ADA MASALI – Gücümün Son Zerresine Kadar Direneceğim

Ada Masalı 8. Bölüm ile 270 bin sosyal medya paylaşımına konu olarak en fazla konuşulan salı dizisi oldu. Reytingleri pek parlak değil ama yükselişte;  gündem nedeni ile izlenme oranlarının düşmesi korkutmamalı. Dizi Total’de 2,57 reyting ile 4. ve AB’de 1,76, ABC1’de ise 2,08 reyting ile 6. oldu. Bölüm yazısı Gözde‘den… Keyifli okumalar ^^

 

Bir Yeşilçam filminde duymuştum. Aşk ve nefret bir madalyonun iki yüzü gibiymiş. Ne kadar da doğru bir benzetme değil mi? Hele bu bölüm Poyraz, Haziran’a ne kadar öfkeli olsa da ondan ne kadar nefret ettiğini söyleyip dursa da öyle anlar oldu ki aşkına yenik düşüp her şeyi unuttu. O anlarda aşkının büyüklüğü nefretini yendi. Zaten aşk öyle kolay kolay girdiği kalpten çıkmaz ki. İstediğin kadar aşık olduğun kişiye kız, ona kırıl, öfke duy aşkın kalbinde girdiği odada öylece durur. Elbet Poyraz’ın aşkı nefretini ebediyen yenecek, ancak o zamana kadar çetin bir PoyHaz savaşı seyretmeye devam edeceğiz.

Unutmadan, nihayet dizimizin tatlı mı tatlı, masal kitabı konseptinde bir jeneriği var. Hazırlayanların ellerine sağlık. Çok sevdim. Daha da gelmeseydi bu yazıda isyan bayrağını açacaktım. Bir de mümkünse Poyraz’ın saçlarını açabilir miyiz? Böyle toplayınca yüzü daha sert görünüyor ve rüzgarla uçuşan güzel lüleleri belli olmuyor.

Gitmiyorum.

 

Geçtiğimiz bölümü Haziran’ın adadan gitmeme kararını Poyraz’a açıklamasıyla noktalamıştık. Poyraz ne kadar onu göndermek istese de Haziran haklı olarak adada kalacağını ve savaşacağını ilan etti. Hem Poyraz’ı hem de adayı seviyorken aksiymiş gibi neden çekip şehre gitsin ki? Haziran’ın gözündeki yaşları silip, acısını içine gömüp var gücüyle adada kalma mücadelesini seyredip bol bol Poyraz’a ve tüm adalılara kızdık bu bölüm. Tamam birbirinizin acısını sahiplenmemiz iyi güzel hoş. Ancak Haziran pişman olup bunu telafi etmeye çalışınca bunu görmemenize ne demeli? Duyan da Haziran Poyraz’ı batırdı, üstüne de göbek attı sanacak.

 

Poyraz: “Ne istiyorsun peki sen? Tam olarak ne istiyorsun? Ha zamanla benim öfkem geçer seni affederim diye düşünüyorsan bak böyle bir şey hiçbir zaman olmayacak. Ben seni hiçbir zaman affetmeyeceğim. Ne zaman görsem öfkem daha da çoğalacak.”

Haziran: “Ben kendimi affetmek istiyorum. Artık bu her şeyden önde gelir.”

Poyraz: “Öyle mi? Bende seni uyarıyorum, sen bu adadan gidene kadar gitmek için ne gerekiyorsa elimden gelen her şeyi yapacağım. Seni buradan göndereceğim.”

Haziran: “Bende burada kalmak için gücümün son zerresine kadar direneceğim.”

Aliye the Don Vito Corleone ^^

 

