Arıza 11. bölümünde 6 üstü reytinglere kavuştu. Reyting oranları Total’de 6,77 reyting 14,68 izlenme oranı 2., AB’de 4,68 reyting 10,54 izlenme oranı ve ABC1’de 6,27 reyting 12,74 izlenme oranı ile 4.oldu.
11. bölüm izlenimleri konuk yazar Gözde‘nin kaleminden. Keyifli okumalar ^^
Nihayet Halide ile Ali Rıza ilişkisi başladı ve ArHal artık resmen sevgili. Keşke Ali Rıza’nın öpücüğünden sonrasını da görebilseydik, Ali Rıza’nın aşkını bir de sözlerle duymak isterdim.
Halide ile Ali Rıza ilişkisi henüz dostlukla sevgililik arasında bir yerlerde. O yüzden de karşılıklı sahnelerinde hala el tutma ve sarılma evresindeyiz. Çünkü her ikisi de ilişkiler konusunda tecrübesiz. Aslen çabuk olgunlaşmış, kendilerini kapamış, kabuğuna çekilmiş iki insan var karşımızda. Halide hastaları ve babası için yaşarken Ali Rıza da ailesi için yaşamış. İkisi de kendilerini geri plana atmış. Evet beklediğimiz şeyler içgüdüsel olarak ve çevremizden gördüklerimizle gerçekleşir ama bunlar hemen gerçekleşmiyor diye de çiftimize soğuk demeyelim lütfen. Hem eski Türk filmleri kokan bu nahifliği seviyorum ben. Bir de senaristler ilişkiyi yavaş yavaş açıyorlar, yani sabredersek çok güzel sahnelerin bizi beklediğine eminim. Ama bu sahneler daha uzun olursa, daha fazla olursa çok daha iyi olur. Dizide aşkı daha fazla görmek istiyorum.
Ali Rıza’nın tecrübesizliğini, kadınlara nasıl davranılacağını bilmediğini gözümüze dan diye sokuyorlar. Evet, eylemlerle gösteriyor kalbinden geçenleri ama bunu dile getirmiyor. Halide için davetten çıkıp bütün gece polikliniği boyuyor ama iş bunu dillendirmeye gelince verdiği cevap gerçekten de Halide’nin şu karşılığını hak ediyor.
Halide: Sen gerçekten nasıl bir adamsın? Bütün gece boya mı yaptın?
Ali Rıza: Ben öğrenciyken bütün harçlığımı ondan çıkardım, alışkınım boya yapmaya.
Halide: Dün gece bütün İstanbul’un en güçlü adamları senin onuruna davet veriyor, sen oradan çıkıp beni mutlu etmek için boya yapıyorsun, ama bunu söylemeye mi çekiniyorsun?
Ali Rıza: Ben sana verdiğim değeri yaparak gösterdim zaten. Bunu konuşmanın ne önemi var?
Halide: Kadınlar bazen kendileri için yapılan fedakarlıkları duymaktan da hoşlanırlar Ali Rıza.
Yalnız gerçekten de hem boya yapması hem sabahına eşyaları göndermesi, bir de çiçek yollaması çok ince hareketler. Bir de şahane bir not yazmış ki Halide’nin bütün endişelerini dindirecek cinstendi, bayıldım. Yalnız ekipte notu yazan arkadaş imla kurallarını bilmiyormuş. ^^
“Dünya döndükçe bizim için vakit var demektir…”
Halide ile Ali Rıza’nın durakta ekmek arası bir şeyler yemesi yerine ben de bir restoranda baş başa bir yemek yemelerini isterim elbette. Ama böylesi de Ali Rıza’nın alışkanlıklarına daha uygun. Ali Rıza’nın restoranda yemeklere gittiğini pek sanmıyorum. Hem onlar böyle de mutlu. Zaten Ali Rıza’nın Halide’ye bardaki geceden bir yemek sözü var. Halide ona hatırlatır, elbet giderler tabii ayrılmazlarsa.
Halide ile Ali Rıza aşkının imkansızlığı Burak’tan gelen bir üçgenden kaynaklanmıyor. Hem Ali Rıza’nın görevi hem Haşmet bu ilişkiyi yeterince imkansız kılıyor zaten. Muzaffer de Haşmet de Ali Rıza’yı bir seçime zorlamakta kendilerince haklı. Hem görevin hem bu ilişkinin bir arada yürümesi bence de çok zor. Ali Rıza Muzaffer’e “Halide artık benim zaafım değil, güç verenim.” diyor ama bence de hala bir zaaf. Ya ona olan aşkı yüzünden Haşmet’in endişelendiği gibi Halide zarar görürse… Ali Rıza’nın düşmanları olacak, bu çok mümkün. Önünde sonunda “Ya bu yoldan döneceksin ya Halide’den vazgeçeceksin.” noktasına geleceği apaçık.
