Siyah Kalp analizleri kısa bir aradan sonra devam ediyor. Gözde‘ nin kaleminden 3. bölüm analizi. Keyifli okumalar ^^
Siyah Kalp bu hafta oldukça akıcı, her dakikasını merakla takip ettiğim, teknik eleştirilerin dikkate alındığı bir bölümle ekrandaydı. Dizi benim için her hafta daha ilgi çekici bir hale geliyor. Birçok farklı hikaye olması da dinamizm sağlıyor. Sadece başrollerin değil yardımcı karakterlerin de hikayelerini keyifle takip ediyorum açıkçası.
Geçtiğimiz bölümü Şansalar’ın bağ evinde çıkan yangında noktalamıştık. Sumru, kendi kendine çıkabilecek bir yerde değildi ve onu orada bulan Nuh oldu. Nuh’un yaşadığı duygusal ikilem çok büyüktü. İstese Sumru’yu oradan çıkartmayarak yılların hıncını çıkartabilir, ondan intikamını belki de ölümüyle alabilirdi. Ama o her şeye rağmen vicdanının sesine kulak verdi ve onu doğuran kadın kendisine annelik yapmasa dahi evlatlık vazifesini yerine getirip ona yardım etti, intikamını başka yollardan alma yolunu seçti. Çünkü Nuh da Melek de fazlasıyla vicdanlı, düşmanı da olsa “Düşene bir tekme de ben atayım.” demeyecek vicdanlı çocuklar. Zaten bana göre Sumru’nun böyle ölmesi çok basit bir intikam olurdu, bunca yıl çekilenin bedelini ödemiş sayılamazdı. Onları neden terk ettiğini bilmeden, anneleri olduğunu hiç kimse öğrenmeden, ortalık karışmadan intikamın tadı mı çıkar? Unutmadan, yangın sahnesi çekimleri ve oyunculuklarıyla çok gerçekçiydi, bu açıdan ekibi kutlamak gerek.
Bu yangın pek çok şeye vesile oldu. İkizlerimiz aile içine iyice sızdılar ve yerleri sağlamlaştı. Nuh Sumru’nun şoförü olarak konağa girdi ve bu çok iyi oldu. Böylece iki kardeş her daim Sumru’nun ensesinde olabilecekler. Sumru ile Nuh ve Melek arasındaki ilişkide özellikle Sumru tarafında ufak da olsa gelişmeler yaşandı. SevNuh ve CihMel arasındaki elektrik aynı evde yaşamaya başlamalarıyla daha da belirgin bir hale geldi. Nihayet Hanım, Sumru’nun halini fark etti ve onunla ikizlerle arasında çok ciddi bir durum olduğunu anladı. Bakın tek bir yangın nasıl da domino taşı etkisi yarattı ve birçok hikayede yeni gelişmeler yaşandı.
Siyah Kalp 2. Bölümde Sumru’nun ikizlere karşı asla kabul edilemez davranışlarına ve can acıtıcı sözlerine tanık olmuştuk. Sumru beni doğuran annem olsa bile bu yaşananlarla ondan ölesiye nefret ederdim. Ancak bu bölümün Sumru’su benim de kafamı karıştırdı. Ona olan öfkem baki ancak içindeki duygu kırıntıları istemsiz şekilde az da olsa yumuşamama neden oluyor. Bir yandan “Sizi doğurmuş olmam anneniz olduğum anlamına gelmez.” diyor, bir yandan gizli gizli hastaneye gidip onlara şefkat gösteriyor. Peki Sumru sadece hayatlarını kurtardıkları için mi onlara böyle davrandı? Yoksa evlatlarına karşı içinde gerçekten sevgi mi var?
