Arıza 18. bölümde, yine hak ettiği seviyede olmasa da bir önceki bölüme göre reytingleri yükseltti. Total’de 6,10 reyting ile 4., AB’de 3,95 reyting ile 8. ve ABC’de 4,99 reytingle 6. oldu. Bölüm izlenimleri konuk yazar Gözde‘nin kaleminden. Keyifli okumalar ^^
Her hafta bölümü beğendiğimi söyleyip çoğunlukla övüyorum değil mi? Ama bu bölüm bir başka. Beklentimin de üzerinde bir bölümdü, gittikçe yükselen bir grafik çiziyor sevgili dizim.
Geçtiğimiz bölümü Ali Rıza’nın Halide’nin canını kurtarmak için kendini feda ettiği takasla noktalamıştık. Tabii ki Ali Rıza’nın bir planı vardı ve Murat’ı alıkoymuştu. Böylece hem Halide kurtulacak hem de o canından olmayacaktı. Ama henüz o, Murat’ı aldığını Burak’a ispatlayamayan İhtiyar’ın adamları herkesi topladı.
O esnada Haşmet, İhtiyar’ın yanından dönmüş Fuat’la yüzleşiyordu. Fuat’ın yediği onca kurşundan sonra hemen ayağa dikilmeyip tekerli sandalyeye muhtaç olması tam istediğim gibi olmuş. Hep de öyle kalır umarım. Haşmet, uğradığı ihanet karşısında beklediğimden çok daha sakindi. Ara ara öfkelenecek gibi olsa da öfkesini dizginliyordu. Mesela İhtiyar’ın adamları tarafından buluşma mekanına getirilen Halide, eline bir silah alsa tekrar Fuat’ı vuracak kadar öfkeliydi. Ama Haşmet’in böyle olması gerekçesine bakıldığından maalesef normal. İhtiyar ile Halide’nin canı karşılığında ateşkes anlaşması yapmış. Aslında böyle bir ihanet karşısında elinin kolunun bağlanması, öfkeyi içinde tutmaya çalışmak çok zor ama Haşmet bunu başaracak kadar çok seviyor kızını. Bu kişisel güçten de öte. Fuat’ın kendisine ağabeylik yapan, kol kanat geren insana böyle bir ihanette bulunma gerekçesi güç ve kıskançlıkmış. Halbuki Haşmet hiç de bahsettiği gibi biri değil. Haşmet’in de belirttiği gibi arkasında kendisi olmasaydı Fuat konsorsiyumun başında işleri bu kadar büyütemezdi. Haşmet’e duydukları saygı ve güvenden dolayı insanlar manevi kardeşi diye bildikleri Fuat’la birlikte yürümüşler.
İhtiyar’ın ateşkes dışında başka kararları da vardı. Konsorsiyum toplantısında açıklanan bu kararların bazıları beklediğim gibiydi, bazıları ise sürprizliydi. Ölen Galip ve Şehmuz’un yeri şimdilik boş ama bir an önce dolacak. Peki yerlerine kimler geçecek ve onları kim oynayacak? Umarım onlar gibi oyunculuk gücü yüksek, hatta daha güçlü gözüken iki isim olur. Tabii bizim için en önemlisi şu iki karardı:
“3 – Bundan böyle yeni patron Mithat Burgaz’dır. 4 – Fuat Ersoylu sağlık sorunları nedeniyle tamamen geri çekilecek, onu ve ailesini oğullarından biri temsil edecektir.”
Fuat, ihaneti açığa çıktıktan ve Haşmet-Fuat arasında problem varken yeni patronun Mithat olması yerinde oldu. Mithat, sonunda istediği koltuğa oturdu. Hem istekli hem de o koltuğu elde etmek için yaptığı hamleler oldukça başarılıydı. Tabii Burak’ın tokat yediği videoyu internete salarak Nihan’ın ölümüne dolaylı yoldan sebep olması dışında. Bence Mithat çok iyi bir patron olur. İşleri büyütebilecek potansiyele sahip.
Esas merak ettiğim şeylerden biri şu: Haşmet konsorsiyumu bitirmek için Ali Rıza ile anlaşmıştı. O masaya da tekrar bu yüzden oturmuştu. Son olaylardan sonra bu fikrinden vaz mı geçti? Ali Rıza’ya söyledikleri bence vazgeçtiğini ve onun da vazgeçmesi gerektiğini ifade ediyordu.
