Bir önceki bölüm yazısına “Sanem ile Can artık sevgili <3” diye başlamıştım ama mutlulukları sadece bir bölüm sürdü. Erkenci Kuş ‘un bu hafta da zirveyi bırakmayan bölüm yazısını konuk yazarım Buke kaleme aldı. Keyifli okumalar ^^
Eğlence dozu yüksek bir bölümle karşımızdaydı Erkenci Kuş. Bölüm sonunda gülümsememiz yüzümüzde donup kalmış olsa da bölümün yüzde 90’ını gülerek izlediğim doğrudur. Geçen bölümü Can’ın Sanem’in nişan yüzüğünü görüp, O’na bu yüzüğün kendisine ait olup olmadığını sorduğu sahnede bitirmiştik. Bölüm finaliyle fragmanlar arasında büyük bir tezatlık vardı. Ya yeni bölümün başında Sanem ile Can arasında yüzük nedeniyle bir hesaplaşma olacaktı ya da Can zaten bu nişanlılık meselesinin gerçek olmadığını önceki bölümlerde Ceycey Sanem konuşmasıyla öğrenmişti. Eğer Can gerçeği bilmiyorsa böylesi bir finalin ardından en çok merak ettiğim yeni bölümde Sanem’in Can’a yapacağı açıklama olurdu. Acaba gerçekleri söyleyecek miydi yoksa yine bir yalan mı uyduracaktı? Bu sorunun cevabını bulmak umuduyla bölümü izlemeye başladım.
Doğrusu bu ilk sahne hiç umduğum gibi gelişmedi. Aylin neden yüzüğü ortaya attı, neden sonra olayın Sanem’le alakasız olduğu ve yüzüğü Osman’dan satın aldığı bahanesini uydurdu? Amacı Sanem’e yüzükle ilgili yalan söyletmekti oysa. Bu kurgu bana biraz eksik geldi, biraz da anlamsız… Aylin ve Emre izin verse Sanem sanki o anda yüzükle ilgili gerçeği söyleyecekti ama Aylin buna fırsat vermedi Sanem’in lafını ağzına tıkayıp Emre’yle aralarında nişanlandıklarını ve O’na sürpriz yapmak için sakladıklarını söyledi. Can Sanem’e bunu O’na niye söylemediğini sorduğunda ise Sanem çareyi yine kaçmakta buldu ve gitmek istedi. Bana kalsa orada her şeyi anlatmalıydı. Cesur olup, dürüst olup elindeki fırsatı değerlendirmeliydi. Eminim sadece bir sonra düşeceği durumu bilse böyle susmazdı. Burada yine Aylin devreye girdi ve Sanem’den söylememesini kendisinin rica ettiğini ekledi. Buradan çıkarttığım sonuç Aylin’in amacının ya Sanem için yalan söyleyerek kahramanlık yapma ve Sanem’in güvenini kazanması ya da Sanem’in itiraf edeceğini anlayıp bu şekilde önlem alma yolunu seçmesi… Emre de çaresiz bu yalana ortak oldu. Ancak Aylin’in söyledikleri O’nu da rahatsız etmişti. Bölüm boyunca Aylin Sanem konusunda Can’ı şüpheye düşürecek şeyler söyledi ve Emre bunu yapmaması için Aylin’i uyardı. Can ise gözünü açmasıyla birlikte evinde Aylin’i kahvaltı yaparken görmüş olmasından pek memnun değil gibiydi. Ben O’nu ha bire o evde görmekten rahatsız olduğum için böyle düşünmüş olabilirim^^
Gelelim bölümün eğlenceli kısımlarına. En eğlenceli kısım tabi ki Can Sanem Nihat ve Mevkıbe’nin arasında geçen öpücük diyaloğuydu. Can Sanem’in ailesinin O’nun manken peşinde koşan, gününü gün eden, çapkın biri olduğunu düşündüklerini öğrenince rahatsız oldu ve bu durumu düzeltmeye karar verdi. Zaten bu ilişkiyi gizli kapaklı yaşamaktan da rahatsızdı. Sanem’e hemen ailesine gidip sevgili olduklarını söyleyeceklerini belirtip atladı arabaya, Sanem de peşinden… Can özellikle Mevkıbe’nin O’nu sevdiğinin farkında hatta Sanem’e “Annen zaten benim fanım” diyecek kadar emin bu ilişkiye onay vereceklerinden. Sanem ne kadar engellemeye çalışsa da evin kapısı çalındı ve Mevkıbe kapıyı açtı. İçeri buyur edildiler. Can Sanem’in söylemesi gereken acil bir şey olduğunu ve balkona geçip oturmayı teklif etti. Mevkıbe ve Nihat merakla beklerken Can kayalıklarda yanağında ruj iziyle yakalandığı olayı hatırlattı ve o ruj izinin bir mankene değil, Sanem’e ait olduğunu söyledi. Aile şok oldu tabi. Sanem niye patronunu öpüyordu? Can sevgililik mevzusuna girmeye çalışadursun Sanem konuya atlayıp olayı öyle bir çevirdi ki Can meşhur “bayağı bayağı iyi” repliğini yinelemek durumunda kaldı. Zaten Can bu replikle o kadar özdeşleşti ki yakında ‘bayağı bayağı’ Can lakabıyla anılırsa şaşırmayacağım -ki ben kendi adıma öyle anmaya başladım bile.
