İzledim

AŞK 101 – Sövdüm Ben Dünyaya

Netflix’in 3. yerli yapımı Aşk 101 tek seferde oturup bitirmedim ama (yine de az, iki seferde ^^) tek seferde oturup bitirmelik, eğlenceli, bugünlerde ihtiyacımız olduğu üzere kafa dağıtmamıza yardımcı olan bir dizi. Çok büyük beklentiler içinde olmamak lazım ama beğendim mi? Evet. Henüz  izlemeye başlamadıysanız konu, oyuncular ile ilgili bilgilerin yer aldığı  AŞK 101 – 24 Nisan’da Netflix’de yazısına göz atabilirsiniz,  tüm bölümleri tamamlamadıysanız da bu yazı size uygun olmayabilir, az da olsa spoiler var.

Ortalama 40 dakika 8 bölümde oluşan dizinin ilk sezonunu hızlıca bitti ama proje henüz ikinci sezon onayı almadı. Aşk 101 ikinci sezon ne zaman gelecek sorusuna yanıt veremesek de ilk sezon öyle bir yer de bitti ki, izleyici gözüyle ikinci sezonu için merak da uyandırdı. İkinci sezonu izler miyim? Evet.  O halde tahminlerde de bulunabilirim.  Sizce kapıyı kim çaldı? Anket için tıklayın.

 

 

Dizi boyunca İstanbul’a doyduk…

 

Öncelikle  “Farklı olmanın cezalandırıldığı yıllardı”  diyor dizinin başında,  takvim 90’ların sonunu gösteriyor. O dönemde değil ama 90’ların başlarında lisede olan biri olarak söyleyebilirim ki, anlatıcının farklı olarak adlandığı şey karakterler özelinde ‘farklı olmak’tan biraz öteye gidiyor. Üstelik o dönem farklı olanın cezalandırıldığı yıllar ise, okul müdürü olarak ne izledik biz?  Müdür Nejdet – nam-ı diğer Bok Nejdet, benim hatırladığım okul müdürlerimden çok farklı ^^  Lise müdürüm Mehmet Ali Bey’in (rahmetli olmuştu galiba, nur içinde yatsın) disiplin anlayışı Nejdet’den pek farklı değildi ama düşünüyorum da tarzları kuzey ve güney kadar birbirinden uzak. Kaldı ki  anlatıcının farklı olarak adlandırdıkları ile bizim okulun farklı öğrencileri arasında dağlar kadar fark var; okula istisnasız alkollü gelmek, bırak alkollü gelmeyi cep şişesi taşımak, öfke kontrolündeki eksikliğiyle sürekli kavga çıkartmak lisede pek şahit olduğum şeyler değildi. Efsane duyar olarak söylemezsem olmaz, dizi genelinde ‘farklı’ olmanın temel kriterleri arasında her fırsatta alkol tüketiminin ilk sırada yer almasından da hoşlanmadığımı belirtmem gerekir.

Ama hikaye bu ya diye giriş yapıyor, bu konulara çok takılmıyoruz ^^   Hadi karaktere bakalım:

 

 

AŞK 101 Karakterler

Bize farklı olarak tanıtılan karakterlere baktığımızda  – Kerem, Osman, Sinan ve Eda, farklı olmaktan öte farklı görülmeyi istediklerini anladım.

Osman:

 

Paşa oğlumuz Osman

 

Karakterler arasında iç dünyası en az açılan olmasına rağmen – belki de açıldı ama sahneleri kesildi?, en çok Osman’ı sevdim, en çok da efendiliğini. Anneannelerimizin “paşa oğlum” diye seveceği türden. Bekçiye günaydın diyerek bilmesi gereken şeyleri öğrendiği istihbarat hattı, ticari zekasının altının çizildiği her detay, ödev çetesi, kantin işletmesi, karaborsa bilet ve niceleri, içten içe takdir ettim. Burcu Hoca’nın nişanlısına (Tuncay?) kantin işletme düzenini yerle bir etmesi yüzünden verdiği ise ceza yüreğime su serpti. Ama sistemin çöküşünü göstermek için onlarca hanede kapatılan ocakların yarattığı dramdan beslenen dizi, tapu dolandırıcılığından gelen kaporanın bu düzendeki kayıpları kapattığını göstermesini de tercih ederdim. (İki saatlik bölümlere alışmışız tabii, onu da göstersin, bunu da göstersin). Osman’ın istisnasız her bölümde İstanbul’un sokak lezzetlerini birer birer tanıtmasına da ayrı bir alkış. (Hele o lahmacun yok mu, korona günlerinde beni benden aldı!)

