Deha 2.bölümü ile yolculuğuna devam ediyor. Bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Deha çok iyi bir ikinci bölümle ekranlarımıza geldi bu hafta. Özellikle de final sahnesi muhteşemdi dersem abartmış olmam sanırım.
Geçen bölümü Devran İskender karşılaşmasıyla bitirmiştik. Yeni bölümü aynı sahneyle açtık. Devran, yıllar sonra onu terk etmiş olan babasının gözlerinin içine baktı ve intikam almak için ilk adımı attı. Daha sonra Sofi’ye “Beni tanımadı da bu işime geldi tabi” demiş olsa da babası onu tanısın istedi eminim. Sırf bunun için İskender’in sözüyle başlattı oyunu: PERDE
Sadece bu da değil, güçlü bir hafızaya sahip olduğundan bahsetti, yapılan kötülükleri unutmadığından. Peki bunlar İskender’in umurunda oldu mu? Tabi ki hayır. Onun tek derdi masadan kazanarak kalkmaktı. Kaybedenlerin adını hatırlamazdı, onun hafızasında yer edinmek istiyorsa Devran’ın kazanması gerekiyordu.
Bölümün dram ayağında Boran’ın ölümünün aile üzerindeki etkilerine şahit olduk. Her bir aile bireyi bu yas sürecini, acısını kendilerine özgü yaşadı. Geçen hafta Boran’ın öldürüldüğü gün kendini odaya kapatıp 40 gün boyunca dünya ve ailesiyle bağını koparan Devran, kardeşinin bozuk telefonunda çalan şarkıyla kendini toparlayıp intikam yemini etmişti.
Devran yas sürecini atlatmış görünürken babasının bir sözüyle oyuna başlamadan bırakma noktasına geldi. İskender, sermayesinin açgözlü insanların hepsi olduğunu söylerken, Devran’ın kulağında sürekli Boran’ın sözleri yankılanıyordu. Kardeşi de başta parası için babasına yanaşmıştı ama sonradan para önemini yitirmiş, sırf babası diye, onu sevdiğini söylediği için, gösterdiği yalan sevgiye inandığı için İskender’le görüşmeye devam etmişti. Devran oyuna devam edip kendini sokağa attığında isyanı acısının hâlâ tazeliğini koruduğunun göstergesiydi.
Devran’a yoluna devam etme gücü verense yine Boran’ın bozuk telefonunda aynı şarkının çalması oldu. Boran sanki gittiği yerden ağabeyine “Benim için devam et, yolundan dönme, intikamımı al” diyordu. O güçle masaya döndü Devran ve kara para aklamak için kaybedenlere inat elli kişilik kazanarak hem babasını zarara soktu hem de kara para aklama sürecinin nasıl işlediğini adım adım çözerek, malı şubeyi kumarhaneye yönlendirerek babasına bir darbe daha vurdu.
Karan ailesinde ise derin bir sessizlik hakimdi o sırada. Yaman tamirhanede içerek acısını yaşarken, annesi Boran’dan geriye kalan kopuk kolyeyi onarmaya çalışarak kafasını dağıtıyordu. Ceylan’ın saçı beyazlamıştı, Ferman ise kardeşine mezar taşı yaptırma görevini üstlenmişti.
Bölüm fotoğraflarından yola çıkarak en çok merak ettiğim iki sahne vardı.
Birincisi Yaman- Devran sahnesi, diğeri Melis- Ceylan sahnesi.
Tamirhanede Yaman’ın Devran’a isyanı bölümün beni en çok etkileyen sahnelerden biriydi. Devran ailesi için adalet arayışına düşmüşken farkında olmadan ailesini ihmal etmişti. Yaman’ın dudaklarından dökülen sözler, Devran’a ettiği sitem, kalbinden taşan acının dışa vurumuydu adeta. Bu sözlerle Devran hatasını fark edip kendine geldi, ağabeyinden özür diledi. Umutcan Ütebay ve Aras Bulut İynemli çok güzel paslaştı sahnede. Sahnenin duygusal yoğunluğu çok yüksekti. Umutcan Ütebay’ın bu performansı bir alkışı hak ediyor.