Bu bölüm özellikle ikizler ve Sumru’nun sahneleri beni darmadağın etti. Sumru’nun teşekkür etmek için Melek’e sarıldığı an Melek’in kalp atışlarının nasıl hızlandığını fark ettiniz mi? Melek, o anlarda annesi kendisine ilk defa sarıldığı için sevinse mi, bugüne kadar onu bundan mahrum bıraktığı için üzülse mi, kırılsa mı, öfkelense mi bilemedi… O kısacık anda çevresinde olup biten hiçbir şeyin farkına varamayacak bir duygu durumu yaşadı, resmen bir temasla darmadağın oldu. Şu konuşma benim içimi çok yaktı, adeta boğazıma bir yumru saplandı:
Nuh: “Ne hissettin?”Melek: “Sarılınca mı Sumru?”Nuh: “Annem bana sarılıyor diye hissettin mi?”Melek: “Bilmem. Yani… ben anne ne demek bilmiyorum ki Nuh? Anneye sarılmak ne demek bilmiyorum yani.”
Sumru ilk defa çocuklarına anne sevgisi gösterdi diye ufaktan bir yumuşayacakken bu cümle beni kendime getirdi ve bir anne neden biricik evladını bundan mahrum bırakır diye ona karşı tekrar öfkelendim. Bence Melek bu bölümde Sumru ile yüzleştikleri ana kadar bu sarılmadan ve onun gizli hastane ziyaretinden bariz bir şekilde etkilendi ve inkar etse de ona karşı biraz yumuşadı.
Sumru’nun gece gizlice hastanede Nuh ve Melek’i ziyaret etmesi bir hayli beklenmedikti. Ne oldu 27 yıl sonra annelik damarı mı kabardı? Siyah, simsiyah bir kalbi var diyorduk, acaba yanıldık mı? Kalbinin gizli bir odasında ikizlerine sevgi mi besliyormuş? E öyleydi de neden çok keskin bir dille varlıklarını reddedip para teklif etmelere kalktı, hançer gibi sözler söyledi? Annesini ölüme terk etmeyince mi evladı oldu Nuh? Sumru Hanım hiç kusura bakmasın şimdi değil çocukken gelip üstlerini örtecekti. Onlar hem anasız hem de bir nevi babasızken onların hem anneleri hem babaları olacaktı. Zavallı yaşlı bir kadının başına atıp zenginlik içinde hem kendisi hem de anneanneleri olacak Nihayet ile keyif çatmayacaklardı.
Sumru ve ikizlerin yüzleştikleri sahne benim için bölümün en iyi sahnesiydi. Repliklere, oyunculuklara bayıldım. İkizlerin kendilerini bu kadar iyi savunabilmelerine, hislerini böylesine net ifade edebilmelerine hayranım. Sumru’ya söylenmesi, sorulması gereken ne varsa eksiksiz dile getiriyorlar. Asla karşısında pasif kalmıyorlar. Sonucu ne olursa olsun haklarını böyle savunabilmeleri çok iyi bir özellik. Geçen bölümde Melek nasıl Cihan’ın kendisini takip edip üstüne kahvaltıda söyledikleri karşısında hakkını savunmuş, intikam planlarına rağmen o evde kalmaktan vazgeçebilmişti hatırlayın. Bu gençleri babaanneleri çok iyi yetiştirmiş doğrusu. Sumru gerçeği anlatmadı ve ısrarla inanmayacaklarını söyleyip durdu. Peki babaannelerinin “Gidin, anneniz size anlatsın.” dediği, Sumru’nun da dilinin ucuna gelip söyleyemediği bu gerçek ne olabilir? Mantıken bu durumda ikizleri terk etme nedeni Sumru’yu anlayabileceğimiz bir şey çıkacak, çıkmalı. Başta tecavüz diye düşünmüştüm ancak babayla aralarında aşk olduğu için bu ihtimali elemiştim. Acaba aşk vardı ancak babaları Sumru evlenmeden birlikte olmak istemediği halde onu buna mı zorladı? Şimdilik aklıma Sumru’yu aklayabilecek başka bir neden gelmiyor doğrusu. Adam hapse de girip çıkan biri olunca neden olmasın diyorum. Ayrıca bu babanın hala hayatta olma ihtimali de yüksek, ben öldüğünün söylendiğini hatırlamıyorum, hayırsız biri olduğu dile getirilmişti. Babamız yeni bir kaos yaratmak için hapisten çıkıp başımıza bela olabilir.
