Aile dizisi AB’de 8,31 ABC’de 8,82 Total’de 5,89 reyting alarak AB ve ABC’de sezonun en iyi açılışını gerçekleştirdi. İlk bölüm izlenimleri Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar…
AY YAPIM imzalı AİLE dizisi 7 Mart Salı akşamı ekran yolculuğuna başladı. Özgün senaryosunu Hakan BONOMO kaleme almış, yönetmen koltuğunda ise Ahmet KATIKSIZ oturuyor. Toygar IŞIKLI müzikleriyle dizimize çok yakışmış.
Show TV’nin, aile ve mafya temalı dizilerine aşina bir kemik kitlesi olduğundan, Aile dizisinin rakiplerine oranla yarışa 1-0 önde başlayacağını düşünüyordum. Üzerine yıllar sonra bu diziyle ekranlara dönen Kıvanç TATLITUĞ ve Serenay SARIKAYA başrolde olunca iki oyuncuyu özleyen hayranları tabi ki ekran karşısında yerlerini alacaklardı. Dizinin ilk bölüm reytingleri bu düşüncemi doğrular nitelikte. İlk bölümüyle iki kategoride günün en çok izlenen dizisi olmuş. Dizinin bu oranları koruyup koruyamayacağı ikinci bölüm itibariyle belli olacaktır. Diziyi çift bazlı izleyen seyirciler için tatmin edici bir ilk bölüm olduğunu söyleyebilirim. Ancak çiftten çok konu odaklı olarak diziyi tercih eden, aksiyon arayan seyirciler için ilk bölüm beklentinin altında kalmış olabilir çünkü açılışta ana hikayenin ne olduğunu anlatmaktan ziyade, çift üzerine kurgulanmış bir Aile izledik.
Tanıtımlarda esas çiftin tanışması çok klasik gelmişti bana. Mafya dizisinden ziyade romantik bir aşk hikayesi izleyeceğiz hissine katılmıştım.
Tanıtımlar beni çok heyecanlandırmasa da Kıvanç TATLITUĞ başroldeyse, kadroda sevdiğim isimler Nejat İşler, Canan Ergüder, Nur Sürer varsa en azından ilk bölümünü izlemeliyim diyenlerdendim. O nedenle ben de Salı akşamımı Aile dizisinin ilk bölümünü izlemeye ayırdım.
Kıvanç TATLITUĞ Soykan ailesinin lideri “Aslan” , Serenay SARIKAYA ise “Psikolog Devin” karakterine hayat veriyor dizimizde.
Aile dizisinin konusuna bakacak olursak; varlıklı Soykan ailesinin başına geçen Aslan’ın kendisiyle aynı yerden yaralı psikolog Devin’le tanışmasıyla aile içinde değişen dengeleri, gelişen olayları ve “aile” kavramının en tartışmalı yönlerini ele alacağı vurgulanıyor.
Dizi açılışında Soykan ailesinin evinde yenecek yemeğe hazırlık yapılırken Aslan’ın sesiyle de sofraya vurgu yapılmıştı.
“Bizim ailede sofra her şeydir. Sofrayı bozamazsın, sofradan kalkamazsın, sofradan kaçamazsın. Babamın lafıdır, der ki: Sofradan kaçanı kurtlar sofrasında yerler. Denemezden bilemezdim baba.”
Bu sözler karakterimizin geleceğinin çok da parlak olmadığına, büyük bir ihtimal kurtlar sofrasına yem olacağına dair his yarattı bende.
Büyük aşklar kavgayla başlar demişler. Ana karakterlerimizin ilk tanışmasında kavgadan ziyade ufak bir sürtüşme oldu. Sonrasında Aslan’ın Devin’i istediği yere bırakma teklifiyle çıktıkları yol ve bölüm sonunda ilişkinin geldiği nokta, bu kadar aceleye gerek var mıydı dedirtti.