Fuat’ın hem patronluktan gönderilmesine hem de sağlık sorunları nedeniyle geri çekilmesine büyük tepki vermesi doğal. Hele bir de temsilci olacak oğul da Murat olursa. Malum Burak kendisine benziyor ve bu işleri yapmaktan da oldukça memnun. Onu rahatça yönlendirebilirdi. Açıkçası bu işlerden kaçmak için fırsat kollayan Murat’ın mecburiyetten bu işin en önemli noktalarından birinde yer alacak olması büyük sürpriz oldu. Ama Murat ailenin içinde en doğru düşünebilecek kişi. Önce kişisel çıkarlarını değil, ortaklıktaki sorumluluklarını ve ailesini düşünecek kişi. Burak sanki daha yeni hakkında infaz kararı verilmemiş gibi hem ailenin yeni temsilcisi olup hem de masanın patronu olmayı hayal ediyordu. Tıpkı Halide’yle bir gün bir araya gelebileceğini hayal ettiği gibi. Fazla hayalperest bir arkadaş kendileri. ^^ Özgüveni haddinden fazla. Evet, potansiyeli yüksek bir kötü ama doğru düşünemiyor çoğu zaman. Bu bölüm, Halide ve ArHal çiftinden uzak durduğu için de pek mesudum doğrusu.
Bölümdeki genel havadan anlaşıldığına göre İhtiyar çok güçlü biri. Çalıştığı adamlar bile çok profesyonel. Muzaffer’in öngördüğü gibi İhtiyar kendisi mi Ali Rıza’yı beğenip yanına alacak acaba? Ali Rıza o ilk yükseldiği dönemdeki gibi devam ederse bu mümkün. Muzaffer’in Ali Rıza’nın hayatında biri olmasına tepki göstermesini haklı buluyorum. Bakın Ali Rıza Halide’yle konuşurken Muzaffer’in kafasına dayadığı silahı fark etmedi. Yalnız fragmanda cidden o silahı dayayan kişi İhtiyar ya da adamı sanmıştım. Bu hafta da tanışamadık kendisiyle.
Fatih’in cenazesinde yeteri kadar duygulanamadım. Yoksa çekimler, oyunculuk, duygu çok iyiydi. Ama cenazeye katılan Füsun, Ali Rıza’nın yanına gelip direkt bu ölümden onu sorumlu tutan konuşmalar yapınca sinirlerim zıpladı. Duyan da kendisi Burak’la daha bu bölüm şakalaşmadı sanır.
Halide ve Haşmet’in Ali Rıza’ya yakın oldukları için cenazede bulunmaları gerekliydi. Aşk sevinçte de acıda da omuz omuza olmaktır çünkü. Cenaze bittiğinde Halide ile Ali Rıza’nın kol kola yürümesi çok güzeldi ama sadece onlar değil, Rukiye ile Haşmet de kol kola yürüyorlardı. Tabii daha önce de onları yakıştıran ben hemen bu ikiliyi shipledim birçok Arıza fanı gibi. ^^ Bakalım HaşRuk, sadece dünür mü olacak, yoksa hem dünür hem kinci baharını birlikte geçirecek bir çift mi? Belki siz de sevdayı yeniden birbirinizde bulursunuz kim bilir.
“Bu acının, kederin içinde nasıl da bir çiçek gibi filizleniyorlar. Bu savaşı, bu acıyı, bu ölümleri bitirecek olan tek şey sevdadır Haşmet Bey. Bizim çok önce kaybettiğimiz, onların yeni bulduğu sevda…”
Tabii ki Ali Rıza, Haşmet’in izniyle Fatih’e bunu yapanları cezalandırdı ama Ersoylular gibi kadınlara dokunmadan. Fatih’in arabasına binen kadını öldürmeyip ona bir görev verdiler.
Füsun ve Derya ikilisi için hislerim hiç değişmiyor. Tabii bu ikinin yanına üçüncü olarak da Rasim’i ekleyebiliriz. Eğer diziden birileri ayrılacaksa bu üçünü tercih ederim. Bakalım Füsun, Murat’ın konsorsiyumda babasının yerini alması karşısında ne olursa olsun sevdiği adamın yanında duracak mı? Murat’a aşık olmasında en büyük etken Murat’ın Burak gibi biri olmayıp o dünyanın içinde olmak istemeyişiydi. Şimdi ister istemez olmak istemediği birine dönüşecek yavaş yavaş. Gerçekten seven bir kadın, Murat’ın buna mecbur olduğunu anlayıp onun yanında olur. Kolaydı öyle her şeyi geride bırakıp ilanlarına baktıkları evde mutlu mesut yaşamak. Gerçek aşk her haliyle sevdiğini kabullenmektir. Sizce Füsun ne yapacak? Derya ise Burak’a kendini affettirmeye çalışan bir zavallıydı. Genlerinden gelen kurnaz zekayı görmek istiyorum artık. Rasim ise çok işlevsiz, Fuat’a ajanlık gibi bir görevle etkisiz eleman olmaktan kurtulabilir belki.
