İzledim

ADA MASALI – Kal Benimle

Ada Masalı yolculuğuna yeni gününde, yani Çarşamba devam ediyor.  Yeni gününde Total’de 1,46  reyting ile 28. ve AB’de 0,97 reyting ile 332. ve ABC’de 0,99 reyting ile 37 sıralama ile  günlük dizinin bile gerisine düşmesine gözlerimizi kapayalım, sadece diziye odaklanalım ne dersiniz? Bölüm yazısı Gözde‘den… Keyifli okumalar ^^

 

Uzun zaman sonra ilk defa bir bölüm sonunda ekran başından içim umut dolu, yüzümde tebessümle ayrıldım. Nihayet eski Ada Masalı’na; PoyHaz’ın yeniden birlikte olduğu, tartışmaların, kötü sözlerin yerine romantik aşk sözleri duyacağımız bölümlere kavuşuyoruz.

 

 

Geçtiğimiz bölümü Sinan’ın Poyraz’ı arayıp Haziran’ı kaçırdığını söylemesiyle noktalamıştık. Haziran’ın Sinan’ın yanındaki o güçlü duruşu ve Poyraz onu bulabilsin diye geçtikleri yollara bir şekilde işaretler bırakması detayını çok sevdim. Gerçi Haziran kaçırılıp o izbe mekana götürülürken elleri bağlı değil miydi? Ya da yolda kaçırıldığını mı anladı? Nasıl yola pardesünün düğmesini bırakabildi acaba?

 

Aşk…

 

Meğer Haziran sevgili oldukları dönemde Poyraz’a yine böyle işaretler bırakmış ve romantik bir an yaşamışlar. Peki neden biz bu romantik anı sadece bir dakika görebildik? Ne olurdu kumsalda onları baş başa en azından üç-dört dakika görseydik. Ben bu flasback’ten hiç tat almadım bilesiniz. Bütün hafta gelen karelerden bu sahneye aşırı yükselmiştim ve yere çakıldım. Mükemmel bir romantik ambiyans, mükemmel bir çift, Haziran’ın melek gibi hali resmen harcanmış.

 

 

Sinan’ın kafasına sıkarak ölmesini ben çok abartılı buldum. Dizimizin türü romantik komedi ya da romantik dram ancak ağır dram ya da aksiyon değil. Bana göre bu da abartılı olurdu ancak Sinan’ı polisler öldürse daha yerinde olabilirdi. Poyraz’a böyle bir travma yaşatılmamalıydı. Ayrıca böyle bir olay üzerine Poyraz fazla umursamaz davrandı. Ancak daha yeni babası olduğunu öğrendiği ve duygusal bağ kurmadığı bir adamın ölümüne de gerçek babasının ölümü gibi üzülmesini de bekleyemezdik. Onu bu ölümden ziyade Haziran’ı kurtarmış, ona kavuşmuş olmaya odaklanmış buldum.

 

 

Poyraz’ın Haziran’ı bulup ona kavuştuğu an daha coşkulu bir kavuşma olmalıydı. Zeynep’in Haziran’ı görür görmez ona sarılması çok daha coşkuluydu, samimiydi. Haziran ile Poyraz’ınki ise soğuktu, mesafeliydi. Araları açık da olsa böyle bir kavuşma sırasında kim olsa bunu takmazdı. Sinan öldükten sonra tekne üzerinde yan yana oturdukları sahnede böyle bir sarılma gelecek diye bekledim, yine aralarındaki mesafeden başka bir şey göremedik.

