Çatı Katı Aşk ilk bölüm izlenimleri Konuk yazarım Gözde ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar ^^
(For my foreign followers, please go to select language section on the top right side of the screen for google translate.)
Yeşilçam filmi tadında bir hikaye vaat eden Çatı Katı Aşk tanıtımlarıyla beni en çok çeken yaz dizisi olmuştu. Gerçekten de özellikle 1970’lerin Yeşilçam filmleri hatırlatan bir hikaye ve karakterler çıktı karşımıza.
Ateş’in devamlı Ayşen’in karşısına çıkıp durması Ah Nerede’yi, Ayşen’in evlatlık olup evin ve mahallenin kızı gibi olması Bizim Kız’daki Zeynep’i, Ateş karakteri Tatlı Dillim’deki Ferit’i, Perihan ile Celal’in mantı atışmaları ile Şuayip’in tavırları Neşeli Günler’i, Kekeme Emlakçı Muhsin Yalancı Yarim’i, Ateş ile Yasemin’in evin ortasına perde çekmesi Yaz Bekarı filmini hatırlatmadı mı size de? ^^ Evet, birçok filmle benzerlikler taşısa da Çatı Katı Aşk’ın dinamik, eğlenceli, yer yer duygulu halini ben pek sevdim. Hem sıcak bir mahalle, hem tatlı bir aile, hem iki tane aşk hikayesi daha ne olsun.
İlk bölümde karakterlerin birçoğunun aynı anda tanıtılması, sadece çiftler odaklı olunmaması beni yormadı. Çünkü hepsine gerektiği kadar yer verilmişti. Tabii bir de dizimizin merkezi olan ailemizin babasının adı Celal, aile işleri de mantı olunca hemen kucak açtım Yılmaz ailesine. Celal, benim babamın adının kısaltılmışı. “Celal ama benim adım, Mülayim değil ki.” cümlesini duyunca gözyaşı pınarlarımın birazcık açılmasına engel olamadım… Benim babam da böyle parlardı. Mantı da bizim evimizde sıkça yapılırdı. Üstelik hem kıymalısı hem de fazla bilinmeyen bir başka çeşidi olan nohutlu Bilecik mantısı. En sevdiğim yemeklerde de ilk üçe girer. Ama henüz hiç kendim hamur açıp mantı yapmayı denemedim itiraf edeyim. ^^
Dizi için yapılan özgün müziklerle birlikte Yeşilçam filmlerinin müziklerinin, bir de 70’lerin şarkılarının kullanılmasını sevdim. Aydilge’nin jenerik müziğine ise bayıldım. Kiraz Mevsimi için yaptığı jenerik müziği gibi çok tatlı, çok keyifli bir şarkı olmuş.
Dizinin yönetmenliği ise seyrettiğim işlerini çok sevdiğim Barış Yöş’ün yapması ise artı puan oldu. Keşke ilk üç bölümden sonra Hercai’ye geri dönecek olmasaydı…
Bölüm Yılmaz ailesinin evlerindeki çatı katının kiracısı Sami’nin altı aylık kira borcu takıp bir de üstüne Perihan’ın altınlarını çalarak kaçmasıyla başladı. E öyle olunca ailemiz çatı katını bundan böyle bekara ve öğrenciye kiralamamaya karar verdi. Tabii altınlar gidince ailemiz mantı dükkanlarının birikmiş borcunu da ödemeyemedi ve dükkan kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Bu durumda imdada mahalle imecesi yetişti benim hayatımda sadece filmlerde gördüğüm, eskiden yaygın olan, şimdi ise var mı yok mu bilemediğim… Ardından anne babamız her şeyi satıp İstanbul’u terk etmeye karar verince evin oğlu Demir dükkanın işletmesini üstlenip yeniden eski günlerine döndürmek için izin istedi ve tüm aile bu fikri destekledi. Demir’in ailesini ikna etmek için dükkanın hayatlarındaki öneminden bahsettiği konuşma bölümün en etkilendiğim sahnelerindendi. Ailemiz için bu kadar önemli olduğuna göre dizide mantıcıda bol bol sahne göreceğiz demektir. Ayrıca Sinop mantısı da güzeldir, yemeyenler denemeliler. Seyrederken canı mantı çekip yazıyı okurken yine canı mantı çekenler? Garanti her hafta canımız mantı çekecek, yandık. ^^
Yılmaz ailesinde en sevdiğim şey ise -dizide bahsi geçmese- Ayşen’in evlatlık olduğunu, Perihan ile Celal’in kızı olmadığını asla anlamayacak olmamız. Öz çocuklarından daha bile kıymetli demek yalan olmaz. Ayşen’in gerçek ailesini, O’nu neden bıraktıklarını, ortaya çıkıp çıkmayacaklarını merak ettim. Nedense içimde zengin bir ailenin kızıymış gibi bir his oluştu. Bakalım gerçek ailesi ilerleyen bölümlerde diziye dahil olacak mı? Bir de Celal ile Ayşen bu konuda dertleşirlerken Celal’in şu sözleri ne kadar da doğru değil miydi?
