Baba 13. bölümde reytinglerini bir önceki haftaya göre yükseltti. Total’de 4,10 reyting ile 5., AB’de 4,66 ve ABC1’de 5,05 reyting ile 3. oldu. Bölüm yorumu Gözde‘den… Keyifli okumalar ^^
Bu haftaki bölümü tempo ve seyir zevki açısından yer yer beğensem de bütüne baktığımızda benim için Baba’nın en kötü bölümüydü dersem yalan olmaz. Jenerikte yazan tüm karakterlere bir bölüm içinde rol vereceğiz diye gerekli ve üstelik de önemli sahnelerin atlandığı, İlhan karakterinin kimyasının bozulduğu, suni çatışmaların odak noktasında olduğu bir bölüm seyrettik.
Geçtiğimiz bölümü Kadir’in İlhan’ın üstüne saldığı silahlı adamlardan saklandığı anda noktalamıştık. Kadir’in sakladığı ahırdan o ahırdaki ata binerek kaçması oldukça şık hareketti ve Kadir atın üzerinde çok karizmatik görünüyordu. Ancak tüm bu karizmatik haline kapılıp da İlhan ile birbirinden boş sözler eşliğinde yaptıkları yüzleşmeyi görmezden gelemeyeceğim. Aralarındaki altı o kadar boş, o kadar suni bir çatışma ki sahne boyunca Tolga Sarıtaş ve Hakan Kurtaş’ın karşılıklı performansına odaklanmayı tercih ettim. Bir kere ben bu İlhan’ı tanımıyorum arkadaşlar. Bu olsa olsa İlhan görünümlü bir beyinsizdir. İlhan ilk başlarda Saruhanlılar’a zarar vermeye çalışmıştı ama hiçbir zaman böyle cani bir adam değildi, kimseye fiziki bir zarar vermemişti. Açıklarını bulup eline koz veren herkes zaten bu kozları İlhan’a kendileri sunmuştu. İlhan bir oyun kurduysa da balıklama atlamışlardı. İlhan bir şeye körü körüne inanacak, onu sorgulamayacak bir adam değildi. Kadir katildir diye şartlanacak, önünü ardını araştırmayacak bir adam değildi. Benim tanıdığım İlhan babasının gerçek katilini araştırırdı, güvenlik kamerası kayıtlarını isterdi, babasının yalnız bırakılmasından dolayı Vedat dahil onun yanındaki adamların affedersiniz ağzına sıçardı. Ama İlhan bunların hiçbirini yapmadı. Sabit fikirli saldırgan bir boğaya dönüştü. Çok belli ki İlhan karakterinin sevilmemesi için senaristimiz düğmeye basmış ancak 11 bölüm boyunca onun karakterini çok iyi tanıyan, doğrularıyla yanlışlarıyla seven bizler bunun ne amaçla yapıldığını anlıyoruz. İlhan yerin dibine batırılıp Kadir parlatılınca ne olacak? Kadir zaten parlamıyor muydu? Halbuki ortada Ornaz ve Servet sayesinde, ona karşı kurulabilecek bir İlKad iş birliği fırsatı var ancak bu fırsatı bir hiç uğruna tepmeyi tercih ediyorsunuz. Ferit Karaçam’ın katili ortaya çıktığında ya her şey için çok geç olursa? Yine de Hakan Kurtaş İlhan rolüyle öyle muazzam bir performans sergiliyor ki bu tanımadığım İlhan’ı seyretmek bile büyük keyif. Benim için Baba’nın en büyük sürprizi ve parlayanı net Hakan Kurtaş’tır.
Kaç haftadır jenerikte ismi olmasına rağmen kendisini hiç görmediğimiz Beril Pozam’ın canlandırdığı Sevil’e gelen tepkiler üzerine veda sahnesi yazılması güzel ama bunu yaparken kullanılan yöntemin İlhan’ı kötülemek olması çok itici. İlhan ufacık çocuğa zarar verecek, bir anneyi ağlatacak bir adam mı? Annesizliğin acısını küçücük yaşta öğrenmiş, çocukluğu travmalarla dolu bir adam mı ufacık çocuğu kaçırtacak da ona travma yaşatacak? Haydi oradan. Yine Kadir ile arasında suni çatışma oluşturma çabası işte. En azından İlhan’ın Sevil ile selfie çekip Kadir’e attığı mesaj ve ona kayınço diye hitap etmesi azıcık sinirlerimi yatıştırdı. Kötüyken bile güldürüyorsun İlhan, maşallah sana.