Nuh ve Melek, Sumru’ya bir hafta süre verdiler, bir hafta sonunda da ailenin kendilerini bilmesini istediler. Çünkü Sumru’nun onca cümlesi içinde onları en çok yaralayan varlıklarını inkar etmiş olması. Bu onlara terk edip gitmesinden bile daha fazla koymuş.
Onların tek bir istekleri var: Anneleri olduğunun kabul edilmesi. Aslında içten içe dertleri “Bizim bir annemiz var.” diyebilmek, çünkü yıllarca annesizliğin acısını çekmişler. Kim bilir kaç kere anneleri sorulduğunda boyunları bükük kaldılar? Kim bilir kaç kere annelerinin nerede olduğunu, neden gelmediğini soranlara ne diyeceklerini bilemediler? Kim bilir annesi yanında olan kaç çocuğa özendiler? Kim bilir kaç kez annesine sarılan bir çocuk gördüklerinde için için ağladılar? Kim bilir kaç anne gibi bir anneleri olmasını istediler? Benim gibi annesi yanında büyüyen biri için onların yaşadıklarını anlayabilmek, tarif etmek neredeyse imkansız…
Gelelim genç çiftlerimize. Lütfen iki çiftimiz için de daha aşık olalı ne kadar zaman oldu falan demeyin. Siz hiç ilk görüşte aşık olmadınız mı? Onların da aşkı bir anda başladı, kalplerine düşen kül öyle hızlı alev aldı ki sönmeyen bir yangına dönüştü. Onlar sanki yıllardır birbirlerini bekliyorlarmış gibiler. Yalnız ve yaralı ruhları, eşlerini beklemiş hep. Dördü de anne babalarının açtığı yaralarla boğuşmuş senelerce. Şimdiyse o yaraların ilacını buldular.
SevNuh çifti çok nahif yazılmıyor mu sizce de? Sanki bir masal çifti gibiler. Sevilay ailesiyle şatosunda yaşayan mutsuz bir prenses, Nuh da kasabanın yakışıklı ve çok sevilen delikanlısı. Bu çiftte en sevdiğim detaylardan biri Nuh’un Sevilay’ın yanında sinirleri aldırılmış, minnoş bir kediye dönüşmesi. Sevilay da onun yanında eli ayağına dolaşan küçük bir kız sanki. Sevilay o kadar büyük baskı altındaki hastaneye Nuh’u ziyarete geldiğinde ona aslında onun için geldiğini bile söylemeye cesaret edemedi. Halbuki nişanlı olduğu adamı sevmediğini, bu evliliğe gönüllü olmadığını herkes biliyor. Ama Melek’ten kaçar mı? Tam bir görümce edasıyla aralarında bir elektrik olduğunu hemen anladı.
Sevilay, bileğinde sevdiğinin hediyesi, gözü yaşlı evlilik yolunda. Gittikleri kuyumcuda ne pırlanta gerdanlıklar, bileklikler baksalar da onun için Nuh’un hediyesi bileklikten kıymetlisi yok. Çünkü Sevilay maneviyata değer veren bir kız. O annesi gibi parayla mutlu olabilen biri değil, onun için en büyük zenginlik gerçek sevgi.
