgiden anladığı hatalarının kabullenmesi ve üstünün örtülmesi halini almış. ‘Beni seven beni mazur görür, ne yapsam yanımda olur.’ diye yanlış bir düşünce yapısı oluşmuş.
Bu noktada yaptığı hataya rağmen Seyran’ın da onun yanında olmasını beklemesi yanlış ama Ferit için şaşılacak bi’ düşünce değil. Hatalar yaptı ama affedilmeli. Neden? Çünkü Seyran beni seviyor. Seven affeder, Ferit’e hep öyle yapmışlar çünkü. Bu noktada Seyran’ın kendisine yapılan ihaneti haklı olarak kabul etmeyip terk etmesi Ferit’te direkt olarak Seyran beni gerçekten sevmedi düşüncesini doğuruyor. Çünkü Ferit kendine göre özür diledi, hatta Seyran’ı yüzleştirdi o kızla, kendisine göre kendini akladı.
Ferit’in söylediği beni değil beni değiştirmeyi sevdin kısmı ise maalesef Seyran’ın karakterini düşününce doğru. Seyran’da karşısındakini düzeltme arzusu bariz. Bu noktada Ferit’in bu düşünceye kapılması da makul.
Bu sorgulama aslında bizi de Seyran’ın aşkını sorgulamaya itiyor. Seyran Ferit’i düzeltmeyi mi sevdi; bir sarraf içgüdüsüyle onun içindeki cevheri açığa çıkarmayı mı sevdi; yoksa Ferit’in içindeki kendine çok benzeyen yaralı ve iyi kalpli çocuğa dümdüz aşık mı oldu?
Yalı Çapkını 50. Bölüm Analizi okumuş muydunuz?
Ferit, yaptığı hatanın boyutunun ve Seyran’ı ne kadar kırdığının farkına varmayı ısrarla reddediyor ve olaya tamamen bencilce kendi penceresinden bakıyor. Çünkü kendini Seyran yerine koysa eminim o da kendini affetmezdi.
Sevilmediğini düşünmesi, Seyran için çabalamayı bırakması, hırçınlaşıp can yakmaya çalışması hep Seyran tarafından sevilmediğine dair aptalca inancı yüzünden. Sağlıklı sevginin ne olduğunu bazı hataların affedilmeyeceğini bilmiyor. Yalıda her şey affediliyor çünkü. Metresler bile…
Burada bu sahneden sonra gelen o kızla olan sahneye de bir parantez açmak istiyorum. Herkes o kızın söylediği cümleleri Seyran söylemeliydi, Seyran Ferit’i avutmalıydı diyor ama burada o kızın Ferit’i manipülasyonu var yine!
Nasıl mı? Ferit’in iyiliğine sığınarak kendisine ve çocuğuna sahip çıkmasını telkin ediyor o kız. “Sen iyisin, sahip çıkacaksın, çıkmazsan iyi değilsin ona göre” diyerek Ferit’in yumuşak karnı olan iyi-kötü olma ikileminden vuruyor.
Ferit’in iyi olması, iyi baba olması, babasına dedesine benzememesi o kızın umurunda değil. Tek umursadığı bu yolla Ferit’i elinde tutmak. Nitekim bu sözler Ferit’i etkilemiyor bile. Çünkü Ferit’i harekete geçiren şey Seyran’ın varlığı. O yoksa Ferit de yok. Adeta toksik bir bağ.
Sonuç olarak; bu sahnede hem Seyran hem de Ferit yer yer haklı. Ama Ferit’in en büyük hatası olan aldatma yalan ve çocuk meselesi onun haklılığını ve aslında sevgi dilenen çocuk çaresizliğine üzülmemizi engelliyor. Aynı zamanda Seyran’a hata yapma lüksü tanımıyor. Denge şart.
Göz atmanızı öneririz: Yalı Çapkını Bölüm Yorumları