Ben İdil ve Hakan’a kötü diyordum. Ama Aliye bu bölüm onları da aştı. Kadın sanki Kırlangıç Adası’nın ağası. Bütün esnafı pastanede sıraya dizip el öptürmek de nedir? Kendimi ağa ya da mafya dizisi seyrediyormuş gibi hissettim bir an. Pardon ama aynı yapımın dizisi Çukur final yapmayıp Ada Masalı’na entegre oldu da bizim mi haberimiz yok? ^^ Aliye’yi fena sayıyorsunuz anladık, ama bu saymaktan ziyade emir almaya giriyor bilesiniz. Ayrıca intikamını almak için hevesli olduğunuz Poyraz için birkaç bölüm önce müşteriyi dövmemiştir diye düşünmeyen de sizlerdiniz. Bu mu adanın birliği beraberliği? Haydi oradan. Bütün esnaf Haziran’a mal satmasa da şükür ki yufka yürekli Selma var da yeğenine kıyamadı. Zaten öz teyzesi ve yeğeni olarak Haziran’ın pişmanlığı görüp ona destek olmanız gerekmez miydi sevgili Selma ve Nehir? Zeynep’e durumu haber vermek yerine siz dayansaydınız ya Aliye’nin kapısına?

Poyraz, Haziran adadan giderse oteli tek başına işletebilirim havasında gezindi bölüm boyunca. Halbuki daha şimdiden tek başına bu işi başaramayacağının sinyallerini verdi de görmek istemedi. 15 kişilik yemek rezervasyonu alınan gün aşçıya izin verilmez, haydi verilecekse de mezeleri o güne hazır etmesi sağlanmalıdır. Sen balıkları yaptın. Peki ya Haziran mezeleri yapamasaydı ne olacaktı hiç düşündün mü? İdil’ciğini mi çağıracaktın yardıma? Üstelik esnaf Haziran’a mal satmıyor, sana destek oluyorlar diye böbürleniyorsun ama o mallarla senin para kazanacağın otel için yemek yapılacaktı. Kendi topuğuna sıktın farkında değilsin. İyi ki yufka yürekli Selma vardı. Soğuk hava deposunun kilidi bozuksa hemen o gün usta çağırılması gerekir. Ama Poyraz sadece çalışanları uyarmakla yetindi. İstediğin kadar uyar, Haziran değil bir başkası da kapı kapanması sonucu içeride ölümle burun buruna gelebilirdi. Bunun vebalini nasıl ödeyecektiniz Poyraz Ali Özgür? (Ben de Haziran gibi ona sinirlenince böyle yazacağım. ^^) Ayrıca Haziran senin gözünde bir yalancı olabilir, ancak senin otel çalışanlarına otelin ortağı hakkında bu şekilde konuşamazsın. Daha iş ahlakından haberin yok, burası plaza değil diye böbürleniyorsun bir de.

 

 

Zeynep’in Haziran’ın arkasında durması aslen olumlu gözükse de bunu gösterme şekli doğru değildi. Aliye’nin bahçesinden annesinin diktiği çiçekleri kopartmak mı Haziran’a yapılanların karşılığı sanki. Sadece söylediği tek bir cümle yerindeydi.

 

“Ahretliğinin hatırası aynı zamanda Haziran.”

 

Sonuçta Haziran da ahretliğin emaneti. İnsan ahretliğinin emanetine, üstelik de hatasını telafi etmek isteyen bir kıza böyle davranır mı? Hele o son sözleri neydi öyle? Haziran’ı Poyraz affetse bile babaannenin asla istemeyecek olduğunu anladık. Besbelli yaptığı hata, söylediği yalan bahane. Aliye onu şehirli diye istemiyor. Büyük ihtimalle Ayten’in Poyraz’ı terk edip gitmesinde Aliye’nin payı var. Haziran’ın da Ayten gibi kendisinin kontrol edemeyeceği bir gelin olacağını düşündüğünü tahmin ediyorum. Ayrıca bu kavgada kendine söz düşmezken araya giden İdil kapatır mısın o çeneni.

 

Zeynep: “Ya bir de sana onun torunuyla sevgili falan dediler. İyi ki olmamışsın.”

Aliye: “Böyle bir şey ben yaşadığım sürece asla gerçekleşemez. Olmayacak öyle bir şey.”

