Arıza ikinci bölümünde ilk bölüme göre çok daha güzel bir reyting elde etti: Total’de 5.20 reyting ile 14.13 share, AB’de 5,62 reytingle 14,59 share ve ABC1’de ise 5,42 reyting ile 14,13 share…
2. bölüm izlenimleri konuk yazarım Gözde ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar ^^ (For my foreign followers, please go to select language section for google translate. On the top right side of the screen for desktop, Last line on the hamburger menu bar for mobile)
Geçtiğimiz bölümü Ali Rıza’nın Burak’ı vurmak üzere olduğu anda bırakmıştık. Elbette Ali Rıza’nın intikamını hemen alamayacağı belliydi, yoksa dizinin ana hikayesi olmaz. Eş zamanlı olarak Fuat Ersoylu da Ali Rıza’nın evine gelip ailesini öldürmekle tehdit edince, Ali Rıza Burak’ı öldürmekten vazgeçmek zorunda kaldı. Tabii Ali Rıza’nın haklı olarak ailesine bir şey olmayacağına inanması gerekiyordu ki silahını indirsin. Ona bu güvenceyi veren Halide oldu. Daha kısa bir süredir tanısalar da birbirlerini Ali Rıza ona güvendi. Çünkü Ali Rıza Halide’nin sözüne güvenilir biri olduğunu daha ilk günden anlamıştı.
Halide, “Hayata ve sana borcum.” diyerek Ali Rıza’nın yanında olacağını söylüyor ama yakında bir de kalbi ona düğümlendiği için yanında olacak. Henüz aralarındaki çekim aşkla arkadaşlık arasında bir yerde; çok büyük, değerli bir yakınlıkları var. Birbirlerine sorgusuz, sualsiz güvenebiliyorlar. Halide daha yeni tanıdığı bu adama en büyük yarasını açabiliyor. İnsan bazen görür görmez hisseder birini sevip sevmeyeceğini; onunla arkadaş, dost, sevgili olup olamayacağını. Onlar da birilerini ilk görüşte sevdiler. Önce iki iyi arkadaş, sonra sevgili olacaklar. Güven üzerine inşa edecekler aşklarını.
Fatih’e katılıyorum:
“Gözümün önünde bir aşk hikayesi doğuyor. Ali Rıza ile Halide.”
Ali Rıza’nın yarası şimdi çok taze. Biraz daha zaman geçsin kalbinin Halide için çarptığını fark edecek. Aynı şey Halide için de geçerli. O da şu an kanayan yarasıyla baş etmeye çalışıyor. Yarasına neden olanlarla savaşı başladığında kalbi aşkla atacak onun da.
Resmi hesaplarımız bu hafta bizimle bu şahane ArHal fotoğrafını paylaştılar. Halide ve Ali Rıza aşkı resmen başladığında bu kare gibi bizi heyecanlandıran karelere tanık olmak için sabırsızlanıyorum.
Mesela ilerde bu kolye takma sahnesi bu defa gözlerde aşk varken tekrarlanırsa çok güzel olur. Böylesi bile gözlerimden kalpler çıkarttı.
Bölümün temposu ilk bölüme göre düşüktü. Yalan yok, özellikle Ali Rıza’nın Burak’ın evinden çıkışına kadar olan dakikalarda yer yer sıkıldım. Ama bu etapta karakterleri biraz daha tanıdık. Ali Rıza’nın ne kadar sabırlı bir adam olduğunu gördük. Benim karşımda Burak gibi biri olsa, ailemi düşünmeyip şarjörü üzerine boşaltabilirdim. Susacağı yerde kendine silah çeken adamı sinirlendirmek için elinden geleni ardına koymadı. En azından Ali Rıza evden çıkmadan şarjörü Burak’a isabet etmeyecek şekilde boşalttı da içim soğudu.
Ali Rıza’nın kardeşi Mert’in de arıza olduğunu öğrendik. Fuat Ersoylu sözde eve taziyeye geldiğinde ona bıçak çekmeye kalkmış.
Halide’nin ne kadar cesur, gözü kara, tam bir kraliçe olduğunu bir kez daha gördük. Fuat’ın adamını susturuşu, eve girişi, Fuat’a diklenişi ile aslında ne kadar kaçsa da o dünyanın kadını gibiydi.
