Özenilen Adım Farah bölüm analizleri yeniden yayında. Gözde‘ nin kaleminden bu özel yorumu keyifle okuyacağınızdan eminiz ^^
Bir aydır sizinle bölüm analizlerinde buluşamadık. İlk olarak analizlerimi okumayı seven ve yazılarımı bekleyen okuyucularımdan özür diliyorum. 18. Bölüm itibariyle kurucu senarist ekibimiz Deniz Dargı, Cen Boğatur ve Cem Görgeç diziden ayrılmışlardı. Kendilerine çok sevdiğim ilk sezon ve kurdukları dünya için çok teşekkür ederim. Ancak ne yazık ki 2. Sezonda aynı başarıyı sürdüremediler ve bize birçok yeni kapı açan ancak ona rağmen ciddi bir tempo sorunu olan, son yarım saatine kadar seyirciyi sıkan bir 18. Bölümle veda ettiler. Yeni projelerinde kendilerine başarılar dilerim. 19. Bölümden itibaren dizinin senaryo ekibi artık Toprak Karaoğlu ve Seda Çalışır Karaoğlu’na emanet. Açıkçası senarist değişiklikleri çoğunlukla korkutucudur ve senaristi değişen dizilerin 10’da 8’i beğenilmez ve düşüş yaşar. Ancak Adım Farah istisnalar arasına adını yazdırdı ve yeni senaristlerimiz ekibe katıldıklarından beri çok başarılı bölümler seyrettik. Kendileri diziyi çok iyi anlamışlar ve hikayeyi, karakterleri sevmişler belli. Dizinin ruhu hiç değişmeden, ilk sezonki çizgide devam ediyoruz, ne mutlu bize.
Bölüm analizi öncesi 19 – 20 – 21. Bölümlerden bana göre en önemli 5 olayı yazmak istiyorum. (Sıralama olayların oluş sırasına göre.)
1- Tahir’in İran’dan kurtuluş şekli. Tahir İran’da esir tutulduğu depodan oraların en psikopat işkencecisini alt ederek çıktı ve üstüne Ali Galip’in bağlantılarını kullanarak hem kendini hem Behnam’ın altınlarını sınırdan şıp diye geçirmeyi başardı. Ve bu olay da Mahmoud Amca’nın onunla olan ortaklığı daha da büyüterek devam etmek istemesine neden oldu. Amcanın bu isteği de Tahir’den ebediyen kurtulmak isteyen Behnam’ı daha da delirtti.
2 – Tahir’in Farah’ın annesinin yaşadığını öğrenmesi, Farah’ın da Behnam’ın kalp hastalığı olduğunu öğrenmesi. Böylece Kerimşah’ın donörünün Behnam olmadığı ortaya çıktı. 19. Bölümde Kerimşah’ın babasının onun hayatını kurtardığını söyleyip ağladığı sahnede içimden “Keşke donör o olmasaydı da bu yüzden ona minnet ve sevgi duyulmasaydı.” diye geçirmiştim. Ayrıca bu yalanlar Farah’ın ona olan nefretini ve intikam duygusunu da körükledi.
3 – Mehmet’in onu vuran kişinin Orhan’ı hatırlaması. Böylece Mehmet Kara Kuzu’nun da Orhan olduğunu anladı ve onun peşine düştü. Bir süredir kardeşini de hatırladığı için onu bulmaya odaklansa da şimdi odağı Orhan’ı bulmak ve Kuzu çetesi olacaktır.
4 – Behnam’ın kardeşinin yerini söylemek için Tahir’i öldürmesi konusunda Mehmet’i manipüle etmesi. Kesinlikle Behnam çok iyi bir manipülatör. Mehmet’i şıp diye nasıl da manipüle etti ve onu Tahir’in üstüne saldı. Böylece kardeşi kardeşe kırdırıp ikisinden de kolayca kurtulacaktı. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı ve kabak onun başına patlayacak. Artık iki kuvvetli kardeş Behnam’a karşı birleştiler.
