Ada Masalı 16. Bölüm reytingleri Total’de 2,19 reyting ile 19. ve AB’de 1,52 reyting ile 14. ve ABC’de 1,98reyting ile 16. oldu. Bölüm yazısı Gözde‘den… Keyifli okumalar ^^
Ada Masalı’nda bu hafta su gibi akan bir bölüm seyrettik. Dizinin en tempolu bölümlerinden biriydi. Ön planda olan dayanışma ruhu bölüme iyi bir enerji katmıştı. Ancak ayrılmış, üstelik iyice gerilmiş, devamlı didişen PoyHaz’ın varlığı zaman zaman hoş olsa da çoğunlukla üzücüydü. Artık adam akıllı konuşup sorunlarını çözen, onları ayırmak isteyen herkese karşı yeniden direnen, iyi günde kötü günde yan yana, el ele bir çift görmeliyiz. Bir de onlara da yeni çiftimiz İdil ile Batu kadar tutkulu sahneler yazılırsa tadından yenmez. Ben bu yeni çifti seviyorum ancak PoyHaz’ın böyle sahneleri olmadığı için bir yandan da kıskanıyorum. ^^
Geçtiğimiz bölümü Haziran’ın Kırlangıç Adası’nda kalmaya karar verip ona iş ayarlamakla iyi bir şey yaptığını zanneden ve “Gitme kal.” diyemeyen Poyraz’a artık iki yabancı olduklarını söylemesiyle noktalamıştık. Haziran çok haklı. Ayrılmış olabilirler ancak ayrılık sonrası kimin nerede ne yapacağına, nasıl mutlu olacağına kimse karışamaz. Kimse doğrudan hayata müdahale edemez. Poyraz’ın da bu yaptığından ötürü cezalandırılması gerekliydi. Bir de hala yaptığını savunmaz mı? Bari hiç konuşma da daha fazla batma be adam.
Yalnız Haziran’ın otel çalışanlarına karşı tutumunu hiç beğenmedim. Poyraz’ı yok saymalarını istemesini iş etiğine uymuyor. Poyraz’ın Haziran’ın yalanlarını öğrendiğinde yaptığının aynısını şimdi de Haziran ona yapıyor. Kendisine yapılmasını istemediği, yanlış bulduğu bir şeyi karşı tarafa yapması yanlış. Siz özel hayatınızda iki yabancı olabilirsiniz ancak otelde iş ortağısınız.
Otelin 3. ortağının Batu olmasını olumsuz bulmadım. Batu’nun Kırlangıç Adası’nda kalması için İdil’den, o huzur evi projesinden çok daha geçerli bir sebep oluştu. Ayrıca Batu’nun otel için Poyraz’dan çok daha faydalı olacağı kesin. ^^ Poyraz işletmecilikten pek de anlamıyor, bunu daha önce özellikle Haziran ile küs oldukları zaman görmüştük. Zaten Batu’nun onlara kötülük yapmak gibi bir niyeti de yok, tatlı tatlı ortileriyle (ortaklarıyla) geçinmek istiyor. ^^
Haziran: “En azından bir süreliğine ateşkes ilan edeceğiz. Herkes kabul ediyor mu?”
Doygun’u atıllıktan çıkartıp yeniden oyuna sürmek çok iyi bir fikir. Ara ara içimden hikayenin başlangıcına sebep olan proje nereye uçtu diye düşünüyordum. Senarist bu vesileyle ada gençlerinin bir arada olmasını sağlamış. Yaşasın Ada Team! Bu özellikle PoyHaz için çok iyi oldu. Yoksa bölüm boyu tam gaz didişip duracaklardı. Başta Poyraz’ın vekaletnamesi elinde diye Sadık’ın zeytinyağı fabrikasını Doygun’a satmasına çok kızmıştım. Poyraz’ı arayıp sorabilirdi. Ancak sonra düşündüm ve Poyraz’ın Doygun’un ismini bilmediği için bu teklife zaten olumlu bakacağını, işkillenmeyeceğini anladım. Yalnız Melisa ve Alper’den önce de hiçkimsenin bu durumdan işkillenmemesi de çok kötü. Adalılar resmen parama bakarım diye düşünmüşler.
