Arıza 17. bölümde bir önceki bölümde kazandığı reytingleri kaybetti. Total’de 5,83 reyting ile 4., AB’de 3,69 reyting ile 8. ve ABC’de 4,94 reytingle 5. oldu. Bölüm izlenimleri konuk yazar Gözde‘nin kaleminden. Keyifli okumalar ^^
Arıza 2021’in, yeni yılın ilk bölümüyle ekrana geldi. Açıkçası rakip diziler ara vermemişken geçen hafta yeni bölüm verilmesini tercih ederdim, varsın fragmanlar yine geç gelsin. Bölümü temposu düşük olsa da beğendim ancak hoşuma gitmeyen noktalar elbette var.
Geçtiğimiz bölümü Halide’nin gözü dönüp Fuat’ı vurmasıyla noktalamıştık. Ersoylular Fuat’ı kendi hastanelerinde tedavi ettirip sonra da gizli evlerinden birinde yoğun bakıma aldırdılar. Fuat ölmemiş, zor da olsa konuşabiliyor ama dört kurşundan sonra ölmese de organlarında hasar kalacağını düşünüyorum.
Halide oradan hemen uzaklaşmak istese de Burak’a yakalanmış. Burak’ın onu öldüremeyeceğini hepimiz biliyoruz, o da Halide’yi rehin almakta bulmuş çareyi. Burak’ın Halide’nin kurtuluşu için kendisiyle evlenmesini söylemesi kadar komik bir şey var mıydı ya? Bu kadın daha kaç kere seni sevmediğini, bir de üstüne bir başkasını sevdiğini ve sevildiğini söylemeli ikna olman için. Şair ne demiş: Sen elmayı seviyorsun diye elmanın seni sevmesi şart mı? Kim bilir kaç kez aşkımız karşılıksız kalmıştır. Gerçekten seven önce sevdiği mutlu olsun ister, kendi mutluluğunu düşünmez. Aksi bencillik olur tıpkı Burak’ta olduğu gibi. Burak da artık Murat’ın da dediği gibi kendi yoluna bakmalı. Derya’yı kullanmak yerine ona gerçekten değer vermeyi deneyebilir. Ya da aşk meşk işleri yerine kendini tamamen işe adayabilir.
Haşmet bir süre sonra İhtiyar’ın yanında gittiği ve bölüm sonuna kadar tekrar görünmediği, Fuat da müşahede altında olduğu için bu bölüm onların yerine bol bol Burak sahnesi vardı. Olgun Toker’in oyunculuğunu beğensem de Burak’ı kötü karakter olarak zaman zaman ciddiye alamıyorum ne yazık ki. Halide onu istemeyecekse ve evlenmeleriyle klişe bir aşk üçgeni yaratılmayacaksa dakikalarca Halide’ye aşkını dinlemek yerine düşmanlarına karşı planlarını dinlemeyi tercih ederim. Açıkçası karşılarında duranlara karşı hamlelerini seyretmekten şikayetim yok.
Burak’ın Halide’yi alması karşısında başta Haşmet de Ali Rıza kadar celallense de sonrasında daha sakindi. Bu beni şaşırttı. Ama o bu dünyanın içinde olduğunu için kuralları daha iyi biliyor. Sonuçta Fuat’a saldıran da Halide. Yalnız Haşmet, kadınlar ve çocuklar her türlü ihtilaftan muaf tutulur, masanın kuralı bu dedi. O halde zamanında Fuat karısını öldürerek bu kuralı ihlal etmiş olmuyor mu?
Haşmet’in yurt dışına, İhtiyar’ın yanına gitmesi gerekliydi elbette Halide’nin canının kurtulması için ama gözlerim onu aradı bölümün devamında. Haşmet dizinin olmazsa olmazlarından. Halide kurtulana kadar endişesini daha fazla görmek isterdim ancak senaristlerimiz Ali Rıza’nın endişesine odaklanmayı tercih etmişler.