Kıvanç TATLITUĞ- Serenay SARIKAYA , Aslan ve Devin olarak izlemesi keyifli bir ikili olmuş. Karşılıklı sahneleri uyumluydu, eğlenceliydi. Duygusal sahnelerde de başarılı bir şekilde paslaşmışlardı.
Devin, tam da adının anlamı gibi hareketli bir kadın. Uçakta elinin kolunun durmaması sadece buna işaret değildi tabi. Kardeşinin hayatının tehlikede olma ihtimalinden kaynaklı gerginlik yaşadığını dakikalar sonra öğrenmiş olduk. Meslek olan psikologluğu seçmesi de insanların hayatına dokunma çabasından olsa gerek.
Dizide ana tema aile olunca, haliyle ilk bölümde ana karakterlerle birlikte aileleri hakkında da bilgi sahibi olmaya başladık. İlk olarak Devin’in ailesi hakkında bilgiler edindik. Devin’in ailesinde duyguların uçlarda yaşandığını dinledik kendi ağzından.
“Öyle bir zehir ki bu çok sevmek, bütün kötülüğü çok severek yapıyoruz birbirimize. Öyle miktar belirtmeden sadece dümdüz sevemiyoruz ha, ya çok seveceğiz her şeyden çok seveceğiz ya da kanımızla canımızla nefret edeceğiz. Aileden böyle gördük çünkü. Sonra büyüdük. Yanlış sevilen yalnız çocuklar olduk.”
Devin’in kardeşi Yağmur’u Arka Sokaklardan tanıdığımız, son olarak Bozkır dizisinin 2.sezonunda rol almakta olan Yüsra GEYİK canlandırıyor. Yağmur uyuşturucu bağımlısı, kavgalara karışan, nezarete düşen yani başı beladan kurtulmayan bir kız. Devin kardeşinin bu halini BİPOLAR bir anne ile NARSİST bir baba kombinasyonuna bağlıyor. Bu da ailesiyle ilgili ilk sözlerini daha iyi anlamamızı sağlıyor.
Aslan intihar girişiminde bulunan Yağmur’u hastaneye yetiştirmek ve Devin’e destek olmak uğruna Soykan ailesinin sofra geç kalınmaz kuralını ihlal etti ve yemeğe ölmüş babasının doğum günü yemeğine katılamadı. Devin’in Aslan’a kendini yakın hissetmesinin, güvenmesinin temeli de o anda atıldı sanıyorum. Yağmurdan gelen mesajla eve gitmelerinden Yağmur’u bulmalarına, onu hastaneye götürmelerinden doktordan gelen haberi bekleme süreci , kendini suçlaması, kardeşinin yanında olması Serenay SARIKAYA’nın bölüm boyunca en iyi performansıydı bence. Korkusunu, suçluluk duygusunu çok iyi yansıttı. Kıvanç TATLITUĞ da aynı şekilde soğukkanlı bir şekilde Yağmur’u bulması, onunla iletişim kurması, Devin’i oradan uzak tutmak istemesi, onu bu süreçte hiç yalnız bırakmamasıyla sergilediği performansı beğendim.
Devin ailesini açık yüreklilikle anlatırken Aslan ilk andan itibaren kendi ailesiyle ilgili gerçekleri saklamayı seçti. Kendi deyimiyle “sıradan” olan ailesini gelin bir tanıyalım.
Soykanların annesi Hülya rolünde Nur SÜRER’i izliyoruz. Gerek tanıtımlarda gerekse bölümde onunla ilgili aklımdan geçen Camdaki Kız’dan Feride’yi almışlar, aileye koymuşlar. Keşke yeni projesinde farklı bir karakter seçseymiş kendine demeden edemedim. Hülya’yı başarılı bir şekilde canlandırıyor, o açıdan sorun yok ancak bu kadar sürede yeni diziye başlayıp öncekine çok benzer bir rolde olunca onu hâlâ Feride olarak görüyorum.