5 – Mahmoud’un bıçaklanması ve Farah’ın üstüne suç atılması. Bu olay Farah’ın Behnam’ın evinden kesin bir şekilde çıkmasını ve FaHir’in yeniden her daim bir arada olmalarını sağladı. Ayrıca FaHir kurdukları oyunla Behnam’ı alt ettiler ve Farah o evden Kerimşah’ı da alarak çıkabildi. Merjan da bu olayın sonunca Behnam’ın safına geçti. Mahmoud Amca da İran’a giderek diziden ayrıldı.
Geçtiğimiz bölümü Mehmet’in kardeşinin yerini öğrenmek için Tahir’e silah çekmesi, Tahir’in de Farah’ın verdiği bıçağı ona doğrultmasıyla noktalamıştık. Bu noktadan geri dönüş neredeyse imkansızdı. İkisi de vazgeçmediği sürece birinden biri ölüme çok yaklaşmıştı. Buradan dönüş sadece kardeş olduklarının ortaya çıkmasıyla olabilirdi. Vera’nın gelip gerçeği söylemesi beklediğimiz bir gelişmeydi fakat bu ana kadar onda bu gerçeği Behnam’a söylediği için en ufak bir pişmanlık veya onların birbirlerini öldüreceklerini duyduğu bir sahneyi görmeyince gelişi çok damdan düşer gibi ve yersiz oldu. Vera’nın Mehmet’e küçük Tahir’in künyesini vermesi, araya giren flashback’ler sahneyi desteklemesi açısından çok yerinde olmuş. Mehmet’in kardeşinin adını hatırlayabilmesi için biraz daha geçmişe dair bir şeylerin tetiklenmesi gerekiyordu. Ben bu sahnede Tahir’in davranışlarını çok yerinde buldum. Sonuçta o bebekliğine dair hiçbir şey hatırlamıyordu. Bu konu onun için o kadar yabancıydı ki… O yüzden Vera’nın söylediklerine, anlattıklarına inanmaması, inanmamakta direnmesi, isim benzerliği olabileceğini düşünmesi, Mehmet’in inanmasını bile saçma bulması, gerçeği kabullendiğinde bile çok büyük duygusal tepki vermeyişi normaldi. Aksine kardeşiyle anılar yaşamış olan Mehmet’ti, o daha büyük bir tepki verebilirdi. Özetle sahnede bu açılardan pek sorun yoktu; yani biri kardeşinden haberi olmayan, diğeri daha yeni varlığını hatırlamış iki adamdan büyük bir duygusal yoğunluk beklememek gerekiyordu. İkisinden birinin bir mafya, katil; diğerinin polis olmasına yapılan vurgu ile bu yüzden Tahir’in kendini Mehmet’in kardeşi olmaya layık görmeyişi de dikkatimi çeken detaylardan oldu. Zamanında Tahir kendini nasıl Farah tarafından sevilmeye layık görmediyse, şimdi de temiz bir devlet memurunun kardeşi olmaya da layık göremedi.
Bana göre en büyük eksiklik Tahir’in Vera ile tam anlamıyla bir yüzleşme yaşamamış olması, ondan yeterli derecede hesap sormamasıydı. Sezon başında Ali Galip öldüğünde “Nasılsa Tahir Vera ile yüzleşecek, hatta onun Vera ile olan manevi bağı daha derin, onu annesi gibi görüyor.” diye düşünmüştüm ve bu yüzden rahattım. Ama Tahir ona benim beklediğim tarzda “Ben sana anne dedim ama meğer sen annemin katiliymişsin.” gibi bir cümle kurmadı. Hesap soruyor gibi cümleleri oldu ama bunlar bende tatmin duygusu yaratmadı. Vera’nın da pişman olmuş ama MehTah’ın birbirlerini bulmalarına sevinmiş tavırları da bana hiç geçmedi. Bir de üstüne kadına ödül gibi Behnam’ın ona verdiği çeki bozdurabilme imkanı tanıdılar ya, saçımı başımı yolmak istedim. Açıkçası tüm bunlar ve üstüne Vera’nın elini kollunu sallaya sallaya dağ evinden gitmesi, sanki kendisi için çok önemliymiş gibi bir gün affedilmeyi umması falan bana sinir krizi geçirttirdi. Ben bu kadından hıncımı alamadım, hala çok öfkeliyim. Unutmadan, Tahir’i her hafta ziyaret eden kadının sözde dayısı olan adamın ona uyguladığı işkenceleri hiç bilmemesi de saçma. Bir de Behnam’dan intikamlarını almalarını tavsiye etmiyor mu? Önce senden almalıydık o intikamı seni riyakar cadı.
