Ada Masalı yazılarını özlemiştiniz değil mi? Finale günler kala ilk bölümden bugüne bölüm yazılarını kaleme alan Gözde‘den son iki bölüm yazısı geldi. Keyifli okumalar ^^
Ada Masalı’nda final bölümüne sayılı günler kaldı. Sıcak bir haziran akşamı başlayan hikayemizde mutlu sona yaklaşıyoruz. Hikayemiz biteceği için üzgünüm ancak hem çok sıcak bir hikayeyi hem de böylesine güzel bir çifti yarım kalmışlık hissi olmadan seyredebildiğim için kendimi şanslı hissediyorum. Şimdi bakalım finalden önceki iki bölüm bize hangi duyguları yaşatmış?
Açıkçası 23. Bölümü neredeyse baştan sonra bitse de gitsek hissiyle seyrettim. Tıpkı yine 22. Bölüm gibi ön planda iki konu vardı: İlki Hanife ve Deniz bebek, ikincisiyse Sadık ile Görkem’in Suzan’ı adadan gönderme çabaları. Açıkçası konuk oyunculara bu kadar rol ağırlığı verilmemeliydi. Ben Deniz bebek konusunu kapattık sanırken Hanife ile Deniz’in kaybolmasıyla PoyHaz’ın odağı yine onlar oldu. Açıkçası ikisinin evleri, arazileri ellerinden giden adalıların bunları geri alabilmeleri için yeni planlar yapmaları benim çok daha fazla ilgimi çekti. İlk bölümde adaya yapılacak turistik bir tesisin Kırlangıç Adası ve adalılar için çok iyi bir şey olduğunu düşünen Haziran’ın sona yaklaştığımızda bunun tam tersinin doğru olduğunu düşünmesi ve bu defa onlar için çabalaması, içindeki o güzel kadını keşfetmesi benim için çok kıymetli. Başlarda sadece kendini düşünürken şimdi hem kendini hem çevresini hatta hiç tanımadığı insanları bile düşünen güzel kalpli Haziran’ım benim. İşte bu yüzden Haziran’ı çok seviyorum.
Deniz bebek ve Hanife sorunu çözüldükten sonra Poyraz Haziran’a yarım bıraktıkları geceyi tamamlayacaklarını söylediğinde nihayet uzun zamandır görmediğimiz dudaktan öpücük ve ardından ilk birliktelik gelecek diye heyecanlanmıştım. Poyraz’ın tonlaması bende hiç mutfakta tuhaf içecekler eşliğinde birbirlerine soru sorarak bir oyun oynayacaklarını düşündürmemişti. Çiftin nasıl içi geçtiyse artık böyle şeylere ciddi ciddi heyecanlanıyorlar. ^^
Bu bölümdeki Görkem – Sadık – Suzan sahnelerinin çoğunu bu sahnenin dizide ne işi var kafasıyla seyrettim. Devamlı içimden “Bize bu sahne yerine PoyHaz sahnesi versenize.” Diye geçirdim. Yer yer güldüm kabul ama bir yerden sonra Suzan’ı Sadık’ın evinden gönderme planları kabak tadı vermeye başladı. Yalan yok kediyi Suzan’a yaklaştırdıkları ve yadın planda kedi gördüğümüz sahnede bayağı kahkaha attım ama bu benim kendi sevgimle alakalı da olabilir. ^^ Ayrıca yinelemek isterim Sadık ile Suzan’ın dedikodu sever annelerine ne oldu? Suzan neden annesinin evine gitmiyor? Kadının neden adı bile geçmiyor? Ayrıca Suzan’ın Okan’a karışıp durmasından da gına geldi. Bir de 18 yaşındaki bir delikanlının otelin hesaplarını yapması ve buna izin verilmesi de aynı bir komedi. Zaten o otel nasıl yönetiliyor ben artık anlayamıyorum. Anlayabilen var mı?
Haziran’ın bugüne kadar doğum gününü hiç kutlamamış olan Poyraz’ın doğum günü için bir organizasyon yaparak sürpriz parti düzenlemesi benim için bölümün en güzel kısmıydı. Ancak sürpriz yapacağız diye adamı üzmenin ne alemi vardı? Görkem ile kurdukları oyuna aşırı derecede sinirlendim. Poyraz’ın doğum gününü unutmuş ya da kutlamıyormuş gibi davranmak neyine yetmedi Haziran? Sürpriz için bile olsa Poyraz’ı bu şekilde kırmak, üzmek, kızdırmak bana çok yanlış geldi. Adam doğum günü unutuldu diye zaten mutsuzdu, bir de yeniden Haziran gidecek diye mutsuz oldu. Sürpriz yapmanın bin bir yolu varken seçilen bu yol çok can yakıcı ve empatiden yoksundu. Ayrıca hiç Haziran’a göre de değildi.
