BAY YANLIŞ – İyi ki Hayatımdasın

Bay Yanlış 7.bölümünde Total’de 4.69 AB’de 4.63 ABC1’de ise 4.12 reytingle üç grupta da günün izlenen 2. yapımı oldu.

Bölüm izlenimleri konuk yazarım Gözde ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar ^^ (For my foreign followers, please go to select language section for google translate. On the top right side of the screen for desktop, Last line on the hamburger menu bar for mobile)

 

Geçtiğimiz bölümü Ezgi’nin, Yeşim’i Özgür’ü öperken görmesiyle noktalamıştık. Öpüşme tam olarak gerçekleşemedi çünkü Tesla o esnada Ezgi’yi fark edip O’na koşarak havladı. Yaşa be Tesla! Sana “İt.” diyen Yeşim’in amacına ulaşmasına engel oldun. Zaten bence Özgür kendini geri çekecekti. Yeşim’le bir şey yaşamak istiyor olsaydı Tesla havladıktan sonra Yeşim’in gitmesine engel olabilirdi.

 

 

Tabii Ezgi, içeri kaçıp olanların devamını göremeyince ve Cansu’nun Yeşim’i giderken gördüğünden de haberi olmayınca hemen Özgür’ün kendisine aşık olduğunu sandığı için pişman oldu. Haliyle Özgür’ün Yeşim’le eğlendiğini sandı. Aynı şekilde Tesla’nın havladığı kişiyi Cansu zanneden Özgür de Ezgi’nin Serdar’la yemekte olduğunu sandı. İkisi de ayrı ayrı birbirlerine trip modundaydılar. İnsan zaten sevdiğine hep daha çabuk ve daha fazla kırılmaz mı? Önünde sonunda gerçekleri anlayacaklar nasılsa diyerek bu çocukça tripleşmeleri seyretmenin tadına vardım. Ezgi’ciğim boşu boşuna çift olduğunuzun ilk simgesi çiçeği çöpe attın, depresyonda gibi yatağına sığındın.

Özgür’ün Tesla’yı kucaklayıp yan eve bakan hali, Tesla’yı sabah Ezgi’ye göndermesi ne kadar da çocukcaydı. Demek ki hislerini itiraf ettiklerinde daha çocuksu bir Özgür göreceğiz. Ezgi’nin Yeşim’i kıskanıp yine sadece Serdar hedefine kitlenmesi normaldi, ama ikisinin geleceği olmadığı için ciddiye almadım. Nasılsa Özgür’le bir şekilde yolları hep kesişecek. Yaşasın iş arkadaşlığı. ^^ Özgür’ün Ezgi’nin yemek yedik yalanına kanıp ilişki koçluğundan vazgeçmek istemesi de çok doğal. Bu durum daha fazla Ezgi’yle bir arada olması demek çünkü. Aslında kısa zamanda Ezgi’yi oldukça iyi tanıyan Özgür, konuşma tarzından O’nun yalan söylediğini hemencecik anlardı ancak kıskançlık duygusu baskın gelince algıları kapandı herhalde.

 

Özgür’den hızlandırılmış tango dersi

 

Her ne kadar O’ndan uzak durmak istese de Ezgi Latin gecesine çağırdığı Serdar’la tango yapacağı için dans öğretmeni aradığında başka bir erkekle yakınlaşmasın diye tango dersini kendi vermek istedi Özgür. Bence Serdar geceye gelseydi de bir şekilde o dansı sabote edecekti. Yemeği engellememiş olabilir ama tango yemekten çok daha fazla temas içeriyor.

Ezgi ile Özgür’ün tango derslerindeki gün geçişlerini ve derslerle birlikte tangonun hikayesinin anlatılması güzel düşünülmüştü. Üniversite 1. sınıfta üç ay Latin dans kursuna katılmıştım, ancak kursta tango dersi yoktu. Hikayesini de ilk defa dinledim, diziden sonra da araştırdım. Gerçekten çok etkileyici.

Her iki oyuncu da özellikle Can Yaman tangoda bayağı tecrübeliymiş. Can Yaman’ın Instagram hesabında birkaç ay önce annesi Güldem Hanım’la tango yaparken görüntüleri var. Dans yeteneği genetik belli ki. Özge Gürel’in yıllar önce Kiraz Mevsimi’nde Serkan Çayoğlu ile tango sahnesi de unutulmazlarımdandır.

Birbirinden uzaklaşmaya çalışan çiftimiz tango dersleri sayesinde yeniden yakınlaştılar. Oldukça da güzel bir bahane oldu bu.