Keşke Haşmet’i İhtiyar’la konuşurken görseydik. İhtiyar’ı göstermeden sadece onunla konuşan Haşmet’i görmek, İhtiyar’a dair merakı da katlayabilirdi. Hem bölümde daha fazla Haşmet görmüş olurduk. Yine de önümüzdeki bölüm böyle bir flasback sahnesi beklentim var. Acaba Haşmet ne söyledi de İhtiyar’ı ikna etti? Halide ile Burak’ın evlenmesi, Ali Rıza’yı satmış olması gibi bir şeyle karşılaşmamayı diliyorum.
Halide rehin, Ali Rıza da onun peşinde olunca birlikte sahneleri fazla olamazdı elbette ama flasback sahneleri ilaç gibi geldi. Meğer geçen bölüm Ali Rıza, Halide’yi kendi evinden babasının yanına götürmeden önce birlikte çay içip konuşmuşlar. Yalnız fragmandan arabada giderlerken Ali Rıza’nın bir eliyle araba kullanıp öbür eliyle Halide’nin elini tuttuğunu sanmıştım, yanılmışım. Sahnelerde kullanılan şarkı çok ama çok güzel bir seçim olmuş. ArHal çiftinin o anki ruh haliyle ve hayattan beklentileriyle paralellik taşıyordu şarkının sözleri.
Bir yol var ama her yerde tuzak
Bir yol daha var, dönmek de yasak
Deryaya yakın, dünyadan uzak
Deryaya yakın, dünyadan uzak
Gel vazgeçelim hiç zorlamadan
Sen aklı selim, ben yorgun adam
Bir yer bulalım, dünyadan uzak
Bir yer bulalım, dünyadan uzak
Yine gözümüz yükseklerde
Hayat geçiyor perde perde
Doydum artık bana müsaade
Bir yer bulalım, dünyadan uzak
Yapamadığım birçok şey var
Hem tatminsizim hem günahkar
Sen beni bu şehirden kurtar
Bir yer bulalım, dünyadan uzak
Arıza son bölümde çalan şarkı : Sakiler – Dünyadan Uzak
Çay içerken Ali Rıza’nın çocukluğundan, biraz hislerinden, aşktan konuşmuşlar meğer… Ali Rıza’nın babasıyla anılarını daha önce hiç dinlememiştik. Hatalıysam lütfen yorumlara yazın. Halide’ye de hiç ondan bahsetmemişti. Birbirlerini biraz daha iyi tanıdılar. Evet, birbirlerine çok aşıklar ama yeterince tanımıyorlar. Ali Rıza küçükken okulda bir kıza aşkı yüzünden bir arkadaşıyla kavgasına babasının tepkisini anlattı Halide’ye. Üstelik ona geçmişini anlatırken, onun yanında inanılmaz mutluydu. Önceleri hep daha soğuk bir adam görmüştük, bu halini daha çok sevdim. Çocukluk aşkını anlatırken bir yandan da Halide’yi övmesi çok ince bir geçişti.
Halide: “Merak ettim ama kızı. Anlat nasıl bir kızdı?”
Ali Rıza: “Kız çok güzel. O kadar güzel ki, bakmaya doyamıyorum.”
Halide: “Başka?”
Ali Rıza: “Başka… Bambaşka… “
Böyle utandırırlar seni Halide Hanım. ^^ Bir de güzel baktı ki bunları söylerken Ali Rıza, hangi kadın olsa erir. Biz biliyorduk elbette ama Ali Rıza kaybetmeyi göze alamayacağı şeyin onuru olduğunu, bu yola da bunun için baş koyduğunu söyledi Halide’ye, o da öğrendi. Tabii Halide de hemen aşkı kaybetmeyi göze alıp alamayacağını öğrenmek istedi. Terk edilmiş ama bir yandan da sevildiğini hisseden bir kadın olarak üstüne bu kadar gitmesi belki de yanlış ama kendisinden ne olursa olsun vazgeçmeyeceğini söyleyen bir adam vardı karşısında çok kısa süre öncesine kadar. Haliyle kafasında bin bir tane tilki dönüyor. Yeni senaristler ne kadar güzel replikler yazıyorlar, sizce de öyle değil mi? Halide’nin şu sözlerine bayıldım. Bizce de aşk böyle bir şey Halide.
