ADA MASALI – Sevince Durma Koş Ardından

Ada Masalı 10. Bölüm Total’de 2,55 reytingle ve  AB’de 2,51  reytingle4. ve ABC1’de 2,92 reytingle 2.oldu. Reytinglere göre günün en çok izlenen 2.dizi ama sosyal reyting de 350 bin ileti ile 1. sırada yerini aldı. Bölüm yazısı Gözde‘den… Keyifli okumalar ^^

 

Sevince durma durma koş ardından

Zaman yoktur git aşkı iste ondan

Sevince tüm insanlar bir başka

Durma dostum sen de yer ver aşka

Sevmek bil ki doğmaktır yeni baştan

Aşık oldum galiba yavaştan

Ooo sevince

Ooo sevince

 

Bu hafta Ada Masalı yeni senarist Aksel Bonfil’in yazdığı bir bölümle ekrandaydı. Genellikle dizilerdeki senarist değişiklikleri beni endişelendirir ancak ben şimdilik bu değişikliğinin diziye olumsuz yansıdığını düşünmüyorum. Tek eleştirim Batu’nun dizide alışık olduğumuz kötülükten daha fazlasını barındırması. Böyle psikopat bir kötü, nahif bir dizi için oldukça fazla.

 

Düğün değil sanki cenaze…

 

Geçtiğimiz bölümü Batu’nun otele gelip düğünde Haziran’a kene gibi yapışması ve o ana Poyraz’ın tanık olmasıyla noktalamıştık. Tabii ki hayal kırıklığı, kıskançlık, gurur, öfkeyle dolu Poyraz, gördüklerini yanlış yorumladı. Aksi olsa şaşardım. ^^ Haziran’ın yüz ifadesi, Batu ile zoraki dans eden hali, vücut dili bu durumdan hiç memnun olmadığı gayet açık belli ediyordu, ancak malum duygularla dolu bir Poyraz’ın gözleri bunları hiç görür mü? Peki Batu’nun gelir gelmez adaya ayak bastığını belli eden tavırlarına ne buyrulur? Yemekli düğünde otel işletmecisine danışmadan Sadık’a sucuk ekmek yaptırmak da nedir? Daha önce hiç yüzünü görmediği Poyraz’ı sanki kırk yıldır tanıyormuşçasına o laubali tanışma şekli de nedir? Evlat olsan sevilmezsin Batu. Bu sahnede Poyraz ve Zeynep’in tavırları beklendik olduğu için beni asıl hayal kırıklığına uğratan Biricik oldu. Haydi Batu’yu gördüğün için mutlu olursun ama Haziran’a “Keşke ayrılmasaydınız. Çok yakışıyordunuz.” demek de nedir? Sen onun biricik dostu, Poyraz’a aşkının en yakın şahidi değil misin? Dua et sarhoştun, yoksa seni daha fazla linçlerdim Biricik.

Poyraz’ın bu tavrına karşı Haziran’ın devamlı ona Batu ile arasında ciddiye alınacak bir şey olmadığını, onun geleceğinden haberi olmadığını açıklamak zorunda kalmasına gerek var mıydı? Hala bilanço olayından dolayı suçluluk duyduğu için mi Poyraz’a kendini açıklama ihtiyacı hissediyor? Ama bu tavır benim güçlü Haziran’ıma pek yakışmıyor. Bırak Poyraz seni kıskansın, yanlış anlasın; işin doğrusunu anlamak ve sana tavır almamak onun işi. Bunu beceremiyorsa böylelerini kendi haline bırakacaksın. Ama ben biliyorum Hazirancığım, sevdiğini İdil’e kaptırma korkusu var bu hatalı davranışının altında değil mi?

 

Rüyalar gerçek olsa ^^

 

Yalnız Haziran’ın Poyraz’ın kopasıca gururu yüzünden çöpün kenarına attığı kolyeyi bulmasını ve sabah bunun hesabını sormaya gitmesini bu kapsamda değerlendirmiyorum. Kafası karışmasa ne güzel hesap soracaktı. ^^ Peki elinde kolyeyle Poyraz’ın kapısına dayandığı ilk sahnenin hayal çıkmasına ne buyrulur? ^^ Ne güzel benim cesur kızım gururdan yapılmış heykel Poyraz’a kolyenin hesabını sorup sonra çatır çatır aşkını itiraf etmişti. Tam “Yürü be Haziran, kim tutar seni.” diye tezahürat yapıyordum ki Haziran uykusundan uyandı.  O ana kadar zerre anlamamıştım rüya olduğunu, bravo. Yalnız rüya da olsa çok cesur bir itiraftı. Tam bir bilinçaltı yansımasıydı. En yakın zamanda karşılıklı olarak gerçeğini istirham edeceğim.