Ceylan okulda Melis’le karşılaşınca ne tepki verecek merak ediyordum. Onu Boran’ın ölümü için suçlayacağını tahmin ediyordum. Ne de olsa Boran’ın para hırsını tetikleyen hoşlandığı Melis’in onu aşağılaması olmuştu. Doğum günü hediyesini alıp kibarca teşekkür edip arkadaşlarının yanına dönseydi Melis, Boran belki onu platonik olarak sevmeye devam ederdi. Ancak kız kolyenin tarzı olmamasından girip fakirliğinden çıkınca çocuğun, o da milyoner babasının peşine düştü hakkı olanı almak için. Ceylan tüm bu olanlardan sonra Melis’i suçlamakta kendince haklıydı ama kızın saçını başını yolmasını beklemiyordum açıkçası. Aralarında sert bir konuşma geçer diye düşünmüştüm. Ceylan’ın sözlerinin açacağı yara Melis’in kendini sorgulamasına sebep olabilirdi ancak şu anda Ceylan’a karşı diş bilendiğiyle kaldı. Ceylan, ikizinin ölümünün şokunu atlatamadı henüz, içindeki öfkenin dışa vurmak için tek yolu Melis’e saldırmakta buldu. Bakalım ileride Melis’le yine bir sahnesi olur mu? Kız en son seni mahvedeceğim dedi. Okul yönetimi ve aileler karşı karşıya gelecek mi göreceğiz.
İçimi ısıtan sahnelerden biri Devran ve Ceylan’dan geldi. Abi kardeşin konuşması, Ceylan’ın Yaman’ın yeniden içmeye başladığını söylemesi, Devran’ın “Ağabeyini mi ispiyonluyorsun?” sorusuna “Başına kötü bir şey gelmesin diye” şeklinde verdiği cevap üzdü. Ceylan Boran’ın babasına gittiğini, onunla görüştüğünü bildiği halde evden kimseye söylemediği için kendini suçluyor. Belki de ‘en büyük keşke’si bu olacak Ceylan’ın. “Söylesem Boran yaşar mıydı?” sorusu cevapsız kalacak. Devran olanlar konusunda suçsuz olduğunu, kendi de öğrendiği halde engelleyemediğini söylese de Ceylan’ı ikna edebildi mi bilinmez. İki kardeşin sarılması, Devran’ın Ceylan’a babasından bahsetmesi. Ceylan’ın anlattıklarından yola çıkarak Devran’a babasına benzediğini söylemesi, ikilinin yemek masasına geçmesi, ailecek sofrada oturup yemek yemeleri güzeldi.
Iskender, Cesur, Aysel cephesinde ortam gergindi. İskender, adım adım Devran’ın tuzağına çekilirken, diğer yandan Hakim ve bu hafta diziye dahil olan Karga’yla uğraştı. Karga rolünde Taner Rumeli hoş gelmiş dizimize. Kötüler cephesi tamamlanmış oldu böylece.
Hakim ve Karga’nın kardeş olduğunu ilk öğrenen Cesur oldu. Hakim’in adamlarının kolunda Karga dövmesinden ikisi arasındaki bağı kurması zor olmadı. İmre’den istediği fotoğrafla, Karga ve Hakim’in gözlerinde aynı bakışı fark edip konunun üzerine giden Cesur, Hakim’in karşısına geçip ona bir anlaşma teklif etti. Karga’nın yerine Hakim, İskender’in yerine Cesur geçecekti. O koltukların, mevkilerin kendi hakları olduğuna inanıyordu. Cesur’u böyle davranmaya iten en büyük etken belki de babasından yediği tokattı. Boran’ın ölümünü öylece kabullenen babası, Aysel’i ayağından vuran adamların hesabını gözünü kırpmadan kesti. Adamları hastanelik etti. Cesur bu durumu yüzüne vurunca babasının hışmına uğradı. Cesur Boran meselesini babasına açarken, bu işteki sorumluluğundan kaçıp tüm suçu ona yüklemek mi istiyor acaba? Bu işteki payını yok saymak mı amacı? Annesi her ne kadar bilenmemesini söylediyse de Cesur’un öfkesi daha da büyüdü. Onun durum ne olursa olsun sakin duruşu, sözünü sakınmadan söyleyişi, yer yer alaycı tavırları hoşuma gidiyor. Cesur da babası kadar akıllı. Ona karşı başlattığı savaşın galibi kim olacak merak ediyorum.