Haziran ile Poyraz’ın birlikte Doygun ile görüşmeye gitmesinden bu mevzuya çözüm çıkmayacağı açıktı. Sadece bize tatlı PoyHaz detayları çıktı. Ne de olsa ekmeğimizdeyiz. ^^ PoyHaz’ın arabadan inip alışkanlıkla el ele tutuşması detayına bayıldım. Çok uzun bir sevgililik yaşamadınız ama maşallah ne kadar da çabuk alışmışsınız gençler. Haziran’ın itiş kakış sırasında yere düşüp yaralandı diye yürüyememesi abartılı olsa da Poyraz’ın onu kucağında taşımasına vesile oldu. Bari ayağı burkulsaydı da o yüzden Haziran kucakta taşınsaydı, bacağa yara bandı yerine ayağına bandaj sarsaydınız. Yalnız Haziran, fırsatı bulmuşken Poyraz’a çok güzel laf çarptı es geçmeyelim. Kendisi bölüm boyunca bu anlamda hiçbir fırsatı kaçırmadı. Ve PoyHaz aşırı güzel didişiyorlar. Böyle güzel didişen çiftlere zaafım var. ^^
Poyraz: “Bir iki güne geçer bunun acısı.”
Haziran: “Kalıyor acısı. Geçmiyor.”
Poyraz: “Ben şimdi yaranın üzerine bant da yapacağım. Geçecek gidecek.”
Haziran: “Her yaranın üstüne bant yapılmıyor yalnız. Bazı yaralar açık kalıyor. Hep kanıyor.”
Biricik’in artık kendi ayakları üzerinde durmak istemesine bayıldım. Gelsin güçlü Biricik. Bir de aşkta yüzü gülerse süper olur. Madem İdil için Batu geldi, Biricik için de biri gelsin. Bunu yazınca PoyHaz sahneleri çok azalır diye endişe ettiğinize eminim ancak Biricik yalnız mı kalsın? O da aşkta mutlu olmasın mı?
Doygun’un yanına bir günlüğüne çalışmaya gelen Biricik’in onu tanımaması kadar saçma bir şey olamaz. Haziran’ın kaç yıllık patronu, kaç kere haklarında konuştular. Neyse ki Biricik bir süre sonra Doygun’un kim olduğunu anladı da işini yaparken bir yandan da tam bir adalı ruhuyla önemli bilgiler elde etti. Bu adanın havasından mıdır suyundan mıdır her yeni gelen de kendini adaya ait hissediyor yahu. ^^
Haziran ile Biricik’in uzun süre küs kalmayacağı belliydi. Barışmanın çok çabuk olması en doğrusu. İdil haricinde Biricik çok yalnız kalmıştı. Her ikisinin de hatalar yaptığını kabul etmesi gerekiyordu. Ayrıca ne Melisa, ne de İdil en yakın arkadaşın yerini tutamaz.
Melisa ile Alper çiftine dair sevdiğim bir detayı da eklemek isterim. Alper’in Melisa’yı olduğu gibi seviyor olması, onun kadınsı değil eskisi gibi giyinmesini istemesi önemli bence. Seven sevdiğini her haliyle sevmeli.
Ada Team’ın Doygun’un evine girip çizimleri alma planında beni en çok ilgilendiren tabii ki çizimlerin fotoğraflarını çekip oradan sağ salim uzaklaşmaları değil, PoyHaz’ın kapalı kapılar ardında yakınlaşacak olmasıydı. Madem yakınlaştınız biraz daha temas edip öpüşme noktasına kadar gelseydiniz ya? Neden gelmediniz ha, neden, neden? El ele tutuşup eve doğru yürümeniz veya Poyraz’ın Haziran’ı kucaklayıp camdan içeri sokması benim için yeterli değil. Kendisine bunlar yeterli gelen PoyHaz fanı olduğunu da sanmıyorum.