Hülya küçük oğluna takıntılı şekilde bağlı bir anne ama aynı kadın büyük oğlu için vaktinden önce içeri girecek olursa güvenliğe vur emri verebiliyor. Kayınvalidesi tarafından hep aşağılandığını söylemek yanlış olmaz. Kocasıyla ilişkisi nasıldı bilmiyoruz henüz. Annesine uyup eşine eziyet mi ediyordu yoksa annesine rağmen karısını el üstünde mi tutuyordu?
Hülya’nın çocukları üzerinde baskın bir karakter, hepsinin hayatına müdahale etmiş kendi istediği bir hayatı yaşamaları için zorlamış. Bakalım Devin’in aileye dahil olması Hülya’yı nasıl etkileyecek? Kızı kendine düşman belledi bile. İkili arasındaki soğuk savaş yerini anne kız ilişkisine bırakır mı yoksa iki taraftan birini yok eder mi?
Hülya’nın çocuklarıyla ilişkileri ve onlara davranış tarzını sevebileceğimi sanmıyorum ama bir konuda hak verdim ona. Sofrada tabletin telefonun işi ne? Neden o yaştaki çocuk sofrada tabletle ilgilenirken anne ağzına yiyecek vererek beslemeye çalışıyor hâlâ? Sofra adeti küçük yaşta öğretilir ancak yeni nesil çocuklarımız telefona tablete bağımlı yetişiyor maalesef. Bu durumda eleştirilmesi gerekenler çocuklar değil ebeveynleri. Çocukları başlarından savmak için ellerine tablet telefon vererek onlara en büyük kötülüğü yapıyorlar maalesef.
Dizide hikayesini en merak ettiğim olan karakter olan Cihan Soykan’a Nejat İŞLER hayat veriyor. Babası onun yanında intihar etmiş ve bu nedenle anne tarafından kara listeye alınmış ve dışlanmış. Sadece ölen babasının doğum gününde sofrada yeri var. O günde de vaktinden önce eve girmesi yasak. Annesi elini öpmesine izin vermiyor, babaannenin yanında zorunlu olarak halini hatırını soruyor. Kardeşleri ve yeğenleriyle arası iyi, babaannesinin “Delibal”ı Cihan. Henüz Aslan’la karşılıklı sahnelerini izlemedik. Acaba birbirini seven iki kardeş olarak mı çıkacaklar karşımıza yoksa birbirlerine rakip olarak mı? Cihan’ın içine düştüğü karanlık ne? Babası daha önce de intihara kalkışmışken neden ailesine bu durumu anlatmadı. O gün babasına engel olmaya çalıştı mı çalışmadı mı?
Canan ERGÜDER evin büyük kızı “Leyla Soykan Sayıcı” olarak karşımıza çıkıyor. Annesinin zoruyla istemediği bir evlilik yapmaya zorlanmış iki çocuk annesi Leyla. Kocasıyla arası nasılsın henüz öğrenemedik. Kızı babaanneye hayran adete onu rol model almış gibi. Onun gibi giyiniyor, onun hareketlerini taklit ediyor. Leyla ilaçlarla ayakta duran bir kadın. Çocuklarıyla ilişkisi hakkında fazla bir şey söylemek için erken ama ilk etapta onlarla ilgilenmek Leyla’ya yük olarak geliyor gibi hissettim. Leyla’nın hikayesini ve karakter gelişimini, kadının hayatının iplerini eline almaya karar verme sürecinin nasıl olacağını merhaba ediyorum.
Soykanların en küçük kızı Ceylan rolünde İpek ÇİÇEK’i izliyoruz. Kendisini daha önce bir projede izlediğimi hatırlamıyorum ama aile içinde en seveceğim karakter olabilir gibi hissettim. Sözünü sakınmayan bir kız. Aile içindeki sahte mutluluk oyunun farkında ve bunu açık yüreklilikle ifade edebiliyor. Ailede kimsenin normal olmadığının da farkında. Devin’in psikolog olduğunu öğrenince annesine rağmen hiç korkmadan, çekinmeden “Aile indirimi var mı?” diye sorabildi. Devin’le iyi arkadaş hatta abla kardeş gibi olabilirler.