 

twitter

 

 

İdil ve Batu’nun, Haziran için bir şeyler yapmak istemeleri bugüne kadar Haziran’a yaptıkları kötülüklerden pişman oldukları içindi. Onca kötülükten sonra eğer gerçekten iyi olmayı seçtilerse bunu herkese göstermeleri gerekliydi zaten. Onların Sinan tarafından sıcak hava üfleyen bir depoya kapatılıp ölümle burun buruna gelmelerini ben senaryoda PoyHaz’dan zaman çalma, ilgiyi onlara yöneltme gibi görmedim. Aksine bu başlarına gelen ilahi adaletin tecelli ettiğinin bir göstergesi. İdil, belki geçmişte Haziran’ı soğuk dolaba kitlememişti ancak onun orada olduğunu ve muhtemelen içeride kilitli kaldığını biliyordu. Batu ise gelir gelmez onlara kötülük yaparak başladı işe. Ölmek üzereyken son yaşananları unutup birbirleri yaşasın diye mücadele etti her ikisi de. Keşke o saçmalıklar hiç yaşanmamış olsaydı da bu çiftin tadı kaçmamış olsaydı.

Tahmin ettiğim gibi Batu, tedavi olmak için İstanbul’a giderek diziden ayrıldı. Ben Erdem Kaynarca’yı ve yarattığı renkli Batu’yu çoğu zaman çok sevmiştim, İdBat çiftini de çok yakıştırmıştım. Batu’nun gidişine üzüldüm. Neyse ki son geceleri oldukça güzel sözlerle ve romantik geçti, ön izlemeye göre İdil de Batu’nun peşinden gidecek, bu tam istediğim şey. Böylece İdil yeniden Poyraz’a sarmayacak, başımıza bela olmayacak. Daha ne isterim? ^^

 

 

Sinan’ı tutan kişinin ve Doygun’un patronunun Kutay olduğu sizce de çok çabuk ortaya çıkmadı mı? Ancak Haziran’ın aklının asla İzmir’de kalmaması için de böylesi gerekliydi. Öbür türlü oradaki yeni işini yarı yolda bırakmış, Kutay’a verdiği sözü tutmamış hissedecekti. En azından mevcut kötülerin hepsinden bir anda kurtulmuş olduk. Bu kadar kötülük yetti de arttı zaten. Artık huzur dolu bir aşk masalı seyretmek istiyorum. Kutay da kötü ama gerizekalının tekiymiş. Adaya gelip kendini bu kadar açık eder mi insan. Bu kadar tesadüfi bir şekilde Haziran’ı işe alması çok saçmaydı zaten, Haziran’ın havalimanından bindiği taksiyi ayarlamış olmasına kadar her şeyden planlı çıkması mantıklı. Şimdi geriye onların satın aldıkları her şeyi geri almak kaldı.

 

 

Haziran’ın kayıp olduğu süreçte diğer karakterler arasında sadece Alper ile Beyazıt arasındaki geçmişten gelen anlaşmazlık ilgimi çekti. İnşallah saçma sapan bir şey değildir. Sadık’ın hastane sahneleri falan çok gereksizdi. Zeynep de kesin hamile. Menapoz yaşının çoktan gelmiş olması gerekmiyor muydu? Onun hamileliği bana İkinci Bahar’da kocaman çocukları olup da bebek sahibi olan Hanım’ı hatırlattı. Yani hamile olmasa doktorun söylediklerini Zeynep herkese çoktan söylemiş olurdu.

 

Biz birbirimize sevgiyle bağlıyız.

 

İdil’in Haziran’dan özür dilemesi gerekliydi. Ona yaptıklarından pişman olduğunu böylece tam anlamıyla göstermiş oldu. Geç bir özürdü ancak geç olsun da güç olmasın diyelim. İkisinin sarılma anında kendimi Yeşilçam’ın aile temalı bir filmini seyrediyor gibi hissettim. Aynı his Latif’in verdiği akşam yemeğinde de vardı. Biricik çok güzel bir ortam hazırlamış. Yalnız o ortamda Beyazıt neden yoktu? Herkesin bir arada, böyle sevgi doluyken “Neden daha önce birbirinizi yiyordunuz?” diye düşünmeden edemedim. Elbette özellikle Aliye, Ayten ve Zeynep için. Ancak PoyHaz’ın bir araya gelmemesi için elinden geleni ardına koymayan Aliye’nin onların dans etmesini sağlaması, bir de Poyraz’a yüzük vermesi baştan beri hayal ettiğim Aliye davranışıydı. Hani “Böyle bir şey ben yaşadığım sürece asla gerçekleşemez.” diyordun Aliye Nenem, sen de sonunda kabul ettin onların asla ayrılmayacağını. Keşke bunu daha önce kabul etseydin de en azından bir taraftan destek görseydi PoyHaz.