“Muhtemelen o bırakanlar senin gerçek annenle babandı kızım ve unutma ki eğer bugün bir arada isek önce Allah, sonra onlar sayesinde. Yani sen hayatını borçlu olduğun gerçek anne ve babanla ilgili saygısız laflar edecek bir kız değilsin.”
Belki bu sözler ileride diziye dahil olacak Ayşen’in gerçek ailesi ile kurulacak ılımlı bir ilişkinin sinyalidir, kim bilir?
Ateş ise Yılmaz ailesinden çok farklı bir hayattan geliyor. Zengin, istediği her şey elinin altında. Tıp fakültesinden mezun olmuş ama rallici olmayı seçmiş. Babasıyla ilişkisi çok kötü, onunla direkt bir çatışma halinde. Annesi öldüğü için Ateş’i halası büyütmüş ama ben aralarındaki yakınlığı hissedemedim. Sözde çevresinde bir sürü arkadaşı var, ama dizideki o parti sahnesinden bile belliydi gerçek bir arkadaşının olmadığı. Ateş bu yaşa kadar hissedemediği aile, en çok da baba sıcaklığını Yılmaz ailesinde ve Celal’de bulacak besbelli. Ve tabii babasının imkanlarını terk etti, hayatla yüzleşecek ilk defa. Ralli kariyerini sürdürürken bir yandan da gerçek mesleği olan doktorluğu yapmaya başlar diyorum. Esinlenildiği karakter de tıp okumuş bir basketçiydi ama günün birinde tıp bilgileriyle köyde çocukların hayatını kurtarmıştı.
Ateş’in araba yarışı sahnesinde ise rakibini dizinin yapımcısı Banu Akdeniz’in oynaması hoş bir detaydı. Okuduğum habere göre Banu Hanım zaten ralliyle eskiden beri ilgiliymiş.
Yasemin ise yabancı bir şehirde hem okuyup hem çalışanlardan. Gastronomi okuması direkt akla ileride mantıcıda Demir’le birlikte çalışacağını getirdi bile. Babası hasta, annesi ise ev hanımı olduğu için kendi ayaklarının üzerinde durmaya çalışan, oldukça güçlü, ışıl ışıl bir kız. Yasemin karakteriyle Nilay Deniz şimdiden dizideki favorim oldu.
Birbirini önceden hiç tanımayan Ateş ve Yasemin sahte evlilik numarasıyla Yılmaz ailesinin çatı katının yeni kiracısı oldular. Yılmazların gözü onları şimdilik pek tutmadı ama gönlü geniş ailemizin onları çok geçmeden içlerine alacağı kesin. Üstelik biri damat, diğeri gelin adayımız öyle değil mi? ^^
Unutmadan, aynı zamanda kafe olan antika dükkanı işleten Emin Dayı ile Ateş’in halası Gülriz’i ship’lemeyi düşünen bir tek ben olamam herhalde. Karakter tanıtımlarında bahsi geçen Emin’in unutamadığı aşk, Gülriz olmasın?
Çiftlerimize gelirsek;
Ben her iki çiftimizi de sevdim. İki çiftimizin de tanışma sahneleri ve aralarındaki uyum güzeldi. Ama sanki Yasemin-Demir daha bir favorim olacak gibi. Bunda iki karakterin de daha dobra, daha sert iki karakter olması etken olabilir.
