AŞK MANTIK İNTİKAM – Bir İz Gerek

Aşk Mantık İntikam 7. Bölüm reytinglerinde zirvedeki yerini sadece totalde koruyabildi. Total’de 4,20 reyting ile birinci olurken, AB’de 3,00 reyting  ve ABC1’de de 3,56 reytingle iki grupta da gün 2.’si oldu. Bölüm yorumu  Kore‘den. Keyifli okumalar…

 

Bu dünyada herkesin evim dediği bir yer var. Kimi için annesinin dizlerinde, kimi için sevgilinin göğsünde, kimi için en sevdiği şiirin dizlerinde, bir an bile olsa dünyadaki her şeyden kopabildiği sadece orada var olduğu bir yer var. İşte orası yuvadır. Dünyanın başka herhangi bir yerinde ne kadar iyi güzel rahat olursa olsun oradaki kadar huzurlu ve hafif hissedemezsin. Hiçbir güç, para, konfor sağlayamaz sana bunu. Bir kere kaybettiysen artık evsiz yurtsuz, bir yere ait olmayan göçebe gibidir ruhun. Hep evini arayan bir ruh. Esra ve Ozan için bu yuva birbirleri olmuş. Kimse yolu göstermese de hatta çoğu zaman aile dedikleri en yakınları baltalasa da bir şekilde birbirlerine ulaşmışlar. Ama bir gün eve giden yolu kaybedebileceklerini de hissetmişler bu yüzden de çeyiz olarak getirdikleri bu korkuyla yaşamışlar evliliklerini. Yollara çakıl taşı bırakmışlar her gün eve dönebilmek için. Ama bir zaman sonra çakıl taşı toplayacak halleri kalmamış ekmek kırıntılarına dönüşmüş izler ve ekmek kırıntıları ile birlikte yavaş yavaş kaybolmuş evin yolu birbirlerini kaybetmişler. Bu kayboluş Ozan’ı küstürmüş, Esra’yı susturmuş.

Yeniden karşılaştıkları günden beri Ozan evine girebilmek için kapıları zorlayıp yolu bulacağı bir iz arayan kişi hep. Bulamadıkça ve hiç umut olmadığına inandıkça diliyle her şeyi yıkması bu yüzden, eğer onu Esra’ya ulaştıramıyorsa bu yolların köprülerin işi ne. Ama işte Esra da yolu bilmiyor ki göstersin Ozan’a. Esra sadece ormanda değil kendi içinde kaybolmuş. Neyse ki Ozan her türlü Allah’ın sevgili kulu olduğundan sonunda yıktıklarının içinden bir iz gördü ufacık cılızda olsa bir ışık yakaladı. Daha önce sahip olmadığı bir umut, yıllar sonra aldığı nefes gibi. Sanırım birden kafasının çalışması da yeniden beynine oksijen gitmesiyle alakalı)

 

Esra olmadan hayatı o kadar uçurumun kenarında duruyor ki Ozan’ın bu küçük umut ışığına tırnaklarını geçireceğinden hepimiz eminiz. Lakin bu yolda ilerledikçe bazı umutlar kırılacak, Ozan da gördüğümüz o parıldayan ışık ağırlaşıp kararacak. Çünkü Esra artık o eski Esra değil. Dışarıdan görünen o şekerlemeler, çikolatalar, rengarenk tatlılar hepsi süs, hepsi illüzyon. İçinde bir şeytanı var Esra’nın. Acısını günden güne besleyip semirten ve nihayetinde onu fırına atıp yok etmek için bekleyen bir şeytan. Yani Ozan yuvasına dönüş yolunu bulduğunda karşılaşacağı harap olmuş bir yuva olacak. Yine de dünyanın en yıkık dökük yeri bile olsa ait olduğun yer senin yuvan değil midir? Onu güzelleştirmek elinde değil midir?