 

İneklere fısıldayan kadın

 

Haziran’ın azmi, amazon ruhu herkese örnek olmalı. Daha önce hiç yemek yapmadığı halde, elini kesmiş bir şekilde kaç çeşit meze hazırlayıp müşterileri memnun etti. Belli ki aileden gelme el lezzeti de var ki beğenildi. Poyraz efendi sen “Yalnızca dışarıdan söylemeyi bilirsin.” diye alay et. Kaç kadın var evlenene kadar hiç yemek yapmayı bilmeyen haberin var mı Poyraz Ali Özgür? Yalnız bence en beklenmedik olan vetolu olduğu için yandaki çiftlikteki ineklerden süt sağıp parasını da bırakmasıydı. Haziran o kadar sevgi dolu ki Zorba olsun, Sarıkız olsun bütün hayvanlar onun bu sevgisine karşılık veriyorlar. Yalnız Haziran’ın inekten süt sağdığı sahnede aklına Sosyete Şaban filminde inekten süt sağmaya çalışan şehir kızı Peri gelen var mı? Fragmanı görür görmez gözümde o sahne canlanmıştı. ^^ Haziran’ın temizlikçi hasta diye hiç gocunmadan otelin temizliğini yapması da sana kapak olsun Poyraz Bey. Yapamazsın, edemezsin diye horladığın her şeyi başardı. Sonra uzaktan seyredip beğeniyle gülümsersin öyle. Yardım etsene, sen de otelin ortağı değil misin?

 

 

Sen istediğin kadar Haziran’ın adadan gitmesini iste, hala kalbin Haziran diye atıyor Poyraz. İkinizi hatırlatan şarkılar tesadüfen çaldığında kalbinizin gümbürtüsünü duymadık sanma. Kızgınlığını, kırgınlığını anlıyorum, sana hak da veriyorum. Ancak insanların nerede yaşayacaklarına, ne işle meşgul olacaklarına sen karar veremezsin. Haziran bir türlü evine gelmeyince onun için nasıl da endişelendin… Madalyonun öbür yüzündeki aşk senin benliğini yine nasıl esir aldı… Sen istediğin kadar inkar et, hala aşkından geberiyorsun.

Haziran yiyecekleri yerleştirmek için soğuk hava deposuna girdiğinde kapının kapanma ihtimali vardı ancak hiç kimse kadını uyarmadı. Burak ve Mert, Poyraz “Görmezden gelin.” dedi diye kadının söylediğini, kendi işinizi bile yapmıyorsunuz, insan bari bu kadarını yapar. Siz görmezden gelseniz bile bu davranışlarınız yüzünden kovulabilirdiniz. Kapının bozuk olduğunu duyan İdil de kapıyı kapatmadı ancak bu ihtimalden haberi olduğu halde Haziran’ın eve gittiğini söyledi Poyraz’a. Kapatmış olsa direkt görürdük o yüzden onu suçlamıyorum. İçten içe onun içeride kalmış olabileceğini de tahmin ettiği için tedirginliği de kabak gibi ortadaydı. Bu artık kıskançlık, düşmanlıktan da öte. Haziran orada donmuş olsaydı İdil ölümüne sebebiyet vermiş olacaktı. Bir de hemşire olacak, sağlıkçı olacak. Pes!

Poyraz’ın Haziran’ı donmak üzereyken bulduğu andaki endişesi, paniği çok doğru yansıtılmıştı. Ancak sahne beni tam anlamıyla memnun etmedi. Yakın zamanda yayınlanan bir dizide olduğu gibi kapıyı açması daha uzun sürseydi de endişesi katlansaydı. Sonra Haziran o haldeyken nasıl yürütülebiliyor? İnsan bir kucağına alır. Direkt ambulans önü yerine, ambulans beklerken ki endişesini biraz daha görebilirdik. Ambulansa bindirilmiş halindeyken endişeli gördük ama nedense bana yetmedi…

 

Poyraz: “Haziran? Haziran? İyi misin? Duyuyor musun beni?”

Haziran: “Beni kurtaracağını biliyordum.”

 

 

Poyraz isteseydi Selma ya da Zeynep’e haber verebilirdi ama o bizzat Haziran ile kendisi ilgilendi. O an tek düşündüğü iyileşmesi olunca besbelli aklına bile gelmedi onları aramak. Poyraz’ın Haziran’ın ateşini düşürmeye çalışması, onu ısıtmak için yanına yatıp sarılması tadına doyum olmayan sahnelerdi. Keşke Poyraz‘ın sabaha kadar baş ucunda beklediğine tanık olsaydık. Neden bu kadarcık romantik sahne yazdınız? Poyraz’ın yalan ağacını görmesine de sevinemedim. Çünkü orada okuduklarını bile yanlış anladı. Haziran’ın üzerini çizdiği “Poyraz’a aşık olduğumu söyledim.” cümlesini gerçek değil, yalan sandı. Üzeri çizili oğlum, çizili! Gözün mü kör? Halbuki Haziran’ın aşkının gerçek olduğunu anlayacak diye sevinmiştim yalan ağacını fark etmesine. Bir de yine öfkeyle kızı yalnız bırakıp gitmiş. Ya tekrar ateşlenseydi?