Tahir’in durumu bayağı hızlı kabullenmesi, Mehmet’e hemen “ağabey” demeye başlaması, hatta arada hiç dilinin sürçmemesi benim de hoşuma gitmedi ancak ne yazık ki senaristler olay akışının kesintisiz devam etmesi için böyle tercih etmişler. Bu konu bir bölümde çözüm bulsun istemişler belli ki. Kardeşlik hikayesi dizinin ana konusu olmadığı için bütün bölümün bu konu üzerine kurulmasını zaten beklemiyordum ama ekran süresi olarak daha fazla MehTah sahnesi görebilirdik. Mesela bölümün son 50 dakikası hiç Mehmet yoktu, neden?
Yeni senaristlerimizin derslerine çok iyi çalışıp ilk sezonu bize hatırlatacak replikler kullanmalarını seviyorum. İlk bölüm Tahir’in Mehmet ile kavga ederken ona söylediği unutulmaz repliğin şimdi Mehmet tarafından Tahir’e söylenmesini sevdim.
“Gerçek böyle bir şeydir. Duymak istemeyeni duvardan duvara vurur.”
Onların kardeş olduklarını öğrendikleri etapta Farah ve Bade’nin de gerekli yerlerde olaya müdahil olmaları iyiydi. Sahnenin ana odağı Tahir, Mehmet ve Vera idi çünkü. Bade’nin atasözümüzle birbirlerine olan benzerliklerini vurgulaması ile Farah’ın ‘onları alanlar tersi olsa bu defa Tahir’in polis, Mehmet’in katil olabileceğini’ vurgulaması ikisinin en beğendiğim tepkileri oldu. Elbette Farah bu hengamede Vera ile Ali Galip’in konuşmasını duyduğunu söyleyebilirdi ama bu Tahir ile arasını bozmaktan, güven problemi yaratmaktan başka bir işe yaramazdı, o yüzden iyi ki bu konu geçiştirildi. Hem Tahir’e gerçeği zamanında söylemiş olsaydı belki de Tahir Ali Galip’in gerçekten katili olmayacak mıydı? MehTah kardeşliğine dair benim en favori bulduğum tepki kesinlikle Bekir’inki oldu. Bu kadar çabuk kabullenip ağabey, kardeş kelimelerinin havada uçuşmasına verdiği tepkiyi çok sevdim.
“Gelin canlar bir olalım kardeş sofrasında.”
Tahir, Farah, Mehmet ve Bade’nin akşam yemeği sahnesine bayıldım. Tahir ile Mehmet’in kardeş olduğunu öğrendiğimizden beri beklediğim sahnelerden biriydi bu. Dördünü ilk sezon finalinde yan yana seyretmiştik ama sadece iş birlikçi olarak, böyle bir ortamda değildi. Sahnedeki her detay çok özenliydi. Mehmet’in saz çalıp türkü söylemesi, Mehmet’in Farah’ı Tahir’in Zühre’si olarak değerlendirmesi, Mehmet’in Bade’yi dudaklarından öperek ilişkilerini en net şekilde göstermesi, bu aşkın arkasında durması, hepsi harikaydı. Ama en çok MehTah’ın anne babası hakkında konuşmalarını sevdim. Tahir’in bordo çoraplarının içgüdüsel olarak annesinin giyiyor olmasından geldiği anlaşıldı ama neden babasının saç modelinin de bu olduğunu söylemedi Mehmet? Babayı ilk gördüğümde saç modeli benzerliği dikkat çekmişti halbuki. Yine de bir bordo çoraba bile anlam yüklenmesi çok değerli. Lütfen MehTah’ı da bu şekilde yazmaya devam edin. Hem ağabey kardeş samimiyeti hem ortak operasyonlar hem de eskisi gibi didişmelerini görelim.
