İzledim

YALI ÇAPKINI – 3.Sezona Girerken

Yalı Çapkını sezon finalinde tam olarak burada kalmıştık: “Nefes almıyor, nefes almıyor… Seyran nefes almıyor!”

 

 

Ben anlamadım! Nefesi kesilmeden saniyeler öncesinde “En çok da Ferit’i seviyorum bu hayatta. Doğduğum an ona susamışım meğer; oymuş benim can kaynağım. Ya kim derdi ki, o ablamı istemeye gelip elinde tepsi tepsi baklavayla beni sinir eden çocuğa, ömrümü canımı her şeyimi vermeye hazır olacağım diye?” diyen Seyran ölümle burun buruna geldiğinde, beyaz ışığa doğru yürümekten vaz geçip yeniden savaşmak için hayata geri döndükten sonra, bu savaş sürecinde ne oldu da ‘hayatta en çok sevdiği insan’ın yanında boğulduğunu hissetti.

 

“Bir kere ölümle yüzleşince başka biri oluyormuş insan. Hayatta olmaz dediklerin oluyor. Onsuz nefes alamam derken bir bakmışsın asıl onunla boğuluyormuşsun. E, bunu da yeni biri olarak öğreniyormuşsun”

 

İşte tam da bu nedenle ne olduğunu anlamak için 3.sezon ilk bölümü izlerim.

 

 

 

Her ne kadar bu kadar badireden sonra çifti bir kez daha ayırmasını izlemek istemesem de; diyelim ki Seyran’ın Ferit’in yanında boğulduğuna duygusal ve mantıksal çerçevede inandım. O zaman beklentim dış çekimde spoiler olarak birebir izlediğimiz üzere AVM köşelerinde bambaşka kişiler ile el ele dolaşan SeyFer KESİNLİKLE olmazdı.

 

Peki neler olurdu?

Önce adı koyulmamış hastalığı için geçen sezonda konusu geçtiği üzere İngiltere’de tedavi olurdu. Bu süreçte yanında Suna olabilirdi belki eğer bencilliğinden gram taviz verebilirse… Dizi bu ya, esas kızımız tabii ki sezon başında ölmeyecek. Tedavisi tamamlanınca yarıda bıraktığı okuluna devam ederdi. Ülkeye geri mi dönerdi? Sanmam, belki Fransa. Hani sadece birkaç kelime de duymuş olsak iyi derece Fransızca konuşabildiğini biliyoruz ya… Ferit’le bağını kopardığı gibi Korhan serveti ile de bağını koparmış olurdu. Eğitim masrafları için sokak ressamlığı yapardı. Paris’teki Ressamlar Tepesi’nde para karşılığında turistlerin portrelerini çizdiğini hayal edebiliyorum. Geceleri ise Ferit’i çiziyor olması olası, bu kez zihninden…

 

“Ezberimde yüzün

Silmek öyle kolay mı?

Kaderimde bir düğüm

Çözmek öyle kolay mı?”

 

 

Peki ya Ferit…  Hayata karşısına böyle bir engel çıkarttığı için kızgın, ama Seyran kızgın değil sadece kırgın olmalı. Seyran’ın kararını anlayabildiğini hiç sanmıyorum ama onu serbest bırakmanın gerekliliğinin bilincinde. İşine, markasına pardon markalarına sarılmış.

Yeni sezon yeni karakterler… Seyran’a destek olacak bir Fransız? Yok, çok maliyetli olur ^^ Fransa’da yaşayan bir Türk. Belki akademisyen? Yeni senaristi mi kıracağız, tamam adı Sinan olsun. Ferit için ise kesinlikle markayı daha da büyütmek için işe aldığı deneyimli bir yönetici. O da Diyar. (Hem yaşça büyük olmasını da deneyimine bağlayabiliriz.)

 

Yollarının yeniden kesişmesi için aynı ilk bölümlerdeki gibi anılara kazınacak bir karşılaşma gerek. Şuna ne dersiniz?

 

Ferit yurtdışındaki mağazaları ziyaret için seyahat planlamıştır. Pazarlama müdürü Diyar da ona seyahatte eşlik etmektedir. İş toplantıları, mağaza ziyaretleri bitince Diyar Ferit’i Paris’in turistlik alanlarına gitmek için ikna eder. Turistlerin uğrak noktalarından Sacre Coeur’un önündeki terastan Paris’e bakarlar. (İyi bir görüntü yönetmeni buradan çok iyi kareler çıkartır.) Ferit yorgun ve durgun, Diyar ise aksine enerjik ve çok neşelidir. Ferit’i iyi bir akşam yemeği yemek için ikna eder, restorana geçerken ressamların önünden geçerler. Seyran’da o akşam oradadır ve küçük bir turist kızın portresini çizmektedir. Önce küçük kız dikkatini çeker Ferit’in. Kocaman yeşil gözleri, kumral uzun saçları, 6 yaşlarında küçük bir prenses. Sonra birkaç adım atar, çizime gözü takılır, ne de güzel derken sırtı dönük ressam sandalyesinin arkasına taktığı sırt çantasından bir şey almak için geriye dönünce Ferit ile göz göze gelirler.