“Ya sen bana niye sarılmıyorsun? Ha? Niye sarılmıyorsun, niye öpmüyorsun beni? Tamam her şey geçti, bitti, geride kaldı niye demiyorsun? Biz niye birbirimizi sevdiğimizi söyleyemiyoruz? Ben seni seviyorum, tamam mı? Seviyorum seni. Aşığım sana. Tek gerçek bu. Nasıl oldu bilmiyorum. Ama oldu işte. Benim aklım, fikrim, her şeyim sende. Ben deli oluyorum sana. Ama bazen böyle gıcık oluyorum, seninle kavga etmek istiyorum, sonra böyle kafamı omzuna yaslayıp sonsuza dek orada kalmak istiyorum. Ben seni seviyorum, tamam mı? Bu kadar. Seviyorum seni.”

 

Poyraz: “Hiç bırakmayacağım seni.”

 

Yazılarımı takip edenler hatırlayacaktır. Haziran’ın babasının denizde öldüğünü, hatta bunun tekneyle bağlantılı olduğu için 4. Bölümde ıssız koyda tekneye bakarak uyuyamadığını, Poyraz ile ortak acılarını olduğunu, yaralarını birlikte saracaklarını ve onun deniz korkusunu Poyraz’ın yardımıyla yenebileceğini yazmıştım. Yazdıklarımın hepsine bu bölüm tanık olduk. Haziran, babasının kaybolmasının yıl dönümünde acısını Poyraz ile paylaştı. Ayça Ayşin Turan’ın muhteşem oyunculuğu, Alp Navruz’un yalın ama yerinde oyunculuğu ve de onunla gayet yerinde paslaşmalarıyla şahane bir sahne seyrettik.

Haziran’ın babasının öldüğü anda yanında olması benzer bir durum yaşadığım için bu olay beni iki kat derinden etkiledi. Haziran’ın babasının kaybolmasının yıl dönümünü unutmuş olduğu için kendine kızmasını, o gün tekneyle çıkmayı kendisi istediği için duyduğu bitmek bilmeyen vicdan azabını, babasının büyük ihtimalle intihar etmiş olmasının yarattığı etkiyi, denize olan nefretini, korkusunu sanki gerçekmişçesine bize hissettirdi sahne. Denizden bu kadar çok korkan Haziran’ın dört tarafı denizle çevrili bir adada yaşayabilmesi, mutlu olabilmesi, böylesine güçlü olması bir kez daha takdirimi kazandı. E Poyraz’ın duydukları karşısında önce göz yaşı döküp sonra Haziran ile birlikte denize girmesi beklediğim bir şeydi. Üstelik de gece vakti, deniz çok daha korkutucuyken. Haziran, Poyraz’a öyle çok güveniyor ki onun ellerini tutarak denize girebildi ve on beş yıllık korkusunu yendi. Annesinin, arkadaşlarının başaramadığı, belki de umursamadığı bir şeyi ona en çok değer veren kişi Poyraz başardı. Poyraz’ın ona o anlarda verdiği sözler boş vaatler değildi. Haziran korkusunu yensin diye değildi. Poyraz, Haziran ona “Seni seviyorum, sana aşığım.” demeden en büyük sırrını söylediği, ona kalbini açtığı için onu affetti ve hiç bırakmamaya karar verdi.

Haziran gerçekten korkusunu aşamamış olsaydı, üşümesine rağmen sahilden uzaklaşıp evine gitmek isterdi. Ancak o korkusuyla barıştığı için mutluydu ve o gece onu Poyraz ile orada olmaktan daha fazla mutlu edecek bir şey daha yoktu. Yıldızlara bakıp dilek bile dilediler. Kağıtlara ne yazdıklarını bilmesek de birbirlerini dilediklerini biliyoruz. ^^ Bu kadar güzel sahnelerde tek sevmediğim şey denizde birbirine sarılmış PoyHaz’ı seyreden ve onlara karşı öfke kusan Batu’ydu. Bu kadar güzel bir sahnenin Batu ile gölgelenmesi resmen haksızlık. Bu arada Haziran’ın babası kayıp olduğuna göre onu ileride dizide görebileceğimizi düşünüyorum. Ya siz?