Bir konudan büyük şikayetçiyim. Biliyorum Farah’ın üzerinde cinayete teşebbüs suçlaması vardı, Kerimşah Behnam’ın elindeydi ama bu kadar da yetmiş yaş emekli çiftine bağlanmaz ki! O yan yana uyuma hali neydi öyle? Bari yatakta bir cilveleşme görseydik. Bade bile seksi gecelikleri gördükten sonra onlardan daha hevesliydi. Gece yan odada MehBad bir şey yaşadılarsa hiç şaşırmam. ^^ Resmen içleri çekilmiş Farah ile Tahir’in. Bu insanlar bir seneden fazladır birbirlerine her açıdan hasret değiller mi? Farah’ın sakinleştiriciler cinsel isteksizlik mi yaptı? Tahir’e hapishanede şaplı yemek mi verildi, libidosunu öldürecek şeyler mi yaşadı? Biz ne zaman tutkulu FaHir seyredeceğiz? Doğru dürüst öpüşmüyorlar bile! Öpüşseler bile bunlar ‘pıt’ diye dudağa değdirme seviyesinde oluyor. MehBad daha tutkulu öpüştüler! Evet, esas çiftim adına kıskandım. Evde Farah’a arkadan yaklaşan cilveli Tahir sahnesinden de ne yazık ki memnun olamadım, güzel olabilirdi ama yersizdi ve hemen bitti… Acilen FaHir’e tutkulu aşk ve birliktelik yazılmazsa sosyal medyada linç bayrağını en önde taşırım böyle biline.
Farah ile Tahir’in Mahmoud’un bıçaklanmasını kendi lehlerine çevirmeleri, Behnam’ı köşeye sıkıştırmak için kurdukları planlar enfesti. İşte bunlar hep görmek istediğimiz hareketler. Açıkçası ben özet ile birlikte son sahneden FaHirŞah karesi geldiğinde “Hiç heveslenmeyin. Bu kesin hayaldir ya.” demiştim. Beni yanıltan senaristlerimize çok teşekkür ederim.
Yeni senaristlerin gelişiyle en memnun olduğum şeylerden biri de Bekir’in yazım şekli. Ben son analiz yazdığımda Bekir altın günlerine annesiyle gidip duran, kadınların arasında oturmak zorunda kalan bir ergen erkek çocuğundan farksızdı. Şimdiyse geçmişte rakip ve düşman olduğu Tahir ile iş birlikçi ve dost olarak harika bir seyir zevki sunuyor. Bekir’in, haliyle Mert Doğan’ın potansiyelini kullandıkları için çok mutluyum. Bu hafta da kaçırma operasyonu sahnesinde döktürdü. Tüm sahnelerinde de onca dram içinde seyirciye enerjisi ve komikliğiyle nefes aldırdı. Farah’ı operasyon için dahi olsa doktor önlüğüyle görmek de çok güzeldi. Sahi bu kadın ne zaman yeniden gerçekten doktorluk yapacak, anca finalde mi? Neyse ki Mahmoud’u ev ortamında iyileştirmesiyle mesleğininin doktor olduğunu bir şekilde hatırlatmak da hiç yoktan teselli.
Farah ile Behnam’ın birlikte hapse düşmelerini çok sevdim. Farah nezarette yatacak da Behnam Bey arkasından el mi sallayacak, hiç olur mu öyle şey? ^^ Ne güzel de yüzleştiler. Farah bölümlerce bu adama hiçbir söylemek istediğini söyleyememişti. Aksine hiç istemediği şeyler söylemek zorunda kaldı. Bu adamın iğrenç temaslarına maruz kaldı. Bu yüzleşme beni o açıdan çok tatmin etti. Farah içindekileri kustukça, Behnam hayal kırıklığına uğradıkça ekran karşısında mest oldum. Unutmayın, anne aslan kimseye boyun eğmez.