Leyla’nın kocası Tolga SAYICI’yı Mert DENİZMEN canlandırıyor. Henüz kendisi ve karakteri hakkında fikir sahibi olamasak da karakter tanıtımından onun şirketin muhasebe müdürü olduğunu, Hülya tarafından kızıyla evliliğe zorlandığını, sessiz ve içten pazarlıklı bir yapısı olduğunu öğreniyoruz. Sofra sahnesinde gördüğüm kadarıyla aile içindeki gerginlikten hoşlanmayan ve çocuklarını bu ortamdan uzak tutmak isteyen bir baba o. Karısını sonradan sevdi mi bilemiyoruz ama çocuklarını sevdiğini ve onlara karşı anneden daha ilgili olduğunu düşünüyorum şimdilik.
Babaanne Seher Soykan’a usta oyuncular Emel GÖKSU hayat veriyor. Kendisini severim. Aile dizisinde izlediğim için memnunum. Karaktere gelince Seher demans hastası. Oğlunun intiharını kabullenememiş. Hastalığının da etkisiyle onun hâlâ akşam eve gelmesini bekliyor. Torunları ve torunlarının çocukları tarafından seviliyor ama kendisini gelinini hiç sevmiyor. Oğlunun kendi istemediği halde Hülya’yı gelin olarak getirmesini acısını kadından çıkarmış yıllarca bence. Tahminimce gençliğinde epey bir çektirmiş olabilir Hülya’ya. O ise her şeye rağmen annesine elinden geldiğince saygılı davranıyor. Kocasının hatırına susuyor belki de. Çocukları üzerinde kurduğu baskının temelinde kendi gördüğü baskı vardır belki de Hülya’nın.
Yusuf Soykan’ın kardeşi İbrahim Soykan karakterine Levent ÜLGEN hayat veriyor. Kendisini en son baba dizisinde izlemiştik. Orada karakterini sevmemiştim bu dizideki karakteri de sevmeyeceğim hissine kapıldım ilk bölümde. Belki ilerleyen haftalarda fikrim değişir. Karakter tanıtımına göre kendi yerine kardeşi Yusuf’un ailenin başına gelmesini kendine yedirememiş, şimdi ise Soykanların başındaki Aslan’la her daim rekabet içinde. Aslan beş senedir Soykanların kirli geçmişini temizlemek isterken, bir yanına amcasının başına açtığı dertlerle uğraşıyor. Amca sahip olduğu her şeye, yaşadığı hayata beğenmediği kirli isler sayesinde sahip olduğunu söylese de Aslan temiz bir hayat istiyor.
Aslan Soykan eğlenceli, esprili, görünüşte sakin yapılı olsa da öfke kontrolü sorunu olan bir adam. Ailesinin kirli işlerinden hep uzak tutmuş olsa da kendini, babasının intiharıyla muhtemelen annesinin baskısıyla işlerin başına geçmek zorunda kalmış. Her ne kadar işleri temize çekmeye çalışsa da fark etmese de içten içe beğenmediği hayatın parçası olmuş. Arada bir gözlerinde ben gizli psikopatım bakışı da gördüm desem yalan olmaz. Amcasının gözlerinin içine bakarak cam masayı kırması, akabinde hiçbir şey olmamış gibi Devin’e aç olup olmadığını sorması, Devin’i takip eden adamı dövüp kafasını ısırması ve annesiyle Aysel hakkında konuşması sırasında hissettim o bakışları.
Kıvanç TATLITUĞ karakteri başarılı bir şekilde canlandırmış. Beni tek rahatsız eden konuşurken ellerini çok fazla kullanması oldu. Umarım ilerleyen bölümlerde bu durum azalır.
Aysel Aslan tarafından şiddet gördüğünü ilan ettiğinde yapmış olabilir dedim. Aslan Devin’e kendini tanıtırken düz Aslan dese de karakter açılımında yazan; insan görünümlü canavar, manipülatör, narsist kelimeleri gerçekten Aslan’ın karakter özellikleri arasında yer alıyor mu merak ediyorum.