 

 

“Gün kara, gece kara zindanımın adı sensin”

Esra’nın kıskandığı onun duygularının açığa çıkmasını beklediğimiz olaylar olurken bir baktım ki Esra yine o kadar ortada değil, asıl görüntüsü cam gibi netleşen Ozan oldu. Sanırım bunun nedeni Esra’nın kendi duygularını anlamaması, Ozan’ın ise hayatı boyunca bunun aşk olduğunu bilmesi. Ozan’a hiç bu kadar üzülüp ısınmamıştım benim için ilginç oldu o yüzden bu haftaki mesaimin çoğunu kendisinde gördüğüm şeylere ayıracağım

Esra’nın onun için ne ifade ettiğini ve bu mücadeleyi kazanmak zorunda olduğunu, başka şansı olmadığını nasıl anlatmak gerekir bilemiyorum. Ama müsaadenizle kendi gördüğüm yerden elimden geleni yapacağım.

 

 

Anne karnında insan oluşurken gelişim içten dışa doğrudur. Yani önce ne gözün, ne kulağın, ne kolun, bacağın oluşmaz ilk önce kalbin oluşur. Ozan ise ilk Esra’dan oluşmaya başlamış gibi. Bu yüzden Esra’dan ötesi Ozan için çok ilerde bir yerlerde başlıyor.

Başlarda Korfalı ailesinin çok oturmadığını düşünmüştüm. Ertenler tüm kusurlarına rağmen her zaman aile olabilen ve bir şekilde beni eğlendiren karakterlerken, Korfalılardaki her ilişki aşırı samimiyetsiz geliyordu. Son yemek sahnesi ile aslında bunun bir eksiklik değil oldukları şey olduğunu anladım. Korfalılar arasında sıkı ve samimi bir bağ yok. Sadece görevler ve sorumluluklar var. Ama asıl önemli olan bunun Ozan’ın hayata karşı belirlediği duruşu olması. Yani ailesi ile sıkı bağı olmayanın kimle ne bağı olabilir diyor insan ve cevaplar dökülüyor.

Bu yüzden Çınar ve Çağla ile hatta Musa ve Tarık Hoca ile ilişkisi de hep bir yere kadar. Bu yüzden aslında hiçbir şeyini bilmiyorlar Ozan’ın. Ozan için o bir yerden sınırdan öteye geçmesine izin verilen tek kişinin Esra olduğunu söyleyeceksiniz. İşte ben buna katılmıyorum. Esra sınır falan geçmiyor, buna gerek kalmamış. Esra zaten Ozanın en derininde Ozan ile birlikte var olmuş hatta Ozan’ı var etmiş. Ozan’da ilk oluşan şey Esra. Ozan kalbindeki Esra hayaline tutunup var olmuş. Ozan’ın dışarıya karşı sınırı dediğimiz şey aslında Ozanın kalbindeki Esra’nın etrafına ördüğü bir set, bir koruma, insanların onu geçip Esra’nın olduğu yere ulaşmasına izin vermeyen kişi Ozan ama Esra oraya hiç dışardan gelmemiş orada doğmuş. Bu sağlıklı bir durum değil ama zaten Ozan’ında bir çocuk için sağlıklı bir ruhsal gelişim süreceği hayatı ve ortamı olmamış. Esra ya biraz mabet statüsü vermiş. Bu çok aşırı bir durum. Üstelik mabedine saygısızlık ettiği içinde çarpılacak.

 

 

İki karakterle de bağ kurmam çok nadirdir ama burada ikisinde de kendimden bir şeyler bulabiliyorum. Esra’nın suskunluğunu taşıdığım gibi, Ozan’ın da sınırını taşıyorum. Bu yüzden onları algılamam çok doğal oluyor.

Ailem de benim kimseyi sevmediğimi düşünür hatta Ozan’a dendiği gibi kalpsiz derler arada. Gerçekten de çok az kişiyi seviyorum bu doğru. Hayatımda canımı yakacak kadar sevdiğim sadece 2 kişi var. Bunu onlara ben veriyorum ve bundan razıyım, ne gelirse gelsin. Ama dünyanın geri kalanı sadece değer verip vermediğim şeylerden oluşuyor. Bu değerler birkaç puan fazladır azdır bunlar değişir ama hiçbiri canımı yakacak kadar içimde değiller. Ozanda da durum bu, sadece onun sevdiği tek bir kişi var geri kalan herkese değişik değerler veriyor.