Mahmoud Amca’yı kimin öldürmek istediği ve bunu nasıl gerçekleştirdiği nihayet ortaya çıktı. Onu öldürebilecek kişilerin hepsinin kendine göre gerekçeleri vardı ancak gerçekten de en sağlam gerekçeye sahip olan kişi Merjan’dı, onu kendinden 40 yaş büyük bir adamla evlendirip İran’a göndermesinden kurtulmanın başka bir yolu yoktu. Yalnız ‘kim öldürdü?’ temalı fikir jimnastiği yapmak da bir hayli keyifliydi. Bu şekilde teori kurmaya yarayan yazım candır. ^^ Azadiler’deki her bir aile üyesinin Mahmoud’u öldürmek veya ölmesini istemek için sağlam gerekçesi vardı. Behnam, amcasının çok istediği Tahir ile iş ortaklığından kurtulmak, onu hayatlarından uzaklaştırmak, Farah’a ders vermek için bunu yapmış olabilirdi. Hem Farah’tan nefret ettiği hem de Akbar ile olan ilişkisi ortaya çıkmasın diye bunu Rahşan yapıp suçu Farah’ın üstüne atmış olabilirdi. Akbar, Rahşan’ın isteğiyle onunla ilişkisi ortaya çıkmasın diye veya kızı Merjan evlendirilmesin, kendisi de ağabeyinin pis işlerine bulaşmasın diye Mahmoud’u öldürmüş olabilirdi.
Yalnız Merjan’ın Mahmoud’u yaşlı adamla evlendirilmemek için öldürmek isterken suçu Farah’a atmaya çalışmasına da sinir olmadım değil. Eminim Farah hapse girse babasının adını verdiğini bile bile Tahir ile evlenmek için her yolu denerdi. Geçen haftaki o ayran budalası hallerinden sonra bir anda gelişen Tahir nefreti de puf olup kaybolurdu. ^^ Yine de zeki plan yapmış, tebrikler sarı kız. Behnam da Merjan’ın gözü önünde başkasını öldürüp cezasını veriyormuş gibi yaparak ona büyük bir gözdağı verdi ve ailenin başı amcaları olsa da asıl hakimiyetin kimde olduğunu ona göstermiş oldu. Şimdi Merjan hem ona minnet duygusuyla hem de Tahir’den çift yönlü intikam alma duygusuyla Behnam’ın piyonu olacak. Bir de bence artık Merjan bu İran’daki damat adayı ile evlendirilmeyecektir, Behnam yeni piyonunun etkisiz hale gelmesine izin vermez.
Behnam da maşallah bu olayı bile kendi lehine kullanmaya çalıştı. Ancak Merjan’ın suçu işlediğini anladığı halde Farah’ın suçlanmasına ses çıkarmadı. Peki Mahmoud’u hastanede öldürmeyi başarsa ve Mahmoud onu öldürmek isteyenin Farah olmadığını söyleyemeseydi Behnam Farah’ı nasıl aklamayı düşünüyordu? Yine Merjan’ın suçunu ifşa etmediği gibi aynı adamı mı suçlayacaktı ya da direkt Farah kaçak bir şekilde İran’a mı gideceklerdi?
Mahmoud ile ilgili süreçler biraz uzun bulunmuş olabilir, bana göre de kesilebilir yerleri vardı. Katilin bulunmasıyla ilgili aile konuşması yerine MehTah sahnesi veya o evde FaHir’in Kerimşah’a gideceklerini söyledikleri bir sahne olabilirdi. Yine de bu öldürme girişiminin dizideki her olay gibi başka bir olaya etki etmesini sevdim. Mahmoud’un bıçaklanması bize Farah’ın o evden temelli çıkış biletini verdi. Mesela Mahmoud’un ölseydi Farah için hikaye hiç hoşlanmayacağımız, sezon başına benzer bambaşka bir yöne giderdi. O yüzden Mahmoud’un yaşaması ve sonra da İran’a dönmesi daha iyi bir çözüm oldu. Mahmoud karakteriyle Numan Çakır diziye renk katmıştı, güzel bir konukluk oldu bence.
