AMERİKA – San Diego

Konuk yazarım Neslihan  ile bu kez kmlerce uzağa, farklı bir kıtaya doğru bir seyahate doğru uzanıyoruz…  San Diego… Keyifli okumalar…

 

 

2016 Aralık ayında San Francisco’dan Los Angeles’a yaptığımız route 1’in devamı 2019’a kısmetmiş. Bu sefer rotamız Los Angeles’tan San Diego’ya arabayla gitmekti. Bu keyifli yolculuğu ve bu geziden bana kalanları paylaşmak da pek keyifli…

Bu yolcukta, yolumuzun üzerinde Huntington Beach, Laguna beach, Pelican Hill ve hatta mecburi olarak John Wayne havaalanını gördük. Bir de Amerikan filmlerinde bolca yer alan milyonlarca dolarlık evler de gördük. İnsanın ister istemez aklına düşüyor; California’da yaşamak herhalde şans olmalı… Düşünsenize devamlı sayfiye hayatı…

 

Kıyının son şehri San Diego’ya vardığımızda akşam olmak üzereydi. Yolda arabayla ilgili yaşadığımız sıkıntılar bile heyecanımızı dindirmedi. Ailecek San Diego’yu keşfetmeye hazırdık! Ama yol yorgunluğu ile soluğu San Diego körfezine bakan Coronado Island’ın tam karşısındaki, önünde yer alan uzun bir yürüyüş yolu ile rahat bir lokasyonda yer alan otelimizde aldık.

İlk gün doğudan batıya uçtuğumuz için yorgun olduğumuzdan en çok görmek istediğimiz San Diego hayvanat bahçesine gitmek için ertesi gün sabah erkenden dinlenmiş bir şekilde otelden çıktık. San Diego Hayvanat Bahçesi dünyanın bir numaralı hayvanat bahçesi, Balboa Park da 3500 tür hayvanı barındıran bir hayvanat bahçesi. Bu keyifli gezimiz tam 6 saat sürdü. Gezinin özeti tek cümle ile: “San Diego Hayvanat Bahçesi mutlaka görülmesi gereken bir yer.”

 

 

Bu gezi de birçok fotoğraf çektim. Maalesef çok görmek istediğim panda Çin’e gönderileceğinden halka açık yerde değildi. Ancak bir çalışanın yardımıyla, çok uzaktan görüp fotoğrafını çekebildim.

 

 

San Diego Meksika sınırında olduğu için güncel politik popülaritesi olan bir yer. Sınırdan kaçak geçmeye çalışan mültecilere karşı duvarı duymuşsunuzdur. İşte o duvar bu bölgede. Biz de buralara gelmişken o duvarları yakından görmek istedik ve maceralı bir yürüyüş sonunda tepemizde 3 helikopter eşliğinde görebildik, bu arada inşaat hala devam ediyor.

 

 

San Diego’nun en popüler yerlerin biri de Coronado Adası … Orayı görmek için de bir günümüzü ayırdık. Uzun bir sahil boyunca ünlü Coronado Otel’nin de yer aldığı sahilde keyifli zaman geçirdik. Coronado Oteli Marilyn Monroe, Tony Curtis ve Jack Lemmon ‘Some like it hot’ filminin çevrildiği otel…

 

 

 

 

La Jolla da San Diego’nun bir diğer popüler bölgelerinden. Deniz aslanları ile fokların özgürce sahilde yaşadıkları bölge bayağı turist çekiyor. Biz de turist olarak bir günümüzü da oraya ayırdık.

 

 

GasLamp Bölgesi’ne ise kaldığımız otele yakın olduğu için oldukça kolay ulaştık. Otelin önünden başlayan yürüyüş yolu, sonunda USS Midway uçak gemisinin bulunduğu bölgeye kadar bayağı uzun bir yoldu. San Diego’nun en önemli özelliklerinden biri de Meksika sınırına yakın en büyük askeri deniz birliklerinin bulunduğu bölge olması. Bundan dolayı devamlı bir askeri gemi ya uçağı görme şansını da yakaladık.

 

 

Meksika’ya bakan deniz kuvvetlerinin bulunduğu yarımadadaki  fener… Amerika’nın keşfi sırasında İspanyollar’ın ilk bu noktaya ayak bastığını biliyor muydunuz?

 

Amerika’yı bir film setine benzetiyorum. Belki de bu nedenle Los Angeles i çok sevmemiştim. Ama San Diego öyle değil. Sevdim. Hatta San Francisco ve San Diego’ya tekrar gidebilirim…

Bu gezimizde aylardan mayıs ayı olması nedeniyle hava gri olmasına rağmen şehirde ağaçlardan kaynaklandığını tahmin ettiğim çok güzel bir koku vardı. Bu güzel koku hala hatırımda… Belki bu gezinin tekrarında da aynı koku ile karşılar beni şehir, kim bilir…

 

Editör notu: Neslihan’ın gezilerinde çektiği fotoğrafları pixbynes_photo instagram hesabından inceleyebilirsiniz.

Gezdim Gördüm kategorisindeki diğer yazılar için tıklayınız