Devin’in danışanı Sema, narsist sevgilisinden kopamadığını anlatırken not alan Devin’e, “Celladına aşık bir salak mı yazdın?” dedikten sonra “Siz hiç celladınıza aşık oldunuz mu?” sorusunu yönlendirdiğinde psikoloğumuzun suskun kalması hayra alamet değil. Ya hayatından böyle bir erkek geçti babası dışında. Ya da babasını düşündü o anda. Eğer Aslan narsistse, Devin ona bağlandıktan sonra bu gerçekle yüzleşirse ondan kopabilmek için kendiyle büyük bir savaş vermek zorunda kalacak. Bu savaşta aşk adı altında zorbalığa mı yenilecek yoksa kadınlık gururu mı kazanacak?
Hülya’nın mazoşist olarak adlandırdığı Aysel kendine bile isteye zarar verdirmiş olabilir mi yoksa kolundaki gibi bedenindeki diğer morluklar da makyaj mı emin olamadım. Hülya Aslan’ın sözlerine inanarak kıza yalancı olarak itham ederken gerçekten şiddete maruz kalan nice kadın varken yaptığının onlara ihanet etmek olduğunu söyledi. Hülya fiziksel şiddetten bahsederken Aysel Aslan tarafından psikolojik şiddete maruz kaldığını anlatmaya çalışıyordu. Hülya zaten hayatını fiziksel ve psikolojik baskı üzerine kurmuş olduğu için Aysel’in sözlerinden etkilenmedi bile. Gerçek hayatta şiddetin her türlüsüne şahit oluyorken en azından dizi senaryolarında maruz kalmasak keşke.
Aysel Aslan’a hayallerini yıktığı için bedel ödetmek isterken, Hülya ona oğlunun pesinde olmanın ona tuzak kurmanın bedelini canıyla ödetecek bir plan yaptı.
Aslan ve Devin’in İzmir uçuşunda karşılaşmalarından bir hafta sonra çıktıkları ilk randevu oldukça eğlenceliydi. İlk bölümden “Sıkılırsam kalkarım” sözü Devin’le özdeşleşti. Devin sıkıldığını hissettiği anda rezervasyon yaptığı restorandan kalkan Aslan onu bir düğüne götürdü. Düğün sahnesi çok doğal ve eğlenceliydi. Tanımadıkları bir çiftin düğününde yediler içtiler, gelin ve damatla birlikte oynadılar hatta şarkı bile söylediler ama kimse onlara siz kimsiniz diye sormadı. Gecenin sonunda ise dansla birlikte ilk öpüşme geldi. Ardından da ilk kavga. Aslan takip edildiklerini fark edip arabayı deli gibi kullanınca Devin’in hışmına uğramaktan kurtulamadı. Ona ailesiyle ilgili videoları izleyip onun kim olduğunu bilerek ve kabullenecek yemeğe çıktığını söylediğinde, ailesini araştırdığı için Devin’e bozuldu Aslan. Madem kim olduğu bilinsin istemiyordu o zaman ceketini cebindeki kartla birlikte bırakmayacaktı kızın evinde. Kendi nasıl Devin’i araştırdıysa, kızın da onu merak edip araştırmak en doğal hakkı. Bir de sana ne zaman ailemle ilgili yalan söyledim demez mi Aslan? Babası öldüğü halde her sene doğum gününü kutladıklarını anlatamamasını anlarım ama ilk günden ailem sıradan diyen kimdi acaba? Devin’in sözlerinden canı yanan Aslan misilleme yapmak için Devin’i babasından vurdu vurmasına ama bu hamlenin karşılığı burnuna kafa yemek oldu.