 

İlk diyalog nasıl olur acaba?

 

– “Nasılsın?”

– “İyiyim, tedavim bitti.”

– “Sağlığın nasıl diye sormuyorum Seyran. Tedavi sürecini doktorlarınla takip etti. Gerçek SEN nasılsın?”

(Seyran şaşırır) “İyiyim.”

“Sevindim” (Ferit duraklar, bir süre ikilinin arasında sessizlik olur.) “Kendine dikkat et, görüşürüz.”

 

Ferit arkasına döner ve restorana doğru ilerler. (İçsesi ile Seyran’ın arkasından seslenmesini istediğini duyarız.)

“Ferit” … Ferit sese döner, Seyran arkasından gelir ve ona sımsıkı sarılır. “İyi değilim, sensiz HİÇ iyi değilim!”

 

Hayaller, hayatlar… Anlaşılan o ki, OGM yurtdışında çekim yapmaya bütçe ayırmadığı gibi senaryo da böyle ilerlemeyecek. Kalplerine girmemiş olduğunu ummakla birlikte, yanlarında bambaşka kişiler ile yol arkadaşlığı yapan Seyran ve Ferit izletmek istiyorlar. Seyircinin güçlü bir hafızası olduğunu bir kez daha unutuyorlar! Hatalarla dolu çocuk Ferit ile adı konulmayan hastalıkla pençeleşen Seyran’ın birbirlerinden ve aşklarından güç alarak birlikte iyileşmelerinin mücadelesini izlemek isterdik. Ne umduk, ne bulduk…

 

Ne kadar sezon finalinin son sahnesindeki dramatik ögeleri hatırlasak da yine aynı bölümde Asuman’ın görüntülerini internette yayan spor hocası ıssız bir ormanda infaz edilirken ailenin canlarına kast edenlerin bir konteyner ile gönderildiğini de izledik. Aynı zamanda eş zamanlı olarak metres Pelin de iyi bir arkadaşmışçasına yurtdışına yolcu ediliyordu. Bir dünya dolusu saçmalığa rağmen Yalı Çapkını izleyicisini diri tutan Seyran ile Ferit’in sadece ve sadece birbirlerine olan aşkına inanmıştık. Anlaşılan o ki, bu inancı yıkacaklar dostlar…

(Sezon tanıtımının da Datça’da havuzda değil, deniz de çekilen Hayat Şarkısı 2.Sezon tanıtımının kötü bir kopyası olduğunun altını çizmek isterim. Küçük bir hatırlatma; Hülya ile Kerim -hayatlarına başka kişileri almadan- yeniden bir araya gelmişti)

 

 

 

Göz atmanızı öneririz: Yalı Çapkını Bölüm Yorumları

 

 

 

Noel Pazarları
AVRUPA – En Güzel Noel Pazarları
sığacık ada masalı
SIĞACIK SEFERİHİSAR – Ada Masalı’nın Çekildiği Yer, Nam-ı Diğer Kırlangıç Adası
Alaçatı Tatil
ALAÇATI – Sanki Ege’de bir Vaha
gezdim gördüm san diego
AMERİKA – San Diego
Mekanlar Tarifler
Sütlü Tatlı
Yılbaşında Yapabileceğiniz 5 Şahane Sütlü Tatlı
LONDRA – Londra’da Öğleden Sonra Çayı
künefe
Bir Değil İki Değil Çok Çeşitli Künefe
BRIDGERTONE
BRIDGERTONE – Gölge Oyunları
BRIDGERTONE – Dearest Gentle Reader
Şimdiki Aklım Olsaydı (Si lo Hubiera Sabido)
ŞİMDİKİ AKLIM OLSAYDI (Si lo Hubiera Sabido) – Ne Dilediğine Dikkat Et!
Poldark
POLDARK – Korkunun, Umutsuzluğun ve Sevginin Derinliklerinde
bergen
BERGEN – Bir Tek Şarkı Söylerken Utanmadım Ben
romantik komedi filmler
Latte Kıvamında Romantik Komedi Filmleri
Yarına Tek Bilet Elle Çekim
YARINA TEK BİLET – Belki de Karşılaşmalar Tesadüf Değil Kaderdir
BİZ BÖYLEYİZ – Olsaydı Nasıl Olurdu?
Deli Bayramı
DELİ BAYRAMI – Kim Akıllı Kim Deli, Nasıl Ayırt Etmeli?
evlat oyunu
EVLAT – Her Şey Çok Zor
übü hep übü
ÜBÜ HEP ÜBÜ – Übülük Müessesesi Üzerine
yaşamaya dair
YAŞAMAYA DAİR – Yaşamayı Ciddiye Alacaksın
Copy link
Powered by Social Snap