Sevil ile Kadir uzun bir zamandır görüşmüyordu ancak aralarında tam bir veda gerçekleşmemişti. Kadir’in Elif ile yeni bir ilişkiye başlaması için de bu veda gerekliydi. Evet, bir süredir onun da gönlü Elif’e doğru kayıyordu ama net bir adım da atmıyordu. Sevil, bu yaşadığı olaydan sonra Kadir ile bir daha görüşmek istememekte, aşkını kalbine gömmek istemekte haklı. Çünkü bir anne için evladından daha değerli hiç kimse olamaz. Kadir’in sözleriyse çok dokunaklıydı. Kadir onu ne kadar severse sevsin ne yazık ki önceliği aile olan bir adamdı ve ilişkilerinin aldığı yaraların nedeni de buydu. KadSev benim yakıştırdığım ve özellikle şiirlerle konuşmalarından çok etkilendiğim bir çiftti ama olmadı, yola Elif ile devam edilmesi tercih edildi. Beril Pozam beğendiğim bir oyuncu, yolu açık şansı bol olsun.
11. Bölüm yazımda İlhan’ın babası öldüğü sırada balayında olduğu için kendini suçlu hissetme ihtimalinden bahsetmiştim. Bu bölümde yaşananlar, İlhan’ın kendi ağzından duyduklarımız da bizi bunu kanıtladı. İlhan Kadir’i aslında babasını çok sevdiği ve onun kanını yerde bırakmamak için değil, kendi vicdan azabını dindirmek için cezalandırmak istiyor. Babası öldüğünde orada olup da buna engel olamadığı, aksine taze damat olarak mutlu mutlu karısıyla vakit geçirdiğinden dolayı kendini suçladığı için ihaleyi birine yıkıp kendi vicdanını rahatlatmaya çalışıyor. İhalede maalesef Ferit’i kurtarmak isteyip olay anında orada olan Kadir’e kaldı. Eminim Kadir içinden “Keşke o an onu kurtarmaya çalışmak yerine olay yerinden uzaklaşsaydım, iyilikten maraz doğdu.” diyordur.
İlhan’ın Kadir’e panik yaşatmak, kendi hissettiklerini ona da hissettirmek maksatlı Kadircan tehdidi de yaptığı diğer her şey gibi ne kadar gereksizdi. Kadir’e zarar vereceğim diye suçsuz insanlara zarar vermeyi düşünmek ne saçma. Ayrıca bu insanların her biri -Sevil hariç- Büşra için de çok değerli. Kadircan’ın başına bir şey gelse üzülen sadece Kadir olmayacak ki.
Ben Kadircan Servet’in yanından ayrılır da çekirdek ailesinin yanına gelir diye bekliyordum ama o utancından gelemez halde. Ne olursa olsun söyleyecekleri tüm sözleri, görebileceği tüm muameleyi göze alıp gelmeliydi. Hele hele onu sevmediğinin farkında olduğu Cansu için hiç değer mi aileni ağlatmaya? Cansu demişken, bana ne Cansu’nun yasemin kokulu şampuanından? Ben daha Büşra’nın saçları ne kokar onu bile bilmiyorum.
Emin tek bildiği iş olan bakkal dükkanı işletmeyi seçti ve kendine öncekinden çok daha sıcak bir yer seçti. Bu dükkanı en son Aşk Mantık İntikam dizisinde Menekşe’nin ev yemekleri restoranı olarak görmüştük. Emin zaten hiçbir zaman holding patronluğunu benimsememişti ve açıkçası o iş ona göre değildi. Ama Alzheimer olan biri böyle devamlı para hesabı yapılan bir iş başta olmak üzere hiçbir işte de çalışmamalı. Emin Bey’in artık çalışmayı bırakıp evde yıllardır yapmadığı şeyi yaparak torun sevmesi gerekiyor.
