Evladının ölümcül bir hastalığın pençesinde olmasından öte onu hayata tutundurmak için lazım olan parayı bulma çabasında ekonomik çaresizliğin, en yakınım dediği dostlarının kapılarını kapatması gerçeği ile dibe batan, batmak ne kelime dibe çakılan İrfan’ın hikayesi… Bu hikayeye İrfan’ın kapitalist düzenin gerçeklerini tane tane anlatması ile başlamak da ilginç oldu doğrusu…
“Hayatta en önemlisi huzur, aile, sağlık diyorsun ya ama öyle değil. Her şey para, insanın başını dik tutan da adam yerine koyduran da çocuklarının yüzüne huzurlu baktıran da para. Öfkelisin görüyorum, öfkem öfkeni tanıyor. Sana bir tavsiye, asla düşme. Eğer düşersen bütün kapılar yüzüne kapanacak. Eş, dost dediklerin hepsi telefonuna dahi çıkmayacak. Dibe vuracaksın. Biliyorum. Ben o dibi gördüm. O dibin en dibindeyken bir karar verdim. Bu dünya adaletsiz, adi, aşağılık bir yer. Ve ben bu dünyanın canına okuyacağım”
Hikaye ilerledikçe dipteki bataklıkta ideallerinden, erdem kabul ettiği değerlerinden uzaklaşmasını izleyeceğiz. Anlaşılan o ki bu yolda – Egemen’in de etkisi ile, para babalarının çiğliklerini gördükçe, sonuna kadar İrfan’ın destekçisi olacak ve “bunlara her şey mubah!” mı diyeceğiz?
Bildiğim kadarı ile ilk defa 6 isim jenerikte yan yana sıralandı: Aslı Enver, Halit Ergenç, Birce Akalay, Ozan Güven, Nur Fettahoğlu ve Mesut Akusta. Tüm bu isimlerden benim için en özeli Halit Ergenç. Hatta Halit Ergenç’in tek bir sahnesini söyleyebilirim ki çıtayı nasıl arşa çıkarttığı konusunda çekinceleri olanlar bir kez daha izlesin…
Diğer karakterlere gelirsek; İlay ile İrfan eski sevgili, İlay Süleyman’ın metresi, Süleyman Egemen’in patronu, Egemen İrfan’ın çocukluk arkadaşı aynı zamanda karısı Eda’nın eski sevgilisi ve hatta çocuğunun babası. Peki bu bölümde çok fazla sahnesi olmayan Aslı Enver’in canladıracağı Ayşe (Kısacık görünse de birebir Süreyya değil miydi?) bu çokgene nasıl dahil olacak dersiniz? İrfan’a aşık olarak ^^
Biliyoruz ki günümüzde para en büyük güç. Bu gücün en çok farkında olan karakterde Egemen. Onu da tespitlerini de pek sevdim. İrfan’ın takım elbisesini değiştirtirken şekilciliğe yaptığı gönderme ile elbette ki haklı idi. Diğer durum tespitleri de öyle:
– “Oğlum sen bu kitabı okudun mu lan? Ben burada emlak sektörü çöküyor diyorum, yeni trend organik tarım temiz enerji bundan bahsediyorum.”
– “Kimse okumayacak profesör ama zengin olursan kişisel gelişim kitabı yazarsın, o bak okunur ama haa”
Türkiye’deki gündeme, gözlerimizde şahit olduğumuz olaylara inceden ve hatta cesur göndermeler çok güzeldi. Binlerce lirayı dakikalar içinde harcayabilenler, Atanamayan öğretmenler… KHK ile atılmış bir akademisyenlerin başına gelenler İrfan’ın başına gelenler ile aynı değil mi? İş bulamaması, hesabına konulan bloke, yurtdışı yasağı… Ana haberlerde, sosyal medyada ilik arayışında olan, ameliyat için bağış toplayan yüzlerce paylaşıma denk gelmişizdir. Eda bu öneri ile İrfan’a geldiğinde çok doğru bir noktaya parmak bastı, hangisine yardım ettin, hatta en son ne zaman kan verdin?
Birkaç olumsuzluk da olacak elbet: Süleyman’ı dolandırma bölümün uzunluğu ile ters orantılı olarak biraz özensiz kurgulanmıştı. Nasıl planlandığını bilemediğimiz bir pop-up lansman, kaçış planı yapılmamış, paralı kitleyi bir lansmanla milyon dolarlık daireyi satın almaya ikna edecek pek de başarılı olmayan bir konuşma… Ama bu gibi küçük detaylara takılmıyoruz ^^ Bir takıldığım detay da İlay’ın zeki ve duyarlı bir kadın olarak tanıtılmasına karşın ‘metres’ olarak bir hayat seçmiş olmasının nedenlerinin havada olması. Sadece sevilmek olabilir mi?
Özetle; digital ile yolu çıkan ama izleyici ile StarTv’de buluşan Babil’i sevdim. Karşılıklı uzun uzuuun bakışmalar olmayan dizi bulmuşuz sevilmez mi? Her karakteri de ayrı ayrı sevdim. Egemen’in paraları kaptırdığı mafya ve Süleyman’ın manyak bir katil olduğu tescilli oğlunu hikayeye oturtamasam da akış da genel olarak iyiydi. Bir de artık Ay Yapım klasiği olarak kabul ettiğimiz diyaloglar ve sahneler yine bangır bangır müzik ile gölgelenmese…
Gelecek bölüm için ekran karşısına geçeceğim. İrfan’ın Süleyman’a olan borcunu kat be kat ödeyebileceği saadet zincirinin (ponzi sistemi) ilk adımı atmasını izleyeceğiz. Bir şey itiraf edeyim: Halit Ergenç konuşsa ben de ikna olup bu zincire kolaylıkla dahil olabilirim…
Tweetiyle yazıma renk katan © ‘e teşekkürler.
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 82. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.