Haziran ile yeniden doğan Poyraz’ın ilk doğum günü kutlamasında elbette tüm sevdikleri bir arada olmalıydı. Poyraz bugüne kadar ne babaannesi ile ne de yakın arkadaşlarıyla hiç doğum günü kutlamamış ki. Onların da hakkıydı bu ana tanık olmak. Zaten sonradan çiftimizi baş başa bıraktılar. Yalnız ben Poyraz’ın annesi Ayten yanında olmadığı için çok üzüldüm. Keşke Ayten İstanbul’a dönmüş olsaydı ve bugün için yanlarına gelseydi.
Haziran’ın elleriyle hazırladığı hediye ve balayı için uçak biletleri fikri çok hoşuma gitti. Bu fikri kendi eşim için aklıma yazıyorum. ^^ Bütün anılara dair fotoğraflarla süslü bir defter tam Poyraz’a göreydi. Pahalı saat gibi hediyelerden ziyade bu Poyraz’ın kişiliğine ve zevklerine daha çok hitap etmiş. 23. Bölüm Poyraz’ın Haziran’ın kulağına doğum günü dileğini fısıldamasıyla son buldu. Açıkçası ikisinin de tavrından aklıma gelen biz hayranların uzun zamandır beklediği bir geceydi. Aklın hep orada demeyin.^^ PoyHaz’ın ilişki gelişiminde bu çoktan yaşanmış olmalıydı. O yaşta bir çiftin birlikte kalırken, aynı yatakta uyuyup uyanırken bunu hala yaşamamış olması abes. Ateşle barut yan yana durur mu hiç?
Meğer Poyraz’ın doğum günü dileği evlenip Haziran’ın istediği bir şehirde onunla birlikte yaşamakmış, yani Haziran nerede olmak isterse o orada mutlu olacakmış. Aslında Poyraz bir yandan haklı. Biz neden hep Haziran’dan Poyraz’ın sularında yüzmesini bekliyoruz? Evet, ada şehre göre daha küçük ve samimi bir yer ancak Haziran’ın bir gün orada sıkılmayacağının garantisi yok. Daha oranın kışını hiç yaşamadı. Üstelik kariyerleri için büyük şehir daha iyi olur. Bir de bugüne kadar şehirde yaşamaktan korkan Poyraz’ın da korkularının üzerine gidip bunu yenmesi lazım. Tıpkı deniz korkusunu Poyraz sayesinde yenen Haziran gibi. Zaten önemli olan nerede olduklarından çok onların birlikte, el ele olmaları değil mi?
Zeynep’in hastalığının böyle dramatize edilip PoyHaz’ın evlenmesine engel teşkil etmesini başından beri sevmemiş biri olarak iyileşmesini Zeynep’ten daha fazla sevinçle karşılamış olabilirim. ^^ Poyraz da öyle karşılamış olacak ki Haziran’ın yanağına yapışıp kocaman bir öpücük kondurdu. Adamcağız haklı. Onlardan sonra çift olan herkes evlendi, bir bizimkiler kaldı.
Maşallah Poyraz ile Haziran sözde sevgililer ve evlilik yolundalar ama birbirleri hakkında ne çok şeyi bilmiyorlarmış. Evli oldukları ve yıllardır tanıştıkları halde Melisa ile Alper de öyle. Tamam aşk, tutku, anlayış, saygı olmazsa olmaz ama birbirinizi de bu kadar tanımamıza pes diyorum gençler. Normalde flört aşamasında bu bilgilerin çoğunu öğrenmiş olmalıydınız. Keşke daha fazla bölümümüz olsaydı da Poyraz’ın uçma hayalini Haziran ile birlikte gerçekleştirdiğini görebilseydik. Çok tatlı bir sahne olabilirdi.
Unutmadan sevgili senaristler Poyraz dört değil, üç çocuk istiyordu. Bunu çok tatlı bir flashback sahnesinde öğrenmiştik. Neden her yeni gelen senarist önceki senaristin yazdıklarını kale almıyor hiç anlamıyorum. Ekipten biri bir zahmet oturup geçmiş bölümleri seyrediversin.
Nihayet PoyHaz 10 (yazıyla on) bölüm aradan sonra dudaktan öpüştü. Ve bir de biz görmedik ama büyük ihtimalle birlikte oldular. Ancak sahne tasarımı o kadar kötüydü ki ben bu sahneden hiç tatmin olmadım. Çift öpüşürken araya eski öpüşmelerden görüntü girmek nedir yahu? Neredeyse görünmeyecek bir karanlıkta sahneyi çekmek nedir? Elektrikler kesik diyeyse odaya iki mum konulsaymış. Sonrasında birlikteliğe dair tek kare çekilmemişse bari yatakta görseydik çifti. Koskoca yapım firmasının ekibine de ben mi öğreteyim şu sahneyi yazıp çekmeyi! Sahnede tek hoşuma giden detay Poyraz’ın Haziran’ın Sakura dövmesi olan kalçasına dokunmasıydı. ^^ Bu detay unutulmamalıydı.