Poyraz, bu olay üzerine Mert ve Burak’ı azarlarken söylediklerin doğru da olsa dün sen demedin mi bu çocuklara “Haziran’ı görmezden gelin.” diye dengesiz? Bunun yanlış olduğunu anlaman için o kadının başına bir şey mi gelmesi gerekiyordu? Hipotermiden ölse artık mezarının başında her gün ağlardın.

Poyraz, ertesi sabah Haziran’ın karşısında istediğin kadar inkar et gece onunla ilgilendiğini, ona sarıldığını kendin biliyorsun ya, o bana yeter. Sen hala ona aşık olduğunu biliyorsun ya, aşkın hala kalbinden taşıyor ya, o bana yeter. Ama ölümle burun buruna gelen kıza bile öfke kusulmaz ki. Arada gaddarlık dozajını düşürmen lazım rica edeceğim.

Haziran’ın başına gelenin dedikoducu ada halkının ağzında olduğunu duymak isterdim. Azıcık bir üzüntü görmek isterdim. Özellikle İdil’in yaptığından ufacık bir pişmanlık duyduğunu görmek isterdim. Biz İdil’i hep böyle simsiyah bir karakter olarak mı seyredeceğiz? İnanın bu çok yorucu.

Orada bir üçgen var uzakta

 

Salı akşamı Biricik TT oldu. Tabii ki yediği küfürlerden. ^^ Melisa, Alper ve Görkem’in yanında Haziran’a öyle şeyler söyledi ki ağzım açık kaldı. Açıkçası o an Biricik’in Truva atı olma planı yaptığı, kaleyi içten fethetmeyi planladığı hiç aklıma gelmemişti. Kesin eline yüzüne bulaştırır o boşboğaz bence. Sevgilisi için arkadaş satanlara denk geldiğim için Haziran’ın hayal kırıklığını içten hissettim ve açıkçası Haziran’a o kadar üzüldüm ki belli bir süre komik sahnelere bile gülemedim. Yalnız Görkem öyle bir laf etti tam Biricik’e kapaktı. Yani hiç farklı bir niyeti olduğunu düşünmemiştim o anda. Haziran’ın pişmanlığının, vicdan azabının en yakın şahidi olarak böyle düşünmesinin hayal kırıklığını yaşıyordum. Valla Biricik bunu plan için yapmamış olsaydı bölüm sonunda hala fandomdan küfür yemeye devam ederdi.

 

“En tiksindiğim insan tipi şu an. Sevgili yaptığında arkadaşını satanlar. İbreti alem olsun diye saçlarından tutup adada tam tur çevirmek vardı.”

 

Bugüne kadar hep Biricik ile Alper çiftinden yana oldum. Ancak onların bu bölümdeki halleri beni o kadar irrite etti ki anlatamam. Ne o öyle ergen sevgililer gibi tavırlar falan, ıyyy. Bundan sonra Alper’in Melisa’yı fark etmesi ve ona aşık olmasını bekleyen tarafta olacağım. Biricik’in Haziran ile olan sahnelerini ise seviyorum. Bence Biricik, dizide Haziran’ın dostu olarak misyonunu sürdürmeli.

Görkem’in Melisa – Alper – Biricik aşk üçgenini fark etmesi ve Melisa’nın aşkına destek çıkması, aralarındaki dinamik çok güzel oldu olmasına da Görkem neden Biricik’in Truva atı pozisyonunda olduğunu bilmiyor ki hala? Bilse Melisa’dan taraf olmazdı muhtemelen. Yine de Görkem’in Melisa’nın durumuna el koyması yerinde oldu çünkü Melisa hem görüntüsüyle hem de tavırlarıyla çok erkeksi. Alper’e aşk itirafı yaparken bile o kadar ürkütücüydü ki adam neye uğradığını şaşırdı. Umarım önümüzdeki bölüm Melisa’daki değişimleri görmeye başlarız. Yeşilçam usulü güzelleşme sahneleri bekleniyor.

