İzledim

YALI ÇAPKINI – Penrose Stairs

Yalı Çapkını 53. bölümün analizi  Svl‘in kaleminden. Keyifli okumalar.

Çok meşhur bir optik illüzyon olan penrose stairs yani imkansız merdiveni bilir misiniz? Ne kadar yukarı çıktığınızı düşünseniz de aynı noktada kalmaya devam edersiniz. Bu sezon başlarken sezon konusunun biraz daha yanılsamalar ve illüzyonlar üstüne olduğunu söylemiştim. İlk başlardaki SeyFer’in yeni evlilikle olan tüm sorunların çözülmesi illüzyonu olsun, Kazım’ın SeyFer ve Suna’ya başlangıçtaki yaklaşımındaki illüzyon olsun, Nükhet ve Kaya’nın iyi kötü dengelerindeki illüzyonları olsun…

 

Penrose merdiveni: Bir illüzyondur. Merdiven paradoksu, imkansız merdiven gibi ifadelerle de nitelendirilir. İnişler, çıkışlar ve başlanılan noktaya sürekli dönüş. Yüksek, aşağı, yüksek, aşağı. Bu merdiven doğası gereği, bir çember olarak da düşünülebilir. Ya da dönüp dolaşıp başlangıç noktasına ulaşılan bir labirent. Ama en doğrusu merdiven olarak tasviri. Çünkü merdiven, hiyerarşik bir yapıyı sembolize eder. Her basamak bir ölçü aracıdır. Neredesin, ne kadar yüksekte ya da ne kadar aşağıda. İçindeyken görülmeyen bu illüzyona uzaktan bakıp görenler insanlığın bu dolap beygiri gibi amansız, bir o kadar yorucu hareketine ne gülüyorlardır. Bilinmez.  –  Kaynak: Ekşi Sözlük  – evrenin sonundaki yildiz

 

Genel odakta bu illüzyonlar şöyle ya da böyle işlendi. Bu bölümde ise Ferit’in o illüzyonların içine nasıl dolandığına bir kez daha şahit olduk. Evet, ilk defa oyunu görüyor ona göre oynuyordu ama unuttuğu şey oyun sahasında hamle kısıtlamasıyla yine birileri tarafından yönetiliyor olmasıydı.

 

Herkesi oyunda tutmak için kendine yabancılaşmak nedir bilir misin Ferit Korhan?

 

Abidin’in dediği gibi bu işin sonunda kendinle aran nasıl olacak Ferit? Bir oyun kendi öz benliğinden çalıyorsa, sen nasıl bu oyunun oyun kurucusu olabilirsin ki?

Ferit, bölüm boyunca tam da ağzından çıktığı gibi ‘herkese başka bir hikaye anlatıyor.’

Seyran’a ‘seni yıktım, yıkılacaksın, yapamayacaksın’ derken de onu oyunda tutuyor. Dedesine ‘intikamımızı aldım’ derken de… Herkese görmek istediği yüzü veriyor yani. Seyran yıkılmasın diye ona ‘sen haklısın, ben kötüyüm’ yüzünü; dedesi Seyran’la uğraşmasın, Ferit’in çıkarlarını gözetsin diye ‘ağlamayan, işe yarayıp söz dinleyen adam’ yüzünü gösteriyor. En büyük maskeyi ise aynadaki yansımasına takıyor ‘unuttum, yoluma bakacağım.’

Halbuki ne unutmak ne de başarmak o kadar kolay değil Ferit’ciğim. Suna’ya dediğin ‘yengem böyledir işte her şeyi sen yönetiyorum sanarsın ama bir bakmışsın seni elinde oynatmış’ sözüyle maalesef bir kere daha yüzleşeceksin. Tıpkı istismarında olduğu gibi… O Pelin tarafından da, deden tarafından da nasıl yönetildiğini bir kez daha göreceksin. İşte o yüzden bu bölüm birçok kez uyardı seni çevren çünkü kazandıkların kaybettiklerinin yanında bir hiç olacak. Başarıya giden yollar yalanlar, oyunlar, planlarla değil dimdik bir mücadeleyle döşelidir Ferit. Senin şu anki yolun Seyranın aksine başarısızlık yolu o yüzden.

 

 

Seyran ise dimdik, yolu hep aydınlık…

Müthişti ya; Seyranın gündelik hayatla bezeli sahneleri bayıldım. Her adımıyla daha da sağlam bir yol bezedi kendine. Hayat da onun karşısına birkaç yol daha çıkarttı. Şefika gelip tüm o imparatorluğun ve markanın bir yalandan ibaret olduğunu anlattı.  Ve beyaz şah yavaş yavaş siyah tarafın taşlarını yemeye başladı. Önce Gülgün sonra Şefika ve şimdi de Latif… Ki Latif öyle basit bir piyon da değildi.

