Sanırım her şey Dicle’nin ulu orta ve yüksek sesle “Kıraç Özdal’ın babam olduğunu kimse bilmeyecek” demesi ile kötüleşti. Ve Menajerimi Ara senaryosunun ana yapısı domino taşları gibi yıkıldı. Yıkıma neden olan sahnelere gelmeden önce önemli bir noktanın altını çizmek istiyorum: Dicle’nin kendi ayakları üstünde durmak istemesini anlarım ama yardım kapılarını direkt kapaması sadece bana mı çok anlamsız geliyor? Güçlü genç kadın imajını bu şekilde mi çizeceksiniz?
Dizi geneline yerleştirilen reklamlar ile devam edelim: Bu haftaki ürün yerleştirme Samsung ve bir saç düzleştiricisi. Saç düzleştirici zaten inanılmaz kötü bir sahne ile eklenmiş, Samsung ise Beren’in Dicle’nin telefonuna güvenlik duvarını aşıp müdahale edebildiği sahne ile kendi ayağına sıktı. Gelecek bölümde, durum ortaya çıktığında ‘yeni aldığım için henüz ekran koruma işlemlerini yapmamıştım’ repliği yazarlar, olur biter dedim ama yanıt gecikmedi, artık telefon kurulumunda isteniyormuş güvenlik tercihleri. (Sık sık telefon değiştirmediğim nasıl da belli!) Bu nedenle bence izlediğimiz sahne Samsung ürün yerleştirmesi değil stratejisini kişisel bilgi güvenliğinin üstüne kuran rakip marka i-phone’ reklamıdır. Bu açıdan bakınca inanılmaz başarılı!
Bölüm içinde fazla dozda trip vardı. Özellikle Jülide’nin tripleri beni yedi bitirdi. Hadi kadının ajansın sekreteri, adamın da yıldızların menajeri, şirket ortağı olmasını geçtim; sanki adam sana umut vermiş – senin hislerinin farkında bile değil, bu neyin tavrı Jüjü? Ekrana terlik atasım gelecek kadar sinir oldum; değil karakterlerin Jülide ve Çınar’ın sadece isimlerinin yan yana gelmesi bile kötü.
Bir diğer sinir karakter de kel Nejat. Düşündüm de trip denilen şey kadına da erkeğe de yakışmıyor.
Bu bölüm Feris de çekilir değildi doğrusu. Kaçıncı bölümü izledik? Bu bölümdeki Nejat’dan çekinen, saçma sapan vakit kazanma oyunları yapan Feris ile – adamı kandırıp, çalıların arasından sek sek sekerek sete koşmak nedir?- geçmiş bölümlerdeki Feris’in alakası var mı? Hani desem ki adamın parıltısına kapıldı da karakterinden ödün verdi, öyle bir parıltı da yok. Gözleri kamaştırabilecek tek parıltı ancak Şile güneşinin Nejat’ın keline yansıması olabilir. (Kötü espri, tamam; sustum ^^) Keşke o çantadan Feris’in korkularını haklı çıkartacak bir şey çıksaydı da, çocuk mu kariyer mi konusuna hiç girmeseydik. Hem Feris anne olacaksa babası Çınar olsun <3
Ben Emir’i canlandıran oyuncunun adını hatırlayamadığım için (öğrendim: Burak Tozkoparan) onu uzun soluklu hikayeye kendi adı ile dahil olan konuk oyuncu zannetmiştim ama değilmiş. Peki niye gelmiş? Dicle-Barış ikilisine üçgen olmak için mi? Böyle bir şey olursa oyum Emir’den yana…
Barış yıldızı taze parlayan yeni yetme aktör ama maşallah geçen haftaki bölümde Burçin Terzioğlu’nu tanıdığı geçti, bu bölümde de bir yıldır kendini nadasa bırakmış Emir ile arasının iyi olmadığı ortaya çıktı. Vay be… Sen neymişsin Barış, bilemedik…
Bu haftanın ünlüsü Feyyaz Yiğit’e yaza yaza bu sahneyi mi yazdınız, pes!
Beren’in mızmızlığının ana sebebini ona istediği anda gökteki yıldızları verebilecek anne babasına bağlayabiliriz ama buna ne kadar katlanabiliriz bilemiyorum. Gerçi mızmızlığı mı daha sinir bozucu, kıskançlığı mı yoksa saçma sapan oyunları mı karar veremedim. Bir de bölüm sonundaki sahneye istinaden; hangi vasıfla ajansın toplantısına katıldığını anlayabilen var mı?
Barış elbette köstebeğin Dicle olmadığını, Beren’in Dicleye tuzak kurduğunu anlayacak. Tamam oyunu henüz çözemedi belki ama Dicle’nin köstebek olmadığına ekip içinden bir tek o sorgusuz sualsiz inanır! Net! Ama her ne olursa olsun yaşananlarla Dicle’nin cam kırıkları üzerinde yürüdüğü gerçeğini değiştirmiyor. Hep mi sınanacak bu kız? Ne ile? Kim ile?
Bu kadar kötü bir bölüm beklemeyen izleyici dizinin yeni gününü sevmiş. Dizinin yayın gününün Pazar günü olarak değiştirilmesi reytinglere olumlu yansımış. Menajerimi Ara Total’de 4.42 reytingle 4., AB’de 5.54 reytingle 3., ABC1’de 4.67 reytingle de 5. Oldu.