İlhan’ın Emin Bey’e zarar vereceğini ben hiç düşünmemiştim. Onunla bağ kurduktan sonra kalkıp onu alevlerin içine atsaydı o yaşadıkları anların bir değeri kalmazdı. Ancak Kadir’i öldürmeyeceğini, sevdiklerine zarar vereceğini söyleyip de neden onu alevlerin içinde bıraktı? Üstelik hiç tanımadığın, zavallı bir yaşlı amcanın ne günahı vardı İlhan, Emin’e benzemesi ve Kadir ile dertleşmesi mi? Senin baba acın var diye hiç günahsız bir amca neden ölecek? Kadir biraz aklın varsa elindeki telefonla itfaiyeyi arar o yangını söndürürsün. Sonra da İlhan’ın yanına gider suratına iki yumruk çakarsın. İlhan çizgiyi aştı. Bu kedi fare oyunu daha ne kadar sürecek? Kadir o ana kadar İlhan’ın yaptıklarını acısına verdi ama bu böyle sürmez, Kadir hamle mi yapar, katili bulmaya mı çalışır bilemiyorum ancak hamle sırası artık onda. Benim diğer merak ettiğim şey bütün gün odada kapalı kalan Büşra nerede? İlhan Emin gelince onun sakin bir şekilde odadan çıkmasını mı sağladı yoksa Büşra’yı Emin gelmeden başka bir eve mi nakletti? Büşra, eğer evdeyse Emin geldi diye sessizliğini koruyabilecek mi?
Büşracığım, ne güzel İlhan biricik ağabeyin Kadir’i öldürmeye kalktığı ve kapıya adamlar diktiği için en eski yöntemlerden biriyle bir güzel evden kaçtın diye seni takdir ettim ama sen sonra kalktın İlhan ile o eve geri döndün. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu? Bu psikolojideki bir adamı aşkla, sevgiyle iyileştiremezsin; senin yapman gereken şey onu bir akıl hastanesine gitmeye ikna etmek. Bu adam seni eve kilitleyerek sana düpedüz şiddet uyguladı, bunu göremiyor musun? Evet haklısın, seni çok seviyor ve sana gösterdiği bambaşka bir yüzü var ama şu an mental sağlığı inanılmaz kötü durumda. Ne sen ne biz onu tanıyamaz haldeyiz. Muhtemelen onunla eve dönmeyi Elif’in başı daha fazla derde girmesin diye kabul ettin, hani nerede ağabeyini öldürmeye çalıştığı için ona tepkin? Annene, babana, ağabeylerine karşı dimdik durup lafını esirgemeyen, derdini anlatan o kadın nerede?
İlhan, evden kaçtığı için Büşra’ya hiç sert bir tepki vermediğine, aksine onu bulduğunda oldukça sevgi dolu ve yumuşak yaklaştığına göre besbelli onun kaçmasını yerinde buldu ve onu kaybedebileceği bir şey yaptığını fark etti. Yine de Kadir ile uğraşmayı hatta bir kez daha onu öldürmeye çalışmaktan geri durmadı. Bu da eve geri dönen Büşra’nın ona verdiği güvenin sonucu. Büşra, onunla eve geri dönmeseydi, dönmeden ya da dönse bile bu konuda ona hak ettiği tepkiyi daha sert bir şekilde gösterseydi belki İlhan’ın aklı biraz olsun yerine gelir ve mantıklı düşünmeye başlardı. Servet bile İlhan onu aradığında ona nokta atışı bir soru sormaya hiç çekinmedi ama Büşra susup onunla aynı yatağa girdi öyle mi?
“İlk günden kaçırdın mı karını evden?”