 

 

Aliye ile Ayten sağ olsun PoyHaz’ı yeniden dans ederken görebildik. Haziran’ın Poyraz’ı konuşturmak istemeyişine üzülsem de Poyraz bu tavrı hak etmişti. E gözlerine bakınca da yumuşayacağını bildiği için Poyrazcığımın o güzel gözlerine hiç bakmamaya çalıştı dans boyunca Haziran kuşum. Aferin, hemen yumuşamak yok. Yalnız iki arada bir derede güzel konuştun Poyraz Ali Özgür. İşte böyle adam ol. Neydi o İzmir’de Haziran’a söylediğin saçma sapan cümleler…

Poyraz: “Gözlerine her baktığımda bin türlü anı geliyor aklıma ta adaya geldiğin günden bugüne kadar. Ne çok şey yaşamışız, ne kadar çok değişmişiz.” 

Haziran: “Konuşmasak olur mu?”

Poyraz: “Her günüm nasıl seni severek geçmiş. Senin yanında değilken bile, senden uzaktayken bile yaptığım her şey senin içinmiş, her hareketim. Senin aşkına layık olmak için telaşlanmışım, bocalamışım, sürekli çabalamışım. Ve gün geçtikçe ben seni daha çok sevmişim Haziran. Daha çok çoğalmış.”

Haziran: “Konuşmasak olur mu?”

Poyraz: “Olur, konuşmasak olur.” 

 

 

Yemek sırasında yaptığın konuşmandan da belli Haziran’ın kaçırılmasıyla onun senin için ne kadar kıymetli olduğunu, ayrılığın ve ona yaptıklarının ne kadar yanlış olduğunu anlamışsın Poyraz Ali Özgür. Onunla geçirebileceğin anların ne kadar kıymetli olduğunu, onsuz hayatın senin için ne kadar anlamsız olacağını, artık onsuz var olamayacağını anlamışsın. Bunu Haziran’a bir şey olmadan önce anlamanı tercih ederdim ancak önemli olan anlamış olman. Yalnız Haziran’ın da yaptığı konuşmadan sonra bir an final bölümünü seyrediyormuşuz gibi hissettim. Ama yok öyle Poyraz’ı evlendirmeden, hayallerindeki çocuklarla mutlu mesut yaşadıklarını göstermeden diziyi bitiremezsiniz. Bizi bölümlerdir lüzumundan fazlasıyla mutsuz ettiniz, bunu bize borçlusunuz.

Haziran: “Ben bu yazın başında adaya geldiğimde hiçbirinizi tanımıyordum. Şimdi hepiniz benim ailem oldunuz.”

Poyraz: “Öncelikle hayatta her şeyin yeri bir şekilde dolabiliyor. Ama kaybettiğimizde yerini dolduramayacağımız şeyler var. Ben en çok bunları kaybetmekten korkuyorum. Buradaki herkes, hiçbirinizi ben hiçbir şeye değişmem. Sevdiklerimizi, bu adayı hiçbir şeye değişmem.”