 

Haziran: “Böyle daha iyi.”

 

Poyraz’ın sabaha karşı Haziran’ı eve bıraktığı sahne öyle nahif bir sahne olmuş ki bayılmamak mümkün değil. Poyraz’ın Haziran’a adım adım yakınlaşması, ikilinin o hem çocuksu hem tutkulu hallerine ne söylesem az kalır. Birbirlerine uzakken de yakınken de öyle uyumlulardı ki bakmaya doyamadım. Poyraz’ın Haziran’ı yanağından öpmesi, Haziran’ın o andaki aşk sarhoşluğuyla bize hissettirdikleri duygu o kadar bambaşkaydı ki… Dudak dudağa öpüşme sahnesinde bile hissedilemeyecek kadar güçlü bir duyguydu bu. Çok daha nahif, derin, tutkulu, sihirli bir andı. O öpücük PoyHaz’ın nihayet bir olmasının büyük adımlarından biriydi.

 

 

Yazımlarımda yazmasam da zeytinyağı fabrikasının akıbetini merak ediyordum. Meğerse çalışmıyormuş. Aslında Poyraz’ın her daim otelde bulunmasına gerek yok. Bir yandan fabrikayı işletse borcu için gereken parayı daha çabuk kazanır.

Haziran ile Poyraz’ın ertesi gün Poyraz’ın kalan zeytinyağlarını götürdüğü teyze ve amcanın evinde geçen sahneleri tek kelimeyle mükemmel romantik komedi sahneleriydi. Tek eleştirim Haziran’ın Poyraz ile gidebilmek için masum kedi misali debelenmesine. Poyraz, Hazirancık onca laf etmeden birlikte gitmek için davet etse ya? Besbelli Poyraz’ın daha önce hiçbir ilişkisi olmamış. Haziran’ın önceki gün Poyraz’a bunu sormasına bile gerek yoktu, baksanıza tavırlarından bile belli. ^^

Gittikleri teyze ve amca resmen Haziran ile Poyraz’ın yaşlı versiyonları gibiydi. Ama tek bir farkla: Bu defa sevdiğine yalan söyleyen amcaydı. Yalan söyleyenleri cezalandırıp bahçe işi yaptırıp karşısına geçip seyretmek de çok keyifli değil mi Poyraz Bey? Maşallah Poyraz, Haziran’ı seyrederken zevkten dört köşeydi. Yalnız yine cezalandırılan Haziran, ona bakıp bakıp gülen Poyraz oldu farkında mıyız? Poyraz da bir hata yapsın da Haziran da ona böyle kıs kıs gülsün. Bir de teyzenin bir yıl sonra halay çekmek istediği Haziran ile Poyraz’ın düğününü dizide göremezsem kıyameti kopartırım haberiniz ola. ^^

 

Amca: “Benim kadın yamandır da senin adamın da ondan aşağı kalır tarafı yok.”

Haziran: “Yani adam benim değil aslında ama.”

Amca: “Yok senin senin. Sana nasıl baktığını gördüm ben onun. Ben aşık adamı gözlerinden tanırım. Kendimden biliyorum.”

Haziran: “Öyle mi diyorsun?”

——

Teyze: “Sevindim senin adına biliyor musun?”

Poyraz: “Niye teyze?”

Teyze: “Hem güzel hem de düzgün bir kız bulmuşsun.”

Poyraz: “A yok teyze sen yanlış anladın. Haziran’la biz…”

Teyze: “Bırak şimdi. Onun sana nasıl baktığını gördüm. E sen de ona karşı boş değilsin. Seneye bu zamanda düğününüzde halay çekeceğiz ha.”