Melek’in Halide’nin teyzesi olarak Rukiye ile dünür havasına girmesi, Mert ve Fatih’in devamlı Halide Yenge diye ortalarda dolanmaları keyifli sahnelerdi. Bu aşka bu kadar çok destek veren var ama bunlar da imkansızlığı değiştiremiyor maalesef… Tüm engellere rağmen Ali Rıza’nın uzun süre bir seçime direneceğini düşünüyorum.
Ali Rıza: Ben seninle geçireceğim bir saniye için bile, her türlü zorluğa göğüs gererim Halide. Benim endişem o zorluklarla senin karşılaşman.
Halide: Endişe etme. Ben seninle her türlü zorluğa varım.
Ali Rıza’nın yeraltı dünyasına girişi şerefine verilen davetteki ortam çok sıkıcıydı. ArHal çiftinin muhteşemliği olmasa katlanılır gibi değildi doğrusu. Özellikle Halide’nin güzelliği göz kamaştırıyordu. Ali Rıza takım elbise giymişti ama sanki isteksizliğinden biraz özensiz gibiydi. Nihan’ın düğünündeki halini hatırlayın mesela. Burası daha kalburüstü bir ortam olmasına rağmen orada daha jilet gibi görünüyordu elbisesi.
Ali Rıza’nın Halide’yi ilk gördüğünde dili tutulmasa olmazdı. Halide’yi beyazlar içinde görünce bir gün Ali Rıza ile evlenirken beyaz gelinlik içinde de ne kadar güzel olur diye aklımdan geçti doğrusu. ^^
“Hayatımda gördüğüm en güzel kadınsın.”
Halide doğal olarak bu ortamdan hiç hoşnut değildi. Ali Rıza’nın en başından beri bu yola girmesini istemediğini biliyoruz. Mecburen kabullenmeye çalışıyor ama Ali Rıza’nın bu yoldan dönemeyeceğinden, değişeceğinden endişelenmekte sonuna kadar haklı. Onu kaybetmek korkuyor çünkü bu yolda.
Ali Rıza: Endişelenecek bir şey yok Halide. Ben değişmedim. Aynı Ali Rıza’yım.
Halide: Bu geceden sonra her şey değişecek. Artık istesen de vazgeçemezsin.
Ali Rıza: Benim vazgeçemeyeceğim sensin.
Halide, Ali Rıza oradan çıkıp polikliniği boyamaya gitmeyi teklif ettiğinde onun buna vakit ayıramayacağından çok emindi ama bravo Ali Rıza’ya. Yorgun ve uykusuz kalsa bile aşık olduğu kadının yüzü gülsün diye fedakarlık yaptı.
Derya’nın sırf Halide’ye olan kıskançlığından Burak’la evlenmek istemesinden, ona karşı saçma sapan tavırlarından afakanlar bastı. Umarım sen de Halide gibi gerçek aşkı tadarsın da ona söylediklerinin pişmanlığını yaşarsın Derya. Yalnız davete Burak’ı çağırmakla hem iyi hem kötü yapmış oldu. Burak, Ali Rıza olay çıkaracak, rezil olacak diye beklerken Ali Rıza hiç umursamıyor gibi davranınca beklediği olmadı. Ali Rıza’ya tüm konsorsiyum üyeleri kıymetli hediyeler takdim ederken ve herkes şerefine kadeh kaldırırken elinden kayıp gidenler için büyük üzüntü yaşadı.
Burak’ın yaralanan elinin tedavisi için Halide’nin yeni polikliniğine gitmesi kadar şaşılmayacak şey yok. Derya, Halide’yi azarlayacağına Burak’a sahip çıksın önce. Halide’nin Burak’ı tedavi etmesine de kızmadım, bundan hiç memnun olmadığı aşikardı. Her doktor gibi vazifesini yaptı o da. Eğer bu durum tekrarlanmaya devam ederse Ali Rıza’ya da anlatacaktır. Ne bu durumu ne iki bölüm önce Burak’tan yardım isteyişini asla arkadan iş çevirmeye yormadım. Ben Halide’nin Ali Rıza’ya olan aşkından zerre şüphe duymuyorum.
Bu bölümün yıldızı Burak’tı desem Ali Rıza ve Halide fanları alınmazlar umarım. Benim zaten onların fanı olduğumu düzenli okuyucularım biliyor. Ama bu bölüm hem Ali Rıza’ya kurduğu oyunla hem duygudan duyguya geçişleriyle hem Olgun Toker’in oyunculuğuyla Burak bambaşkaydı. Geçen haftanın yazısını bitirirken söylediğim gibi Burak, Ali Rıza’ya iyice bilendi ve hemencecik ona karşı hamlelere başladı. Ama bu hamlelerle bir yandan babasının ortağı olduğu konsorsiyuma da zarar veriyor. Acaba bunu da bile isteye mi yapıyor?