 

PoyHaz barışıyor mu? ^^

 

Haziran’ı ayrılık sonrası adadan göndermeye çalışan ve İzmir’de kendisiyle gelmesini istediğini söyleyemeyen, bir de o işine devam etsin diye Kutay ile anlaşan Poyraz’ın kafasına iyi bir taş düşmüş belli ki bu defa doğru cümleleri kurdu ve gerçekten istediği şeyi dile getirebildi: Haziran’ın adada kalmasını. Yalnız Haziran’ın ona cevap verirkenki istemem yan cebime koy tavrına bayıldım. Zaten onun da Kırlangıç Adası’ndan bir daha gitmeye hiç niyeti yoktu da Poyraz ona bunları söylesin diye sanki niyeti varmış gibi davrandı. Poyraz da yemi yemeye dünden hazırdı zaten. ^^ Haziran bir kez daha neden onu çok sevdiğimi bana gösterdi. Güçlü ve akıllı mavişim benim.

 

Poyraz: “Haziran gitme. Gitme bak, kal burada.”

Haziran: Niye? Otel yandı, bir ortağa ihtiyacın var diye mi? Otelin tadilatını birlikte yapıp böyle çalışır hale getirelim diye mi? Yoksa İzmir’de kötü insanlar var, karşıma iyiler çıkmıyor diye mi? Niye gitmeyeyim Poyraz?”

Poyraz: “Beni bırakma.”

Haziran: “Ben zaten gitmeyi düşünmüyorum. Yani şu an için. Artık gerisi de burada ne kadar mutlu olacağıma bağlı.” 

Poyraz: “Haziran ben seni çok mutlu edeceğim. Gerçekten.”

Haziran: “Bilmem ki. Ben daha önce çok duydum bu lafları.” 

Poyraz: “Bu kez söz veriyorum gerçekten göreceksin çok mutlu edeceğim seni.”

Haziran: Ben zaten artık duymak istemiyorum, görmek istiyorum.”

Poyraz: “Göstereceğim, göstereceğim. Bak söz veriyorum. İnan bana.” 

Haziran: “Yarın görüşürüz o zaman ortak.” 

Poyraz: “Görüşürüz.”

 

Emeği geçen herkesin ellerine sağlık. Peki sizler bu bölümü nasıl buldunuz?

 

YORUM

 

Göz atmanızı öneririz: Ada Masalı Bölüm Yorumları

 

 

Noel Pazarları
AVRUPA – En Güzel Noel Pazarları
sığacık ada masalı
SIĞACIK SEFERİHİSAR – Ada Masalı’nın Çekildiği Yer, Nam-ı Diğer Kırlangıç Adası
Alaçatı Tatil
ALAÇATI – Sanki Ege’de bir Vaha
gezdim gördüm san diego
AMERİKA – San Diego
Mekanlar Tarifler
Sütlü Tatlı
Yılbaşında Yapabileceğiniz 5 Şahane Sütlü Tatlı
LONDRA – Londra’da Öğleden Sonra Çayı
künefe
Bir Değil İki Değil Çok Çeşitli Künefe
BRIDGERTONE
BRIDGERTONE – Gölge Oyunları
BRIDGERTONE – Dearest Gentle Reader
Şimdiki Aklım Olsaydı (Si lo Hubiera Sabido)
ŞİMDİKİ AKLIM OLSAYDI (Si lo Hubiera Sabido) – Ne Dilediğine Dikkat Et!
Poldark
POLDARK – Korkunun, Umutsuzluğun ve Sevginin Derinliklerinde
bergen
BERGEN – Bir Tek Şarkı Söylerken Utanmadım Ben
romantik komedi filmler
Latte Kıvamında Romantik Komedi Filmleri
Yarına Tek Bilet Elle Çekim
YARINA TEK BİLET – Belki de Karşılaşmalar Tesadüf Değil Kaderdir
BİZ BÖYLEYİZ – Olsaydı Nasıl Olurdu?
Deli Bayramı
DELİ BAYRAMI – Kim Akıllı Kim Deli, Nasıl Ayırt Etmeli?
evlat oyunu
EVLAT – Her Şey Çok Zor
übü hep übü
ÜBÜ HEP ÜBÜ – Übülük Müessesesi Üzerine
yaşamaya dair
YAŞAMAYA DAİR – Yaşamayı Ciddiye Alacaksın
Copy link
Powered by Social Snap