Bir Zamanlar Çukurova sezon devreden rakipleri yeni sezonuna başladığı halde ABC1’de 11.28– Total’de 11.17 – AB’de 9.90 reyting alarak tüm kategorilerde en çok izlenen yapım oldu. Tebrikler…
Konuk yazarım Gözde dizinin 4.bölüm izlenimlerini kaleme aldı. Öncelikle keyifli okumalar ^^ Ardından da yorumlarda buluşalım mı?
Bir Zamanlar Çukurova’nın bu haftaki bölümünde Yılmaz’ın idam edilmemesi için Demir’le evlenmeyi kabul eden Züleyha’nın yeni hayatının başlamasına tanık olduk.
Geçen bölüm Züleyha’nın köprüden kanala atlamasıyla bitmişti. Kafamda “Acaba Züleyha’yı kim kurtaracak, Demir’in bu intihar girişiminden haberi olacak mı, olursa ne tepki verecek, nikah ertelenecek mi?” gibi sorular vardı. Züleyha’yı kurtaran Hünkar oldu ve Demir’in hiçbir şeyden haberi olmadan nikah kıyıldı. Hünkar yaptığı planlar, planlarını uygulama şekli, soğukkanlılığı, rahatlıkla yalan söyleyebilmesi ve hızlı bir şekilde sorunlara çözüm üretebilmesiyle öne çıkan bir karakter. Yaptıklarından dolayı O’na kızsam da bu yönlerinden dolayı kendisine olan hayranlığım her hafta bir kat daha artıyor. Züleyha’nın gelinliği ıslandığı için hızla bir çözüm üretti ve Züleyha nikah merasimine evden Hünkar’ın gelinliği ile çıktı. Züleyha Demir’e bunu annesinin istediğini, uğur getireceğini söylerken; Hünkar da konuklarına gelininin uğur getirsin kendi gelinliğini giymeyi arzu ettiğini açıkladı. Tabii kafası kötülüğe çalışan Şermin hem bir süre önce ikisinin konakta olmamasından, hem de bu durumdan işkillendi ama gelinliği evin her yerinde arasa da bulamadı. Hünkar gelinliği garajda bir arabanın bagajına saklamıştı ve açıkçası biri bunu fark edecek mi diye kafamdan geçmedi değil. Ama bagajdaki gelinliği hiç kimse fark etmediği gibi Hünkar onu temizletip dostlarının düzenlediği kermese bağışladı bir süre sonra. Konağın giriş kısmını ve merdiven detaylarını da ilk kez gördük. Bir kez daha sanat yönetimine hayran kaldım inşa edilen bu konak için.
Nikahta beklendiği gibi Züleyha hemen “Evet.” cevabı veremedi. Ama bu cevabı vermeye mecburdu ve gözyaşları içinde nikah kıyıldı. Hünkar’ın yerinde ben olsam buna rağmen düğün boyu tedirgin olurdum ama O oğlunu evlendirmenin mutluluğu içinde gururla salınıyordu. Her şeyi ince ince planlayan Hünkar, para karşılığı Züleyha’nın büyük halası gibi düğüne gelecek birini bile tutmuştu. Düğünde en sevdiğim detaylar Haminne’nin o tatlı sevinci, Demir’in işçileriyle halay çekmesi ve Gaffur’un sarhoş olup sevinçle halay çeken hali oldu.
Gerdek gecesi Züleyha için çok zordu. Yaşadığı acıyı, çektiği ıstırabı ben de O’nunla hissettim. Demir, Züleyha’nın kendisine aşık olmadığını bildiğini söyledi.