Nehirciğim sağ olsun PoyHaz’ım yine aynı yatakta uyudular. Hem zaten ne o öyle patronların otelde iki tane odayı işgal etmesi? Her ikisinin de hala bir sürü borcu var. Haziran ne kadar “İki yabancıyız.” dese de Poyraz ile aynı odada uyuma fikri elbette hoşuna gitti ve hatta Poyraz odaya gelmeyeceğini söylediğinde bozuldu. Ama o hiç Poyraz’ına kıyabilir mi? Otel bahçesinde şezlongda uyumasına gönlü el verebilir mi? Hem arada yastık da olsa nefesini duyarak uyumak varken ne işi var adamın dışarıda öyle değil mi? O araya konan yastıkların da hiçbir zaman işe yaradığını görmedim. Sevene yastık mastık işlemez, yine koyun koyuna uyanırlar. Poyraz da fırsattan güzel istifade etti ha, koca çakal seni. ^^
Gündemde Kırlangıç Adası’nın mahvolması varken Haziran ile Poyraz’ın sorunları hakkında konuşacakları beklentisine girmedim. Zaten Haziran geri döndüğünde Poyraz’a onu dinlemeyeceğini beyan etmişti. Yine de Poyraz saçma sapan bir şekilde durumu gündeme getirdi. Sen şaka mısın acaba? Bu kadar çabuk affedilecek bir hata yapmadın.
“Hâlâ kızgın mısın bana?”
“Benim olsun mu? Kalbin. Benimki senin. Kırsan da senin. Sarsan da senin. İstediğini yap. Hepsi senin.”
İdil ve Batu sahneleri gerçekten çok güzel yazılıyor. Çift arasındaki romantizm, tutku tavan. Yalnız birincisi neden böyle bir çiftin ilişkisi askıda kaldı? İkincisi neden böylesi sahneler PoyHaz için yazılmıyor? Neden esas çiftin kaderine dram, ayrılık, kavga, gözyaşı düşüyor? Kış sezonu açıldı diye neden esas çiftin kaderi böyle olmak zorunda? İdil ile Batu tam iki kez öpüşeceklerken olmadık kişilere yakalandılar. Buna gerek var mıydı? Birileri bu yakınlaşmadan haberdar oldu diye İdil neden bu kadar tedirgin oldu? Eğer Batu’yu seviyorsa, kim onun hakkında ne söylerse söylesin aşkına sahip çıkmalı. Onlar Batu’yu direkt kötü biri, mafyanın oğlu diye damgalıyorlar. Ama onun içindeki sevilmeye değer adamı İdil görebiliyor. Latif’in sert tepkisini de anlıyorum. Kız babaları kıskanç olur. Ama Zeynep, kendi kızına göstermediğin anlayışı İdil’e gösterince komik oluyorsun bilesin. Haziran’ın İdil’den farkı ne? Batu, Poyraz’dan daha eğitimli ve zengin diye mi bu ayrım? E Batu da başlarda garip davranışlar sergiliyordu, sen de bunu fark etmiştin. Özetle bu yaptığın çifte standart Zeynep Hanım.
Ada Team Doygun’u Lodos’un etkinliğinde bir güzel rezil etti, gerçek niyetlerini ortaya çıkardı. Lodos’un yarışmasında bizimkiler jilet gibiydi. Hepsine ayrı ayrı bayıldım. Poyraz’ın saçının toplanma şeklini hiç sevmedim yalnız. PoyHaz’ım da bu vesileyle kol kola davetlere de katıldı ya benden mutlusu yok. Çiftim mükemmel bir çift gerçekten.
Doygun’un projesi ne kadar da tanıdıktı değil mi? Daha önce kaç tane yeşil alan böyle projelerle betona çevrilmedi mi? Ada olarak yakın dönemden aklımda Yassıada var. Neredeyse yemyeşilken şu an beton yığını. Doygun’un tekrar ortaya çıkışı ve bütün adayı kapsayan projesiyle senaristimiz çok önemli bir konuya da parmak basmış.