Nuh, Sumru’nun şoförü olarak düğün alışverişine eşlik ederken, Sevilay’ın kınada oturacağı tahtı taşırken içim acıdı. Resmen sevdiğinin mürüvvetine yardımcı olmak zorunda kaldı. Hele kına yakılırken Nuh’un ne hale geldiğini gördünüz mü? Sevilay öncelikle bu evliliği istemediği için hüngür hüngür ağlıyordu. Nuh ise ilk kalp yangını için…
CihMel çiftimiz de nahif bir çift ancak bir yandan Melek ve Cihan yan yana geldiklerinde onlardan ateşle barut enerjisi alıyorum. Atarlı giderli bir çift olacaklar o belli. İkisi de keskin çizgileri olan karakterler. Melek’in yerinde başkası olsa zaten Cihan sevmediği biriyle nişanlandığı için onun ilgisine karşılık verirdi. Ancak Melek karşısındaki adam nişanlı olduğu için çizgiyi çekti ve kapıyı kapattı. Bunu yapmasaydı Cihan ufak ufak adımlar atmaya devam ederdi. Kızı o gözlemeciye aç olduğu için götürmedi herhalde. ^^ Hem de otelde önemli bir toplantısı varken.
Cihan’ın da kırmızı çizgisi, en büyük zaafı ailesi. Uzakta, yalnız büyümenin getirdiği büyük bir aile özleminin etkisi bu. Babasının istediği bu evliliği yapmalı, şirketi yani ailesini kurtarmalı ki ailesi onu kucaklasın, bağrına bassın. Halbuki Cihan’ın tam tersi ailesine öfke dolu olması gerekmez miydi? Belki de o on iki yaşında yatılı okula gitmesinden sadece Nihayet’i sorumlu tutuyor ve ondan içten içe nefret ediyordur. Halbuki Nihayet nasıl manipüle etmiş olursa olsun Samet ve Sumru’nun Cihan’ı o yaşta uzağa göndermemeleri gerekirdi.
Nasıl Nuh’a Sevilay’ın düğün alışverişinde, kına hazırlığında deli gibi üzüldüysem Melek’e de aynı şekilde üzüldüm. Sevilay’ın hazırlıklarının her anında kız kardeşiymiş gibi yanında yer almak zorunda kaldı. Bir gün Cihan için kendi giyebileceği gelinliğin provasında, kendine yakılmasını hayal edeceği kınayı yakarken buldu kendini. Senaristimiz çiftleri daha aşklarının başında acıyla sınamaya karar vermiş belli… Bir de üstüne kına sahnesinde öyle bir şarkı seçilmiş ki ekran başında daha yeni filizlenen iki aşk için acıdan heder olduk.
Ben Hikmet ile Tahsin’i ikili olarak çok uyumlu buldum. O yaşta bir kadının bir adam tarafından fark edilmek için yaptıklarını biraz ergence bulsam da bir yandan da Tahsin intikam peşindeyken aşkla meşkle uğraşmadığı için Hikmet’in bunları yapmasına ihtiyaç vardı. Tahsin’in, Hikmet’in Şansalan olduğunu öğrendiğindeki şaşkınlığı, üzüntüsü bana samimi geldi; hiç önceden onun kim olduğunu bilip de rol yapıyor gibi değildi. Açıkçası ben Tahsin’in en baştan Hikmet’e yardımcı olmasını onun Şansalan olmasından dolayı bilinçli bir hareket sanmıştım. Hala da Tahsin’in ikizlerin Sumru’nun çocukları olduğunu bile biliyorken Hikmet’in kim olduğunu bilmiyor olması garip geliyor. Ben bir şekilde Hikmet ile Tahsin’in kardeş çıkmayacaklarını düşünüyorum, dizide şu an genç çiftlerimizden başka bir aşk aksı yok, bu aks bozulmasın. Unutmadan, bu ikilinin sahneleri birazcık uzatılmıştı. Hikmet’in bireysel sahneleri de belki bazılarına fazla gelmiştir ancak karakterin öyle bir seyir zevki var ki asla sıkılmıyorum. Tepkileri, tavırları o kadar kendine has ki adeta bir ikon.