Sanem: Şirkette stajyer metin yazarlığına terfi etmişim. Kayalıklarda Can Bey haberi verince bende bir heyecan bir heyecan yanağına ufacık bir öpücük kondurmuş olabilirim.
Can: Bayağı iyi, bayağı bayağı iyi…
Bu muhabbet öncesinde Mevkıbe’nin içli köfte hazırlığı üzerine Nihat eşinin içli köftesini met etmişti. Can da içli köfteye bayıldığını söyleyince Mevkıbe ve Nihat O’nu akşam yemeğine davet etmişlerdi. Sanem itiraz etmeye çalışmış ama Can hemen teklifi kabul etmişti. Sahnenin devamında o günün Aydın çiftinin evlilik yıldönümü olduğu ortaya çıkmıştı. Can da akşam çiçeğini alıp geleceğini söylemişti.
Evlilik yıldönümü hazırlıkları, Mevkıbe’nin Nihat unuttu sanıp hazırlanmaları , Nihat’ın unutmuş gibi halleri, gizliden gizliye şiir yazma çalışmaları, Mevkıbe’nin kuaförde saç yaptırırken Melahat’a dert yanması, yeni saçlarıyla Nihat’a bu özel günü hatırlatmaya çalışması, Nihat O’na güzel olduğunu söyleyip konuyu yine içli köfteye bağlayıp eve kaçması… Ah Nihat kadın istiyor ki sen evlilik yıldönümü olduğunu hatırla , sen “ellerin mis gibi içli köfte kokuyor” deyip içli köfte yiyecekmiş gibi yapıp eve koş , şiir yazmaya çalış. Üstüne bir de uyuyakalmış bir vaziyette karına yakalan. Kadın da kocası O’na sürpriz yapıyor diye umutlanıp eve koşup hayal kırıklığı yaşadığıyla kalsın.
Mahallede evlilik yıldönümü telaşı dışında ikinci bir sürpriz de olaylı bir şekilde askere götürülen Zebercet Muzaffer’in davullu zurnalı mahalleye geri dönüşüydü. Hem de sadece üç günde… Evet Zebercet çürüğe çıktığı için eve gönderilmişti ama O’na sorarsanız işin asli bu değildi tabi… O’na sivilde ihtiyaç duydukları için geri yollamışlardı. Peki neydi rahatsızlığı? Yapılan testlerde 3 böbreği olduğu ortaya çıkmıştı. Hatta bu nedenle birini bağışlamaya karar vermişti kendileri. Bu sahne için senariste azıcık kızmayı planlıyordum aslında neden komedi unsuru olsun diye saçma rahatsızlıklar ortaya atıyor da daha mantıklı bir bahane yazmıyor diye. Ama kızmıyorum çünkü yazıdan önce merak edip üç böbrekli insan araştırması yaptım internette. Ben gibi durumu saçma bulan izleyiciler olduysa bu konuda kısa bir bilgi bırakayım buraya. İnternette ülkemizde üç böbrekli bir vatandaş olduğunu hatta dört böbrekli hastaya rastladığını belirten bir doktora rastladım. Yurt dışında da dört böbrekli hastaya rastlanmış. Şaşırdım ama senaristlerin araştırma yapıp da sahne yazmaları hoşuma gitti. Alkışlar benden.