 

Çilli Deniz ve Mehmet – OzDen

 

İLK AŞK, İLK HEYECAN

Romantik komedilerde hem sevilecek ana çift hem de yan çift-çiftler olunca tadından yenmiyor. Deniz ve Ozan da o kadar güzel bir çift olma yolunda ilerliyorlar ki onlara daha fazla sahne yazılsa hayır demem. Ozan o kadar naif, duygulu bir adam ki İrem tarafından yara bandı olarak kullanılmayı hiç hak etmiyor. Evet, Deniz negatif, sert, Özgür’ün tabiriyle duvarlı ama asla kötü biri değil. Yaşadıklarından dolayı kendini korumaya almış. Artık eski kocası O’nu ne kadar yaraladıysa aşktan, sevmekten, sevilmekten korkar olmuş. Ama hiç kimse için kalbini kapatmaya değmez, çünkü herkes o kişi gibi bizi üzecek diye bir kural yok. Deniz de yavaş yavaş kalbinin kapılarını Ozan’a açıyor, böyle birinden bir anda teslimiyet bekleyemeyiz zaten. İrem’in Ozan’a olan ilgisinin yarattığı kıskançlık sağ olsun durumu hızlandıracak gibi. Bir de üzerine Ozan, Deniz’in çocukluk aşkı çıkmaz mı? ^^ Meğer Deniz ile Ozan ortaokulda aynı yüzme takımında yer alıyorlarmış. Tabii Ozan, o zamanlar ilk adı Mehmet’i kullandığı için Deniz O’nu öyle tanıyormuş. Böyle geçmişten gelen bir aşk hikayesi eklenmesi çifti daha da ilgi çekici yaptı. Deniz zaten Ozan’a karşı yumuşamaya, adım atmaya meyilliydi; bunu öğrenince yüzü, gülüşü daha da değişiverdi. Yalnız Ozan’ın ilk adı Mehmet resmi yazışmalarda geçmiyor mu da Özgür bile bilmiyor? Haydi Deniz’in dikkatinden kaçsa, en yakın arkadaşı nasıl bilmez? Böyle bir şeye dikkat etmeyişini garipsedim, çünkü Özgür iyi bir gözlemci.

 

Levent üzerinden gelişen erkeklerdeki kaslarla ilgili diyaloglara ne demeli? Sizce dizinin senaristleri Özgür’ün kaslarına laf edenlere bir mesaj mı vermek istedi?

“Bu kadar kasa ne gerek var ben sevmiyorum. Yani taş devrinde miyiz? Dinozor mu boğazlayacaksın, bu ne irilik yahu?”

Levent’e bu konuda katılmıyorum, aynı anda hem kaslarını hem beynini geliştiren erkekler mevcut. Ama tıp eğitimi ve çalışma hayatı bunun için oldukça zor, bu doğru.

 

 

Cansu’nun Levent’e yüzme dersi aldığını söyleyememesini doğru bulmasam da bunun komik sonuçlarını kahkahalarla seyrettim. Tesadüf eseri Cansu’yu yüzme öğretmeniyle samimi bir şekilde gören Levent’in üstü başıyla havuza dalıp düşmesi ve adama saldırması bu hafta dizinin en komik sahnesiydi.

“Sen kime yüzüyorsun?”

Cansu’yu kıskanması bir açıdan iyi de oldu, evlilik konusunda sallanıp duruyordu, bu olay aklını başına getirmiştir. Hem kendisi kolaylıkla yalan söylüyor, Cansu ders aldığını daha söyleyememiş çok mu? Serdar’ı Ezgi konusunda yine ne güzel idare etmedi mi? Cansu’ya, kızına gerektiğinde bir sürü yalanı ardı ardına sıralamıyor mu? Ama “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.” diye boşuna dememişler. Sonunda Zeynep, Cansu ile O’nu akşam evde yakaladı. Bu defa yalan söylese bile o cingöz kızı inandırması zor. Bakalım kızına gerçeği söyleyebilecek mi? Artık eski eşinin de diziye dahil olma vakti geldi. Benim oyuncu adayım Sevinç Erbulak.

Dizinin bu bölümü gerçekten çok iyiydi, kusursuzdu; gereksiz, amaçsız hiçbir sahne yoktu ancak reytingler böyle bir bölüm için olması gerekenin altında. Aileleri bu bölümde de oldukça az görebildik, özellikle Fitnat’ın sahnelerini çok özledim. Olması gerektiği gibi bahaneler yaratıldı ve Ezgi ve Özgür’ün anneleri ile Fitnat İstanbul’a gelecekler ikiliyi ayırmak için. Göcek bölümlerindeki gibi bol bol sahneleri olursa bunun reytinglere olumlu yansıyacağını düşünüyorum. Özgür kanadında Yeşim yerine daha sempatik, sahneleri daha eğlenceli bir kadın oyuncunun olması da daha iyi olur. Sevim ile Fitnat’ın Özgür’le evlendirmek istedikleri kişi böyle biri olacak bence.

