Ada Masalı 15. Bölüm reytingleri Total’de 1,98 reyting ve AB’de 1,43 reyting ile 21. ve ABC’de 1,67 reyting ile 19. oldu. Reytingler düşük olabilir ama yeni bölümü sırasında 750 bine yakın sosyal medya paylaşımı ile günün en fazla konuşulan salı dizisi… Bölüm yazısı Gözde‘den… Keyifli okumalar ^^
Ada Masalı’nda bu hafta her duyguyu bir arada yaşadığımız bir bölüm seyrettik. Ayrılık acısı, yeni aşk rüzgarları ve komedi oldukça güzel harmanlanmıştı. Ayrılık olduğu için PoyHaz sahnelerinin fazla olamayacağı belliydi. Sadece bu sahneler bölüm içine daha iyi dağıtılmış olsaydı ve çoğu bölümün ikinci yarısında olmasaydı çok daha yerinde olurdu.
Geçtiğimiz bölümü Haziran ile Poyraz’ın, Aliye ve Zeynep’in söylediklerine kanıp severken ayrılmasıyla noktalamıştık. Bölüm ertesi sabah dizideki tüm mutsuz çiftlerin üzüntülü anlarıyla başladı. Açıkçası ayrılığı ve ayrılık acısını anlatan güzel bir açılış olmuştu. Yalnız Batu’nun kendini plajda kumları kazıp mezar gibi içine girmesi bana çok abartılı geldi. Sonuçta İdil’i daha yeni tanıdı, daha yeni aşık oldu. İdil’in ise annesinden kalan ve boynuna yapışan kolyesini kopartmasına çok ama çok sevindim. Devamlı aynı kolyeyi takmak da tıpkı yirmi yıldır aynı adama aşık olmak gibi bir takıntıydı, o da biz de kurtulduk. ^^
Poyraz’ın, Haziran’ın ayrılırken istediklerinden sonra ayrılığı bu kadar çabuk kabullenmiş hali, durumu umursamaz tavırları anlaşılabilir. Haziran değil miydi “Sen benim gözlerime bakmayacaksın, tamam mı? Sen sevmeyeceksin beni.” diyen? Poyraz da onun bu isteğini yerine getirmeye çalışıyordu. Ancak keşke Haziran’a babaannesinin yaptıklarını ve zeytinyağı fabrikasını neden satışa çıkardığını söyleyebilmiş olsaydı da Haziran bunu da ayrılıklarına yormasaydı. Ayrılık yetmezmiş gibi, bir de yanlış anlaşılmalar onları birbirinden uzaklaştırdı.
Haziran, Poyraz’ın kendisine Tokyo’da iş ayarladığını öğrendiğinde buna kızmakta, kırılmakta sonuna kadar haklıydı. Haydi kendince kızın iyiliği için ayrılıyorsun da, dün bir bugün iki kıza hemen iş ayarlamak nedir be adam? Sence Haziran bunu iyilik diye mi düşünür? Tabii ki ayrılığa dünden razı olduğunu düşünecekti. Ayrılma kararını birlikte almış olsanız bile kim olsa böyle düşünürdü. Hem hani siz severek ayrılmıştınız? Şu durumda sen yeterince sevmemişsin, Zeynep’in söyledikleri de bahanenmiş gibi duruyor Poyraz Ali Özgür Bey.
Yazık Haziran’a valla. Tam Poyraz’ın telefonunun şifresi hala POYHAZ’ı temsil eden rakamlar diye sevinirken kendisine gelen iş teklifini onun ayarladığını öğrendi. Eğlenceli başlayan yoga sahnesi de böylece PoyHaz ayrılığını daha da derinleştirecek süreci başlattı. Yine de şifredeki POYHAZ detayı mükemmeldi, senarist çift kısaltmasını çok güzel bir detayda kullanmış. Kendisi çifti seviyor belli ama onları ayırmaktan, üzmekten de geri kalmıyor. Bölümde yoga eğitmeni ve Poyrazların lisedeki edebiyat öğretmenini oynayan Ebru Karanfilci’yi de bir işte seyretmeyeli bayağı uzun zaman olmuştu. Hiç değişmemiş, hala güzel. Kendisini Ruhsar dizisinden hatırlıyorum.