“Birbirleriyle atan iki kalp varsa eğer mesafelerin, dağların, denizlerin hiçbir önemi yoktur. Olur da bir gün ayrı düşersek yüzünde hissettiğin rüzgarda olacağım. Ya da sabah odana doğan gün ışığında. Belki de içtiğin suda. Bence aşk böyle bir şey…”
Burak, babasının işlerinin geçici olarak başına geçince ilk iş babasının karşısında Haşmet-Mithat ve Ali Rıza’nın kurduğu cepheyi yıkmaya çalıştı. Toplantı yapılacak mekana saldırı düzenlediğinde açıkçası Sabri de ölecek diye düşünmedim değil. Geçtiğimiz bölümlerde Burak’la iş birliği yapan iki adam durumdan haberdar oldukları için saldırıdan hemen önce ordan kaçıp yırttılar. Ben de tam o iki adamı neden görmüyoruz diye geçiriyordum içimden.
Bir diğer saldırı ise taksi durağına yapıldı. Tabii hedef Ali Rıza ve dostlarını öldürmekti. Ama tam olarak istediklerini elde edemediler. Ne yazık ki Ali Rıza bir kez daha sevdiklerinden birinin ölümüyle sınandı…
Fatih komikti, bazen yersiz davranışları vardı ama Ali Rıza’nın intikamı için yanında yer alıp, elinden ne geliyorsa fazlasıyla yapan gerçek bir dosttu. Böyle, haksız yere ölmeyi hiç hak etmiyordu. Şimdi Ali Rıza, onun intikamı için de mücadele edecek. Morgda Fatih’in üzerinde beyaz örtüyü açamaması çok etkileyiciydi. İnsan bazen sevdiğinin cansız bedenine bakmakta böyle zorlanır. Kimi zaman son bir kez görmeye dayanamaz… Onu son kez canlı kanlı hatırlamak ister. Ramço da ağır yaralıydı ama o yaşayacak diye düşünüyorum.
Ali Rıza’nın patlama sırasındaki, morgdaki ve Ferit Nihan’dan bahsettiğindeki hallerine ayrı ayrı çok üzüldüm. Hiç konuşmadan acıyı yansıttığı bu sahnelerde Tolga Sarıtaş oyunculuğunu yine konuşturmuş. Ah Ali Rıza, daha ne kadar acı çekecek…
Mithat’ın arabasına düzenlenen saldırı ise başarısız oldu. Çünkü meğer arabada Burak’a kaçmaya çalışan Derya varmış. Tabii ki Derya sağ salim kurtuldu. Ama bu, onun sandığı gibi Burak kendisine değer verdiği için değil, bu sayede Mithat’ı kendi safına çekmek istediği içindi.
Derya kadar aptal bir karakter var mı dizide ya? Fatih yerine o ölseydi zerre üzülmezdim. Ses kaydını hem annenin hem babanın telefonundan sil, Burak’la görüşmek için nerdeyse ölümden dön, ama hala sendeki kaydı gizleyip bir de babanı Burak’ın yanında yer alması için ikna et. Melek ve Mithat gibi zeki, kurnaz anne babadan bu kız çıkmamalı. Hastanede karışmış olmasın?
Mithat bu saldırı üzerine Burak’la onun istediği gibi anlaşmayı seçince açıkçası hayal kırıklığına uğradım. Ses kaydından sonra Mithat’ın Haşmet’in yanında yer alacağını ya da Burak’a ancak kendi kurallarıyla yanında yer vereceğini düşündürmüştü. Şükür bizi yanıltmadı. Artık onlarla yürüyormuş gibi yapıp Galip’le buluştu ve onu öldürttü. Bir nevi Şehmuz’un intikamı alınmış oldu. Hem de Haşmet’in eli güçlendi. Ben de Mithat’ın yerinde olsam böyle bir karım olsa tavsiyelerini dinler ve bu yaptığını yapardım. E ne de olsa Şeytan da bir Melek’tir.