Hakim ve İskender’in kumarhanedeki konuşmalarında ilginç detaylar vardı.
Öncelikle Iskender bir çanta para uzatıp ondan aldığı para olduğunu söylediğinde, Hakim onu bunun uğruna oğlunu feda ettiği para olduğunu söyleyerek çok güzel laf soktu.
Iskender geçmişine dair ipuçları verdi bize yine. Kötü bir çocukluk geçirdiğini zaten biliyoruz. “Bende yürek yok akıl var, bu noktaya gelene kadar yaşadıklarıma yürek dayanmaz” diyerek, insanlardan çok çektiğine işaret etti. General ve Çoban’ın hikayesiyle de herkesin bir fiyatı olduğunu, güçlü ve zengin olanın zayıf olana her şeyi yaptırabileceğini söyledi Hakim’e. Hakim de verdiği paranın onun hakkından az olduğunu, kan parası ise bunu kendisinin vermesi gerektiğini söyledi. Hakkının İskender’in koltuğu olduğunu ekledi İskender’in lügatinde delikanlılık kelimesine yer olmadığına da vurgu yaptı. İskender’in Karga ve Hakim’in kardeş olduğunu bilmemesine şaşırdım.
Esme karakterinin yazılış tarzını seviyorum. Sözünü sakınmıyor, yeri geldiğinde kavgaya girmekten çekinmiyor. Adaletten yana olan tavrı, hak hukuk nasıl işler biliyor. Babası tarafından şiddet görse de dimdik ayakta, cezasını çekmesi için şikayette bulunmaktan korkmuyor. Yeri geliyor Devran’a akıl veriyor. Devran’ın hatalarını çat çat yüzüne vuruyor. Devran’ın onun sözüne önem vermesi, onu dinlemesi, ondan akıl alması da çok değerli. Malum erkek ağırlıklı, temelinde erkek karakterlerin olduğu dizilerde kadınlar genelde geri plana atılır, sözünün hükmü olmaz, erkek tarafından susturulur. Deha’da böyle olmaması sevindirici. Devran ve Esme’nin birlikte hareket etmesi hoşuma gitti.
Devran’ın Esme ve annesinin, babası tarafından dövüldüğünü öğrendiğindeki telaşı, emniyete koşması kıza verdiği değeri gösteriyor. Esme başını belaya sokacak diye korkuyor.
Kadına şiddet konusu, darp anı servis edilip dramatize edilmeden de işlenebiliyormuş. Bunu görmek sevindirici. Annesinin aksine Esme’nin babasından korkmadan , sinmeden, cezasını çekmesi için savaşması, şiddet konusunun karakol ve adliyeye taşınması hoşuma gitti.
Esme Devran tartışmasının tam üzerine gelen Sofi’ye dert yanarken Devran, Sofi’nin gülmesi, “İnsan birine bedel ödetmek için kendi hayatını hiçe sayar mı?” derken, Devran’a aynı Esme gibi davrandığını fark ettirmesi güzeldi. Ailesiyle ilgilenmesi gerektiğini hatırlattı ona. Babasıyla karşılaşmanın nasıl olduğunu sorduğunda Devran kolay olmadığını, planın iyi ilerlediğini sona yaklaştığını, babasını yaptıklarına pişman edeceğini söyledi. Sofi’nin “Kime yaptıklarına? Sana mı Boran’a mı?” sözü dokundu Devran’a. O kendi için intikam değil, ailesi için adalet istiyordu. Sofi “Kurban’ın cellat üzerinde hakkı yoksa intikam adil değildir. Senin hikayende cellat belli, peki Kurban kim?” derken Devran’ın cevabı belliydi. Kurban ailesiydi ve Boran’ın katiliyle yüzleşmeye, hesaplaşmaya hakları vardı.
İskender, kumarhanesine yapılan baskın üzerine, orada aklayamadığı para ve ailesiyle birlikte İstanbul’a döndüğünde, Devran’ın hazırlıkları da tamamdı. Iskender, Metehan Olarak bildiği Devran’la erkek ya da geç iletişime geçecek ve parasını aklamasını isteyecekti. Mekan, araba ve saat ayarlandı. Iskender Devran’ın mekanına ayak bastı.