 

 

Tam olarak ta bu yüzden Ozan’ın Çınarı ve Çağlayı arkadaş olarak hatta hiçbir şey olarak gördüğüne katılmıyorum. Ozan’ın olayı başka.  Ozan hayatında tuttuğu herkese bir şekilde değer veriyor. Yoksa zaten hayatında tutacak biri değil. Evet son olanlarla Çınarı önce düşman algıladı şimdi rakip statüsüne geçecek ama o zaman bile evde konuşurken Çınar hislerini anlattığında “bu yaştan sonra bu duyguların ne olduğunu da ben anlatmayayım” diyecek kadar dürüst oldu ona.

Çünkü her ne kadar sürekli sen çapkınsın unutursun diye Çınarı manipüle edip vazgeçirmek için çırpınsa da Çağlanın Çınar’da gördüğü değişiklikleri Ozan da görüyor. Ve buna katlanamıyor. Çünkü Çınar onu korkutuyor kendi şansı bile yokken Çınar yapacağı şeylerle bu şansı elde edebilir. Tabi şimdi umut ışığına tutunup dünyayı yıkacak biliyoruz ama kısa bir süre öncesine kadar bu konuda tavsiye verecek son insan olduğunu düşünüyordu.

Üstelik Çınar aralarında bir sorun olduğunu algılıyor bana karşı eskisi gibi değilsin diyor. Şimdi bile Elif ve Ozan dan daha rahat bir iletişimleri varken eskiden daha yakın olduklarının vurgulanması bile birbirlerine değer verdiklerinin kanıtı. Ozan asıl Çağla ile hiç rahat olamıyor en başından beri iş arkadaşı olduğu halde hep yapmacık bir tavrı nezaketinin oluşturduğu sahtelik var.

Hem siz sanıyor musunuz ki Musa çok yakın Ozan’a. Çağla ve Çınar Ozan’ı çok tanımıyor da Musa tanıyor mu sanıyorsunuz. Ben hemen kanıtlayım size. Musa Ozan’ın eski karısının bahsini ilk kez 1.bölümde duyuyor yani adını ve boşandığı gün söylediklerini falan o da mecburen. Ozan’ın eski telefonunu sakladığını o zaman öğreniyor daha önce bir fikri yok. Ozan ortadan kaybolduğu zaman “tanımasam başka bir hayatı var diyeceğim diyor” ve evet Ozan’ın başka bir hayatı var. Esra ile hayalini kurduğu bir hayat ve Ozan orada. Musa bu hayatı bilmiyor, o evi, bu amaçla bir ev yapıldığını bilmiyor. Gördüğünüz gibi en yakın arkadaşım her şeyi biliyor dediği adam bu kadar biliyor. Ozan’ın her şey dedikleri bile sınırlı. Ve bu karakterin kişiliğini çizerken çok ince düşünülmüş bir ayrıntı Ozanın her şeyini bilebilecek tek kişi Esra. Onun dışında en yakınım dediklerini bile sınırında tutuyor. Sanki ruhu bir ev ve o evde en başından beri Esra ile yaşıyor eğer gerekirse kendisi dışarı çıkıyor ama başkalarını asla içeri almıyor

 

 

Çok ilginç bir şekilde hiç memnun olmasa dahi bu durum Zümrüt tarafından dahi görünüp kabul edilmiş bir gerçek. Bu yüzden gelin adayı seçerken oğlum bunu sevsin, aşık olsun vs. gibi şeyler düşünmüyor bunun mümkün olmadığını kabul ediyor. O yüzden kendi istediğinin peşinde. Yoksa Ozan Çağlayı aşık oldum diye de getirse bir Zümrüt kişisi ne kadar memnun olabilirse artık o kadar olurdu ama o bile kabul etmiş dünyada böyle bir ihtimal yok.