Bu arada Mahmoud yüzünden Tahir ile Behnam’ın ortaklığı ne yazık ki devam edecek, şirketin bir ortağı da en son Farah’tı. Bana Farah kendi üzerindeki hisseleri Tahir’e devredecek gibi geliyor. Böylece Tahir’in bu masada eli çok güçlenecek ve belki de Behnam ile konumları eşit olacak.
Behnam normal şartlarda ellerindeki görüntüye rağmen Farah’ın, hele Kerimşah’ın yanından gitmesine asla ses çıkartmayacak bir adam değil. Şu an sessiz bir şekilde kabullenmiş görünse de kendi ağzıyla duyduk kafasında hemen yeni planlar döndüğünü. Behnam tek erkek oğlunu, soyunun devamını hiç Tahir’e bırakır mı? En büyük aşkı, saplantısı, zaafı Farah’ı hiç Tahir’e bırakır mı? Bakmayın Farah’ı öldüreceğini söylediğine. Behnam ona asla kıyamaz. Bir de üstüne yattığı şirketi hiç onlara bırakır mı? Emin olun 23. Bölümden itibaren deli danalar gibi saldıracak etrafa.
Açıkçası bu sezon seyrettiğimiz Kerimşah’ın, Fahir ve Tahir ile o evden gitmeyi kabul edeceğini beklemezdim. Ancak Kerimşah ile Farah’ın telefon konuşmasındaki bir cümle bu durumu bize kabullenişinin nedenini çok net açıkladı:
“Ben sadece senin yanında olmak istiyorum, nerede olursa olsun.”
Kerimşah Behnam’ı çok sevse de onun bu hayatta en çok sevdiği ve bağlı olduğu kişi annesi. Onların arasındaki o özel bağ ne Tahir ile ne de öz babasıyla kurulabilir. Bir de ben hep ne derim: “Kerimşah Tahir’i babasından bile çok seviyor, hatta ona aşık.”
Vera’nın finalden önce diziden çıkmasını beklemesem de yine de dizideki görevini tamamladığın söyleyebilirim. Tahir – Mehmet ardeşliğine ve ailelerinin öldüğü geceye dair her şeyin dizideki tek tanığı olarak bildiklerini bilmesi gerekenlere söyledi ve görevini tamamladı. Bu saatten sonra dizide kalsa Behnam tarafından öldürülürdü. Senaristler ona gerçeği geç de olsa itiraf ettiği için mi, Tahir’i çocukken hapisten çıkardığı için mi, Ali Galip öldürüldüğü ve her şeyi elinden gittiği için midir bilinmez iyi bir son yazmayı uygun görmüşler. Keşke görmeselerdi. ^^
Vera denen kadının giderayak yaptığı en iyi şey Perihan’a bir sürü para bırakması oldu. Aslında bu Vera’nın kocasını çaldığı için vicdan azabını temizleme yöntemi, bir nevi günah çıkarmasıydı. Yalnız giderayak Gönül’ün Bekir konusunda kafasını karıştırmasından hoşlanmadım ama bunu anormal de bulmadım. Vera eskiden beri Bekir’i sevmezdi, bir de şimdi Gönül ile Kaan boşandığı için Bekir’i günah keçisi ilan etmiş olmalı. Ancak üzgünüm Bekir’in 1 yıl içinde ne kadar değiştiğini görememiş. Vera’yı canlandıran Senan Kara’nın da yolu açık olsun. İnşallah Demet Özdemir ile üçüncü bir projede bir araya gelirler.
Perihan, Gönül ile Bekir’in ilişkisini nihayet öğrendi. Peki onun GönBek ilişkisini öğrenmesi neye hizmet edecek? Gönül’ün tuttuğu bir günlük vardı, acaba bu ilişkiye dair bir şeyler öğrenme amacıyla Perihan onu mu okuyacak ve böylece Ali Galip cinayetini mi öğrenecek? Ebediyen bu cinayet bir sır olarak kalmayacak herhalde.