Burak’ın evinden olunca yeni ev tutmak için Ali Rıza’nın mahallesini seçmesi akıllıca bir hamle. Devamlı gözünün önünde olup onu çıldırtmak tam onluk bir hareket. Ancak bir yandan çok da duygusuzca. Tamam, Ali Rıza’ya her şeyini elinden aldığı için büyük bir hınç besliyorsun, ailesinden ne istiyorsun? Seni her gördüklerinde acıları tazelenmek zorunda mı bu insanların? Burak’ı zaman zaman duygulu buluyordum ama o sadece kendiyle alakalı konularda duygusal. Önemli olan yalnız onun üzüntüleri, kendinden ve sevdiğini söylediği insanlardan başka kimse zerre umurunda değil. Yani tam bir bencil. Ali Rıza’nın yerinde olsam Muhtar Arıza esprisine karşı beni kimse engelleyemezdi. Fuat Ali Rıza’nın önünde sonunda bu başıboş kalan Burak’ı öldüreceği konusunda haksız sayılmaz. Ali Rıza-Burak karşılıklı sahnelerin enerjisi muhteşem yalnız. Konsorsiyum için değil de bu şekilde bir araya gelmeleri bu açıdan iyi oldu.
Burak ile Fikret’in ev halleri ise cidden öğrenci evi gibiydi. Aslında bu ona ders olsun, ömrünce hazır yemeğe alışmış, biraz emek sarf etsin.
Fuat’ın Burak’ı konsorsiyumdaki görevlerinden alsa, evden gönderse bile ona ne kadar düşkün olduğu bildiğimiz bir durum. Onu koruyabilmek için Murat’tan istediği yardım gayet akıllıca ancak Füsun bunu fark ettiğinde araları açılabilir. Aslında Murat gibi bir adamın Burak’ın cezasını çekmesine önayak olmasını, adaletten yana olmasını beklerim. Sanki yakında kendi işlediği suçtan dolayı sonunda adalete teslim olacakmış gibi hissediyorum.
Ali Rıza’nın ilk bölümde konuşmak için ofisine gittiği, onu karşısında ayakta diken, tehditler savuran Fuat’ın şimdi evinde karşılıklı oturup iş konuşması da cidden ironik. Ali Rıza için bu durum, acısını, öfkesini içine atmak zorunda kalmak çok zor olmalı.
Ali Rıza’nın Nihan’la ilgili özlem ve acısına sık sık tanık oluyoruz. Peki neden ilk bölümlerdeki gibi flashback’ler gelmiyor? Her bölüm ya da iki bölümde bir böyle sahneler olursa Ali Rıza’nın acısına, intikamına daha fazla ortak oluruz seyirci olarak.
Bu bölümde verilen kadına şiddete karşı mesajlar güzeldi. Öyle bilerek mesaj vermek amaçlı yazılmış gibi değil, durumlarla uyumluydu. Haşmet’in Fuat’ın Melek’i odaya kilitlemesi üzerine sözleri ve Ali Rıza’nın davete gelmeyen iki adama söylediği sözlerden bahsediyorum. E biz zaten daha ilk bölümden Ali Rıza’nın bu tavrına aşinayız Halide’yi kolundan tutup çekiştiren Burak’a attığı tokattan.
“Benim olduğum yerde kadına ses yükseltilmez, kötü muamele edilmez.”
Ali Rıza’nın taksici dostlarına her geçen gün daha fazla ısınıyorum. Onun yanında konsorsiyum çevresinden yeni birileri olacağına sırtını yaslayabileceği dostları çok daha fazla yakışıyor. Fatih Escobar’ın da laubaliliği bir tık törpülenince karakteri sevmeye başladım. Ramço’nun Numan’ın mahallesindeki sarhoş taklidi de çok güldürdü. Taksici-mahalle grubundaki bu komik-ağır başlı karakter dengesi güzel yazılıyor.
Ali Rıza’nın Burak ile Numan’ın kaçırdığı uyuşturucuları bulup onlardan geri alacağından zaten hiç şüphem yoktu. Şehmuz’la onları bulduğu zamanki iletişim tarzı da tam ona göreydi. Uyuşturucuya, yani beyaz zehre karşı olması, onları yakması da anlaşılabilir ama Şehmuz’un gözü önünde bunu yapıvermesi cidden büyük riskti. Burak ve Numan’ın mahallede önüne gelene Ali Rıza adına hediye olarak uyuşturucu dağıttırması bu olaya sebep oldu muhtemelen. Ali Rıza neye bu kadar güveniyor da bu riski alabildi? Şehmuz gelince neden vazgeçmedi? Açıkçası bu hamlesi beni çok şaşırttı. Yeni bölümde bu işten nasıl sıyrılacak bakalım.
Arıza 12. Bölüm Fragman