Hülya’nın hastalıklı bir şekilde oğluna takıntılı olmasının Aslan üzerindeki etkilerini ilerleyen bölümlerde daha iyi görürüz. Devin ona annesiyle ilişkisini sorduğunda sessiz kalıp zoraki bir şekilde iyi demesi, Aysel’in Hülya’ya “Sen ona bu kadar aşıkken Aslan’ın senden nefret ediyor olması canını çok yakıyor değil mi ?”demesi, Aslan’ın annesinden ısrarla hayatına karışmamasını talep etmesi, annesi aradığında telefonu isteksiz açması, gözlerini devirerek konuşmaları bıkkınlığına işaret olsa da ilişkileri hakkında biraz olsun fikir verse de yeterli değil ilk bölüm için.
“Bütün mutlu aileler birbirine benzer ama bütün mutsuz ailelerin kendilerine özgü bir mutsuzlukları vardır. Biz bayılmıyor muyuz ya aile konusu gelince her şeyi böyle didik didik edip macunlamaya? Onlardan aldığımız mutsuzluğu bile kutsuyoruz. Hatta en hastalıklı olan şey de ne biliyor musun? Öyle bir yer ki bu aile denilen yer, bütün kötülükler iyi niyetle yapılır. Böyle tatlı tatlı…”
Annesinin Devin’i takip ettirdiğini öğrenen Aslan Devin’e gitti. Ondan özür diledikten sonra babasının intiharını ilk kez sesli olarak itiraf ettiğini dile getirdi. Babasını çok sevdiğini ama onun hiçbir zaman başını okşayıp ona sevdiğini söylemediğini, bu sözü babasından bir kez duymak için her şeyi yapabileceğini ekledi. Devin’den ikinci bir şans istedi. Ona kazanamayacağı en güzel kavgası olacağını, kaybedeceğini bile bile bunu istediğini ekledi. Onu ertesi gün kendisini en iyi taşıyacağı yere götüreceğini söyledi. Aynı saatte onu bekleyeceğini ekledi. Devin bekleme dese de Aslan bekledi Devin de aşağıya indi.
Devin’de Aslan’ı etkileyen şey ortak yaraları mıydı kızın dobra halleri miydi? Daha ilk gördüğü gün nasıl etkilendiyse pilava ketçap bile sıkıp yedi ekibinin yanında. Devin’in ağzından konuşmayı da ihmal etmedi, onlara önyargılı olduklarını söylerken.
Aslan Devin’i akşam yemeğine getirerek Hülya’ya meydan okudu. Devin aileyle tanışıp yemek sofrasına oturulduğu sırada ise Hülya’nın adamı arabasıyla yola çıkan Aysel’e kaza yaptırdığını gördük. Yemek sofrasının hazırlanmasıyla başlayan bölüm sofrada yemek yenirken sona erdi.
Aslan’ın adamlarını ve sağ kolu İskoç’u sevdim. Birlikte sahneleri eğlenceli olacak gibi.
Yeni bölüm tanıtımı yine çift bazlı geldi. Devin bu ilişkinin yürümesinin imkânsız olduğunu dile getirse de kendini Aslan’ın yanaşmaktan alıkoyamayacak gibi duruyor. Birlikte ne yanlışlar yapacaklarını merakla bekliyorum.
Hülya ve Devin’li ön izlemeyi sevdim. Hülya Devin’in kolay lokma olmadığını anlayacak bence bu bölüm. Otoritesini sarsmaya aday olacak bir gelini o aileye kolayına sokmaz. Girmesini engellemek için her şeyi yapar en azından.
Aslan ve Devin’in mutlu başlayan ilişkisi ne sınavlardan geçecek ilerleyen bölümlerde izleyeceğiz.
Sosyal medyada, Kıvanç TATLITUĞ’un talebiyle dizinin 1 sezon olarak planlandığını, 30 bölüm sürmesinin düşünüldüğünü okudum. Haber doğruysa gereksiz uzatmalar olmadan, hikayeyi dolu dolu izleyeceğiz demektir. Hikayenin derdini anlatabilmesi, karakterlerin derinliğinin layıkıyla verilmesi en büyük dileğim.
Bu keyifli bölüm için tüm ekibin emeklerine sağlık. Dizinin yolu açık olsun. Yeni bölümde görüşmek dileğiyle keyifli okumalar.