[wp_ad_camp_1]
Zebercet üç günlük askerliğinde Ayhan, Osman ve Sanem üçlüsü tarafından yazılmış mektuptan Sanem’le ilgili umuda kapılmış ve o akşam gidip Sanem’i ailesinden istemeye karar vermişti. Ayhan bunun imkânsızlığından bahsetse de Muzaffer Can’la yarışmaya ve O’nu tarz konusunda geçmeye kararlıydı. Ayhan bu konuda hak verdi O’na ve önce kuaföre, ardından yeni kıyafetler almaya gittiler. Birbirinden kötü kıyafetler arasından kötünün iyisini seçtiler benim düşünceme göre; artık geceye hazırdı artık Zebercet.
Mahallede diğer bir konu da Aysun ile Çakal İhsan’ın durumuydu. Yardım etme bahanesiyle adam ciddi ciddi kadının malına mülküne gözünü dikmiş bence. Kadını tatlı dille kandırıyor. Neyse ki Muzaffer döndü de bu duruma el atar Çakalın annesini kandırmasına izin vermez umarım. Çok sevmesek de kendisini Mevkıbe’nin dediği gibi “Mahallenin sakini, kaç yıllık komşu” sahip çıkılması, korunup kollanması lazım.
Mahallede hal böyleyken şirkette yine Deren – Aylin çekişmesi vardı. Bu haftaki konu Ovido Otomotiv’in yeni focus grubu arabasıyla gençlerin bağ kurmasını sağlamak amacıyla bir reklam kampanyası yapılmasıydı. Aylin macera üzerinden ilerlenmesi gerektiğini savunurken, Deren romantizm üzerine hazırlanması gerektiğini söylüyordu. Aylin gençlerin macera sevdiğini, Deren ise romantizmin önemli olduğunu savunuyordu. Oylama yapıldı ve berabere çıktı oylar. Can kararını verdi. İki grup ayrı ayrı çalışıp yaratıcı fikirler bulacaklardı. Focus grup bünyesinde 18-25 yaş grubu arasında 6 çift bulunacak ve birer anket hazırlayacaktı. Anket sonuçlarına göre kampanya macera üzerinden mi romantizm üzerinden mi ilerleyecek karar verilecekti. Gruplar çalışmaya başladı. Bu sahnelerde Sanem’in tavırları hoşuma gitmedi. Bu senin daha ilk işin, nedir bu kendi yazdığını en iyi görmeler, beğenmedi diye patrona tepki göstermeler, iş arkadaşını tehdit etmeler… Bana çok komik gelmedi bu sahneler. Neyse ki sonunda kendi gibi davranmadığını o da fark etti. Dengesiz davrandığını kabul etti. Tam da bu esnada davranışlarının sebebini aşka bağladı, aşkın mantığının ayağını kaydırmaya çalıştığını ekledi ve Leyla’ya Can’la sevgili olduklarını itiraf etti. Leyla, O’nun hasta olduğuna, tansiyon problemi olduğuna ne dediğini bilmediğine yordu bu durumu ve O’na inanmadı. Sanem’in ikna kabiliyeti yine çok kendine özgüydü bu sahnede…
Sanem: Biz Can’la sevgili olduk. Olduk diyorum işte. Yani sinemaya falan bile gidebiliriz. O derece sevgiliyiz.
Sanem Can konuşmaları eğlenceliydi bu sahnelerde. Can “iş başka aşk başka” derken bunu onaylasa da “sen bayağı bayağı romantik değilsin” sözünü kabul etmemiş, önce onu kayırmamak için söylediğini sanmıştı Can’ın. Can ise ciddi olduğunu Sanem’in yazdığı kâğıdı yırtarak göstermişti. Sanem de buluştukları sırada bunun için trip atmıştı tabi.
