Bir soru ile karşılaştım sosyal medyada dolanırken: “Aşiyan’dan geçerken kornaya basar mısınız?” Aşiyan deneyimlerim Hisar’da kahvaltı sonrası önünden geçmekten ibaret. Üstelik üzülerek farkına vardım ki Aşiyan Müzesi’ni ziyaret için fırsat yaratmamışım bugüne dek. Kendi kendime ‘ilk fırsatta’ sözü vererek sorunun cevabını bulmaya yoğunlaştım. İlk olarak lise ve üniversite dönemini o bölgede geçirmiş olan aile fertlerime sordum, bilen çıkmadı. Küçük bir araştırma sonucu buldum ki cevap Aşiyan Aşıkları hikayesinde gizliymiş.
Rivayet o ki bir genç bir delikanlı gece geç saatte Aşiyan Mezarlığı’nın önünden geçerken mezarlığın önündeki asırlık ağacın yanında ağlayan bir genç kızla karşılaşır. Şık giyimlidir, ağacın yanına çömelmiş hıçkıra hıçkıra ağlamaktadır. Delikanlı yardım etme düşüncesiyle yanına gider, kibarca kendini tanıtır ve ağlama nedenini anlamaya çalışır. Genç kızın açıklar; yakın bir zamanda tam da durdukları noktada bir trafik kazası sonucu arkadaşlarını kaybetmiştir ve üzüntüsünden ağlamaktadır. Delikanlı kızı sakinleştirir. Hava epey soğuktur. Ceketini çıkarır ve kızın omuzlarına bırakır. Bir süre sohbet ederler. Gün aydınlanırken genç kız ayaklanır ve eve gitmesi gerektiğini söyler. Sessizce arkasını dönüp Aşiyan yokuşunu tırmanmaya başlar. Delikanlı genç kızdan o kadar etkilenmiştir ki, onu sessizce izler ve evini öğrenir.
Aradan günler geçer, delikanlı sürekli genç kızı düşünmektedir. ‘Aşk denilen şey bu olmalı’ der ve genç kızı yeniden görmek için o gece öğrendiği adrese genç kızın evine gider. Kapıyı çalar ve ismini bile bilmediği genç kızı sorar. Kapıyı açan kadın “Kızım 2 yıl önce vefat etti” deyince delikanlı şaşırır, henüz birkaç gün önce tanışmışlardır. Tanışma hikayelerini anlatırken kadın üzüntüyle kendinden geçer. Evde yaşanan küçük panikle baygın kadın ayıltılmaya çalışılmaktadır. Delikanlı ise duydukları karşısında şaşkındır.
Aile sakinleşince olayı detaylarıyla paylaşırlar: Kızları iki yıl önce iki arkadaşlarıyla eğlenmeye çıktığı bir gece eve dönerken yolun az aşağısında trafik kazası yapmışlar ve bu kazanın sonucu üçü birlikte hayatını kaybetmiştir. Delikanlı hala anlatılanlara inanmakta güçlük çekiyordur, genç kızla birkaç gün önce tanıştığında ısrarcıdır. Genç kızı tanıştıkları zaman üzerindeki kıyafet detayına varıncaya kadar tarif eder. Tarif ailenin vefat eden kızlarına uyduğu gibi anlatılan tarifteki kıyafet de genç kızın kaza gecesi üzerinde olanın aynısıdır. Fotoğraflar gösterilir ama delikanlı ısrar eder: “2 yıl önce ölmüş olamaz, daha geçen gece tanıştık, konuştuk…”
Bu sefer şaşırma sırası ailededir. Delikanlıyı da yanlarına alarak kızlarının mezarına ziyarete giderler. Delikanlının tanıştıkları gece üşümesin diye genç kızın omuzlarına bıraktığı ceket mezarın üzerindedir.
Genç adam bu duygusal gerilime daha fazla dayanamaz, aklını yitirir… Aşiyan Mezarlığı çevresinde dolaşır durur…
Aile kızlarının ardından önce annelerini ardından da babalarını kaybederler. Babanın bir vasiyeti vardır.
Her kim o noktadan geçerse o noktada hayatını kaybeden üç can için üç kez kornaya bassın, Aşiyan aşıkları hikayesi nesilden nesile anlatılsın. …
Deha 9.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.