Aile ilişkilerine pek girmedik ama ebeveyn – evlat olarak tek sağlıklı ilişki Osman’ın ailesi ile olan idi. Dikkatinizi çekerim bir tek onun babası kürsüden özür dilememesini alkışladı! Madem karaktere alkış var, canlandıran oyuncuya da olmasın mı?  Selahattin Paşalı’yı bir sonraki projesinde başrol olarak görmek istemek konusuna hem fikir miyiz?

Unutmadan, kesilmiş olma ihtimali olan sahnelere istinaden – bölüm dakikaları arasındaki farklar dikkat çekici ; yalıda ateş başındaki sahnede, Eda – Kerem, İpek – Sinan sevgililerinin yanındayken Osman’ın onlara bakıp gülümsemesi sadece bana manidar gelmiş olamaz değil mi?

 

 

Eda:

Eda ve 90’lar değil son yılların modası saç modeli

 

Eda’nın kıskaçlık yumağı olsalar bile ona hayran bir kız arkadaş kitlesinin olmasını beklerdim. Sanki doğal olan bu idi. Öğretmenle flörtünün bir nedeni olmalıydı mesela. Onun iç dünyasına ancak Sinan’ın karakter analizi ile girebildik. Kilo takıntısına, grafik tasarım okumak istemesine ama dile getirememesine… Büyük Eda’yı görünce anladık ki hayallerinin peşinden gidip grafik tasarım okuyamamış belli ki, ama ailesinin onun için çizdiği zengin bir kocanın eşi olma üzerine kurulu kariyer planı Kerem’de neden işlememiş onu anlayamadım. Malum, Kenan Öz’ün oğlu!  Bu arada Alina Boz’un daha önceki işlerindeki performansını çok daha sevdiğimi belirtmek isterim. Büyük Eda olarak Tuba Ünsal için hatalı bir tercih diyelebilirim.

 

Kerem:

 

 

Kerem’in öfke probleminin nedeninin baba baskısı olduğunun altının çizilmesini sevdim. Babasından -özellikle de başkalarının yanında, sadece aşağılayıcı kelimeler duyan bir evladın soyadına duyduğu nefretin neticesi, var olduğunu kanıtlayabilmek için güç gösterisine sığınmasını normal karşılamak lazım. Finaldeki kürsü konuşmasında soyadına yaptığı gönderme de güzeldi. Eda sayesinde “istersen değişirim” diyerek öfke ile ilgili problemini yenmeye çalışacağını belirtmesi biraz olsun umut verse de o aile var iken bu değişim nasıl olabilecek ki?

Kubilay Aka’nın bir diğer projesi Çukur’un 3.sezondur dikkatli bir izleyicisi olduğumdan sakalsız hali bir garip(!) geldi. O kadar farklı ki sakallı hali ile kendi yaşlılığını canlandırabilir ^^

 

[wp_ad_camp_1]

 

Sinan:

 

 

Sinan’ın sahnelerinde gözlerimin dolduğu anlar oldu. O hastane sahnesinde duygulanmayan da ne bileyim, duygularını aldırmıştır bana göre.  Annesi nerede bilemediğimden (ölmüş mü?) içimdeki anne şefkatini mi açığa çıkartmış olabilir. Şartlar dahilinde dedesine yemek hazırlaması, çamaşırları yıkaması, bakımsız halini izledikçe iç sesim tam olarak buydu : “Çekil evladım kenara, önce mutfak alışverişi yapalım, ardından size bir süre yetecek güzelce yemekler hazırlayayım, biraz da evi derleyip toplamak lazım”   Karakterle konuşuyorum. Deliriyor muyum? ^^

 

 

Annecilik oynamadığı kesin ama anlayamadığım Sinan’ın üvey annesi nasıl oldu da yalıya çökmedi. Boğazda yalı yahu! Bırak 90lı yılları, yıllar sonra da el koymamış. Dedenin babanın babası değil de annenin babası olması durumunda mantık çerçevesine oturuyor ancak. Sinan’ı sevdiğim kadar canlandıran oyuncuyu da sevdim ama “Mert Yazıcıoğlu kim?” diye google’a baktığım doğrudur. Ne kadar da eli yüzü düzgün bir genç adam. Yakışıklı yani. Performansına da yıldızlı pek iyi verdim.