Halide ile Ali Rıza artık yeniden iki sevgili. Hem de Haşmet’ten de onaylı. Bundan böyle onları ayrı değil, birlikte mücadele ederken görelim. Birbirlerini canının feda edecek kadar çok seven bir çift de ayrı olmamalı zaten. Her ikisi de başka konulardan yeterince dertliyken aşk hayatları güzel gitmeli.
“Ben senin ışığınsam eğer; sen benim havamsın, nefesimsin, suyumsun. Başka hiçbir şeyden korkmuyorum. Bir tek yokluğun… Yokluğun dışında hiçbir şey korkutmuyor beni.”
Umarım bir daha böyle bir ayrılık yaşamazlar ama şom ağzımı açmış gibi olmayayım, Halide Ali Rıza’nın zaafıyken bu ne yazık ki kaçınılmaz son. En iyisi “Tıp.” deyip günler sonra ilk defa birbirlerini sımsıkı sarıldıkları sahnenin en güzel anından bahsedeyim: Ali Rıza’nın Halide’yi boynundan öpmesi. Çıtayı yükseltti beyim. ^^ Dudaktan bile kırk yılda bir öpen adam boyundan öpüyor. Artık nasıl bir aşk, özlem, istekse bu. Zaten Halide konuşurken dudaklarını emmesinden belliydi. ^^ Detaylara takıldığım doğrudur. ^^
Akşamına Ali Rıza Halide’ye telefon ettiğinde sadece ikisinin herkesten, her şeyden uzak bir gün geçirmelerini istedi ya, ben de Halide gibi soruyorum: Ne zaman? O gün ne zaman gelir acaba?
Ön izleme sonrası ArHal ilk defa birlikte olacaklar diye bir heves geçtim ekran başına. Bir de sahne gelmeden hemen evvel dizinin resmi Twitter hesabı admin’i “Beklediğiniz sahne geliyor, vaziyet alın.” yazınca, “Kesin azıcık da olsa bir şeyler göreceğiz, sonra o sabahki Ali Rıza’nın bornozlu olduğu sahneye geçeceğiz.” dedim. Ama çok fena yere çakıldık. Resmen kandırıldık ama mantıklı düşününce Halide ile Ali Rıza’nın ilk birlikteliği için doğru an değildi. Ali Rıza’nın dostu Fatih daha yeni ölmüş, gündüz cenazesi yapılmıştı ve Ali Rıza da bayağı sarhoştu. Hem Fatih’in anısına saygısızlık olurdu hem de Ali Rıza ne yaşadıklarını eksiksiz hatırlamalı. Üç bölüm içinde gerçekleşir diye iddia etmiştim, kaldı iki. ^^
Ali Rıza yorucu bir günün ardından otelin barında içiyordu. Bayağı da çakırkeyifti. Ama Halide yanına gelince mutluluktan uçacak kadar da ayık. Halide’de de maşallah radar gibi gözleriyle mekanı tarayıp hemen kıskandı sevdiğini. Eminim Ali Rıza kıskandığı o kadınların farkında bile değildi.
Halide: “Bakıyorum da bütün gözler üzerinde.“
Ali Rıza: “Haa? Bu kadar güzel bir kadının yanında şu adamın ne işi var diye bakıyorlardır.”
Halide: “Yemezler. Sen de farkındasın sana nasıl baktıklarının.”
Ali Rıza: “Değilim, nasıl bakıyorlarmış? Benim senden başka kimseyi gözüm görmüyor ki.”
Halide: “Aferin. Bunlar tam olarak doğru laflar.”
Ali Rıza, geleceğine dair düşündüklerinde çok da haksız değildi bence. O da bu yolda kaybedenlerden oldu. Bir sevdiğini daha kaybetti. Ve yavaş yavaş kendini de kaybediyor gibi biraz. Sanki o ilk konsorsiyumu ve Ersoylular’ı bitirmek isteyen Ali Rıza değil, konsorsiyumun gerçek kılıcı Arıza vardı karşımızda. Umarım ben yanılırım.
Halide, Ali Rıza’yı daha fazla içmeyip uyusun diye odaya çıkardığında beklediğimizin aksine sadece aşk dolu, romantik bir sahneyle karşılaştık.
“Naptın ya, otele mi attın beni?”
Ben de tam olarak böyle düşünmüştüm ama Halide sadece yorgun sevdiğinin uyuyabilmesini istemiş. Yan yana yatıp birbirinin yanaklarını okşadılar sadece. Birlikte olmadılar ama insan bir öpüşür ya. Zaten en az öpüşen dizi çifti kendileri malum. Ali Rıza’nın sarhoş hali çok tatlı değil miydi ya? Bayıldım. ^^ Yanaklarını sıkmak istediğiniz çocuklar olur ya, tıpkı öyleydi. Öyle sarhoş olup sağa sola bulaşan, bağırıp çağıran, içmesin denilen tiplerden değil; aksine içinden geçen güzel şeyleri dile getiren, esprili biri olmuştu.