Gördüğümüz üzere Poyraz, Zeynep tarafından oldukça iyi manipüle edilmiş. Poyraz, Haziran’ın hayallerini, başarılı kariyerini, İstanbul’daki mutlu hayatını elinden aldığına ve ilişkileri devam ederse Haziran’ı mutsuz edeceğine bayağı inanmış. Aptal mısın oğlum? Haziran’ın ne kadar değiştiğini, artık bambaşka şeylerle de mutlu olabildiğini görmedin mi? Yoksa bir gün onun da annen gibi adadaki hayatından bıkıp gideceğini mi düşündün?
Zeynep, Haziran Poyraz’dan ayrıldı ve Tokyo’ya gidecek diye neredeyse lokma döktürecek kadar sevindi. Bir insan kızının üzüntüsüne nasıl bu denli sevinebilir benim aklım almıyor. Kızını tanımadığı yetmiyor, kendi düşmanlığına kızının mutluluğunu kurban ediyor. Haziran da senin gibi Kırlangıç Adası’nı sevmemek, orada mutlu olmamak zorunda değil. Oturduğu evin kapısına ev için tahliye kararı olduğuna dair sahte yazı bırakman da sandığın gibi sonuçlanmadı. Farkında olmadan otelde aynı odaya yerleşen PoyHaz aynı yatakta uyudular. Hem de sarmaş dolaş. Teşekkürler kötü ebeveynler. Sayenizde çiftim ayrılmış da olsalar en güzel uykuya birlikte dalmış oldular. Yanlışlıkla da olsa çiftimiz ilk kez birlikte uyudular farkında mısınız?
Poyraz, borcunun nasıl ödendiğini öğrendiğinde delirmekte sonuna kadar haklı. O bilmiyor muydu zengin annesine gidip de para istemeyi? Poyraz’ın Aliye’ye verdiği tepki bana göre gecikmiş bir tepkiydi. Evleneceği kadının yüzüne tükürdüğünde, ilişkilerine burnunu lüzumundan fazla soktuğunda da bu tepkiyi pekala gösterebilirdi. Geç olsun da güç olmasın diyelim. Aliye’nin de yaptığı her şey için cezalandırılması şart. Keşke komadan hiç uyanmasaydı. Tatlı tatlı uyurken PoyHaz aşkının en büyük destekçisi olacağını sanmıştım, en büyük köstek çıktı kendileri. İşte böyle çok sevgili evinde kukumav kuşu gibi yalnız yaşlanacaksın.
Poyraz, Haziran’ın hayatına doğrudan müdahale ettiği ve sanki onun gitmesini istiyor gibi algılandığı için Haziran’ın oyunlarını hak ediyordu. Sanki Haziran Tokyo’ya gitse sen burada mutlu olacakmışsın gibi tavırlar ne öyle Poyraz Ali Efendi? Yalnız seni tebrik etmek lazım, umursamaz tavırların öyle gerçekçiydi ki seni alıp duvardan duvara vurmak istedim. Kendine gel istedim, bu anlamsız ayrılığı bitir istedim. En azından ayrılık acısı çektiğini Haziran’a da göster istedim. O tek taraflı sevmiş gibi hissetmesin istedim. Ben Poyraz’ın Haziran’a “Gitme kal.” diyeceğini düşünmemiştim zaten. Bunu bir kez yapmıştı. İkinci kez aynı şeyi yaşamamız dizi için de tekrara düşmek olurdu. Açıkçası Haziran İstanbul’a gider ve pişman olan Poyraz da gemiye yetişemez, sonra da arkasından İstanbul’a gider diye düşünmüştüm. Haziran için böyle büyük bir fedakarlık, değişim beklemiştim. Ama Poyraz gözyaşlarını içine atıp sessiz kalmayı tercih etti. Bu anlamsız ayrılığa son vermek yerine Haziran’ın göremeyeceği kadar uzaklara gitmesine seyirci kaldı.
“Tokyo’yla da bayağı saat farkı var. Yani resmen başka dünyalar. E uçakta bayağı sürüyor. Annem mesela çok özler beni. Böyle gözünde tüterim, burnunun direği falan sızlar beni düşününce. Sarılmak istese sarılamaz. Yani nasıl sarılsın ki. Atlasa gelse ohooo. Öpmeyi düşünemiyorum bile. Ama belki kal der annem. Gitme kal der. Ben sensiz yapamam der, sensiz olmaz der. Ben de kalırım.”