‘Koskoca’ sıfatıyla küçüklüğünü gizlemeye çalışan Halis Korhan… Her şeyi yalan üstüne kurmuş zafere giden her yol mübah demişsin tam şu anda Ferit’in düştüğü yanılgıyla. Hatta yönettiğini düşündüğün her piyon tarafından küçük küçük yönetilmişsin. Acizliğini korkularla kapatamazsın artık. Öyle bir çöküyor ki senin krallığın içinde yaşayan herkesten de bir şeyler götürüyor. Ve siyah şah tüm piyonlarının yönettiği aciz ve zavallı bir oyunun içinde bulur kendini. Ne Latif ne Orhan ne Ferit ne Şefika kimse sadık değildir ona…

 

 

Gelelim Gülgün ile Ferit’e…

Gülgün’ün Seyrana sahip çıkması kadar güzel bir şey yok. Ama Gülgün’ün Ferit’e yapamadığı bir sürü annelik borcu var… Maalesef güncelde haklı da olsa bu sahnede ben sadece günceli göremiyorum. Annesinin dinlemediği üzerine kapılar kapanan çocuğun yanlış otorite figürlerinin eline düşmesini ve istismar edilişini görüyorum. Zamanında sizin canınız yandı diye benim canımı çok yaktınız diyen o çocuğu görüyorum… Anlaşılmayan, anlaşılmak için çaba sarf edilmeyen ve suçlanan bir çocuğun cezalandırılmamak için sakladığı sırları ve ‘benim hiçbir suçum yok’ savunma mekanizmasını görüyorum.

 

 

Son sahne o kadar gereksiz bir sahne ve o kadar gereksiz bir aks ki…

Şimdi gelmişiz 53.bölüme çift hikayesinin anlatıldığı bir dizide ben neden başrol erkek kahramanın aldatacak mı tetiklemesini yaşayayım. Ona güvenmeyeceksem bu hikayeyi izliyor olmak kendime saygısızlık değil mi?

Tamam, flashbacklerle verilen tema iyi hoş ama o sahne baştan yapayalnız bir aks. Kim karısına bunca hata yapan erkek karakterimizin yeni flört temelli oyun macerasını izler?

Anladık Ferit Seyran’ın öğrettikleriyle adam oldu.

Anladık Ferit’in ustası Seyran.

Anladık Ferit’in oyunu başladı ve bu oyun Seyrana ulaşma oyunuydu ama olmadı…

Ama sizce bunun anlatılış biçimi bu mu olmalıydı…

(Bu flashbackdeki spoilerlar güzeldi ne yalan söyleyeyim!)

 

Ve evet ne zaman beyaz vezirimiz yanımıza geliyor… Beyaz şahı elinden geldiğince koruyan -kendinden korusa bir de keşke- beyaz vezirin artık elinden geldiğinden de fazlasını yapması destek olması gerekiyor. Bu arada yüzleşme temasını da sevdim yalan yok. Hem kendi benliğine olan saygı/sevgiyle hem de yaptıklarının sevgiyi yok saymak olduğuyla yüzleşen Ferit hoş detaydı.

 

Göz atmanızı öneririz: Yalı Çapkını Bölüm Yorumları

Noel Pazarları
AVRUPA – En Güzel Noel Pazarları
sığacık ada masalı
SIĞACIK SEFERİHİSAR – Ada Masalı’nın Çekildiği Yer, Nam-ı Diğer Kırlangıç Adası
Alaçatı Tatil
ALAÇATI – Sanki Ege’de bir Vaha
gezdim gördüm san diego
AMERİKA – San Diego
Mekanlar Tarifler
Sütlü Tatlı
Yılbaşında Yapabileceğiniz 5 Şahane Sütlü Tatlı
LONDRA – Londra’da Öğleden Sonra Çayı
künefe
Bir Değil İki Değil Çok Çeşitli Künefe
BRIDGERTONE
BRIDGERTONE – Gölge Oyunları
BRIDGERTONE – Dearest Gentle Reader
Şimdiki Aklım Olsaydı (Si lo Hubiera Sabido)
ŞİMDİKİ AKLIM OLSAYDI (Si lo Hubiera Sabido) – Ne Dilediğine Dikkat Et!
Poldark
POLDARK – Korkunun, Umutsuzluğun ve Sevginin Derinliklerinde
bergen
BERGEN – Bir Tek Şarkı Söylerken Utanmadım Ben
romantik komedi filmler
Latte Kıvamında Romantik Komedi Filmleri
Yarına Tek Bilet Elle Çekim
YARINA TEK BİLET – Belki de Karşılaşmalar Tesadüf Değil Kaderdir
BİZ BÖYLEYİZ – Olsaydı Nasıl Olurdu?
Deli Bayramı
DELİ BAYRAMI – Kim Akıllı Kim Deli, Nasıl Ayırt Etmeli?
evlat oyunu
EVLAT – Her Şey Çok Zor
übü hep übü
ÜBÜ HEP ÜBÜ – Übülük Müessesesi Üzerine
yaşamaya dair
YAŞAMAYA DAİR – Yaşamayı Ciddiye Alacaksın
Copy link
Powered by Social Snap