Kendisinden bahsedildiği zamanlarda Nehir’in babasını dizide mutlaka göreceğimizi düşünmüştüm, ancak artık görmeyiz diyordum. Kan çeker sözünü doğrularcasına haber için adaya gelen gazeteci Hasan ile Nehir hemen yakınlık kurdular. Kurdukları yakınlığa rağmen Nehir gerçekleri öğrendiğinde Hasan’a verdiği tepkide sonuna kadar haklı. Ancak hamile olduğunu bilmediği için Selma’yı terk edip giden Hasan açısından bakarsam da Nehir’in bu denli büyük tepkisini hak etmiyor. Ancak Selma’nın büyük öfkesini ise sonuna kadar hak ediyor. Hasan Efendi madem Kırlangıç Adası sana dar gelecekti, madem özgür ruhlu bir gezgindin, madem o kadını yarı yolda bırakacaktın ne Selma’nın kalbini çalacaktın ne de üzerine birlikte olacaktın. Öyle içinde kelebekler uçuşuyor diye düşünmeden hareket etmeyecektin. Açıkçası eski bir adalı olan Fatih’in Hasan’ı görüp tanımamasına da şaşırdım. Ben Hasan’ı da Selma ile hikayesini de biliyor diye düşünmüştüm.
Kırlangıç Adası maratonu için Sadık’ın Görkem ile birlikte hazırlandığı sahneler yine aşırı uzatılmıştı. Bir de üzerine Suzan eklenince çekilmez oldu. Senaristlere komik gelen bazı yan karakterler bize hiç komik gelmiyor bunu bir türlü öğrenemediler. Bu fenomen yan karakterlerin en sevileninden bile bir süre sonra bezmiştim. Hem madem maraton var, neden Poyraz da yarışlara katılmadı? Poyraz, Alper, Sadık’ınki daha keyifli bir rekabet olabilirdi.
Ben Beyazıt’ın Biricik’in morali düzelsin diye başkası tarafından verilmiş gibi takı sipariş etmesini art niyetli bulmadım. Biricik Beyazıt’a bu konuda fazla yüklendi. Geçtiğimiz hafta kıskançlık ve karışma konusunda tepki gösterirken haklıydı ancak bu defa haksızdı. Biricik, Beyazıt’ın annesinin evine gittiğinde açıkçası ben teyze Biricik’i hiç sevmeyecek diyordum, ama maşallah araları hemen bal gibi oldu. Bir de Biricik kaynana terörü yaşamasın zaten. Malum Hazirancığım Aliye’den çok çekmişti.
Melisa ile Alper’in evsiz kaldıkları için Selmalara taşınma fikrini geçtiğimiz hafta çok yerinde bulmuştum ancak bu hafta bir an önce kendi evlerine kavuşmalarını dilemeye başladım. Fatih kesinlikle yaşanması zor bir insan. Çok fazla kuralları var ve esnek olduğunu söyleyemeyiz.
PoyHaz’ın gelecekteki kendilerine bir şeyler söylemek için video kaydı alması en sevdiğim sahneleri olabilir. Evet, bu sahneyi uzun zaman sonra gelen öpüşmelerinden bile daha çok sevmiş olabilirim. Ben de gelecekteki PoyHaz’a bir şey söylemek istiyorum: Poyraz artık Haziran’ı alnından öpmeyi bıraksın ve bol bol tutkuyla öpüşsünler. Aralarında o ilk bölümlerdeki tutku geri gelsin ve onu hiç kaybetmesinler ki böyle yaşlı ve bezmiş teyze ile amcaya bağlamasınlar. ^^
Oh be şükür sonunda PoyHaz bir an önce evlenmeye ve evlenince İstanbul’da yaşamaya karar verdi. Haziran yine eski işini mi yapar bilmiyorum ancak Poyraz’ın o arkadaşının dergisinde fotoğrafçılık yapacağını tahmin ediyorum. Eh zaten Zeynep’in hastalığı yüzünden yeterince beklemişlerdi. Finalde çok güzel bir düğünümüz var. Keşke PoyHaz finalden çok daha önce evlenmiş olsaydılar da onları evli olarak en azından birkaç bölüm seyredebilmiş olsaydık. Acaba İstanbul’a gittikten sonra nasıl bir hayatları olduğunu öğrenebilecek miyiz? En azından bunu öğrenirsek mutlu olacağım. Bir de finalde bölümünün en az yarısında PoyHaz sahneleri seyretmeyi diliyorum.
Yazıyı güzel bir haberle noktalayalım. 46. Pantene Altın Kelebek Ödülleri’nde Ayça Ayşin Turan “En İyi Romantik Komedi Dizisi Kadın Oyuncu” ödülünü aldı. Biricik mavişimizi çok tebrik ederiz. İlk kez romantik komedi türünde bir dizide oynamasına rağmen çok başarılı bir performans gösterdi.
Emeği geçen herkesin ellerine sağlık. Peki sizler bu bölümü nasıl buldunuz?
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 82. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.