Leyla Sanem’in bu aşk itirafından rahatsız olduğu için Osman’la konuşup bu konuda yardımını istedi. Konu Sanem’le ilgili başlamışken, Osman’ın “Sen de Emre ye aşıksın. Siz olunca oluyor da Sanem olunca niye olmuyor. Olur ya da olmaz bilemem, ama en azından yaşasın mutlu olmayı denesin” demesi üzerine Leyla Emre’nin sandığı gibi biri olmadığından bahsetmeye başlamıştı ki Osman’dan Leyla’ya gecikmiş aşk itirafı nihayet geldi. Osman olamayacaklarını biliyordu ama içindekileri söyleyip rahatlamıştı. Artık önüne bakabilirdi. Leyla Osman’ın kendinden hoşlandığını fark ettiğini daha önce Sanem’e itiraf etmişti ama bunu Osman’dan duyunca -dahası duygularının sandığından ciddi olduğunu anlayınca, çok üzüldü. Osman ondan üzülmemesini istedi ve çok mutlu olmasını diledi. Leyla geç de olsa Osman’ı sevdiğini anlayacak bence ama o zaman geldiğinde Osman’dan karşılık bulabilecek mi bilmiyorum…
Akşam olduğunda Sanemlerin evinde evlilik yıldönümü yemeği için toplanılmıştı. Kızlar hediyelerini verdikleri sırada Can da geldi. Yemeğe oturuldu. Yemek boyunca Can sürekli Sanem’in elini tutma çabasındaydı ki bence kızın evinde bu kadar rahat olmamalı, O’nu zor duruma düşürebilecek davranışlarda bulunmamaya özen göstermeliydi. Yemek yendiği sırada Nihat Mevkıbe’ye 30 yıllık evlilikleri boyunca nihayet yazmayı başardığı şiirini okudu. Şiir de ne şiir ama !!!
Can artık Sanem’in yazdıklarında ne gördüyse bu şiir üzerine “romantizm yeteneğini kesinlikle babandan almışsın” dedi. Biz de görebilsek yorum yapardık. Can istediği kadar bu şekilde yorum yapsın Mevkıbe çok mutlu olmuş ve şiiri çok beğenmişti. Önemli olan da buydu zaten.
Sırada içli köfte faslı vardı. Bu arada Can arabada unuttuğu çiçeği almak için dışarı çıkmıştı. Aydın ailesi Can’ı beklerken karşılarında davetsiz misafirler Aysun ve elinde çiçek çikolatayla Muzaffer’i bulmasınlar mı? Tam o sırada elinde çiçeklerle Can da girdi içeri. Muzaffer Sanem için geldiğini söyledi, Can’ın çiçeklerinin Leyla için olmasını diledi. Tam da Mevkıbe’nin damatlar muhabbeti üzerine Muzaffer ve Can’ın bu şekilde evde bulunmaları komikti doğrusu..Fragmanda bu sahneyi gördüğümde Can nasıl oluyor da bir bölümde Sanem’i istemeye geliyor, Zebercet de nereden çıktı diye düşünmüştüm. Can’ın çiçekleri Mevkibe’ye almış olması, ortada çift kız isteme olmaması hoşuma gitti. Güzel başlayan akşam hastanede bitmese iyi olacaktı ama Nihat’ın romantik olsun diye içli köfte içerisine sakladığı yüzüğü Mevkıbe’nin fark etmeden yutması büyük paniğe neden oldu. Arabada hastaneye giderken Can “Ben nereye düştüm” diyordu resmen. Sanem’e de sormaktan geri kalmadı tabi bu onların doğal hali mi diye… Bunca telaşın içinde Zebercet’in aklı Sanem’i istemekteydi ve hastane yolunda dayanamadı sordu “Sanem’i veriyor musunuz?”. Aldığı cevabı bekliyordum da Zebercet’in cevabı sürpriz oldu gerçekten.
Zebercet: “Valla ha mı? Valla ha mı ya? Valla ha rahatladım. Oh be üstümden büyük bir yük kalktı. Niye oyalandık o zaman bu kadar? Sanem’ciğim artık dünya ahiret bacımsın”
(Duy da inanma… Duyduk valla)
[wp_ad_camp_1]
Ertesi sabah ekip lunaparkta yerini almış ve belirlenen sekiz çiftin gelmesini bekliyorlardı. Deren ve Aylin ise çekişmeye devam ediyorlardı. Bu arada lunaparkta dolaşmaya çıkan Can’ı Artemis sürprizi bekliyordu. Kukla Artemis ile Albatros diyalogları güzeldi. Ardından Can ve Sanem tam baş başa kalmışken Deren’in sesiyle ayrıldılar tekrar. Çiftlerin gelmesiyle gün boyu sürecek etkinlikler başladı. Etkinlikler sonunda doldurulan anketler sonucunda kazanan taraf macera diyen Aylin’in takımı oldu. Deren bozulsa da tebrik etti. Can tüm çiftlere ve ekibe teşekkür ederek, dileyenlerin gece boyunca eğlenebileceğini söyledi.