Koskoca 139 dakika içinde Şahika ile Kürşat’ın bilmem kaç kere sevişme girişimlerini seyretmek yerine neden Büşra ile İlhan’ın aynı yatakta uyudukları ve İlhan’ın yine kabus gördüğü anları seyretmedik? Biz bunu neden Büşra İlhan’ı konuşturmaya çalışınca öğrendik? Şahika ile Kürşat’ın cinsel hayatı, bölümün merkezindeki çatışmanın iki ayağından biri olan İlhan’ın psikolojik durumunda daha mı önemli? Ayrıca bana göre Büşra’nın sabah uyanır uyanmaz bu konuyu konuşmak istemesi de çok damdan düşer gibi oldu. Sanki adam kaçıyor da hemen konuşmalıyım gibi bir hava hakimdi. Yani mesela birlikte fotoğraf albümlerine baktıkları bir sahne olsa ve orada bunu söylese tam yeri derdim. Bir de daha dün gece ağabeyini öldürtmeye kalkmış adamla bunu hiç konuşmadan ilk konuşacağı konu bu mu? Peki sana ne demeli İlhan hıyarı? Sözde çok sevgili karıcığının yatağına kahvaltı getiriyorsun, sonra onun gitmemen için yalvaran bakışlarını görmezden gelip yalnız bırakıyorsun, bir de üzerine kapı kilitliyorsun. Bunu yaparken de o kapıyı kilitlediğin anahtar için daha önce o kadına o anahtarın bir tane olduğunu ve o kapıyı sadece onun kilitleyebileceğini söylediğini de hatırlatmak isterim. Bu yaptığın düpedüz şiddet. Sen yine bilerek incitmeyeceğim dediğin kadını bilerek incittin. Sana beni çok kırdılar diye ağlayarak gelen kadını kırıp ağlattın. Hep gül, gülmek sana çok yakışıyor dediğin kadının gülüşünü soldurdun. Senin bu yaptıklarının Büşra üzerindeki etkisine baktığımızda Ahmet’inkinden bir farkı yok, sen de Büşra’ya daha evliliğinizin ilk günlerinden zarar vermeye başladın. Büşra senin canın istediğinde sevip oynayacağın oyuncağın değil; o senin karın, o senin hayat arkadaşın. O kırıldı mı yenisini alabileceğin saç tokası değil, o duyguları olan bir insan. Bu İlhan geri zekalısının akıllanması için illa Büşra’nın başına çok ciddi bir şey mi gelmesi lazım? Bence gelsin, bu Malhan başka türlü akıllanmayacak. Ahmet Büşra’ya zarar vermeye mi çalışır, başka bir şey mi olur bilmem ama İlhan’ın boş intikamlar peşinde koşmak uğruna bu çiçeği yine soldurmaya hakkı yok. İlhan’ı her şeyiyle kabul edip sevdim ama bir kadına uygulanan her türlü şiddet kırmızı çizgim. Büşra’ya böyle davranmaya devam ettiği sürece ben bu ilişkide sadece Büşra’nın tarafındayım. Acaba Büşra bütün gün o odada ne yaptı? Ne düşündü ne hissetti? Biz neden Büşra’nın o odanın içinde bütün gün ne yaşadığına tanık olamadık da Kürşat’ın köşkü soyma girişimlerinden tut da Yaşar’ın “Yaşar Usta!” tezahüratları arasında çuval taşıdığını seyrettik? Büşra’nın çektiği acılar daha mı değersiz seyrettiğimiz onca şeyden?
Kadir her geçen bölüm o kadar çok Emin’e benzediğini hissettiriyor ki. Önceden de huyu suyu benziyordu ancak olaylara bakış açıları bu kadar benzer değildi. İlk bölümlerde Emin Ödemiş’e geri dönme konusunda ne dediyse şimdi aynısını Kadir söyledi:
Kadir: “Ödemiş’e gitmeyelim baba.”
Emin: “Neden? Ne oldu?”
Kadir: “Yani sen ne derdin bilmiyorum ama ben beceremediler dedirtmek istemiyorum. Orada başım önde yaşayacağıma, burada çinko damın altında yaşarım daha iyi.”
Emin ihanete uğradık diyerek bunu kabul etmese de aslında bu Kadir’in beceriksizliğinin de bir sonucu. O hisseleri o kadar kolay ulaşılabilir yere koymamalıydı, bu kadar tedbirsiz davranmamalıydı. Normalde hakkı olan hisselerin peşine düşecek olan Kadir, Emin gibi bunu umursamaz oldu. Tek bir konuda benzer bakış açısında olmaları hoşuma gitti sadece: İlhan’ın Büşra’ya olan hisleri ve ona zarar vermeyeceği. İlhan’a bu konuda güven duymaları ileride bu çatışmaları unutabilirlerse aile olma umudu taşıyor. Ayrıca Emin İlhan’ı çok güzel analiz etmiş:
Emin: “Vazgeçmedi mi hala o çocuk?”