Ayşen-Ateş sahnelerinde Ateş’in bir anda donup Ayşen’in kendi kendine konuşması detayı güzel düşünülmüştü. Aklından geçenleri bu şekilde bize yansıtmak iyi fikir. Ama keşke Ayşenciğim Ateş’i ilk gördüğünde karşısında eriyip bitmeseydi. Hele o “Ateş bastı.” demesi falan fazla abartılı, fazla ergence olmamış mı… Gerçi klasik yaz dizisi erkeği, bol kaslı Ateş’e düşmemek de pek mümkün değil. ^^ Ama Ateş’in kendisini kandırması üzerine hak ettiği dersi vermesi, ardından Ateş her karşısına çıktığında O’na yüz vermemesi iyi oldu. Attığın tokatlar için de ellerine sağlık Ayşen. O’nu ileriki bölümlerde daha güçlü, daha dobra bir genç kız olarak görürsek çok daha iyi olur. Ateş ise zaten öyle hemen Ayşen’in aşkını kazanmayı hak eden biri değil. Önce kırk fırın ekmek yemesi lazım. Özünde iyi biri ama bunu etrafındakilere göstermesi gerekiyor. Babasıyla tartışma sahnesinde gözlerinden yaş gelmesi, bahçede miyavlayan kediye süt götürmesi umut vaat ettiğini gösteren minik detaylar.
Yasemin ile Demir ise her karşılaştıklarında didişen çiftimiz. Hiç sakince konuştuklarına tanık olmadık. Yasemin’in Demir’in kadınlarla konuşmayı becerememesinden dolayı verdiği ayarlara bayıldım:
“Bayan değil kadın.”
Gerçekten Demir kadınlarla konuşmayı pek bilmiyor. Höt höt konuşuyor. Şimdi Yasemin hem aynı evde yaşayıp hem de mantıcıda çalışınca sürekli didişmelerini seyretmek keyifli olacak. Yasemin’in gastronomi eğitimi, Demir’in işletmecilik zekası birleşip mantıcıyı tekrar eski günlerine getireceklerdir.
Ateş ile Yasemin’in de uyumu hem görsel, hem oyun dinamiği olarak çok başarılıydı ama onları çift olarak değil yakın arkadaş, kanka uyumu olarak gördüm ben.
Aynı zamanda Ateş ile Demir dinamiği de ilgimi çekiyor. Ayşen farklı farklı sahnelerde o kadar çok bahsetti ki ağabeyim şöyledir, böyledir diye kesin uzun süre bolca çatışma seyredeceğiz aralarında.
Çiftler dışında kadronun geri kalanı da çok başarılı isimlerden seçilmiş, tüm oyuncular rollerine cuk oturmuş. Pelin Öztekin’i Hayat Şarkısı’ndan sonra ilk defa seyrettim. Ne kadar da değişmiş. Süheyla karakteriyle oradakinden bambaşkaydı. Herhalde tek sevmeyeceğim karakter Ateş’in babası Asaf oldu. Erhan Yazıcıoğlu Karadayı’daki gibi yine önce kendini düşünen baba rolünde burada da.
Bölümün son sahneleri açılışı gibi yine Sami’yle ve çok tempolu geçti. Evden kaçarken altınları yanında götüremeyen Sami eve geri geldi ve Yasemin sayesinde yakalandı. Celal söylediği gibi Sami’yi çatıdan sallandırırken Ayşen, Ateş’in evin yeni kiracısı olduğunu öğrendi. Tam Ateş Ayşen’e gerçekleri anlatmaya çalışırken halası Gülriz ile evlerinde gördüğümüz kız mahalleye geldi ve o kız Süheyla’nın mikrofonuyla Ateş’e sevgilim diye seslendi. Herkesin kala kalmasıyla bölüm son buldu. Bana gördüğümüz sahnelerde hiç sevgilisini gibi gelmemişti, daha çok kendi kendine gelin güvey oluyor diye düşünüyorum.
Fragmana göre haftaya yine böyle keyifli ve hareketli bir bölüm bizi bekliyor. Ben Çatı Katı Aşk’ı sevdim, yeni bölümü de seyredeceğim. Ya siz?
Çatı Katı Aşk 1. Bölüm reytingleri Total 3,23 reyting -ve 11,80 share ile 3. – AB 2,17 reyting ve 8,71 share ile 5. – ABC 1 ise 3,00 reyting ve 11,26 share ile 4. sırada…
Çatı Katı Aşk 2. Bölüm fragmanı