“Bu kalp senin aşkın için atıyor. Seni ilk gördüğüm günden beri senin için atıyor bu kalp. Bana aşık değilsin biliyorum. Ama bir gün olacaksın. Seni öyle çok seveceğim ki sen de beni seveceksin. Artık benimsin. İlelebet benim. Çok mutlu edeceğim seni. Çok…”
Keşke “Bana aşık değilsin biliyorum. Ama bir gün olacaksın.” yerine “Bir gün aşık olmanı sabırla bekleyeceğim.” deseydi. Hem bu şekilde konuşmasını, hem de gerdek için Züleyha’nın bunu isteyeceğini günü bekleyeceğini söylemesini beklerdim O’ndan. Ama tabii Çukurova’nın en büyük beyi olarak adının karısıyla birlikte olamamış bir adama çıkmasını istemeyeceğini de tahmin etmek zor değil. Bir de Züleyha hamile olduğu için bu gecenin bir an önce yaşanması gerektiği de ortadaydı. Ben bu yüzden “Demir’i sarhoş ederek ya da başka bir şekilde birlikte olduklarına mı inandırırlar?” diye bekliyordum ancak ne yazık ki gerçek bir gerdek gecesine tanık olduk. Züleyha’nın Demir’le birlikte olurkenki yüz ifadesi içimi burktu. Herkes böyle bir durumu kaldıramaz. Ama Züleyha hem ölmesin diye her şeyi yapacak kadar çok seviyor Yılmaz’ı, hem de çok güçlü bir kadın. Ben O’nun düşündüğü gibi Yılmaz’a ihanet ettiğini düşünmüyorum. Bu, bir mecburiyetti. Tabii Hünkar’ın kanlı çarşaf için de bir planı vardı elbette. Çarşafın altına kırmızı ilaç dökülmüş havlu koydu ve ilaç çarşafa geçti. Burada aklıma hemen duruma uygun şu atasözü geldi: Minareyi çalan kılıfını hazırlar.
Çiftlikte bunlar yaşanırken Yılmaz hapishanede katlanılması çok güç acılar içindeydi. Züleyha’dan mektup gelmediği için kahrolmuştu. Rüyasında idam edildiğini görüyordu. Yılmaz ‘ın bu halini görüp de kahrolmamak mümkün değil…
“Bir şey yaz Züleyha, bir şey yaz… İki satır bir şey yaz. Seni unuttum artık yaz! Seni gönlümden sildim yaz! Seni unuttum yaz! Bir şey yaz! Bir şey yaz! Bir şey yaz…”
Züleyha ile Demir bir aylık balayı seyahatine gittiler Avrupa’ya. O sabah Züleyha elbise seçerken Demir’in buna müdahale edip seçtiği elbiseyi giymesini isteme şeklinden biraz rahatsız oldum. Bunu daha kibar bir şekilde dile getirmesini beklerdim. Balayı sırasında Demir’in Züleyha için elbise ve parfüm seçmesi de hoşuma gitmedi. Züleyha’ya söz hakkı tanımaması yadırgadım. Kendisini sevmediğini bildiği bir kadının kalbine girmek isteyen bir adamın çok daha kibar, naif tavırlar içine girmesi gerekmez mi? Ama balayı sırasında Züleyha’ya nasıl aşık olduğunu anlattığı sahnede güzel konuştu Demir. Kalbi dolu olmayan bir kadın etkilenirdi bu sözlerinden.
Bu esnada Yılmaz hapishanede unutulduğunu düşünerek hiçbir şey yemiyor, mahkeme gününü bekliyordu. Bu sahnede söylenen türküye Yılmaz devam etti ve Uğur Güneş’in şarkı söylerken de ses tonunun ne kadar güzel olduğuna şahit olduk.
Züleyha ile Demir Avrupa’da balayındayken Adana’da beklediğim gelişmelerden biri yaşandı. Züleyha’nın üvey ağabeyi Veli ortaya çıktı ve Hünkar’la görüşmeye geldi. Tabii her şeyi bilen Hünkar bir güzel ağzının payını verdi, eline yüklü bir para tutuşturdu ve ilk trenle İstanbul’a gitmesi için Veli’yi Gaffur’la gara yolladı. Hünkar Veli’nin ağzının payını o kadar güzel verdi ki “Ağzına sağlık.” demek istiyorum kendisine. Gaffur istediği kadar tren kalkana kadar beklemiş olsun ben Veli’nin geri dönmeyeceğinden adım gibi emindim. Tabii ki yanılmadım ve bir süre sonra hala burada olduğunu Şermin de öğrendi. Bence Şermin ile Veli iş birliği yapacaklar. Hatta kocasıyla arası senelerdir kötü olan Şermin’in yakışıklı bulduğu Veli ile arasında bir ilişki gelişmesi de beni hiç şaşırtmaz.