Aras Bulut İynemli ve Uğur Polat’ı karşılıklı izlemek aşırı keyif vericiydi. Duygu geçişleri, ses tonlarındaki yer yer tehditkar, yer yer alaycı, yer yer ciddi tınılar sahneyi daha da zenginleştirmişti. Görüşme sonucunda ikili arasında milyon dolarlık anlaşma sağlanmıştı. Devran İskender’i hiç tanımadığı biriyle anlaşma yapmaması, bu devirde insanın babasına bile güvenemeyeceğini söylemişti. Ama İskender o kadar kibirliydi ki, oyuna geleceği ihtimalini aklının ucundan bile geçirmedi.
Para transferi zamanı geldiğinde Devran babasına en büyük darbeyi vurdu. Baş harfleri E,E,H olan alıcıya transferin ardından “Eğitimde Eşitlik Hakkı Vakfına yaptığınız 2 milyonluk bağış için teşekkür ederiz” mesajı peş peşe gelirken, Karga’nın adamı İskender’i darlarken, adama dalga geçer gibi beş dolar gönderildiğini söylerken Iskender an be an nasıl bir oyuna geldiğini idrak etmeye başlıyordu. Transferi yapanın Devran Karan olduğunu öğrendiğinde tüm parçaları birbirine bağladı ve yıllar sonra, terk ettiği evinin önünde buldu kendini.
Devran’ın ince ince yaptığı planda amacının babasını evine getirmek olduğunu o anda anladık. Annesinden, babaannesine sarma yaptırması boşuna değilmiş meğer. Babasının gelmesini beklerken Boran’ın odasına girdik günler sonra ilk kez. İntikamını almıştı kardeşinin ve belki bu yüzden onun kaybının acısı gözlerinden süzülen yaşlara dışa vurdu. Babasından gelen telefonla büyük buluşmaya hazırdı artık.
Merdivenlerden çıktığında İskender, Devran’ın onu “Hoş geldin Baba, sofra hazır, babaannem sarma yapmıştı seversin sen, buyur” diyerek karşılaması, sofraya davet etmesi, bahçede kurulan masada şok etkisi yarattı. İskender utanmadan o sandalyeye otururken tam karşısında Boran’ın fotoğrafını gördü.
Bölüm başında Devran babasının gözlerine bakmaya dayanamazken, şimdi Iskender gözlerini Devran’dan kaçırıyorken, Devran’sa dimdik onun gözlerinin içine bakarken bölüm sona erdi.
Fragman da final sahnesine yarışır bir şekilde çok iyi hazırlanmış. Heyecanım katlandı. İskender’le terk Ettiği ailesi çok sert bir yüzleşme yaşanacak. Gülce’nin tokadı hepimizin İçinin yağlarını eritecek, Yaman’ın babasına üzerine uçması keyfimizi iki katına çıkaracak. Bu noktada en çok Ferman’ın ne yapacağını merak ediyorum. Ferman tam bir kapalı kutu. Acısını, öfkesini, mutluluğunu hepsini içinde yaşıyor, hep sessiz, az konuşuyor. Babasının gidişiyle evin babası rolünü üstlenmiş. Belki de onu kontrollü ve ağırbaşlı yapan şey budur, erken büyümek zorunda kalmak. Kardeşi öldü anladığına şahit olmadık. Ferman bir gün fena patlayacak ama ne zaman? Belki babasıyla yüzleşme anı olur bu.
Ceylan babasıyla ilk kez karşı karşıya gelecek. Babasızlığının ve Boran’ın hesabını nasıl soracak, acısını babasından nasıl çıkaracak merak ediyorum.
Cavidan o masada İskender’i gördüğüne sevinen tek kişi. Oğluna nasıl da sevgiyle bakıyor her şeye rağmen. Bu aile hesaplanmasına dayanabilecek mi acaba?
Bu bölüm galiba Devran Cesur’un kim olduğunu öğrenecek. İkiliyi karşılıklı sahnelerde izlemek için sabırsızlanıyorum.
Yeni bölümü merakla bekliyorum. Yorumlarda buluşmak üzere keyifli okumalar.
Göz atmanızı öneririz: Deha Bölüm Yorumları