“Soracak hesabın varsa düşmanına yakın olacaksın…”
Tahsin’in Nuh’a yardım etme sebebi sadece onun da bir Şansalan’dan intikam almak istiyor olması değil. Onu kendine benzetiyor, onda kendini görüyor. Ortak noktaları ikisinin de bir Şansalan tarafından istenmemiş, kabul edilmemiş olmaları. Biri babası, biri de annesi tarafından istenmemiş, zorluklar içinde büyümüş iki adam. Nasıl vakti zamanında zengin bir adam Tahsin’e el uzatmış, o da şimdi aynını Nuh’a yapıyor. Merak ediyorum Samet’in zamanında Tahsin’in annesine yapılanlardan haberi var mı? O çocuğu hiç merak etti mi? Ayrıca ben sadece Tahsin’in değil, tüm dizilerde onun durumundaki karakterlerin intikamını yanlış kişiden almaya çalışması klişesini çok saçma buluyorum. Annesine bunları yapan Samet değil ki, onun babası. Babasının günahının cezasını neden çocuğu çekmek zorunda? Tahsin’in de yaşamaya hakkı olduğu Samet hayatı yaşadı diye mi? Keşke bu dizide malum baba yaşıyor olsaydı da intikam sahibinden alınacak olsaydı.
Nihayet, dizide seyrinden en zevk aldığım karakterlerin başında geliyor. Gerçek bir Şansalan olmaması rağmen asaletiyle, zerafetiyle göz dolduruyor. Ben de Bünyamin gibi Nihayet’in konaktaki en önemli kişi olduğunu düşünüyorum. İnce ince her ilişkinin dengesini değiştirebilecek bir zekaya sahip. Resmen herkesi satrançtaki piyonlar gibi o oynatıyor. Mesela çok bariz olmasına rağmen ondan başka hiç kimse Sumru ve ikizlerin arasındaki gerilimi fark etmedi. Eğer onun yaptığı konuşma olmasaydı Esat bir süre daha taht savaşında umursamaz davranmaya, bellboy olarak çalışmaya devam edecek, Cihan’ı tahttan indirmek için arkasından iş çevirmeyecekti. Harika da onun kendisini koruyacağına güvenip Sevilay’ı Cihan’dan ayırmak için adımlar atıyor. Vakti zamanında Cihan’ın küçük yaşta konaktan gönderilmesindeki manipülasyonunu da unutmayalım. Cihan bugün böyle bir adamsa aileden uzakta büyümesi nedeniyle.
İlk bölüm öylesine ortalarda dolanan bir karakter olan Harika’nın iki bölümdür pasif yazılması çok iyi. Bir şekilde Sevilay’a yapmaya çalıştıklarıyla özellikle çift hikayelerine hizmet ediyor. Onun Sevilay’ın kına organizasyonunu kuzenine yardım etmek veya kendini ailesine göstermek için üstlenmediği de daha ilk andan belliydi. İnşallah sayesinde bu hiç haz etmediğim Sevilay Cihan evlilik meselesinden kurtulma yoluna gireriz. Açıkçası bu evlilik meselesinden o kadar hoşlanmıyorum ki elimden gelse yazıda hiç anmayacağım. Herhalde ikisini evlendirip çiftlere yasak aşk yaşatmayı falan düşünmüyorsunuzdur, değil mi? Her iki karakterin de onlara dayatılanlara, kaderlerine karşı mücadele etmelerinin çok daha seyir zevki vereceği ortada. İnşallah bu evlilik konusu daha fazla uzamadan kapanıp gider. Harika’nın sürprizinin Sevilay’ın canını yakacak bir şey olduğu çok belliydi. Fragmanlardan da anlıyoruz ki herkesin içinde Berk ile uygunsuz görüntüleri afişe edildi. Berk gibi bir şerefsizin de onları bir yerlerde saklaması da beni hiç şaşırtmadı. Adamın yüzünden şerefsizlik akıyordu. Önümüzdeki bölümde Berk Nuh’tan eşek sudan gelene kadar dayak yemezse ve şantajdan hapsi boylamazsa içim soğumaz.