Bu evlilikten en rahatsız olanlar Şermin’le birlikte Saniye ve Fadik’ti. Gaffur için sadece kendi menfaatleri ön planda olduğundan bir süre önce Yılmaz’la birlikte çiftlikten gitmesini istediği Züleyha’nın hanımlığını hemen kabullendi. E tabii hem işini kaybetmek istemiyor, hem de Hünkar’ın bildiği gerçekleri saklaması için verdiği sus payları devam ediyor. Şanslı Gaffur bu defa da tarla satın alabilmesi için yüklü bir parayla ödüllendirildi. Saniye, Gaffur’un bu tavırlarına kızsa da paraları görünce O’nun da aklı başına gelmedi değil. Züleyha’yı hoş tutarlarsa Büyük Hanım’ın da onları hoş tutacağı ortada. Zaten Hünkar, Saniye’nin Fadik’e Züleyha’nın arkasından aleyhinde konuştuğu da duydu ve bunu bir daha yaparsa O’nu gözünü kırpmadan kovacaktır. Züleyha ile Demir balayından döndüğünde de onları karşılarken Züleyha’ya istemeye istemeye Gelin Hanım demek zorunda kaldı. Saniye’nin bu sahnelerdeki halini görünce içimin yağları eridi. Züleyha’ya yaptığı kötülüklerin acısı bir bir çıkıyor.
Şermin ise Züleyha ile Hünkar’ın yüzlerine gülüp arkalarından konuşup durdu. Sabahattin de bu durumdan ve evliliklerinden şikayetçi. Bölüm boyunca boşanmak istediğini söyleyip durdu ama Şermin O’nu pek ciddiye almadı.
Züleyha ile Demir balayından döndüklerinde Züleyha’nın ilk fırsatta Yılmaz’a ulaşma çabaları da başladı. Önce Gülten’e Yılmaz’dan mektup gelip gelmediğini sordu. Hiç mektup gelmediğini öğrendiğindeki hali ve sözleri yine yüreğimi burktu.
“Ben o yaşasın diye her gün ölmeyi seçtim.”
Züleyha daha sonra hapishaneye telefon etti ancak Hünkar son anda fark edip engel oldu Yılmaz’la konuşmalarına. Hünkar, Züleyha’nın Yılmaz’ı görmesine izin vermiyordu. Zaten kendisini arayan hapishane müdürüne de Yılmaz’ın artık himayesinde olmadığını söylemiş, mektuplarının çiftliğe gönderilmemesini ve O’na mektup gelirse önce kendisine haber verilmesini de istemişti. Ben mektupların Züleyha’ya ulaşmasını Demir engelliyor diye düşünmüştüm ancak altından Hünkar çıktı. Buna şaşırmadım, bunca planı yapan Hünkar Züleyha ile iletişimi de elbet kesmenin yollarını arayacaktı. Peki Züleyha bu isteğini neden Demir’e söylemiyor, neden O’na “Ağabeyimi ziyaret etmek istiyorum.” demiyor? Demir bunu kabul etmez belki ama Züleyha neden şansını denemiyor anlamıyorum. Bu durumda Züleyha’nın mektubunu da Gülten göndermemiş demektir. Ben Züleyha ile dertleşiyorlar, sırdaşlar diye sevinmiştim ama insan dostuna bunu yapar mı? Demek ki Züleyha’nın Gülten’e de fazla güvenmemesi gerekiyor.
[wp_ad_camp_1]
Aynı dönemde Demir’in tesadüfen duymasıyla Züleyha’nın hamile olduğu da ortaya çıktı. Züleyha ile Hünkar’ın doktora kontrole gitmesiyle hamilelik kesinleşmiş oldu. Hünkar risk almamak için doktora Demir’in gelmesine izin vermedi. Doktor bebeğin daha büyük olduğunu anlar ve bunu ağzından kaçırabilir sonuçta. (Hünkar Yaman işini asla şansa bırakmaz!) Yalnız daha dört haftalık bebek için bu kadar kutlama bana fazla geldi. İlk üç ay risklidir neticede. Ama Yamanlar’ın varisi geliyor, nasıl saklasınlar değil mi? Şermin’in hamilelik haberini ilk duyduğunda verdiği tepkiye çok güldüm. Bebek haberi kesinleştiğinde Şermin, Saniye ile Fadik’in bozulmuş yüz ifadesini görmek de çok keyifliydi. Ama Şermin ilk şaşkınlığının ardından arkadaşıyla buluştuğunda hemen bebekten kurtulmanın planlarını da yapmaya başladı. Umarım bu planları suya düşer. Züleyha Şermin’in niyetini bilemez ama Hünkar’ın O’na karşı çok dikkatli olmasında fayda var.
