Vatanım Sensin karakterlerini dünyaca ünlü eserlerle bütünleştiren Vatanım Sensin – Sanatla Buluşma yazısının gördüğü ilgi bu temayı bir yazı dizisi halinde devam ettirilmesine vesile oldu ^^ Serinin ikinci yazısı Van Gogh özelinde…
Serinin ikinci yazısına eklenen çalışmalar Yağmur‘dan geliyor ve bu kez Yağmur dünyaca ünlü eserleri Vatanım Sensin karakterleri ile buluşturuyor. Teşekkürler Yağmur <3 (İlham kaynağımız Ezgi‘ye ayrıca teşekkürler <3)
@_berthemorisot 'ın 'Vatanım Sensin meets art' başlığı altında yaptığı çalışmalardan ilham alarak ben de birkaç tasarım yaptım. ??#HiLeon #VatanımSensin pic.twitter.com/ITOELCVAp6
— Yağmur ʬ⁸⁴ seven stan (@YaprakTurner) January 16, 2018
Yazının ana resminde Starry Night Over the Rhone (Ren Nehrinde Yıldızlı Bir Gece) adlı yağlı boya tablosu dizinin başrolleri Albay Cevdet ve büyük aşkı Azize’yi (AzCev) misafir ediyor. Ren rehri Smyrna’ya dönüşüyor…
Van Gogh bu çizimi Eylül 1888’de yapmıştır. Ren nehri o dönemlerde Van Gogh’un kirada oturduğu sarı eve 2 dakika yürüme mesafesindedir ve duygusal bir çöküntü içerisinde olan beş parasız Van Gogh’un sık sık buraya yürüyüp bankta oturduğu bilinir. Yine bankta oturduğu zamanlardan birinde yaptığı bu çalışması diğer çalışmaları gibi öldükten sonra kıymetlenmiştir. Eserin orjinali şu anda Paris’teki Musée d’Orsay’da (Orsay müzesi) bulunmaktadır.
37 yıllık kısa ömrünün son 3-4 yılında yaptığı tablolar ile ancak ölümünden sonra resim dünyasının efsaneleri arasına giren, hala yaşıyorken sadece bir tablosunun (Kırmızı Üzüm Bağı) satıldığını görebilen buna rağmen Batı dünyasının en tanınmış ressamlarından biri kabul edilen Vincent Van Gogh’un hayat hikayesine kısaca göz atalım mı?
Vincent 30 Mart 1853’te Hollanda’nın güneyindeki bir köy papazının oğlu olarak dünyaya gözlerini açtı. 12 yaşında her şeyi çok yavaş anlaması nedeniyle eğitim hayatını sonlandırdı. Babasının desteği ile 16 yaşında resim galerisinde memuriyet göreviyle iş hayatı başlamış oldu. Galerinin ilk olarak La Haye, ardından Brüksel ve daha sonra da Londra şubelerinde çalıştı. Londra’da yaşadığı kırıcı bir aşk hikayesi, evlilik teklifinin red edilmesinin tek çözümünü şehri terk etmek olduğuna karar verip Paris’e gitti. Aşıklar şehri Paris Van Gogh’a iyi gelmemişti ve Fransa’da da barınamadı, ülkesine döndü.
Resim galerisinde çalışmıyor ama aşkın zehrini içinden atmak için kendi resim yapıyordu. Gezgin olarak birçok ülke dolaştı. Dil öğretmenliğinden ilahiyat öğrenip madende papazlık yapmasına kadar birçok işte çalıştı. Sefalet bütün gerçeği ile Van Gogh’un hayatındaydı, giderek akıl sağlığını yitirirken sadece sadakalar ile geçinir olmuştu.