Ah Esat ah… Kim bilir ailenin başına daha ne kadar iş açacaksın… Nihayet’in dolduruşuyla ve senelerin birikimiyle Cihan’a savaş açtın, şirket normal bir durumda olsa sana hak verirdim ancak şimdi kızmak durumundayım. Hem sen sorumsuz ve haytaysan Cihan’ın ne suçu var? O şirketi daha iyi yerlere taşıdığında sen de daha iyi bir hayat yaşamaya devam edeceksin. Eğer devamlı Cihan övülüyorsa onunla uğraşmak yerine önce bir dönüp kendine bakmalı insan. Kendi hatalarıyla yüzleşmeli. Yüzüne gülüp kendisine güvenmek isteyen, ona ağabeylik etmek isteyen bir adamın arkasından iş çevirmemeli. Bakalım Cihan Amerikalılar’a bunu yaptıranın Esat olduğunu öğrendiğinde ne olacak? Daha önce onu hapse girmekten kurtarmıştı, şimdiyse tam tersi cezasını çeksin diye elinden geleni yapabilir. Cihan’ı artık iyi biliyoruz öfkelendi mi göz gözü görmüyor, etrafındaki herkesi yakıyor. Esat da bunu iyi bildiği halde bu haltı yediyse cezasını çeksin. Ayrıca shipper olarak da Esat’a kızgınım. Amerikalılar ile anlaşma imzalanmadığı için bu evlilik saçmalığından kurtulamadık. Yine de itiraf etmeliyim Esat’ın mimikleri, sözleri beni güldürmeye devam ediyor. Onu hem sevip hem sövmeye devam edeceğim belli ki. ^^
Bölüm Sumru’nun Nihayet’e, Nuh ve Melek’in kendi çocukları olduğunu itiraf etmesiyle sona erdi. Açıkçası artık eminim Nihayet’in ikizlerin terk edilmesiyle hiçbir ilgisi yok, demek ki Sumru’nun bu doğumundan hiç haberi olmamış, belki babalarıyla yaşadığı ilişkiden de haberi yoktu. Tahminim o dönem ikisi ayrı yerlerdeydiler ve Sumru bir nedenle Erzurum’dayken bu aşk yaşandı. Onun eğitimini, mesleğini falan hiç duymadık acaba doktor, hemşire ya da öğretmen miydi de o nedenle Aksu’daydı?
Ayrıca Sumru’nun ailesi herkesten sakladığı çocukları ortaya çıkınca dağılacak bir aile mi? Sumru; Samet, Harika ve Esat için sakladığı bir şey var diye vazgeçilecek biri mi? Kızarlar, büyük tepkiler verirler ama önünde sonunda onu affederler. Zaten böyle dağılabileceklerse ortada gerçek bir aile falan yoktur. Benim gördüğüm Harika ve Esat da hiç böyle şeyleri umursayıp tavır alacak çocuklar değiller. Yani hayatta bir şeyleri gerçekten umursuyorlar mı şüpheli. Hem Samet karısını yalan söylediği için affetmeyecekse önce bir dönüp kendine baksın. Hastalık yalanıyla tüm ailesini kandıran, Cihan’ı evlenmesi için manipüle eden kendisi. Unutmadan, Sevilay’ın babası Celal Bey’in öleceğini de düşünmüyorum. Onun ölmesi Sevilay’ın gerçek ailesiyle hiçbir şey yaşamadan konunun kapanması demek. Bence Celal iyileşip hikayeye dahil olacak.
Yeni bölüm fragmanlarına göre bizi bol kaoslu, olayların hiç durmadığı, çiftlerin daha çok birbirine çekildiği bir bölüm bekliyor. Ben de yeni bölümü şimdiden merakla bekliyorum. Emeği geçen herkesin ellerine sağlık. Peki sizler bu bölümü nasıl buldunuz?