Haziran ile Poyraz’ın son akşam yemeği keşke daha uzun sürseydi. Yemek yerken birbirlerinin gözlerinin içine bakmaya çalışıp bakamadıklarını görseydik. Önlerindeki güzel yemekleri yemeye çalıştıklarını ancak boğazlarından zar zor lokma geçtiğini görseydik. Sadece vedalaşmaları bana yetmedi. Ah keşke yemeğin ardından Poyraz Haziran’ın kapısına dayanmışken ağlamaya devam edeceğine o kapıyı çalsaydı da sarılıp öpüşüp barışsalardı. Bu anlamsız ayrılık son bulsaydı.
Poyraz: “Çok mutlu ol Haziran.”
Haziran: “Olurum.”
Haziran ile Biricik’in arasının limoni olması üzücü. Evet, Biricik adaya Haziran’ı yalnız bırakmamak için geldi, ama bir yandan da tatil yapmak için gelmişti. Üstelik Alper nedeniyle de 4. Bölümde Haziran adadan gidecekken Biricik adada kalmaya devam edecekti. Gönül ilişkileri ne yazık ki iki dostun ilişki dinamiğini doğrudan etkiledi… Haziran’ın, Biricik’e Melisa’nın kafesini alması konusunda söylediklerinin hepsi gerçekti. Dostlar birbirinin yanında olur, ona destek olur, ancak bir hata gördü mü de söyler. Ne demiş atalarımız: “Dost acı söyler.” Biricik’in hayal kırıklığı, öfkesi çok büyük ama öfkesini Melisa’yı ekmek teknesinden ederek çıkartması yanlıştı. Alper de onu aldattı, ona neden bu denli büyük bir şey yapmıyor? İkisini de herkesin içinde rezil etti, ama sonradan öfkesini sadece Melisa’ya yöneltti. Halbuki Melisa’nın öpücüğüne karşılık veren de Biricik’in yüzüne karşı Melisa’yı sevdiğini söyleyen de Alper’di. Biricik ile Haziran’ın bu yüzden arası açılmamalıydı. Biricik’in sorunları varsa, Haziran’ın da vardı ve bunun etkisiyle ikisi de birbirini anlamakta zorlandılar. Biricik, Haziran’ın Poyraz ile ayrıldığını bilse belki tartışmaları daha ılımlı geçerdi.
Haziran’ın, Melisa Biricik’i üzdü diye onunla hiç konuşmaması mı gerekiyor? Her ikisiyle de farklı bir arkadaşlığı olamaz mı? Aynı şekilde Haziran ile İdil de birbirine düşman diye, Biricik ile İdil arasında bir arkadaşlık kurulamaz mı? Kendini yalnız hisseden, iki mutsuz kadın oturup dertleşemez mi? Bence her iki arkadaşlık da güzel oldu. Haziran ile Biricik de zaten birbirlerine darılsalar da önünde sonunda mutlaka barışırlar.
Biricik ile İdil kadar birbirine uzak iki insanın bu yeni arkadaşlığını ben sevdim. Kötülük peşinde olmadıkları sürece de sevmemem için bir neden yok. Birbirlerine hiçbir art niyet olmadan yoldaşlık ettiler. Oldukça da objektif davrandılar. İdil, asla Haziran ile Biricik’in arasını açmaya çalışacak bir söz söylemedi. Ona kafedeki işlerinde yardımcı oldu. Biricik ise Poyraz ve Batu konusunda oldukça güzel yönlendirdi İdil’i. İdil’in Batu’ya karşı hislerinin teyit edildiği duymaya ihtiyacı vardı.
Bölümde Haziran, Melisa ve Görkem çılgın bir gün geçirirken diğer tarafta Poyraz, Alper ve Sadık’ın da rakı sofrası kurması mantıklıydı. Gruplara baktığınızda her gruptan bir kişi diğer gruptan bir kişinin partneri konumundaydı. O yüzden ben Haziran ile Görkem’in yanında Biricik yerine Melisa olmasına çok takılmadım. Hem Biricik o sırada kafede çalışırken Görkem’in onu çağırmaması da anlaşılabilirdi.