Ali Rıza’nın Nihan’ın üç farklı yaşını hatırladığı flashback sahnesi bölümün en iyisiydi kesinlikle. Sabit planlar yerine kamera Ali Rıza’nın etrafında dönerken karşısındaki oyuncunun değişmesi güzel planlanmıştı. Her yaşa ayrı anılar, ayrı duygular. Ali Rıza’nın duygu değişimleri, Nihan büyüdükçe gerçeği daha çok idrak edişiyle yüzüne çöken hüzün, gözlerindeki o yaş. Hiç konuşmadan yine gözleriyle yaktı geçti bizi Tolga Sarıtaş.
Annesi ve ağabeyleriyle son gecesine dair mutlu anları seyreden Halide ve Nihan’ın mezarında yatan Ferit sahneleri de bölümün ciğer bırakmayan diğer sahneleri oldu benim için. Kesinlikle dizinin duygu yoğunluğu olan sahneleri her şeyiyle dört dörtlük.
Burak’ın Halide onu iki kez reddettiği halde yine de Haşmet’ten istemeye kalkması da yüzsüzlüğün daniskası. Halide’nin onu koruduğunu sanması da tam bir ahmaklık. Neyse ki Haşmet ağzının payını verdi.
“Allah gecinden versin baban öldü de haberimiz mi yok? Kaldı ki sen babanın yasını tutmadan kız isteyecek tıynette bir çocuk değildin.”
Gerçi Fuat’la birlikte istemeye gelseler de Halide istemediği sürece bu evlilik olmaz. Zaten Halide’nin ailesini öldürenlerden biri olan Burak’ın onu sevmesi bile yanlışken, bu yanlışı sürdürmekte ısrarcı olmasını anlamak mümkün değil. Normalde yüzüne bakmakta bile zorlanması lazım. Ama o bunlar yaşanmamışçasına çok rahat. Olgun Toker’in Burak’ı çok iyi canlandırdığını kabul etmeyen çıkmaz herhalde ama Burak karakteri çok sinir bozucu.
Ah Mert! Keşke düşünmeden hareket etmeseydin. Boşu boşuna belaya bulaşmış oldun. Sıradan bir otoparkçı olsalar neyse de Burak’ın maşası bu Faik. Ali Rıza seni oradan kolay kolay çekip çıkaramaz da. Sanırım Rukiye’nin gözyaşı hiç dinmeyecek iki oğluna birden endişelenmekten.
Avukat Füsun’un da güçlü, ilkeli bir kadın olmasına bayılıyorum. Üstüne basa basa mafya avukatlığı yapmayacağını söyleyen Füsun, Ali Rıza’nın avukatı olmaya devam edecek mi peki? Yoksa ona olan öfkesiyle gidip Murat Ersoylu’nun teklifini mi kabul edecek?
Ve Füsun ile Murat arasında kesin bir şeyler olacak. O elektriği ilk yan yana geldikleri an hissetmemek mümkün değildi.
Yalnız Füsun şu an kıskandığı Halide’den ayar yemese iyiydi. Bu kıskançlıkla yanlış adımlar atacak gibi…
“Siz niye benimle bu şekilde konuşuyorsunuz bilmiyorum ama benim yakınım Ali Rıza, Burak Ersoylu hiçbir şeyim değil.”
Muzaffer’in Mithat’ın yaptırdığı video paylaşım işini Haşmet’in adamı Sabri’ye yıkması önemli bir hamleydi. Haşmet ile Fuat arasındaki savaşın ilk adımları atıldı. Ersoylular’ı bitirmek için Fuat ile Haşmet’i karşı karşıya getirme hamlesi güzel planlanmıştı. Acaba bir yandan da Haşmet’in ailesini katledenlerin gerçek kimliklerini de biliyorlar mı diye de düşünmedim değil.
Fuat köşesine çekildi diye Haşmet’i küçümsemeye kalkıyor, ama Haşmet ailesinin katlinde onun parmağı olduğunu öğrendiğinde Fuat o küçümsediği adamdan kaçacak delik aramalı. Karakter tanıtımlarında Haşmet’in Ali Rıza’yı yanına alacağı yazıyordu. E düşmanları aynı kişi olunca bundan daha doğal bir şey olabilir mi? Öyle elini eteğini çekip pijamasıyla evde oturuyor diye Haşmet’i ciddiye almayanlara Haşmet’in duruşu bile yeter. Senin devrin geçti diyen Fuat bile Haşmet’e diklenirken son anda nasıl korkmaya başladı gördük.