 

Nereden nereye…

 

… ormanda bir kuş hızla dönüyordu.

aşık olduğumuz zaman

yürek denen ormanda bir kuş anormal bir hızla döner

ve kaçmamız gerektiğini söyler bize

çünkü her şey çok fazladır

kendi etrafında nefes kesici bir biçimde dönen bir kuş

kendini ve etrafındakileri yaralar

tehlikedir onun adı…

bunun için aşkı hiç kimse, insanın kendi arkadaşları bile istemez

kumrular sakindir bir tek

ben kumru değilim

sen de … (*)

 

 

Bir “underwater kiss” ile adı koyulan aşk hikayesi her zaman tutar!  Ama en güzeli Sinan’ın da duygularının farkında olması, mutlu uyanması, alkolden fayda aramaya son vermesi, gelecek için planları olması değil miydi?

Son olarak, Aşk 101 Sinan burada mısın?

Işık:

 

Işık pek minnoş. Ailesinin de öğretmenlerinin de göz bebeği. Uslanmaz romantikliği ile ekibe Burcu Kemal projesinde yön gösterici olarak dahil olması farklı bir bakış açısı, farklı bir enerji kattı. Sinan’a olan hisleri ‘platonikten’ öte çok naif işlenmişti. İyi kızlar daha az sevilir ama ben Işık’ı Eda’dan daha çok sevdim ^^ Finalde yaptıklarının açıklaması olarak “arkadaşım dayak diyordu” demesi ile arkadaşlığın altını çizmesini çok hoştu. Sahi o zaten uzaklaştırma almıştı, neden okuldan atılmak üzere olan arkadaşları ile aynı kefeye konuldu ki?

İpek Filiz Yazıcı’da Işık karakteri ile gerçekten bir ışık vardı. Büyük Işık olarak Bade İşçil’de pek karakterin 20 yıl sonraki hali olarak oldukça inandırıcı idi.

 

Aklıma gelmişken; Işık ve Sinan’a acayip acayip bir şeyler hissettiren tablonun Eda’da ne işi var?

 

 

[wp_ad_camp_1]

 

Burcu ile Kemal

 

 

Burcu Hoca ile Kemal’in hikayesi, projede Pınar Deniz ve Kaan Urgancıoğlu’nun ismini duyar duymaz bu diziyi izleme sebeplerimin en önde gideni idi.  Dizi genelinde aralarındaki kimya çok hoşuma gitse de hikayeleri çok üstün körü geçiştirilmiş gibi geldi. Elimizde bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda sahneleri var. Bu sahneler arasında Burcu Hoca’nın evindeki çay yapma, Kemal’in de onu izleme sahnesini tek geçerim. <3

Karakterleri konusunda ise Burcu Hoca’nın iyiliği saflığı izlerken yordu. Neyse ki Pınar Deniz güzelliği diye bir şey var! Kemal’li olmayanlar arasında en güzel sahnesi ise nişanlısını kapı dışarı etmesi çok güzeldi <3   Gezdirmek ne demek ya?

Kemal’in geçmişine, kendi ağzından olmasa bile dedikodu yapan öğretmenler, öğrenciler aracılığı ile biraz olsun girmeyi dilerdim. Uzun zaman sonra ekranlarda gördüğümüz Kaan Urgancıoğlu’na doyamadık…

 

 

Sinan’ın Kemal ile kurulan bağının da çok hoşuma gittiğini belirtmeliyim.

 

 

Yazıya yayınlaya basmadan önce hızlıca bir göz attım da Osman ve Sinan’a daha fazla yer ayırmışım. Çünkü en çok onları sevdim. Bu kadar torpil doğal ^^

 

Merak edenler için dizinin okul sahneleri Akif Tuncel Meslek Lisesi’nde çekilmiş. Okul Maçka’da. (Bir süre Nişantaşı’nda çalışmış biri olarak, her önünden geçtiğimde burası hala nasıl okul olarak kalabilmiş diye düşündüğüm binalardandır. Malum, bu tür binalar ya yıkılır, ya yakılır, sonra da otel oluverir)

Peki Aşk 101 Sinan’ın evi nerede?  Yalı Beylerbeyi’nde olmalı. Manzaradaki köprü açısı Beylerbeyi diyor. Yada en azından Sinan o iskeleden vapura biniyor.