Görkem bu bölüm bir tane iğrenç esprisi hariç çok komik yazılmıştı. Tam anlamıyla orta yaş krizi geçiriyordu. Kusura bakma Görkem, o nefis klasik arabayı satın da alsan, Vintage kıyafetler de giyinsen, çılgın müziklerle dans da etsen 28 yaşında değilsin. ^^ Seni kaz ayakların ve alın çizgilerinle de çok seviyoruz sevgili marul. Sana çok gülüyoruz. Bizi güldürmek için gençlik şart değil.
Haziran, Melisa ve Görkem’in çılgın günü çok eğlenceliydi. Ancak bu eğlencenin içinde ne yazık ki Haziran’ın Poyraz’ı unutma çabası sadece boş bir çabadan ibaretti. İnsan bu kadar çok sevdiği birini bir günde nasıl unutabilir? Hele böyle seviyorken bin günde bile unutamaz. Melisa ise denizlere haykırdığı gibi kötü biri değil, sadece hatalı. Gecenin finalinin Poyrazların gelişiyle son bulması ise idealdi. Poyraz, Haziran’ı kucaklayıp arabaya bindirdi. Biz bu anı ilk birliktelik öncesinde beklemiştik, biraz erken oldu ama neyse. ^^
Poyraz: “Haziran haydi.”
Haziran: “Ya bırak.”
Poyraz: “Lütfen haydi.”
Haziran: “Ya lütfen falan yok. Yapma ya. Dokunma, zaten özlüyorum seni.”
(Sessizlik olur)
Haziran: “Yani nefret ediyorum senden, kızgınım sana ve ne yaptığını çok iyi biliyorum.”
Otele gelen yoga grubu sayesinde ne çok şey yaşandı değil mi? Haziran, yoga sırasında Poyraz’ın ona iş ayarladığı öğrendi. İdil ile Batu akşam ateşin başında yakınlaştı. Biricik ile Alper yoga dersi sayesinde yüzleştiler. Biricik öfkesinden arındı, Alper ise ona yaşattıklarıyla yüzleşti. Meyhanedeki gibi Alper’in üzerine içki fırlatmak yerine bu şekilde konuşunca her ikisi de ferahlamış oldu. Melisa-Alper-Biricik arasındaki gerilimin sonuçlanmasına çok sevindim. Kafe Biricik’e göre değildi, geç olmadan anlaması yerinde oldu. Biricik resmen Melisa ile Alper’in aşkını kabullendi ve onlara onay verdi; aralarındaki engel, vicdan azabı olmamayı tercih etti. Melisa ile Alper artık aşklarını doya doya yaşayabilecek. Zaten Melisa’nın olanlardan sonra Alper’i Biricik’e itekleyip durması çok saçmaydı. Umarım Biricik de bir an önce kendine mutlu olabileceği bir yol seçebilir ve onu Alper’den çok daha fazla mutlu edecek birini bulur. Haziran ile de arası düzelir ve biz onların tatlı dostluğunu seyredebiliriz.
İdil-Batu, PoyHaz’dan sonra dizide en sevdiğim çift oldu. Çok yakışıyorlar. İkisi de başta kötü olsalar da, en azından İdil, şimdi iyi biri olmaya çalışıyor. Hatalarından ders alabildi. Darısı diğer kötülerin başına. Hem bu ilişki sayesinde İdil, PoyHaz’ın yakasından da düşer, bu açıdan da bakmak lazım. ^^ Sahilde birbirleriyle bakışırken yanan ateşten daha belirgindi onların içindeki aşk ateşi. İdil ile Batu öpüştüklerine göre artık BaDil resmileşti diyebiliriz. Yalnız PoyHaz’dan daha güzel öpüşüyorlar. ^^
“Biz bakıştık mı seninle az önce? Sen benden etkilendin mi biraz?”
Ancak keşke Batu, İdil onu sevmeye başlamışken Poyraz’a yeniden bilenmeseydi. Adada bir işin ucundan tutmak için otelin üçüncü ortağı olmak yine bir nebze anlaşılabilir ancak İstanbul’a gidip Poyraz’ın annesi Ayten’i ziyaret etmek de nedir? Üstelik onların anne-oğul ilişkileri hakkında en ufak bir fikri bile yok. Yalnız Batu gelmeden evvel onun otele üçüncü ortak olacağını söylemiştim. Öngörüme sağlık. ^^
Batu’yu bu bölüm en çok İdil’e onun hakkındaki gerçekleri hiç çekinmeden söylerken sevdim. Ona aşık olduğu halde eksiksiz nasıl biri olduğunu yüzüne haykırdı. Tüm seyircilerin sesi olduğun için teşekkürler Batu. Yoga eğitmenin sözleri de Batu’yu onaylar gibi değil miydi? İdil annesizliğini, onun yarattığı boşluğu Poyraz’a aşık olarak kapatmaya çalışmış.