Kadir: “Vazgeçmedi. Duymuyor. Daha doğrusu duyuyor ama dinlemiyor.”
Emin: “Çocuk evladım o daha çocuk, büyüyememiş. Babası izin vermemiş büyümesine. Hep babasının gölgesinde kalmış. Şimdi o gölge de gidince ne yapacağını şaşırmış. Biraz sabır. Düzelecek, düzelecek. Kızıma bir şey olmasın da.”
Kadir: “İşin garibi de o ya. Büşra evden gitmiş dün gece. Bir meseleden tartışmışlar herhalde. Nereye gideceğini de söylememiş, aklı çıkmış bunun. Gelmiş bana saldırıyor Büşra nerede diye.”
Emin: “Dur. Kızım ama iyi değil mi?”
Kadir: “İyi iyi baba. Döndü kocasının yanında. Yani Büşra’ya çok aşık. Ona bir şey yapmaz. Benden nefret ediyor o ayrı.”
Madem öyle, babası ölmüş bu adama neden kayınbaba olmuyorsun? Ayrıca Emin kızını çok düşünüyor ayaklarına yatmasın, bir önceki bölüm onu nasıl sepetlediğini gördük. Daha önce kızını nasıl yok saydığını da gördük. Emin Büşra’ya iyi baba değil, bizi kandırmaya çalışmayın, yemiyoruz.
Kadir’in Elif ondan yardım istediğini sanarak hiç düşünmeden at çiftliğine gitmesiyle artık kalbinde Elif’in yerinin çok başka olduğu netleşmiş oldu. Bugüne kadar Elif’in ondan hoşlandığı barizdi ancak Kadir’in tavırları daha çok arkadaşça görünüyordu. Kadir’in önce deli gibi endişelenmesi ve ardından Elif’i evinde sağ salim bulduğunda ona sımsıkı sarılması bana Kadir de Elif’e aşık olmuş dedirtti. Elif, Kadir’den böyle bir şey hiç beklemediği için nasıl da sevindi. Valla Kadir’den bu kadar samimi bir eylem görmek beni de şaşırttı yalan yok. Elif’in, Kadir İlhan ile buluşacağı zaman onu bir an yalnız bırakmaması hep yanında olması, onun için tehlikelerden korkmaması da çok önemli. Aşk, birlikte sadece güzellikleri paylaşmak değil, zorlukları da göğüslemektedir.
Bu ilişkide Kadir’in ilk adımı atmayacağı ortadaydı. Sonuçta aşktan daha taze yara almış ve Sevil ile ilişkisinden gördüğümüz kadarıyla zaman zaman adım atması gerekirken geri duran, pasif davranan bir adam. Ayrıca şu an bir sürü farklı derdin ortasında oradan oraya koşturmakla meşgul. O yüzden de Elif’in Kadir’in ellerinden tutup onu yanağından öpmesi ve böylece resmi olarak ona aşkını ilan etmiş yapılacak en doğru şeydi. Elif sağ olsun nihayet resmi olarak KadEl’in ilk öpücüğü de gelmiş oldu. İlk adımı kadınlar atar mı demeyin, karşınızda bin tane şeyle uğraşan bir adam olunca bunu kız tarafının yapması şart. Kadirciğim ilk seferde şaşkınlıktan ne diyeceğini bilemedin ama ikinci adımı senden bekliyorum bilesin. Bu şaşkınlığını üzerinden at ve Elif’e karşı bir adım at. Işığa tutulmuş tavşan yerine kedi gibi sokulgan görmek istiyorum seni.