 

 

Poyraz’ın Hakan’ı denize atma eylemini tebrik ediyor ve tekrarını bekliyorum. Vallahi içim soğudu. Yalnız Hakan’ın yaptığı vefasızlığı, arkadan bıçaklamayı asla onaylamasam da bunu yapmasının altında yatan nedenleri anladım. Hakan’ın daha çocukluktan gelen ve aşamadığı yaralarını gördüm. Poyraz Hakan’ın yaralarını fark etmemiş o belli. Ona gösterilen merhametin bu yaraları kapattığını zannetmiş. Besbelli Hakan çok ezik hissetmiş. Annesinin yanlarında çalışmasından dolayı İdil de aşağıladıysa bu da ezik hissetmesinde büyük rol oynamıştır. Hakan, giderayak Alper’i de söylemekle doğru yaptı. Niye sadece Haziran ve Hakan falakaya çekiliyor. Keşke İdil’in yaptıklarını da söyleseydi. Kendine gram değer vermeyen İdil’i korumak mı aşk?

 

Hakan: “Poyraz bilmediğin şeyler var. Sana ihanet eden yalnız ben değilim Poyraz.”

Poyraz: “Ne diyorsun lan sen?”

Hakan: “Diyorum ki sırtına saplanan tek bıçak benimki değil. Alper var ya o da sana ihanet etti. Haziran bilançolarını çaldığını o da biliyordu. O da senden sakladı. O da sana ihanet etti Poyraz.”

 

 

Poyraz kendisine gerçeği öğrenip söylemediği için Alper’i de silmekte haksız. Haziran doğru söylüyor, bu gidişle yapayalnız kalacak. Alper, Poyraz’dan sadece bir buçuk gün önce öğrendi gerçeği ve saklama gerekçesi de gayet makuldü. Alper’e çok kolay posta koyan Poyraz Bey, acaba Aliye’nin de gerçeği bilip sakladığını duyunca ne yapacak? Haydi Alper arkadaş, peki Aliye? Onu büyüten insan, babaannesi. Ona da mı yalancı diye posta koyacak? Ama aslında bu olay bir bakıma iyi oldu. Haziran’a sırt çeviren Alper, belki birazcık olsun onunla empati yapabilmiştir. Haziran da bu sırrı senin gibi Poyraz’ın iyiliği için saklamıştı.

 

 

Zeynep – Latif evliliği şu an PoyHaz’dan sonra dizide en çok ilgimi çeken konu. Çünkü geçen hafta da belirttiğim gibi bu durum iyi bir komedi unsuru barındırıyor. Aynı zamanda onlara bağlı kişiler arasında da kaliteli çatışma yaratıyor. Haziran ile İdil arasında Poyraz yerine bu konudan kaynaklı bir çatışma seyretmeyi tercih ederim doğrusu. Ama her ikisi de bu evliliği istemediği için beklenmedik bir iş birliği görme ihtimalimiz yüksek ve düşman iş birlikleri ilgi çekici oluyor.

İdil’in annesinin yerine birinin geçmesini istemeyişi anlaşılabilir olsa da bencilce. Bir gün İdil evlendiğinde babası o evde yalnız kalınca ne olacak? Haziran ise annesinin bu evliliği güç için istediği konusunda haksız sayılmaz. Ama bence sadece güç değildir gençlik aşkını alevlendiren. Ancak Haziran bir noktada çok haklı. Bu evliliğe herkes İdil gibi Haziran’ın adaya kendini kabul ettirmesi amacıyla yapılmış gözüyle bakacak. O yüzden Haziran bu evliliği istememekte haklı. Ben bu evliliğin gerçekleşeceğini düşünüyorum. En kötü ihtimalle gizli bir nikah olur. Latif belediye başkanı ne de olsa bunu ayarlaması çok kolay.