Burada bir Ayhan Ceycey cephesine değineyim. Malûm geçen haftadan beri Ayhan Ceycey’e aşkını itiraf etmeye çalışıyor ama Ceycey sürekli kaçıyordu. Sonunda bu bölüm Ayhan açık açık O’na âşık olduğunu söyledi. Ceycey ise daha önce sevgilisi olmayan biriyle birlikte olamayacağını, bu sorumluluğu alamayacağını söyledi. Ayhan bunun üzerine sahte sevgili arayışına başladı. Bir sevgilisi olur da ayrılırsa Ceycey’in “ilk sevgili olma” fobisini yenebileceğini ve bir ilişkiye başlayabileceklerine inanıyordu. En sonunda aklına gelen fikri Muzaffer’e açtı. İkisi birlikte sevgili numarası yapacaklardı. Muzaffer önce kabul etmedi ama sonra Sanem’e açıklama yapmak şartıyla bu oyuna dahil olmaya karar verdi. Çünkü Sanem’le ilişkileri(!) yeni bitmişti ve bu haberin O’nu üzmesini istemiyordu. Sanem Ayhan’dan iyi düşünüp karar vermesini istedi. Kendi hayatı yalan yüzünden alt-üst olmuştu, Ayhan’ın da bu duruma düşmesini istemiyordu. Sonunda karar verildi ve akşam Ayhan’la Muzaffer el ele lunaparka geldiler. Maksatları tabi ki Ceycey’e kendilerini göstermek ve sevgili olduklarını söylemekti. Ceycey önce inanmamış, ihtimal vermemiş olsa da yine de içine kurt düştü ve ikiliyi gittikleri restorana kadar takip etti ve yemek süresince onları izledi. Ayhan da bu arada Muzaffer’e Ceycey’i gözetletiyordu tabi ki. En sonunda yan yana geçip de sarmaş dolaş oturunca Ceycey dayanamadı ve araya daldı. Ayhan O’na sevgili olduklarını ama ayrılabileceğini söyledi ve hatta o anda Muzafferden ayrıldı. Ceycey’e fobisinin geçip geçmediğini sordu. Ceycey zamana ihtiyacı olduğunu söyledi. Ayhan başkasıyla sevgili olmayacak biraz Ceycey’i bekleyecekti, o şekilde anlaştılar.
Ceycey demişken bir tek ben mi merak ediyorum acaba O’nun gizemli köyünün neresi olduğunu? Neredeyse uzaydan falan geldiğini düşünmeye başlayacağım. Köyünden gelen hediyenin ne olduğunu bir tek Sanem gördü belki ama hediyeyi getiren Juju’yu herkes gördü. Aynı giyim tarzıyla içeri giren büyümüş de küçülmüş çocuk size de uzaylıyı anımsattı mı? Bakalım bir gün bu köyün sırrı çözülecek mi?
Bu sırada lunaparkta Sanem bindiği dönme dolapta Can’ın sürpriziyle karşılaşmış ve çiftimiz beş dakikalığına bile olsa baş başa kalmanın mutluluğunu yaşıyorlardı. Tabi ki her güzel şeyin bir sonu olacaktı. Daha doğrusu bir dizi klasiği olarak esas çift iki gün mutluysa üçüncü gün aralarının bozulması şarttı. Bu güzel günün sonunun ayrılıkla biteceğini ikisi de hesaplamamıştı tabi, çünkü her şey daha yeni başlamıştı. Ama yalan üzerine kurulu bir ilişkide de foyalar elbette eninde sonunda ortaya çıkacaktı. Ne demişler; “Yalancının Mumu Yatsıya Kadar Yanarmış.”
Evet Emre ve Sanem konuşmasına en başından olmasa da şahit oldu Can. Sanem’in yüzük konusunda yalan söylediğini, Can’la ayrılmayı planladığını anlatırken dinledi O’nu. Ama en çok Sanem “zamanı gelince O’nu kırmadan ayrılacağım” demesi acıttı canını belli.