 

 

Oradan çıktıklarında nihayet “resmen” barışan ve sevgili olan bir PoyHaz görmekten daha güzel bir şey olamazdı. Zaten Poyraz, Haziran’ı affetmeden duramazdı ki. Onu kaybetmeyi ve adadan gitmesini göze alamaz bay gururu kopasıca. Ama ona rağmen mırın kırın etmiyor mu, sinirimi bozuyor Poyraz Ali Özgür. Yalnız bu sahnede de PoyHaz öpüşmedi, ancak bir erkeğin kadının ellerini böyle usulca öpmesine bayılırım, o yüzden yine öpüşmeyi hiç aramadı gözlerim. Sonrasında yüzlerinin, gözlerinin, burunlarının birbirine değmesi ve resmen bir olmaları mükemmeldi. Tablo gibi bir çift var karşımızda, seyretmeyenler çok şey kaçırıyorlar. Bu sezon seyrettiğim erken final yapan iki dizideki çok sevdiğim çiftlerden sonra onlar gibi bir çift daha gelmez diyordum. Ama onlar kadar iyisi geldi. PoyHaz uzun zamandır gördüğüm en iyi çiftlerden. ^^

 

Haziran: “Poyraz. Affettin değil mi beni? Lütfen.”

Poyraz: …

Bak artık, artık bunu duymaya çok ihtiyacım var. Gördün işte konuşunca, anlaşınca, karşındakinin içindekini gerçekten bilince, sevince… Her şey daha kolay oluyor.”

Poyraz: “Tamam.”

Haziran: “Ne tamam?”

Poyraz: “Affetim seni.”

 

 

Görkem İstanbul’dayken de böyle shipper mıydı acaba? Adam adanın Eros’u oldu. ^^ Şimdi de Selma ile Fatih’i baş göz etmeye (evlendirmeye) çalışıyor. Ama bu seferki doğru bir tercih, ikisi de sevgilileri olmayan bekar insanlar. Yalnız adamda şeytan tüyü var resmen, Selma gibi kadını Fatih ile randevulaşmaya hemencecik ikna etti. Çünkü Selma biraz tutucu gibi, Zeynep kadar dışa dönük değil. Bakalım ıslak mamalı randevulaşma nasıl geçecek? Ben en çok Nehir’in bu durumu öğrendiğindeki tepkisini merak ediyorum. Fatih’i de Latif’in annesini istemeye geldiğini sandığı zaman yaptığı gibi çiçekle döveceği kesin.

Meğer geçtiğimiz bölüm itibariyle Hakan karakteriyle vedalaşmışız. Cem Kenar, açıklamasında karakterinin hikayesinin bittiğini belirtmiş. Ancak bence Hakan’ın hikayesi henüz bitmemişti. Poyraz’ın arazisine otel yapma planı tamamen rafa kalkmadı ki Hakan devre dışı kalsın. Şimdi bu projeden dolayı kim Poyraz’ın üzerine gelecek? Batu mu? Hakan’ın Poyraz’la, İdil’le de derdi bitmemişti ki. Daha İdil, Poyraz’dan vazgeçip Hakan’ın hislerine karşılık verecek diye umuyordum. Bari laf arasında Hakan’ın akıbeti belirtilsin. “Haziran ile Poyraz’ı yaralamaktan ufak bir ceza ile uzaklaştırma aldı ve İstanbul’a geri döndü.” diye söylenebilir.

 

 

Melisa-Alper-Biricik üçgeni gittikçe tatsız bir hal almaya başladı. Neresinden tutsam elimde kalıyor. Sevdiğim Melisa’yı sevilmeyecek hale getirdiniz. Alper zaten beş para etmez. Ah Biricik’im, seni haksız yere harcayanlar utansın… Melisa, ne olursa olsun hislerini içinde tutman gerekirdi. Ne Görkem’in, ne durumu bilmeyen Haziran’ın, ne de Alper’in lisede sana aşık olmasının etkisi altında kalmamalıydın. Gidip sevgilisi olan adamı dudağından öpmek de nedir? Kusura bakma sevdiğini kaybetme korkusuyla bunu yaptığını görebilsem de sana hak veremeyeceğim. Sadece onu sevdiğini söylesen olmaz mıydı? O bile yanlış, ama öpmekle kıyaslanamaz. Çünkü öpmek ve öpücüğe karşılık bulmak işi biraz aldatma sınıfına sokuyor ister istemez. Biricik, Alper ile gönül eğlendiriyor olsa ve sana bunu anlatmış olsa belki birazcık ucundan hak verebilirdim yaptığını yine yanlış bulsam da. Ama eğer Biricik ile Alper ayrılmış olsa o zaman sana hak verebilirdim.