Zümrüt’e her ne kadar katlanamasam da Ozan ile ilgili bu iç görüye bir şekilde sahip olması daha önce söylediğim şeyde ısrarcı olmaya devam etmeme neden oluyor. Evet bence Zümrüt ve Esra hala birbirlerine benziyorlar.

 

 

 

Şimdiye kadar Ozan, Esra tarafından değer görmediğini düşünüyordu mahkeme kapısındaki sözler öncesini kafasında silmiş ve kendisini buna inandırmasına her şeyin yalan olduğu algısına kapılmasına neden olmuştu. Yoksa o sözler Esra’nın ağzından çıkana kadar Ozan sevildiğine inanıyordu aksini düşündürecek hiçbir şey hissetmemişti. Ama işte Ozan kelimelere, Esra davranışlara önem veriyor. Ozan davranışları, Esra kelimeleri görmüyor. Bu yüzden Ozanı sana aşık değilim yaralarken, Esra’yı yaptıklarının görülmemesi yaralıyor.

İşte bu yüzden hastanede kaldığını saklayan ve bunu daha sonra anlayan Ozan ile hikayede bir dönüm noktasına geldik.  Ozan’ın kafasında yarattığı Esra profili sarsıldı. Önce Esra’nın boşanma sürecini zor geçirdiğini duydu ki daha öncede incindiğini duymuştu, daha sonra Esra’yı sadece kendisinden dinlemiş hocasının ağzından aslında Esra’ya kaldırabileceğinden çok yüklenildiğini kabul etti. Ki içten içe biliyor Ozan zaten hatalı olduğunu asla bakmak istemeyişi bu yüzden. Ve finalde başında beklediğini onca hakaretine rağmen yüzüne vurmayan Esra ile Ozanın rotası tamamen yolundan çıktı.

Artık Ozan sorgulamaya başlayacaktır. Yavaş yavaş görünenin ardında bir gerçek aramaya başlayacak başka bir şey söyleyip bambaşka davranan Esra’nın ayırdına varacak ve bu da onu hayatının kördüğümü olan o mahkeme kapısına geri götürecek. Sözcükler her zaman doğruyu mu söyler yoksa bazen ağızdan çıkmalarına neden olan başka sebepler var mıdır?

 

Her şey bakış açısı ile alakalı aslında Ozan bir kere bakış açısını değiştirip doğru açıyı yakaladığında gözündeki o perdeden kurtulup Esra’yı daha kolay görebilecektir. Ozan’a Esra’yı inandıran bir iz gerekti onu da buldu.

 

Aşk Mantık İntikam 7. Bölümden Kısa Kısa:

 

-Çınar açık bir şekilde Esra’nın hastaneye dönmesinden rahatsız oldu. İkili arasındaki tuhaflığı en başından beri gören ve sorgulayan kişi hep Çınardı. En başa dönelim Ozan toplantıda neden öyle davrandı Esra’ya kızı rezil etmek istiyor gibiydi, Neden Esra’nın bu kadar üstüne gidiyorsun? Esra Ozan’ın üstüne gitti sonra beni de azarladı gitti vs. zaten Çınar’ın görmediği bir şey mi var ? Her şeyi algılayabilen tuhaf güçlü bir algısı var. Ozan ile ilişkisindeki değişen elektriği de algılayıp sormuştu. Ama tabi ki isimlendiremiyor tam olarak. Bu gelişim en başından beri düzenli olarak verildiği için Esra ve Ozan’ı ilk Çınar’ın fark edeceği net bana göre. Zaten o cephe çok daha güzel bir çatışma vadediyor. Ama ilk olarak neyi nasıl anlar orası tabi ki karışık, bana geçmişi anlamayacak başta gibi geliyor.