Kardeşi Theo’nun onu alıp Brüksel’e götürmesi ile bedeni rahatsızlıkları çözüm buldu ama ruhsal yaraları çok derindeydi. Anatomi ve perspektif dersleri alarak resme yönlendi. Yeni bir aşk acısı ile sarsılsa da resme sığındı. Takip eden iki yıl içinde (yıl 1883) ilk yağlı boya tablolarını yaptı. Takip eden yıllarda yine bir türlü aşka kavuşamadı. Babasının ölümü ile ülkesinden ayrılıp Paris’e taşındı. Vurada tanıştığı ressamların olumlu etkisiyle Paris’te yaşadığı bir yıl içinde 200’den fazla resim yaptı. Güney Fransa’ya geçip güneşli ve sıcak bir kasaba olan Arles’e yerleşti. Artık kendine özgü bir üslubu vardı: zeytin ağaçları, selviler, buğday tarlaları ve ay çiçekleri…
[wp_ad_camp_1]
Resim artık öylesine hayatının bir parçası olmuştu ki, fırçayı bir kenara attı ve artık sadece boya tüpünü tuvalin üzerine öylece sıkıp parmaklarıyla o boyayı zevkle eziyordu.
23 Aralık 1890 gecesi bir süredir yanında kalan Gaugin’in ile kavgaya tutuştu. Sinirle Gaugin’in gırtlağına doğru götürdüğü usturası Gaugin’in kendini koruması ile karşılaştınca hırsını alamayarak usturayla kendi kulağını kesti. Gaugin’in kaçtı. Kardeşi Theo Vincent’i hastaneye yatırdı ve kulağını tedavi ettirdi. Burada tedavisi sırasında halüsinasyonlar görmeye başladı. Bir süre akıl hastanesinde yattı. Hastaneden taburcu edildiğinde kardeşi ile Paris’e gitti. Ve 27 Temmuz 1890 günü resim yapmaya gittiği tarlada daha önceden bulduğu bir silahı göğsü ile karnı arasında ateşledi, iki gün sonra hayata veda etti.
Ölümünün ardından gelen yıllar boyunca çok yaygın bir eleştirel, ticari ve popüler bir başarı yakalayan Van Gogh sorunlu kişiliğinin romantik, azap çeken sanatçı idealini simgelediği önemli ama hüzünlü bir ressam olarak hatırlanmaktadır.
Ressamın Arles’da kalış sürecinde çizdiği ‘The Cafe Terrace at Night’ (Kafe Teras’ta Gece) tablosu İzmir Kordon’la bütünleşiyor. Oysaki bu tablo Place du Forum’un kuzeydoğu köşesinde bulunan betimlemesidir. Van Gogh yıldızlı gökyüzü temasını ilk kez bu eserinde kullanmıştır. Kafenin gece görünümünün yansıtıldığı esere genelde koyu renkler hakim olsa da, çiziminde siyah rengin herhangi bir tonu kullanılmamıştır. Gecenin karanlığına rağmen aydınlık ve huzur dolu olan bu tablo ressamın en özel eserlerinden biri olarak kabul edilir. Siyah yerine tercih edilen sıcak renkler ve perspektif derinliği ile bu resim Van Gogh eserleri için sıra dışıdır.
Vincent Van Gogh on yıllık bir süre içinde resmedilen yaklaşık kırk kadar otoportre resmetmiştir ve bu eserler ressam olarak çalışmalarının önemli bir parçalarıdır. Kendisini resmetmesinin sebebinin genellikle modeller için para ödeyememesi olduğu düşünülür. Yazının giriş resmi olarak seçilen Albay Cevdet’le bütünleşen otoportrenin orjinali Art Institute of Chicago’da sergilenmektedir.
Serinin ilk yazısına misafir olan Vincent Van Gogh’un 1885 yılında Nuenen’de yaptığı 82 x 114 cm ölçülerindeki tablosu Patates Yiyenler adlı eseriydi.
Hollanda’daki Van Gogh Müzesinde sergilenen tual üzerine yağlı boya çalışması olan bu eser Nisan 1885’de tamamlanmıştırdı. Tabloda bir lamba altındaki masaya toplanmış beş kişi resmedilmektedir. İki erkek, iki kadın ve bir kız çocuğundan oluşan bu kişiler patates yiyip kahve içmektedirler. Tablo genel anlamda kendi ektikleri patatesleri yiyen köylüleri konu edinmektedir.
Bu yemek masasına Yunan Komutanı Vasili ve eşi yıllar önce ilk çocuğunu kaybettiği günden beri ruhunun bir yarısı eksik Veronika ve Albay Cevdet misafir olursa…
Serinin ilk yazısına yeniden göz atmak için tıklayınız.
Vatanım Sensin dizisi ile diğer yazılar için blogdaki Vatanım Sensin kategorisini ziyaret edebilirsiniz…