Ali Rıza: “Hani o şarkıdaki laf ya. Hani sen dinliyormuşsun ya hep. Eğer gerçekten istiyorsan beni, ikna et kalbimi. Ben seni nasıl ikna ederim bilmiyorum ama… Ama ben hiç kimseyi böyle istemedim. Bence hiç kimse hiç kimseyi bu kadar istememiştir.”
Halide: “Sen sabah uyandığında bütün bu söylediklerini unutacaksın değil mi?”
Ali Rıza: “Hiii. Ne söyledim ki ben?” ^^
Ali Rıza, Halide’nin gözlerinin içine bakarak uykuya daldığında Rukiye’den ona gelen telefona Halide’nin cevap verdiği an size de 6. Bölüm’de Ali Rıza’nın Haşmet ile konuştuğu sahneyi hatırlattı mı? O gün Halide uyurken Ali Rıza onu seyretmişti, şimdi Halide Ali Rıza’yı.
Sabah Ali Rıza bornozla banyodan çıktığında karşısında kıyafeti, saçı değişmiş bir Halide buldu. Gece onu uyurken bırakıp gitmemiştir değil mi Halide? O da sevdiğinin yüzüne bakarak uykuya dalmıştır, sonra da ondan erken uyanmıştır herhalde. Geceden bahsederken ne kadar güzeldi yine çiftim. Yalnız Ali Rıza bu bölüm pek bir şakacıydı. Aşkla değişen, yüzü gülen, espriler yapan bir Ali Rıza yazdıkları için yeni senaristlerimize bir kez daha teşekkürler. Öbür türlü birazcık odun kalıyordu.
Ali Rıza: “Sabah seni göremeyince dedim herhalde ben dün gece rüya gördüm. Hoş bir rüya.”
Halide: “Hatırlıyorsun yani, öyle mi?”
Ali Rıza: “Yani hayal meyal bir şeyler hatırlıyorum.”
Halide: “Neymiş o şeyler?”
Ali Rıza: “Bir kadın vardı yanımda. Böyle güzel yüzlü, mavi gözlü, saçları tam böyle değildi ama, kokusu aynı, burnu, gözleri, dudakları…”
Halide: “Kimmiş o kadın?”
Ali Rıza: “Hatırlamıyorum. Bardaki kızlardan biriydi herhalde.”
Çiftimizin bir kahvaltısı daha bölünmese olmazdı. Önceki bölümlerde Hasan Ağabey’in evinde, şimdi de otel odasında. Şu çift ağız tadıyla bir kahvaltı edemeyecek mi yahu? Lütfen o baş başa geçirecekleri gün hiç kesintisiz bir kahvaltı sahnesi seyredelim.
Konsorsiyumdaki gücünü kaybeden Fuat ve Burak, İhtiyar’a rağmen Haşmet, Mithat ve Ali Rıza’yı öldürmeye çalıştılar. Üçüne de eşzamanlı suikast düzenlendi. Murat’ın onların bu planlarını bu üç kişiye de haber verip hayatlarını kurtarması çok doğru bir hamleydi. Çünkü eğer onlardan biri bile ölseydi ittifak bozulacak, İhtiyar Fuat ile Burak’ı da cezalandıracaktı. Açıkçası Murat’a böyle bir misyon yüklenmesinden ve onu jilet gibi bir takım elbiseyle Ali Rıza ile omuz omuza görmekten çok memnunum, en azından Haşmet’in ailesini öldüren katillerden biri olduğu ortaya çıkana kadar.
Bu planlar sayesinde Erol ve Ahmet de Fuat ve Burak tarafından öldürtülmüş oldu ve bu konudaki sorun da ortadan kalktı. Fuat, onları öldürmelerinin iç hesaplaşma olmadığını iddia etmeye çalışmıştı çünkü. Şimdi Haşmet, Fuat’a ne yapacak? Ailesinden birine zarar gelirse sözün yerini öfkenin alacağını söylemişti. Bu saldırıların ardından eline silahını alıp Fuat’ın karşısına çıktığına göre, ittifakın bozulması pahasına onu öldürecek mi? Bence risk almayıp kendine hakim olacaktır. Bu gözdağı Fuat’ı uzun süre bir hamle yapmadan yerinde tutar.
Emeği geçen herkesin ellerine sağlık. Peki sizler bu bölümü nasıl buldunuz?
Arıza bölüm yorumları için tıklayın
Deha 9.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.