Mikrofonu eline alarak Doygun hakkında gerçekleri açıklayan kişi elbette Haziran olmalıydı. Bu onun Kırlangıç Adası’nı nasıl sevdiğinin, sahiplendiğinin basın önünde de ispatı oldu. Poyraz’a kötülük yapmasının temelini atan kişiden de intikamını almış oldu. Hakan yerine onu gönderen Doygun’du. Bu mesele artık kapanır mı yine de emin olamıyorum. Poyraz’ın zeytinyağı fabrikasını o adamlardan geri alması lazım. PoyHaz’ın ilk göz göze geldiği yer bu pislik adamlarda kalmamalı.
Ayten’in adaya gelişiyle geçmişe ve ona dair detaylar gün yüzüne çıkmaya başladı. Zaten Poyraz’ı terk edip gittiğini ilk duyduğumdan beri bunda Aliye’nin payı olduğuna emindim. Onu ikinci kez terk etmesinin ve o zamanlar öyle davranmasının da geçerli bir sebebi varmış. Aliye, bunu Poyraz’a söylemeliydi. Onun yaralı, yabani, kalbi ömürlük bir nefretle dolu, güvensiz, öfkeli, fevri biri olarak büyümesine müsaade etmemeliydi. Bir şekilde anne ile oğul o adamdan gizlice görüşürlerdi, bir yol bulunurdu. Aliye sırf oğlunun çocuğuna sahip olacağım diye onun bu yaşadıklarına müsaade etmiş. Şimdi de hiç utanmadan sırf kendi bencilliğinden onu yeniden mutlu eden Haziran’dan ayırdı.
Ayten’in Haziran’ı sevmesi beklediğim bir durumdu. Haziran’ı sevmemek Aliye’nin tuhaflığı zaten. Keşke Ayten, Haziran’a gerçek kimliğini söylemiş olsaydı da bölüm sonundaki durum yaşanmasaydı. Haziran onun kim olduğunu bilseydi onu daha doğru yönlendirirdi, Poyraz’ın karşısına çıkmak için acele etmemesi gerektiğini anlatırdı. Ha o zaman Poyraz, Haziran’ı yine suçlar, ona yine sırtını dönerdi ama en azından bu boşu boşuna olmazdı.
Ayten’in ofisini görünce kocası sonradan zengin oldu ve o da onun işlerini yürütüyor diye düşünmüştüm. Meğer Ayten aslında çok ünlü ve başarılı bir modacıymış. E zaten oğlunun adı Poyraz olan biri firmasına Lodos ismini koyardı. Ben Zeynep’in Ayten’i tanıdığını düşünmüyordum. Zeynep, yarışmayı kazanıp İstanbul’a gittiği için, o gittikten sonra Ayten adaya gelmiştir diye düşünmüştüm. Belki Zeynep ve Aliye arasındaki düşmanlık da Ayten ile bağlantılıdır.
Poyraz’ın saçmalama konusunda kime çektiği belli oldu: Annesine! Yahu kadın ne gerek var konuşma yaparken Haziran’a teşekkür edip onu yanına çağırmaya. Poyraz’ın buna tepki göstereceğini, yanlış yorumlayacağını çocuk bile biliyor. Bence Ayten’in sadece Haziran’ı yanına çağırması değil, herkesin önünde Poyraz’ın karşısına çıkması da yanlıştı.
Haziran: “Poyraz lütfen dinle ne olursun. Gerçekten annen olduğunu bilmiyordum. Gerçekten.”
Poyraz: “Ya ne demek bilmiyordum ya? Kaç gündür görüşüyormuşsunuz. Samimiydiniz de gayet. Çık.”
Haziran: “Poyraz dinle. Lütfen dinle. Ne olursun dinle.”
Poyraz: “Ben seni dinlemek istemiyorum, tamam mı? Çünkü bundan sonra sana inanmayacağım ben. Seni birazcık farklı sandım biliyor musun? Hiç değilmişsin.”
Haziran: “Ya Poyraz bir kere dinlesen, bir kere inansan ne olur ya. Bir kere inansan ne olur. Ben sana tanımıyordum diyordum, tamam mı? Şimdi öğrendim. O kadın benim sokakta karşılaştığım herhangi biriydi o kadar.”