Demir’in Züleyha’ya karşı konuşma şeklinden zaman zaman rahatsız olduğumu, bunu O’na yakıştıramadığımı ve daha farklı davranmasını beklediğimi dile getirmiştim. Ama Demir ne yazık ki Züleyha’ya karşı ilk defa net bir şekilde kaba davrandı. Züleyha O’na hiç Demir demediği, adını söylemediği için sitemkardı doğal olarak. O’ndan “Çok mesudum Demir.” demesini istedi. Ama bunu tam üç kez söylettirdi, “Daha yüksek.” diye öfkeyle O’na bağırdı ve üçüncü seferden sonra sertçe dudaklarından öptü. Züleyha’nın kalbini kazanmak isteyen Demir neden böyle davranıyor? Bu durum sorunlu bir kişiliği olabileceğini gösteriyor. Eğer böyle biriyse ya Züleyha’ya ilerde daha kötü davranırsa? Bu davranışının tek seferlik olmasını umuyorum…
Hünkar’ın himayesinden çıkmasıyla hapisteki günleri daha zor olmaya başlamıştı Yılmaz’ın. Dayak yedi, hücreye bile atıldığı oldu. Ve mahkeme günü geldi çattı. Avukat mahkemeye gelmedi. Açıkçası Demir gerçeği bildiği için avukatı yollamadı diye düşündüm. Ancak sonradan öğrendik ki avukat kalp krizi geçirmiş. Ama Demir’in süreci takip etmesi, bunu öğrenmiş olup tedbir alması gerekmez miydi? Avukat gelmeyince kolaylıkla Yılmaz’ın üstüne başka suçlar da yıkıldığı için idam kararı çıktı. Kaleminin kırıldığı an -başrol olduğu için bu kadar çabuk ölmeyeceğini bilsem de- sanki ölecekmişçesine üzüntü duydum. Hele ki Yılmaz’ın bunu hiç hak etmediğini düşününce üzüntüm daha da arttı… Neyse ki Demir idam kararı çıktığını öğrendiğinde Adana’daki kendi avukatına kararı temyize götürmesi için talimat verdi. Demir’in kararı ilk duyduğundaki üzüntüsü de gerçekçiydi. Gerçeği bildiğini düşünürken bu durumla şüpheye düştüm. Sizce Demir, ZülMaz’ın sevgili olduğu gerçeğini biliyor mu, ne dersiniz?
Yılmaz’ın idam kararını duyan Hünkar da şaşkın ve üzüntülüydü. Hem Yılmaz’ın idam edilmesi O’nun da işine gelmemeli. Züleyha’ya artık Yamanlar’ın gelini, Demir’in karısı olduğunu; Yılmaz’ı unutmasını söyleyip duruyor ama Züleyha’nın kolay kolay unutmayacağı ortada ve Yılmaz idam edilirse Züleyha tekrar intihar etmeye kalkışacaktır. Bunu O’nun da tahmin edebilmesi lazım. Züleyha bu evliliğe uzun yıllar sonra da olsa Yılmaz’ı görmek umuduyla katlanıyor.
Tabii bu idam kararını Hünkar telefonla konuşurken önce Gülten, ardından da O’nun bu halini gören Züleyha öğrendi. Gülten de Züleyha da o kadar üzüldüler ki… Gülten’in Yılmaz’a aşkı hala devam ediyor besbelli. Ama bu karşılıksız aşktan vazgeçmesi lazım. Umarım Gülten ilerde başka birini sever ve bu defa karşılıklı olur.
Züleyha duydukları karşısında önce Hünkar’a kendisine yalan söylediği için hesap sordu, sonra da tansiyonu düştü ve bayıldı. Züleyha kendisini muayene eden Sabahattin’in yanında Yılmaz diye sayıkladı ama Sabahattin beklenenin aksine hiç şaşırmadı ve O’nu rahatlattı. Ve böylece anladık ki Sabahattin aslında gerçeği biliyormuş. Züleyha’nın konaktan yeni bir dost kazanmış olması çok sevindirici bir gelişme oldu.