Alper zaten sevgilisi varken ona yeterli özeni göstermeyen bir odun olduğu ve Melisa’nın öpücüğüne karşılık verdiği için gözümden iyice düştü, sevgilisini aldatmış oldu. Eğer biraz adamlığı varsa en kısa zamanda Biricik’ten ayrılması gerekir. Bir de bunun üzerine hala Biricik ile sevgilicilik oynaması yakışık almaz. Biricik ise yaz aşkı olur, birkaç ay eğleniriz derken kendini Alper’e aşık olmuş buldu. Bir de yavrum yazık, Melisa’nın hislerinden habersiz ona aşkını anlatıyor. Umarım Haziran’ın Melisa’ya aşık olduğunu adamın kim olduğunu bilmeden ona açılmasını tavsiye ettiğini öğrenmez. Ama Haziran da bu kişinin Alper olduğunu bilseydi böyle bir akıl vermezdi.

 

 

Ne güzel “Yeni senaristimiz siyah bir karakter olan İdil’de yumuşatma yapıyor, karakteri bizim seveceğimiz hale getirecek galiba.” derken, İdil için hiçbir şeyin değişmediğini gördük. Aliye’nin ilk desteğiyle yeniden tırnaklarını çıkardı ve Poyraz’ın üzerinden çektiği pençelerini ona geri uzattı. Ya Aliye Teyze güçlü olmak demek türlü entrikalarla bir erkeği  sevdiğinden ayırıp kendisiyle birlikte olmaya mecbur bırakmak mıdır? İdil’in içindeki saf, temiz, nahif yan nerede? Biz niye zerresini görmedik? Haziran’ın böyle biri olmadığını nereden biliyorsun? Aksine asıl bu özellikleri taşıyan kişi Haziran. Keşke bunu görmek istesen… Ama sen öyle takıntılısın ki kafanın içinde Poyraz’a iyi gelecek Haziran’ı tam tersi bellemişsin.

İdil’in etik dışı hareketlerine bir yenisi daha eklendi ve hastanede tahlillerini değiştirdi. İnsani etiği geçtim bir sağlıkçı olarak da etik metik bırakmadı. Yalnız o hastanede güvenlik kamerası yok mu da İdil bu kadar rahat tahlil odasına girebiliyor? Sen şimdi çok hasta olduğunu söyledin diye Poyraz sana merhamet edecek onu anladık da ya sonrası İdil Hanım? Merhametten aşk mı doğacak? Poyraz sana merhamet edip -sözde- son günlerini seninle mi geçirecek Haziran’ı bir kenara itip? Boş hayaller bunlar güzelim. Sevgili senarist lütfen İdil’in mutfağa koyduğu böcekleri unutmayalım ve bir an önce Poyraz’ın bunu öğrenmesini sağlayalım. Bu haksız merhamet de başımıza bela olmasın böylece.

 

 

