Kategori: Gezdim Gördüm

ALAÇATI – Sanki Ege’de bir Vaha

Henüz istilaya uğramamış eski halini de,  yeni halini de bildiğim Alaçatı için ilk izlenim yazısı gelir de yayına alınmaz mı…

Konuk yazarım Ayla  bu yaz tatil için km.lerce öteden memlekete gelmiş ve Alaçatı’yı tercih etmiş. Üstelik evine döner dönmez izlenimlerini kaleme almış. Keyifli okumalar ^^

 

Bu yaz ilk defa Alaçatı’ya gittim: Ben, kız kardeşim ve kızı ve dördüncü kişi de yeğenimin arkadaşı. Tercihimiz La Siempre adlı bir butik otel oldu, seçimimizden çok memnun kaldık. Otel Alaçatı merkeze çok yakın, yürüyerek ulaşılabilen bir lokasyonda; ama bir o kadar da sessiz ve sakin bir yerdi. İşletmeci Berk Bey ve çalışanları daima güler yüzle karşıladılar bizleri. Kahvaltıları muhteşemdi ve kahvaltı ertesi de 13:00 -24:00 arası menemen, mantı, sucuklu yumurta, hamburger gibi sipariş vermek mümkündü. Çok temiz bir havuzu vardı, grubumuzdaki gençler bol bol havuza girdiler ve gün içinde menüden yemekler seçtiler.

 

La Siempre

 

Tatilin ilk gecesini diğer günlerden ayrı tutmam gerekir. Hem yerimi yadırgadım hem de camı iyi kapatmamışız, otelde konaklayan misafirlerden bir misafirin bahçede, havuz başında telefon konuşmasından rahatsız oldum. Konuşma bir süre sonra bitti ama saat sabaha karşı 4 olduğunda bile hala uyanıktım. Tam uykuya dalacakken bu sefer de horozlar ötmeye başlamasın mı?  En sonunda sabah ezanı da okunmaya başlayınca, ben gözümden uyku aksa da gülme krizindeydim. Oda arkadaşım olan kız kardeşim, zavallım, bana bir şey oldu diye telaşlanmış, ama ben gülmekten ‘bir şeyim yok’ bile diyemedim. Uykusuna geri dönerken “Eh Ayla, burası köy ve Müslüman ülkesindeyiz” diye hatırlatma yapmayı da atlamadı^^ Neyse ki diğer geceler bir sorun yaşamadım.

Otelimizi çok sevdim, gönül rahatlığı ile tavsiye ederim.

 

 

İnternette pek çok paylaşımda Alaçatı’yı karalama kampanyasına rastladım: yok efendim çok pahalı bir yermiş, insan gibi davranmıyorlarmış, bizleri yolunacak kaz gibi görüyorlarmış… Ben bunların hiçbirine katılmıyorum, gittiğimiz her yerde güler yüzle karşılandık, kendimizi müşteri değil de misafir gibi hissettik. Ücretler konusunda da belki biz Avrupa’da yaşadığımız içindir ama bizlere pek pahalı gelmemiş olabilir ama her kesime uygun mekanlar var.

 

 

Gelelim bizim tercih ettiğimiz mekanlara…  Öncelikli olarak Alaçatı merkezin sokaklarına hayran kaldım, beyaz mavi pencereli evlere bayıldım. Daracık sokakları, Arnavut kaldırımları, cumbalı taş evlerinin pencerelerinden sarkan rengarenk begonvillerin ve sardunyalar görülmeye değerdi.

 

 

Alaçatı yer değirmenlerine uğramadan olmaz! Oradan Alaçatı merkezi kuş bakışı izledik. Ne güzeldi ^^ Tabii kendi evime döndüğümde balkonumu bir Alaçatı yel değirmeni süslesin diye bir tanesine sahip oldum.

Alaçatı’nın havası nemli değildi ve sıcaklığı rüzgarın esintisi ile anlamadık bile… Bu nedenle sokaklarda gezinirken hiç zorlanmadım.

 

[wp_ad_camp_1]

 

Hangi mekanlara gittik ve neler yedik?