[wp_ad_camp_1]
Ertesi gün Sabahattin Züleyha’nın kaçmak istediğini öğrendi. Sabahattin yıllardır bu çiftlikte mutsuz bir evlilik sürdürdüğü için aynı kaderi Züleyha’nın yaşamasını istemedi doğal olarak ve O’na yardım etti. Züleyha evin gelin hanımı olmasına rağmen hala Haminne’yle ilgilenmeye devam ediyordu ve O’nu bahçede gezdirmek bahanesiyle Sabahattin’le buluştu. Meğer Sabahattin ZülMaz’ı bahçede görmüş ve gerçeği biliyormuş. Bebeğin de bir aylıktan büyük olduğunu anlamış. O’na gece treni için bilet ve para verdi, Demir’i dışarda oyalamak için de yardım edeceğini söyledi. Haminne de konuşmalara kulak misafiri oldu. Bence Züleyha tedbirsiz davrandı. Çünkü Haminne’nin nerede, ne zaman, neyi söyleyeceği hiç belli olmuyor. Sabahattin’in rolünün böyle öne çıkması da çok sevindirici. Turgay Aydın hem rolüne, hem de dönem dizisine çok yakışıyor. Yıllar önce Hatırla Sevgili dizisinde de çok yakışmıştı oynadığı role.
Sabahattin Demir’i önce kulüpte, sonra dönüş yolunda oyalamayı ve eve gecikmesini sağlamayı başardı. O’na da Şermin’den boşanmak istediğini söyledi. Ancak iyi bir eğitim almış, modern düşüncelere sahip Demir’in buna tepkisi bu açıdan şaşırtıcı; ataerkil bir yapıdan geldiği için olağandı. O’na Yamanlar’a girenin bir daha çıkamayacağını söyledi. Dönüş yolundaki son sahnelerinde Sabahattin kusma bahanesiyle arabadan indi ve başına silah dayadı. Bakalım bu olaydan sonra Demir boşanmalarına izin verecek mi?
Züleyha da Hünkar yattıktan sonra hazırlandı ve Sabahattin’in ayarladığı araçla gara gitti. Ama gündüzki tedbirsizliği yüzünden bu gerçek beklediğimiz gibi ortaya çıktı. Hünkar uyanıp Haminne’ye bakmaya geldiğinde O’nun uyumamış ve gitmek için hazırlanmış olduğunu gördü ve Haminne Hünkar’a duyduklarını söyledi. Bunu duyan Hünkar trene binmeden Züleyha’ya yetişebilecek mi? Ve bunu Demir’in öğrenmemesini nasıl sağlayacak?
O gün Yılmaz hapishane müdürüne temyiz için dilekçe vermişti. Müdür bu durumu Hünkar’a bildirdi ve Hünkar dilekçenin gönderilmemesini istedi. Daha önce de dediğim gibi Yılmaz asılırsa Züleyha’nın tekrar intihar etmeyeceğinin garantisi var mı? Hünkar bence çok yanlış yaptı. Müdür dilekçeyi yırtarken Yılmaz’ın samimi olduğu arkadaşı orada camları siliyordu ve her şeye tanık oldu, tabii ki her şeyi Yılmaz’a söyledi. Yılmaz da tek çarenin hapisten kaçmak olduğunu düşündü ve bir plan yaptı. Koğuşta kavga çıkarttı ve kavga sırasında bu arkadaşı Yılmaz’ı şişledi. Yılmaz elbette yaşayacaktır. Peki kaçmayı başarabilecek mi? Kaçamazsa idam cezasından nasıl kurtulacak?
Ekran başından çokça üzgün ama güzel bir bölüm seyretmenin verdiği keyifle ayrıldım. Yine beklenmedik olaylarla son buldu bölüm. Peki sizler bu bölümü nasıl buldunuz?
Dizi ile ilgili diğer yazılara göz atmak isterseniz İzledim / Bir Zamanlar Çukurova kategorisini ziyaret edebilirsiniz.
Bir Zamanlar Çukurova 5. Bölüm Fragman
https://www.youtube.com/watch?v=0f5l7n1s5JI