Sizi bilmem ama ben bu cümleye fena halde takıldım. Yani bir insanı kırmadan ondan ayrılmanın yöntemi nedir acaba? Ne söylerse ne yaparsa adam ya da kadın kırılmaz. Hele de gerçekten seviyorsa, ne yapılarak bir ayrılığa ikna edilir insan? “Sorun sende değil bende” klişesiyle mi bitirilir ilişki, yoksa kendinden soğutma yöntemiyle mi?
Keşke başından beri kulak misafiri olsaydı da Emre’nin sözlerini, Sanem’e “plan yapalım” dediğini, Sanem’in “Bana yardım ettiğiniz güne dönüp sizi hiç tanımamış olmak isterdim” sözünü de duysaydı keşke. Sanem hatalı evet ama Emre asıl suçlu olan. Yani bütün bedeli Sanem ödememeli. Ve Emre’nin her şeye rağmen Aylin’i koruyarak, “ağabeyimle geçmiş gelen çözemediğimiz problemler var” deyip tüm sorumluluğu alması aşktan çok saflıktan artık. Kadının sevgisi yalan. Her sözü her bakışı sahte. Ve bunu Deren’den başka gören yok maalesef. Biraz da Ceycey temkinli gerçi…
Sonuç olarak Can önce peşinden gidip Sanem’e duyduklarının doğruluğunu sormaya yeltendi. Ardından vazgeçip lunaparktan ayrıldı. Yolda giderken beyninde duyduğu sözler yankılanıp duruyordu. Belli ki bir cevaba ihtiyacı vardı ve yolunu çevirip tekrar Sanem’in yanında aldığı soluğu. Sanem O’nu görünce sevindi ama bu sevinci çok kısa sürdü. Canın “Bana söyleyecek bir şeyin var mı? Varsa hemen şimdi söyle” karşısında afallayan Sanem durumu anlamaya çalışırken Can Emre’yle konuştuklarını duyduğunu söyledi. O’ndan gerçekten ayrılıp ayrılmayacağını sordu. Madem ayrılacaktı neden bekliyordu. Bu işi burada bitirebilirdi. Can bunları söylerken yanlış duymuş olmayı umuyordu belli ki çünkü Sanem “evet ayrılacaktım” deyince afallama sırası O’na gelmişti. Nedenini sordu. Sanem ise başından beri O’na yalan söylediğini anlattı. Can üsteleyince de yüzüğü almak için geldiğini söylediği gece aslında hırsızlık için eve girdiğini söyledi. Kulağa mantıksız geliyordu tabi ki Can da inanmadı buna ve sonunda Sanem “Ben hiçbir zaman nişanlamadım. Senin tanıdığın Sanem yalan” diyerek gözyaşları içinde, Ona hayal kırıklığıyla bakan sevgilisi Can’ın gözlerine bakarken bölüm sonra erdi.
Ön izleme yoktu bu hafta ama ilk fragman geldi. Can Sanem’e kırgın, Sanem Can’a karşı mahcup… Bu arada şirketin batmakta olduğu haberi yayılmış ve müşterilerini kaybetmeye başlamış şirket anladığım kadarıyla. Can’ın şirketteki kızgın hali bundan olsa gerek. Bu arada fragman yanıltmacası değilse Can’ın “buraya ne yüzle geliyorsun?” dediği Emre idi. Bu tavrı söylentiyi çıkaranın Emre ya da Aylin olmasıyla mı ilgili acaba yoksa final sahnesinin devamında Sanem Emre’yi söyleyecek mi Can’a? Bir de Fabri Bey sahalara dönmüş. Şirketi bu kriz halinden kurtarmaya gelmiş.
Son olarak merak ettiğim Can Sanem’in hakkındaki gerçekleri öğrendiyse Emre’yi kolay kolay affedebilecek mi? Yeni bölümde sorularımıza yanıt bulma umuduyla görüşmek üzere…
Dizi ile ilgili diğer yazılar için İzledim / Erkenci Kuş kategorisine göz atmayı unutmayın…
ERKENCİ KUŞ 16. BÖLÜM FRAGMAN