Nihayet Poyraz’ın annesi Ayten ile tanıştık. Ayten’in hikayeye hareket getireceği ortada. Umarım anne olduğunu unutup Batu ile oğlunun arkasından iş çevirmez. Aksine oğluna bugüne kadar yapmadığı anneliği yapsın, Haziran ile arasının düzelmesine vesile olsun. Yani iyi birine dönüşmüş olsun. Poyraz’ın babaannesi kötü karakter, bari annesi iyi olsun. Poyraz’ın annesi Ayten rolünde Berrin Arısoy’a hoş geldin diyelim.
Selma ile Fatih’in beklenen buluşmasından bahsetmeden geçmek olmaz. Yeniden içi kıpır kıpır olan bu iki insanı seyretmek inanılmaz keyifli. Selma’nın yerinde başkası olsa adam ona gömleğini vermek için beyaz atletle karşısında oturdu diye adamdan iğrenirdi. Ama bizim tatlı Selmamız onunla yemek yemeğe devam etti ve ikinci baharına kavuştu. Şimdi Nehir, İngiltere’de bir üniversiteden kabul aldı diye onları hemen evermek istiyor. Birbirlerini seviyorlar, iyi de anlaştılar ama bu kadar aceleye ne gerek var? Selma pekala kendi başına da ayaklarının üzerinde durabilir. Sanırım bizi Nehir diziden ayrılmadan bir düğün bekliyor. Keşke Nehir diziden ayrılmasa… Belki de tatlı oyuncumuzun başka şehirde devam etmesi gereken okuduğu bir okulu vardır.
Bölüm sonu benim için sürpriz oldu. Ancak Haziran doğru olanı yaptı. Kırlangıç Adası’ndan gitmeyerek değiştiğini ispatlamış oldu. O neden sevdiği, mutlu olduğu yerden gidiyor ki? Zeynep, Aliye ve yanlış anladığı Poyraz mutlu olacak diye neden Kırlangıç Adası’nı terk ediyor ki? Arkasından iş çevirirsen işte böyle apışıp kalırsın Poyraz Ali Özgür. Ayrıldıktan sonra sadece acını çekmezsen, daha ilk sabah saçmalarsan Haziran da sana resti çeker. Ha ben yine de Poyraz için üzülüyorum yalan yok. Haziran inanmasa da çok acı çekiyor ve bu kadarını da hak etmiyor.
“Siz oyunlar oynayacaksınız, arkamdan işler çevireceksiniz, dünyanın öteki ucuna gitmem için millete ricalarda bulunacaksınız, ben de bunları yutacağım öyle mi? Siz de beni tanıyamamışsınız. Evet, bir an için gitmeyi düşündüm. Her şeyi geride bırakmayı. Sonra durdum ve kendime sordum. Neden ben gidiyorum ki? Ne uğruna? Siz burada rahat edeceksiniz diye ben niye dünyanın öteki ucuna gidiyorum. Ben buradayım. Hiçbir yere gitmiyorum. Ama siz beni tanımıyorsunuz. Ben de sizi tanımıyorum. Bundan sonra bambaşka bir Haziran göreceksiniz. O anlayışlı, duygusal, aşık Haziran bitti. Eski Haziran ve eski Poyraz artık yok. Biz sizinle bundan sonra sadece iki yabancıyız.”
Bakalım Haziran ne kadar süre Poyraz’a bambaşka bir Haziran gibi davranabilecek? Ne kadar süre iki yabancı olacaklar? Ön izlemeye göre Doygun Bey’in yeniden ortaya çıkmasıyla bu çok uzun süremeyecek gibi görünüyor. Doygun Bey’in sadece zeytinyağı fabrikasını değil bütün adayı alma planında umarım Ayten’in parmağı yoktur. Besbelli Doygun Bey sayesinde PoyHaz ortak hareket edecekler.
Emeği geçen herkesin ellerine sağlık. Peki sizler bu bölümü nasıl buldunuz?
Ada Masalı 15. Bölümde çalan şarkılar:
Sorma
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 82. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.