Latif’in Zeynep’i istemeye gelmesi çok şekerdi. Koskoca adam ne güzel tatlı bir heyecan duyuyor. İnsanın kalbinin o yaşta böyle coşkulu atması ne hoş. Neden bu insanların bu heyecanı engelleme peşindesiniz ki? Yalnız Nehir’in önce annesini istemeye geldiğini sanması ve koca adama yaptıkları, İdil’in gelin adayı Selma sanıp ona yüklenmesiyle düştüğü durum bayağı komikti. Fatih’in bunu duyup Latif’in makamını basması da öyle. Ay sizden iyi bacanak olacak. Haydi Fatih, sen de Selma’ya açıl.

İdil’in babasına kızıp evi terk etmesi ve Poyrazlarda kalması ise sinirimi katladı. Git kankan Duygu’da kal. Hem neden yine Haziran Poyraz’ı kıskanan taraf oluyor? Neden tüm acılar Haziran’a düşüyor? Bu kadar da yüklenilmez ki Haziran kuşuma.

İdil’e çarptı diye Ateş neden adadan gönderildi? Ateş karakteri diziden ayrıldı mı? Daha Çilli Gotik ile sevgili bile olmadılar ayol, nereye? Madem gönderecektiniz, niye getirdiniz?

Haziran’ın babasıyla ilgili geçmişi yavaş yavaş su yüzüne çıktıkça daha merak edilesi bir hal aldı. Babasının ölümünden annesini suçluyor ve ben sanki Poyraz’ın babasınınki gibi anne kaynaklı bir intihar gibi duydum. Yanlış mı algıladım acaba? Ah PoyHaz babalarınızdan yana bu kadar benzer bir geçmişiniz, yaralarınız mı var sizin? Onları aşk masalınızda beraber saracaksınız değil mi?

Zeynep’in Haziran otelde daha üstün konuma gelsin diye üçüncü ortağı bulması görünürde güzel hamle gibi gelse de Haziran ile Poyraz’ın arasındaki sorunları daha da büyütecekti, uçurumu daha da derinleştirecekti. Bu yüzden Haziran’ın üçüncü ortağın hisselerini yönetmek istememesi yerinde bir karar. Peki Haziran ile Poyraz, üçüncü ortakla herhangi bir bağlantı kurmadan, onun onayını almadan oteli nasıl açtılar? Oteli işletmek için üçüncü ortağın da onayı olması gerekmez mi? Ona da kardan pay vermeleri gerekmiyor mu? Biz neden bunlara dair hiç detay duymadık? Neden bu konu es geçildi? Şimdi Haziran otelin üçüncü ortağının hisselerini yönetmeyi kabul etmediğine göre bu hisseler ne olacak? Ortağımız adaya mı teşrif edecek acaba? Şöyle yakışıklı, Haziran ile ilgilenen ve Poyraz’ı deli gibi kıskandıracak bir ortak hiç fena olmaz. ^^ Bu ortak meşhur Batu olsa mesela tadından yenmez. ^^

 

Yılan İdil iş başında!

 

Yalan ağacında üstü çizili yalanı yanlış algılayan Poyraz, Haziran’ın onu reddettiği gece fotoğraf kabininde çekilen fotoğraflarını görünce anladı gerçeği. Geç olsun da güç olmasın diyelim. Tam Haziran’a karşı gerçekten yumuşamaya başladığı, ona yeniden güvenmeyi denediği anlarda İdil yılanı geldi ve her şeyi mahvetti. Hay lanet olasıca! Eline Haziran’a karşı kullanabileceği bir koz geçmesin hemen kullanıyor. Bir de kendi olmayan beyin süzgecinden geçirmeden yorumlamaları yok mu? Demek ki kendisi Haziran’ın yerinde olsa üçüncü ortağın hisselerini satın alıp Poyraz’ı kovardı. Haziran bunu yapacak olsa Poyraz’ı batırıp üstüne Tokyo’da yeni pozisyonun keyfini sürerdi ahmak kadın. Haziran’ın da yüzüne vurduğu gibi senin amacın belli ama başaramayacaksın. Aliye’nin senin yanında olması seni Poyraz’ın kalbine sokamaz. Haydi kendi çöplüğüne. Ayrıca sen çok masummuşsun gibi bu ne rahatlık? Böceklerini unutmadım, unutmayacağım.