Ali Rıza’nın çok fazla konuşmadan eniştesine verdiği ayar yerindeydi. Rasim artık doğru yolu bulur, Ali Rıza’nın arkasından iş çevirmeyi bırakır mı yine de emin olamıyorum. Adam paragöz. Açıkçası Emine ile boşanıp diziden ayrılsa memnun olacağım bir karakter. Dizinin akışında da bir etkisi yok.
Füsun’un saklandıkları güvenli evden kendi evine eşyalarını almaya gitmesi ve Murat’ın da buna izin vermesine ne demeli? Murat nasıl böyle bir hata yapabildi? Ama sağ olsunlar bu sayede Ali Rıza eve dinleme cihazı yerleştirdi ve Halide ile Fuat’ın durumuyla ilgili pek çok bilgiye ulaştı.
Fuat’a İhtiyar’dan gelen Halide’yi öldürmeme talimatı ulaştı ama ne Burak’a ne de oradakilerden bir başkasına ulaşamadı. Neyse ki Halide’yi zaten öldürmek istemeyen, bunu yapması imkansız olan Burak başka bir anlaşma yapmıştı. Halide’yi verip Ali Rıza’yı alacaktı.
Halide’nin öldürülmesi (takası) için ailesinin katledildiği yerin seçilmesi kadar rezilce bir şey olabilir mi ya? Burak vicdansızlıkta çığır açtı resmen. Fuat oraya götürün dedi, ama başka yere götüremez miydin? Bir de Halide’ye aşıkmış. Peh! İçine tüküreyim öyle aşkın! Halide, o gece boynundan kolyesini alanın Burak olduğunu anlayacak sandım ama o sadece durumdan haberdar sandı. Bunu birkaç gündür rehin tutulmuş olmasına, günlerdir yaşadığı karmaşaya veriyorum.
Halide ile Ali Rıza’nın takas sahnesi nefisti. Replikleri, oyunculukları, çekimleri ile aralarındaki aşkı, tutkuyu sonuna kadar hissettirdi. Ali Rıza zaten geçtiğimiz bölümde Halide’nin odasındaki konuşmalarında karşı ne hissettiğini dile getirmişti. Şimdi bir kez daha tekrarlamış oldu. Onun için neleri göze alabildiğini, onun yaşaması için kendinden vazgeçecek kadar aşık olduğunu, aşkının büyüklüğünü, kendisi için her şeyden değerli olduğunu ispatladı sevdalı olduğu kadına. Ali Rıza, Halide’ye bakarken nasıl da gülüyordu gözlerinin içi. Bölüm boyu hep hüznün buğusuyla dolu gözlerinde şimdi kavuşmanın sevinci vardı. İkili planlarda ağaçlardan düşen sarı yapraklar da güzel düşünülmüş. Ormanın içinde, yaprakları sararmış ağaçlar, toprak yol zaten estetik açıdan çok güzelken daha bir güzelleştirmişler sahneyi. Dizideki en sevdiğim ArHal sahneleri arasına girdi bu sahne.
“Yüzündeki rüzgarda olacağım. Odana dolan ışıkta. İçtiğin suda. Tıpkı senin olduğun gibi…”
Burak, Halide yerine Ali Rıza’yı aldı öldürmek için. Ama Ali Rıza bu, bir planı olmaması mümkün mü? Kendini zafer kazanmış sanan Burak’a bir son dakika golü atmadan durabilir mi? Kendi canını kurtarmak için o da Burak’ın değerlisi Murat’ı almış. Murat’a Füsun sayesinde ulaştığı ortada. Bakalım önümüzdeki bölüm meşhur İhtiyar’la tanışabilecek miyiz? Diziye yeni karakterler katılacak mı? Halide ile Ali Rıza kavuşması ve bir de vuslat sahnesi görebilecek miyiz?
Emeği geçen herkesin ellerine sağlık. Peki sizler bu bölümü nasıl buldunuz?
Arıza bölüm yorumları için tıklayın
Deha 9.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.