Gelelim Rahşan ve Akbar’a. Sizce Behnam onlardan şüpheleniyor olabilir mi? Sözde suçlu diye o adamı öldürmeden önce ilk “Anne.” dediğinde ben bu ilişkiyi biliyor sandım. Acaba onların da Mahmoud’un ölmesini istiyor gibi tavırlarından mı şüphelendi? Ayrıca Akbar karakterini yeni senaristlerimiz de etkisiz yazıyorlar üzgünüm. Dizide varlığıyla yokluğu çok fark etmeyecek bir karakter. Bir iki önemli şeye hizmet etti ama gerisi yok… Halbuki elimizde emniyetin muhbiri olması gibi çok iyi bir konu vardı.
Geçen gün gelen “Ali Sürmeli Adım Farah’a geri dönüyor.” haberini çoğunuz okumuşsunuzdur. Ben Ali Sürmeli’nin diziye geri dönüşüne çok sevindim. Tam dizi akşamı bir arkadaşımla yazışırken ona şöyle yazmıştım: “Keşke kuzuların bir üstü çıksaydı veya Orhan birkaç bölümlük diziye geri dönseydi.” Yazdığımın üstüne gelen habere bakın. ^^ Zaten Orhan’ın hikayesinin ucu açık bırakılmıştı. Hikaye devamlılığı da bir şekilde sağlanıyordu. Bedenen olmasa da varlığı bir şekilde dizide hep vardı. Yani diziye geri döndürülmesi en kolay karakterdi. Orhan’ın gelişiyle ‘Ak Kuzu Kara Kuzu’ hikayesi yeniden tam anlamıyla açılacak. Mehmet babası bildiği adamdan onu alnının ortasından vurmasının intikamını alabilecek. Ayrıca Alperen’in katilinin İlyas olduğu, onu azmettirenin Orhan olduğu da ortaya çıkacak. En sonunda da Kuzu çetesi çökertilecek. Ayrıca kuzuların başı Behnam falan değil yahu, herif kendi kendine gelin güvey oluyor. O olsa olsa kuzulara musallat olan, onları yiyen kurt olur. Ama İlyas ile iş birliklerinden şikayetçi değilim. İlyas hep şerefsizdi, dizideki en şerefsiz insan ile yaptığı iş birliği de gayet beklendik. Ancak Mehmet’i de samimi olarak sevdiği için bir şekilde onu MehTah tarafına çekebileceğimizi veya hiç değilse planlarımızda kullanabileceğimizi düşünüyorum. Diziye yeni katılan oyunculara dair haberleri de ilgiyle takip ediyorum. Tahir’in düşmanlarından Yılmaz’ı canlandıracak Genco Özak ve Farah’ın annesini canlandıracak Berrak Kuş diziye çok yakışacaklar eminim.
Diziyi bu haftadan itibaren bu sezonki 2. Yönetmenimiz Adem Demir devralmış. 2. Yönetmen ise tecrübeli bir isim Elif Turgay olmuş. Adem Bey zaten 15. Bölümden itibaren oldukça başarılı bir reji sunuyordu, kendisine başarılar diliyorum. Elif Hanım ise piyasada oldukça iyi yönetmenlerin yanında yetişmiş bir isim. Belki bir kadın yönetmen olarak çektiği sahnelere farklı bir bakış açısı getirir. Kurucu yönetmenimiz Recai Karagöz’ün diziden ayrılışınaysa gerçekten çok üzüldüm. Keşke finale kadar işin başında o olsaydı. Adım Farah ilk bölümden bu bölüme 2 sezondur televizyondaki işler arasında gördüğüm en iyi rejiye sahip işlerden biri. Recai Hoca’ya yeni işlerinde başarılar diliyorum. Yolun açık olsun hocam.
22. Bölümde eksiklerine rağmen oldukça sürükleyici ve ilgiyle takip ettiğim bir bölüm oldu. Bölümde emeği geçen herkesin ellerine sağlık. Peki siz bu bölümü nasıl buldunuz?