-Çınar Ozan’ın yaptığı kahramanlığın Esra’nın gönlünü çelmesinden korktu sanki. Bu yüzdende asla senin yanından ayrılmayacağım dedi

-Bir tekne mevzumuzda çıktı. Çınar eğer bunu da Ozana söyleyip sonra Ozan tarafından engellenirse diğerleri ile bağlantıyı kurup sabote edildiğini fark edebilir. Ve bunun nedeninin peşine düşebilir. Ama bir yandan da o tekne gezintisinin olmasını, hem Çınar karakterinin Esra ile hayatı hakkında konuşup açılmasını hem de o yemek sahnesinin misillemesini istiyorum. Aslında Çınar direk Esralara akşam yemeğine gelebilir o samimiyeti var neyse o da ilerde artık.? Esra Ozan’a ailene söyle ortalarda dolaşmayın arkadaşım bize yemeğe gelecek desin. Üstelik o yemek masası çok daha samimi neşeli şamatalı geçeceği için Ozan da dışardan izleyip ağlasın.

-Bir diğer dikkatimi çeken replik ise Çınar’ın demek ki aşk yalan söyletiyor çıkarımı oldu. Bakalım kendisinin ilk aşk yalanı ne olacak?

-Bölümdeki paralellikleri çok beğendim. İlki Ozan ve Çınar ile ilgilenen kadınlar ve Esra’nın tepkileri paralelliği. Esra, Gaye’nin Çınar ile ilgilenmesi durumu ile çok eğlenirken tabi ki Çağla’nın ilgisine eğlenemedi. Bu iki durumu aynı anda yansıtmaları hoş. Tabi Gaye’nin farkındalığı bizi nereye götürecek Allah bilir. Bizimkileri göre Gayede olabilir ama hala ikizlerden ilk Çınarın uyanacağını düşünüyorum.

Bir diğer paralellik ise iki yemek sahnesi. Ozan Çağlayı annesinin evine getirdi. Ama Korfalı ailesinin kendi aralarındaki ilişkiler dahil her şey baştan aşağı sahte ve samimiyetsizlik doluydu. Zümrüt zaten direk rol yaptı o boyutta bir sahtelik yani.

Ozan ve Esra bir şekilde Ozan’ın babası olarak konumlandırdığı hocasının evinde yemek yediler. Ve onca olan bitene rağmen her şey olabildiğine doğal ve samimiydi. Ozan ne çektiği acıdan utandı ne de eski defterlerin açılmasına bozuldu. Ozan’ı tanıdığımızdan beri hiç bu kadar güldüğünü duymuşluğumuz yok. Hatta Esra ve Tarık Hoca’sının konuşmasından sonra Esra biz ayrılınca burada kalmışsın deyince sanki Esra onun çektiği acıya üzülmesin diye abartıyor boş ver dedi. Bu gerçek bir gelişme işte. Bilseydik Ozana daha önce aç kapa yapıp, C vitamini dayar, akabinde açık havaya çıkarırdık

-Hepimiz zamanı gelince Esra’nın bebeğini Tarık Hoca’ya anlatacağını düşündük. Bakalım onu ne o kapıya getirecek. Lakin acele etmesi lazım hasta olduğu vurgulandı belli ki orijinalindeki baba dramı bu şekilde verilecek. Çünkü Ozan adamı baba figürü olarak konumlamış.

-Zeynep, Çağla için bu kız Ozan’a sırılsıklam aşık dedi. Daha önce Esra Çınar ile tanıştırmak istemişti. Zeynep Çınar içinde aynı tespiti yapacaktır ama Çınar ile daha iyi anlaşacağı kesin

-Erten ailesi bundan sonraki hayatlarına organize suç örgütü olarak devam edebilir ben okeyim.

 

Göz atmanızı öneririz: Aşk Mantık İntikam Bölüm Yorumları

 

 

Aslı

Disqus Comments Loading...

Son Yazılar

YALI ÇAPKINI – Rüya

Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine  PSİKOLOGROZA…

2 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Beni Sen Tutuyorsun

Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…

4 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Seni Sevdiğimi Gizlemiyorum

Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…

4 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Korkma, Korkarsan Kaybedersin

Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine  PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.

5 gün Önce

DEHA – Bu Dünya Gücü Gücüne Yetenlerin Dünyası

Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.

6 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Özünü Görmek İsteyen

Yalı Çapkını 82. bölüm üzerine  PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.

2 hafta Önce