Poyraz: “Sana inanmıyorum. Bundan sonra da inanmayacağım. Seni birazcık farklı sandım diğerlerinden ama hiç farkın yokmuş.”
Haziran: “Ya sen neler söylediğinin farkında mısın? Yapma böyle lütfen.”
Poyraz: “Yok yok, ben gayet farkındayım. İçeride ben sizi gördüm çok samimiydiniz, iyi anlaşıyordunuz, gayet mutluydunuz. Size mutluluklar. Ben yokum.”
Haziran: “Ya sen niye böylesin? Niye her şey senin için ya siyah ya beyaz? Niye biz seninle normal bir şekilde oturup konuşamıyoruz?”
Poyraz: “Çünkü ben böyle bir adamım tamam mı? Benim hayatımda ya siyah vardır ya beyaz, ortası yok. Ya yanlış vardır ya da doğru vardır. Sen de ya karşımdasındır ya da yanımdasındır, bu kadar.”
Haziran: “Bu mu yani söyleyeceğin?”
Poyraz: “Bu Sen de babaannem gibi, o kadın gibi ihanet ettin bana. Artık benim hiç kimsem yok, Poyraz yok. Unut.”
Haziran: “Ben varım, tamam mı? Ben varım ve seni bırakmıyorum, tamam mı? Bırakmayacağım ben seni.”
Poyraz: “Haziran bırak.”
Poyraz’ın annesi ile Haziran’ı yan yana gördüğünde Haziran’a da tepki göstermesine asla şaşırmadım. Haziran’ın kendini açıklamaya çalışmasının ardından ona karşı zerre yumuşamamasına da şaşırmadım. Çünkü Poyraz’ın kafasında onu seven kadınlar elbet bir gün ona yalan söyler, onu kandırır algısı var ve aşk bile bu algıyı kıramamış.
Ah Haziran kuşum. Sen her şeye rağmen yine Poyraz’ın yanındasın, onu anlamaya çalışıyorsun ve yine ona kendini ifade edebilmek için çabalıyorsun. Ama Poyraz bunu anlamıyor. Ona her şeye rağmen çok aşık olduğun için, yaralarını bildiğin için bu tavrını anlıyorum ama hep sen mi bu adamın peşinden koşacaksın? Hep sen mi bu adamı siyah ve beyaz algısını kırmak için kendini paralayacaksın? Haziran sen en iyisi bu Poyraz’ı tut kolundan Kırmızı Oda’ya götür. Çünkü onun yaralarının üzeri örtülmüş, içten içe hep kanamaya devam etmiş ve tekrar daha şiddetli kanamaya başladı.
Bölüm Poyraz’ın araba kazası geçirmesi ve bunu gören Haziran’ın Poyraz diye haykırmasıyla son buldu. Ön izlemeye göre Poyraz, kaza sonrası muhtemelen hastaneden kaçmış ve bir süredir bulunamadığı için Haziran acı içinde. Haziran bu yaşattıklarını hiç hak etmiyor Poyraz Ali Özgür. Sen Haziran’ı mutlu edeceğin yerde hep üzüyorsun. Bu kadın babasının kaybını yaşamış, travmaları var ve sen kalkmış ona aynı şeyi tekrar yaşatıyorsun. Bir de ikide bir onu hiç bırakmayacağına dair sözler veriyorsun. Bari tutamayacağın sözler verme. Keşke olan yine Haziran’a olmasaydı. Mesela birinin başına bir şey gelecekse o Haziran olsaydı da Poyraz, hatasını anlasaydı. Ama nerede… Herhalde artık Haziran ile Poyraz’ın yeniden bir araya gelmesi için Nehir’in bahsettiği felaket hatta felaketler yeterli şekilde gerçekleşmiştir. Bundan böyle iki yabancı olan değil iki sevgili olan PoyHaz seyretmek istiyorum.
Emeği geçen herkesin ellerine sağlık. Peki sizler bu bölümü nasıl buldunuz?
Deha 9.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.