Bu köşkten ayrılan Saruhanlı ailesi beni delirtecek. Neden bir kişi bile “Bu Servet nasıl bütün hisseleri üzerine geçirdi, bu işten kurtulmanın hiçbir yolu yok mu?” demiyor? Hiç kimse ne kendi hakkının ne çocuklarına ne yeğenlerine kalacak olanın peşinde değil ve içinde bulundukları durumu kabullendiler. İlla Servet pişman olup “Hata ettim.” deyip hisseleri babasının üzerine geçirmesi için ona mı vermeli? Ben Emin Bey her şeyin sırayla olacağını söylediğinde barınma sorunu çözüldükten sonra sıra hisselere gelecek sanmıştım. Neyse ki Ödemiş’teki apartmanın Servet’in isteğiyle yıkılması saçmalığının üzerine daha da tüy dikilmedi de Emin Bey arsanın kendisine ait olduğunu ve satacağını söyledi. Ancak erkekler çalışsın, kadınlar evde otursun deyince Emin Bey beni yine kendinden soğuttu. Bak Münevver’e, temizliğe gidip ilk defa kendi emeğiyle para kazanınca kendini ne kadar değerli ne kadar güçlü hissetti. Güç sadece fizik kuvvetiyle, elinin kolunun uzun olmasıyla, zenginlikle ölçülemez. Eski Münevver olsa Servet peşinden koşuyor diye hemen yumuşar belki onun yanına da dönerdi. Şimdiki Münevver ise ona haddini bildirecek kadar cesur. Umarım ona olan aşkından da vazgeçer ve onu gerçekten mutlu edecek biriyle mutlu olur.
Servet şimdiden aile özlemiyle sınanmaya başladı. Elde ettiği zenginlik içinde başta kendini çok güçlü, çok üstün, çok mutlu sanmıştı ancak evde o alıştığı aile ortamı yerine buz gibi soğuk bir ortam oluşunca Servet yokluk hissetmeye başladı. O yüzden de ailesini onsuz da alıştığı gibi görmek canını yaktı. Yansın, ona müstahak. Kendi etti kendi buldu, bu duruma gelmesinin sebebi kendi egosu, kendi hırsı, öfkesi. Elimi öpmeyen o eve geri giremez derken şimdi öpmeseler de olur diyecek hale geldi. Bir daha öyle hayal ettiği gibi o da onların arasında olacak mı? Bence kol kırılacak yen içinde kalacak ama buna daha zaman var. Servet’in burnunun samimi bir pişmanlıkla sürtünmesi lazım. Münevver’den ayrılmasına sebep olan o şırfıntı karısının aslında dolandırıcı olduğunu anlamalı. Kürşat evi bir güzel soymalı, değiştirmekten hiç çekinmediği o koleksiyon parçası eşyaların yerinde hiçbir şey kalmamalı. Gitmediği şirkette işler yolunda gitmemeli. Servet zengin olmayı sadece para yemek sanıyor belli. O şirketin başında durmazsan birkaç güne kimse işini ciddiye almaz ve bir de üzerine İlhan 360 milyon dolarlık borcu erkenden isterse seyreyleyin şamatayı. Yalnız istediğiniz kadar Saruhanlı ailesini Servet’in üzerinden güzelleyin bizim onca bölüm seyrettiklerimiz ışığında bu ailede Kadir ve Yusuf Emin dışında kimsenin güzellenecek yanı yok. Daha önce yaptığım benzetme hala geçerli: Dışı temiz, parlak, taze görünümlü ama içi çürük bir yumurta bu Saruhanlı ailesi.
“Ferit Karaçam’ı kim öldürdü?” sorusunun cevabı hala netlik kazanmış değil. Ahmet, Ferit Karaçam’ı öldürmediğini iddia ediyor, bana Servet ile konuşurken de inandırıcı göründü. Ancak Servet’e dediği gibi oraya geldiyse cinayeti görüntülemiş olabilir, malum kendisinin röntgenciliği meşhur. O yüzden benim katil adayım hala Vedat. Vedat’ın İlhan’ın aydınlanması için çok vurucu bir katil olacağını düşünüyorum. Üstelik bu Vedat, İlhan’ın şu an Kadir’e yönlenmesine hiç engel olmuyor. Adamın salıverildiğini, katilinin o olmayabileceğini vurgulayıp İlhan’ı gerçek katili aramaya yönlendirmiyor. O yüzden benim için baş şüpheli kendileri.
Emeği geçen herkesin ellerine sağlık. Peki sizler bu bölümü nasıl buldunuz?
Yalı Çapkını 85. bölümde özlenen Svl analizleri geri döndü. Keyifli okumalar…
Yalı Çapkını 85. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını hep konuşuyoruz, biraz da Ferit'i konuşalım mı? Özge (OZZY)‘nin kaleminden, keyifli okumalar…
Deha 9.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…