Ben bunca zaman “Batu diziye gelsin.” dedim, dedim ama “Böyle bir Batu gelsin.” demedim. Poyraz’ın Haziran’ı kıskanması, onun da kaybetme korkusu yaşaması için Batu’nun adaya teşrif etmesini istiyordum. Bu istediğim oldu, ancak bizim payımıza ekstradan psikopat bir kötü çıktı. Bu kadarına gerek var mıydı? Dizinin türü değişti de haberimiz mi yok? Öyle biri ki bu Batu, her hareketi, her konuşması tüylerimi diken diken etmeye yetti. Babasının parasıyla olan zenginlikten gelen gereksiz bir ego, laubalilik. Zeynep’e çok kızgınım, kızının hayatına müdahale ettiği yetmiyor; bir de Batu’nun değiştiğini, tehlikeli olduğunu görüp hala onunla PoyHaz’ı ayırmak için iş birliği yapıyor. Sizce Batu’nun Zeynep’in kulağına söylediği planı, Zeynep’i bu kadar şaşırtan şey ne olabilir? Açıkçası Batu’nun Poyraz ile sanki Haziran haricinde de bir derdi var gibi geldi bana. Doğrudan Poyraz’a karşı düşmanlık beslediği apaçık ki Poyraz da bunu hemencecik farketti. Çünkü adalılara, otelde çalışanlara kendini öyle bir sevdirmeye çalışıyor ki kafası çalışan bir insanın altında bir neden aramaması mümkün değil. Hayırdır birader? Sen kimsin de oteldeki kahve makinesi bozulunca gidip yenisini alıyorsun? Batu’nun bir yandan da Latif ile makamında görüşüp ona babasının kim olduğunu söylemesi de besbelli Latif’i babasından çekindirmek ve herhangi bir durumda kendi tarafına çekme amaçlı. Sanırım babası Adanalı ünlü bir iş insanı, belli ki mafya. Peki Batu’nun soyadı niye babasından farklı? Otele girerken Nehir’e “Batu Ender.” demişti, Latif’e babasının soyadını “Nemranlı” diye söyledi. Acaba bu Batu, dizide Hakan’ın misyonunu üstlenmiş olabilir mi? Poyraz’ın arazisine otel yapma işinden bir şekilde Batu’nun haberi olmuş olabilir mi? Diğer teorim otelin üçüncü ortağıyla bir bağlantısı olması. Son teorim ise Poyraz’ın yıllardır ayrı olduğu annesi Ayten ile bir bağlantısı olabileceği. Acaba Ayten, Batu’nun da annesi ya da yakın akrabası olabilir mi? Çok mu uçtum sizce? Daha Batu’yu gördüğümüz ilk sahnede afili cümleler duymamız işin Haziran boyutundan çok daha farklı olduğunu gösteriyor.

“Huzurlu bir ada, aşık bir çift. Bundan daha güzel ne olabilir? Ama işte hayat bu ya, her zaman günlük Güneşlik olmuyor. Poyraz bir rüzgar, bense fırtınayım ve bir fırtınayla her şey mahvolabilir. Düşmanın en büyük hilesi dostluğudur. Merhabalar. Ben en büyük düşmanınız ve en iyi dostunuz Batu.”

 

 

Batu’nun ilk planı besbelli Poyraz’ı kışkırtıp kendini dövdürmekmiş. Haziran ile arasında bir ilişki olduğu belli olan adama kalkıp eski ilişkinize dair özel şeyler uluorta söylenir mi öyle? Muhtemelen söylediklerinin çoğu da yalan. Ben Haziran ile Batu’nun cinsellik yaşadıkları bir ilişkileri olduğunu asla sanmıyorum. En fazla birkaç kez buluşup yemek yemişlerdir, kahve içmişlerdir, belki sinemaya gitmişlerdir. En modern görünen erkek bile sevgilisinin eski sevgilisiyle yaşadığı bazı anları duymaya katlanamaz ve patlar. O yüzden Batu o yumruğu sonuna kadar hak etti. Şimdi Poyraz, bu olaydan nasıl sıyrılacak? Sonuçta adamı darp etmiş oldu. Karakolda bile Batu’nun Haziran hakkında söylediği şeyleri polislere söylemek istemez. Umarım Batu şikayetini Haziran’ı zor durumda bırakacak bir şeye neden olmadan çeker.

Yeni bölümde Batu yüzünden arası bozulmamış, mutlu, aşık, romantik bir PoyHaz görmeyi ve daha az entrika seyretmeyi arzu ediyorum. Umarım senaristimiz de buna dikkat eder. Peki sizler bu bölümü nasıl buldunuz? Yorumlarınızı bekliyorum. ^^

 

*Kapak fotoğrafı için karamel’e ( @carinamistero ) teşekkürler.

 

Göz atmanızı öneririz: Ada Masalı Bölüm Yorumları

Aslı

Disqus Comments Loading...

Son Yazılar

YALI ÇAPKINI – Rüya

Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine  PSİKOLOGROZA…

3 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Beni Sen Tutuyorsun

Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…

5 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Seni Sevdiğimi Gizlemiyorum

Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…

5 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Korkma, Korkarsan Kaybedersin

Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine  PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.

5 gün Önce

DEHA – Bu Dünya Gücü Gücüne Yetenlerin Dünyası

Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.

7 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Özünü Görmek İsteyen

Yalı Çapkını 82. bölüm üzerine  PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.

2 hafta Önce