 

Rasim Usta’nın yerinde çeşitli mezeler ve ızgaralar denedik. Ege yemeklerinin enfes mezelerinden deniz börülcesi, kabak çiçeği dolması, midye dolması ve diğer denediğimiz zeytinyağlıları çok lezzetliydi. Tek sevmediğimiz -alışkın olmadığımızdan, masanın altında dolaşan ve genç kızlarımızı tedirgin eden sokak kedileriydi ^^

 

Asma Yaprağı

Asma Yaprağı adlı bir mekandan da bahsedeceğim:  Asma yaprakları içinde bir bahçe… Ama altını çizmek isterim bu mekanda rezervasyon şart! Misafirlerini masa masa mutfağa alıyorlar ve yirmiye yakın meze çeşitleri ve sıcak yemeklerden seçimini yapıyorsun. Bu konsepti çok sevdim. Yediğimiz her şey enfesti, her yemeğe uyan kızılcık şerbetinin tadı ve damağımı çatlatan saç kavurmasının tadı hala aklımda…

 

mantı <3

 

Bir diğer çok memnun kaldığımız, bu memnuniyet ile iki defa gittiğimiz yer Alaçatı’da bu sene açılan Bodrum Mantı & Cafe idi. İşletmecisi -kusura bakmasın, ismi aklımda kalmadı, kendini kaliteli ve lezzetli yemekler sunmaya adamış bir beyefendi idi. Mekan sadece damağımıza hitap etmiyor, tabaklar, bardakların estetikliği ile göze de hitap ediyordu. Klasik mantı ve Bihter çıtır mantı enfesti. Ev yapımı limonatası ve içli köftesine de midemde yer buldum. İkinci sefer gittiğimizde iskender kebap denedik. Bildiğimiz klasik iskender gelmeyince hayal kırıklığı yaşadıysam da tadına bakınca fikrimi değiştirdim; incecik bonfile etleri ile hayatımda yediğim en lezzetli ve lüks bir iskender’di.

 

İmren’in mükemmel tatlıları

 

Her akşam mutlaka uğradığımız yer İmren Tatlıcısı oldu. Bir mekanın her şeyi mi bu kadar lezzetli olur? Sakızlı muhallebi, kazandibi, fırın sütlaç, Kavala kurabiye, sakızlı kurabiye, supangle… Hepsini denedim. Kız kardeşim gibi ben de yurtdışına götürmek için çeşitli reçellerinden de satın aldık.

Alaçatı’ya gelip kumru yemeden olmazdı. Biz tercihimizi Kumrucu Hikmet’ten yana yaptık ve onu da çok beğendim.

Dondurmino diye bir yere de defalarca gittik. Dondurma pek sevmeyen ben, bu gellato İtalyan dondurmasını sevdim. Bir top 10 TL idi.

 

Ilıca Plajı

 

Biliyorsunuz ki Alaçatı deniz ile iç içe bir yer değil ama minibüsle 3 TL’ye Çeşme Ilıca plajına gittik. Bu yolculuk 10-15 dakika süresi ile epey kısa bir yolculuk. Burada tercih sizin. Ya lüks pahalı bir yer seçersiniz ya da daha ucuz halk plajını tercih edersiniz. Deniz ve güneş aynı, mekan farklı. Denizi muhteşemdi, mavinin çeşitli renklerini barındıran ve sıcacık bir suyu vardı.

 

Çeşme Marina

 

Plajdan kalkıp, kısa bir minibüs yolculuğu ile çok yakında olan Çeşme marina’ya geçtik. Burada da manzara harikaydı. Sir Winston adlı bir mekanda zaman geçirdik. Çalışanlar çok efendi ve güler yüzlü idi. Bununla birlikte mekanın yemekleri de enfesti. Benim tercihim pide ve üstünde beğendi ve onun üstüne domates soslu ızgara köfte oldu.

Geldik yazımın sonuna…  Özetle; Ben Alaçatı’yı çok sevdim.

 

[wp_ad_camp_1]

 

 

Döndükten sonra YouTube’da rastladım. Bir hesap sahibi 25-30 dakika Alaçatı sokaklarını çekip yüklemiş, o videoyu izlemek keyifli geldi bana; çünkü daha birkaç hafta önce o sokaklardan geçiyordum. Artık özledikçe izlerim…

 

(Fotoğraf çekiminden pek anlamadığım için sizlerle paylaştıklarımın kalitesinin kusuruna bakmayın.)

 

Gezdim Gördüm kategorisindeki diğer yazılar için tıklayınız

 

 

Aslı

Disqus Comments Loading...

Son Yazılar

YALI ÇAPKINI – Rüya

Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine  PSİKOLOGROZA…

2 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Beni Sen Tutuyorsun

Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…

4 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Seni Sevdiğimi Gizlemiyorum

Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…

4 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Korkma, Korkarsan Kaybedersin

Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine  PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.

4 gün Önce

DEHA – Bu Dünya Gücü Gücüne Yetenlerin Dünyası

Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.

6 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Özünü Görmek İsteyen

Yalı Çapkını 82. bölüm üzerine  PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.

2 hafta Önce