Ali Rıza’nın Burak’ın tüm adamlarını tek tek indirmesini askerliğini komando olarak yapmasına yormuştum. Ancak sebep sadece bu değil, aynı zamanda askerdeyken devletin bazı operasyonlarına çıkmasıymış. Muzaffer meğer kendi bitiremediği işi Ali Rıza’nın yapabilmesi için uygun zamanı kolluyormuş. Tabii keşke uygun zaman bu şekilde gelmeseydi, Ali Rıza kayıplar vermeden bu düzeni yıkmak için yola çıksaydı. Ama yine de Ali Rıza’nın sadece kardeşinin intikamını almak için değil, bu düzeni tamamen bitirmek için yola çıkışını sevdim. Hem bu vesileyle Halide ile daha yakın olacaklar.
Ali Rıza’nın bilmeden Muzaffer tarafından seçilmiş olması, bunun babasının devletteki vazifesine bağlanması mantıklı ancak keşke seçilmiş olduğunu Ali Rıza da bilseydi. Bu şekilde kullanılmışlık hissi doğuruyor sanki. Çok geçmeden Muzaffer bu gerçeği onunla paylaşmalı.
Halide’nin kolyenin kimden düştüğünden emin olmadan, şüphelerini babasıyla paylaşmaması yerindeydi. Elinde kanıt olmadan kimseyi suçlamayan adaletli biri o. İlk bölümde duruşmaya taraf olmak isteyişi de bunun göstergesiydi. Ali Rıza’dan rica ederek avukatı Füsun’dan mobese kamerası görüntülerini alamayınca düğünde çekilen videoya ulaştı ve kolyenin Burak’tan düştüğüne emin oldu. Yalnız sahneyi televizyondan seyredemedim, bilgisayardan da birkaç kez baktım ama Burak’ın cebinden sallanan kolyeyi bir türlü fark edemedim. Keşke Halide’nin elindeki gibi Burak’taki kolyeyi de yakın plan görseydik.
Herhalde Burak’ın silahından kurşun çıkan görüntüleri bir şekilde Ersoylular sildirmiştir. Yoksa mobese kamerası görüntülerinde bunu bulamayan Füsun, bu görüntülerle ispatlardı.
Geçtiğimiz bölüm eleştirdiğim müziklerde bu bölüm ciddi anlamda gelişme vardı. Zaten Cem Tuncer’den kötü bir müzik beklemem. Rap şarkı kullanımını da eleştirmiştim ancak Full depo adlı şarkı Ali Rıza ve arkadaşlarının ilk operasyonuna çok yakışmıştı doğrusu.
Burak, Ali Rıza’yı taksici diye fazla hafife aldı. Ama ona hatırlatmak isterim: “Ummadığın taş baş yarar”. Ali Rıza daha ilk operasyonuyla Burak’ın başında olduğu sevkiyata zarar verdi. Taksi durağındaki Hasan ve Fatih’le güzel bir ekip oldular. İlk bölüm Burak’la kavgasına karıştılar diye kızmıştım onlara ama Ali Rıza’ya Arıza olma yolundaki destekleri mühim. Ali Rıza, Burak’ın evine girdiği gece sayesinde nam salmaya başlamıştı, Yaşar’ın zorla çalıştırdığı tır şoförlerini zorla mal taşımaktan kurtararak, borçlarını ödeyerek resmen Robin Hood’u oldu onların. Ve artık “Arıza efsanesi doğuyor.” diyebilir miyiz? Benim cevabım belli, ya sizin?
Tweet’iyle yazıma renk katan Beklenen Kral‘a teşekkürler.
Arıza bölüm yorumları için tıklayın
Fragmana göre bizi çok daha hareketli bir bölüm bekliyor. Ali Rıza’nın Mithat’a verdiği cevap ise bölümün en dikkat çeken anlarından olacak besbelli:
“Mithat: Sen bizim düzenimizi bozmaya mı geldin? Senin gibi nicelerini gördük. Çoğunun da salası okunmadı.
Ali Rıza: Ben doğduğunda rahmetli babam kulağıma önce ezan, sonra sala okumuş. Kimsenin bir şey okumasına gerek yok.”
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 82. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.