 

Ya siz diziyi nasıl buldunuz? Hangi karakterleri sevdiniz?  Yorumlarda buluşmak üzere…

Aşk 101 2. sezon için kafa yormayı ve kapıyı kim çaldı anketine uğramayı unutmayın…

 

(*) Lale Müldür

(**) Yazı başlığı dizide çalan şarkılardan olan Afili Yalnızlık’dan (Emre Aydın) esinlenilmiştir.

 

 

Başlığa dair notu yazarken fark ettim ki dizinin en güzel yanından bahsetmeyi unutmuşum: Müzikleri.  İşte Aşk 101’de çalan şarkılar:

 

1 – Barış Manço – Aman Yavaş Aheste
2 – Mavi Sakal- Başladım Yürümeye
3 – Erkut Taçkın – Sevmek İstiyorum
4 – Mehmet Güreli & Jehan Barbur – Sen ve Ben
5 – The Clash – Should I Stay or Should I Go
6 – Duman – İstanbul
7 – Levent Yüksel – Yeter ki Onursuz Olmasın Aşk
8 – Mansur Ark – Maalesef
9 – BaBa ZuLa – Bir Sana Bir de Bana
10 – Mor ve Ötesi – Daha Mutlu Olamam
11  – Arcadian Child ¥ The March
12 – Adamlar – Acının İlacı
13 – Soul Sacrifice  – Comatose
14 – Bulutsuzluk Özlemi – Sözlerimi Geri Alamam
15 – Bon Jovi – You Give Love A Bad Name
16 – Athena – Senden, Benden, Bizden
17 – Tom Odell – Sirens
18 – Things I Love
19 – Natalie Imbruglia – Torn
20 – Mr. Big – Wild World
21 – Şebnem Ferah – Bu Aşk Fazla Sana
22 – Cem Karaca – Ay Karanlık
23 – Ferdi Özbeğen – Gülmek İçin Yaratılmış
24 – Üç Hürel – Bir Sevmek Bin Defa Ölmek Demekmiş
25 – Duman – Hayatı Yaşa
26 – Pixies – Where Is My Mind
27 – Franz Ferdinand – Take Me Out
28 – Nina Simone – Feeling Good
29 – Sufle – Pus
30 – Emre Aydin – Afili Yalnizlik
31 – Cem Karaca – Adsız
32 – Şebnem Ferah – Bugün
33 – The Cranberries – Ode To My Family
34 – Athena – Kafama Göre
35 – The Mayrıes – We are Young

 

 

Aşk 101 diğer yazıları için tıklayın

 

Noel Pazarları
AVRUPA – En Güzel Noel Pazarları
sığacık ada masalı
SIĞACIK SEFERİHİSAR – Ada Masalı’nın Çekildiği Yer, Nam-ı Diğer Kırlangıç Adası
Alaçatı Tatil
ALAÇATI – Sanki Ege’de bir Vaha
gezdim gördüm san diego
AMERİKA – San Diego
Mekanlar Tarifler
Sütlü Tatlı
Yılbaşında Yapabileceğiniz 5 Şahane Sütlü Tatlı
LONDRA – Londra’da Öğleden Sonra Çayı
künefe
Bir Değil İki Değil Çok Çeşitli Künefe
BRIDGERTONE
BRIDGERTONE – Gölge Oyunları
BRIDGERTONE – Dearest Gentle Reader
Şimdiki Aklım Olsaydı (Si lo Hubiera Sabido)
ŞİMDİKİ AKLIM OLSAYDI (Si lo Hubiera Sabido) – Ne Dilediğine Dikkat Et!
Poldark
POLDARK – Korkunun, Umutsuzluğun ve Sevginin Derinliklerinde
bergen
BERGEN – Bir Tek Şarkı Söylerken Utanmadım Ben
romantik komedi filmler
Latte Kıvamında Romantik Komedi Filmleri
Yarına Tek Bilet Elle Çekim
YARINA TEK BİLET – Belki de Karşılaşmalar Tesadüf Değil Kaderdir
BİZ BÖYLEYİZ – Olsaydı Nasıl Olurdu?
Deli Bayramı
DELİ BAYRAMI – Kim Akıllı Kim Deli, Nasıl Ayırt Etmeli?
evlat oyunu
EVLAT – Her Şey Çok Zor
übü hep übü
ÜBÜ HEP ÜBÜ – Übülük Müessesesi Üzerine
yaşamaya dair
YAŞAMAYA DAİR – Yaşamayı Ciddiye Alacaksın
Copy link
Powered by Social Snap