Haziran’cığım sen de en iyisi şu adama kendini affettirmek için peşinden koşmaktan vazgeç. Doğru bildiğin yolda ilerlemeye devam et. Çünkü karşında tam bir duvar var. Öfkesi başına vurdu mu hislerini bile inkar ediyor işte. Bırak su akar yolunu bulur zaten.

 

Haziran: “Poyraz. Poyraz Ali Özgür. Ya sen öylece lafını söyleyip çekip gidemezsin tamam mı? Benim de cevabımı dinleyeceksin. Ya ben kendi yaptığım hataların sorumluluğunu üstlendim, onlardan kaçmadım. Ama annemin yaptığı hataların cezasını bana ödetemezsin.”

Poyraz: “Doğru. Senin faturan kabarık zaten değil mi?”

Haziran: “Ya yeter ya yeter. Ben artık senin güvenini kazanmak için ne yapayım, bana onu söyle ya. Ben ne yapayım onu söyle.”

Poyraz: “Hiçbir şey yapma tamam mı? Hiçbir şey yapma.”

Haziran: “Ne yapalım o zaman ne yapalım? Böyle kırık dökük bırakalım mı? Böyle mi bırakalım?”

Poyraz: “Yapıştırınca yine eskisi gibi olacak mı sanıyorsun? Böyle kalsın bence.”

Haziran: “Ben senin için özel biri olduğumu sanmıştım.”

Poyraz: “Sen benim için özel falan değilsin Haziran. Hatta benim umurumda bile değilsin.”

 

 

 

Poyraz otelden ayrıldıktan sonra Haziran onları uzaktan seyreden Hakan’ın saldırısına uğradı. Hakan şişe kırıp Haziran’a zarar vermek istedi. Biz romantik komedi-dram dizisi seyrettiğimize emin miyiz? Bu ne yahu? Bu çok sert olmadı mı?

Fragmana göre Hakan’ın elinde Haziran’ı Poyraz kurtarıyor ve hastanede aralarındaki aşk alevleniyor. Kaybetme korkusu Poyraz’ın nefretini bastırıyor gibi görünmekte. Ben öfkesi birkaç bölüm daha sürseydi de itiraz etmezdim. Sonuçta kırılıp öfkelenmek hakkıdır, yapılan kötülük çok büyük. Poyraz’ın Alper ile barışıp dertleşiyor olması da çok yerinde. Alper silip atılacak kadar büyük bir hata yapmamıştı. Son olarak iki ailenin hastane kavgası hiç seyretmediğim ama fragmanlarına sıkça rastladığım Cennet Mahallesi havasında eğlenceli. Aralarında benim PoyHaz’ım kalmış, ileride gizlice evlenirse şaşırmam. ^^ Ve taze bir haber: Haziran’ın eski sevgilisi Batu’yu oynayacak oyuncu Erdem Kaynarca oldu. Kendisi sete de çıkmış, karavandan selfie paylaşmış. Erdem Kaynarca’ya hoş geldin diyor ve Poyraz’ın Batu’yu kıskanacağı sahneleri heyecanla bekliyorum.

Emeği geçen herkesin ellerine sağlık. Peki sizler bu bölümü nasıl buldunuz?

 

Göz atmanızı öneririz: Ada Masalı Bölüm Yorumları

 

 

Aslı

Disqus Comments Loading...

Son Yazılar

YALI ÇAPKINI – Sanki Yeniden Doğar Gibi

Yalı Çapkını 85. bölümde özlenen  Svl analizleri geri döndü. Keyifli okumalar…

2 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Taze Başlangıçlar

Yalı Çapkını 85. bölüm üzerine  PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.

3 gün Önce

DEHA – Hayal Kırıklıkları

Deha 10.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.

3 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Başka Bir Yalnızlık

Yalı Çapkını hep konuşuyoruz, biraz da Ferit'i konuşalım mı?  Özge (OZZY)‘nin kaleminden, keyifli okumalar…

1 hafta Önce

DEHA – Bu Savaşın Bir Kazanı Olacak mı?

Deha 9.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.

1 hafta Önce

YALI ÇAPKINI – Rüya

Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine  PSİKOLOGROZA…

2 hafta Önce