 

 

Ezgi Yeşim’i her gördüğünde kıskanıp duruyor ama bir bilse aslında kıskanmaya değer bir şey olmadığını, Yeşim’in kendi kendine gelin güvey olduğunu. Yeşim Özgür’e “Canım” diye hitap edip dursa da aslında Özgür Yeşim’e o kadar yakın davranmıyor, Ezgi de tıpkı Özgür gibi kıskançlığından gerçeği göremiyor.

 

Yeşim Serdar’a Özgür’ün kendisine aşık olmadığını düşündüğünü, davranışlarının aksi yönde olduğunu söylemesine rağmen Serdar kendisine yalan söylendiğini düşünmedi. Aksine Özgür’ün aşk hayatı, kadınlarla ilişkileri üzerine ahkam kesmeye kalktı. Bir de o arada kendini de övmez mi? Hiç sevmem böyle kendini beğenmiş tipleri. Ezgi’nin daha önceki erkek arkadaşlarından ne farkı var? Özgür de arada kendini övse bile Serdar gibi kendini beğenmişlik hissettirmiyor. Zaten Ezgi de şu an Serdar’a ilişkileri zor olduğu için çekici geliyor. Bir türlü buluşup yemek yiyememiş olmaları, üzerine düşmeyişi Ezgi’yi merak uyandırıcı, cazip, değerli kılıyor. Ama bence Serdar Ezgi’ye henüz aşık değil. Hatta eski sevgilisi İrem’e karşı hala hisleri olabileceğini düşünüyorum. İrem alerjisi azdığı için hastaneye geldiğinde aralarında hala bitmeyen bir şeyler olduğunu hissettim. İrem de o kadar Deniz’le uğraştı, Ozan’ı kullanmaya kalktı ve chili biberli kokteyli içerek Latin gecesinden oldu, oh olsun demeden edemeyeceğim.

Ezgi ve Özgür’ün ilişkisi ile Ezgi ve Serdar’ın ilişkisini kıyasladığımızda ciddi farklar göze çarpıyor. Ezgi, Özgür’e karşı yalansız, doğal, kendi gibi ama Serdar’a daha ilk zamanlardan bir sürü yalan söyledi, kendisini bambaşka biri gibi gösterdi. Haa tabii ki bunda Özgür’le tanışma şeklindeki farklılık etken elbette. Ama Özgür O’nu şu anki haliyle sevdiğini de unutmayalım. Serdar ise gerçekleri öğrendiğinde Ezgi’yi beğenmeye devam edecek mi, sevecek mi acaba? Bize tanıtılan Serdar nedense gerçekleri bilse Ezgi’yle görüşmekten vaz geçer gibi geliyor bana.

 

 

Emre’yi sempatisiyle, esprileriyle yine sevdim bu bölüm. Özellikle Gizem’le uğraşırken ayrı bir seviyorum karakteri. ^^ Kesinlikle Ezgi’yi mekandan gönderme konusunda Gizem’e yardım etmeyecek Emre.

 

 

Gizem, Özgür’e olan duygularından vazgeçebilse ya da en azından bu duyguları yüzünden Ezgi ile uğraşmayı bırakırsa O’nu da seveceğim. Çünkü Gizem’in kötü karakter olarak yazılsa da ekran enerjisi bana rahatsız edici gelmiyor. Bu da Ece İrtem’in başarısı. Ayrıca Latin gecesindeki imajına bayıldım. 10 üzerinden 10 puanlıktı. Latin gecesinde Ezgi’yle konuşturmak için Soner’i davet ettiğine pişman oldu ama aşk ve kariyer hırsı bu kadar baskın bir karakterin hemencecik planlarından vazgeçeceğini sanmıyorum. Şimdi de oyununu Serdar üzerinden kurmaya çalışabilir.

Latin gecesi fikri hem Ezgi’nin iş hayatındaki yeteneklerini sergilemesi, hem restoran sahnelerinin dümdüz olmaktan çıkması ve tabii EzGür’ün tango yaparak yakınlaşması için güzel düşünülmüştü. Özellikle Can Yaman’ın Latin ülkelerindeki hayranlarının biz Türk seyircilerden daha fazla mest olduğuna eminim. Yemekler, müzikler, danslar, kıyafetler, Özgür’ün İspanyolca konuşması büyük ilgi görmüş olmalı. Workshoptaki taco’lara benim de ağzımın suyu aktı. Meksika yemeklerini çok severim doğrusu. ^^

 

Aşkın dansı

 

Serdar acil bir hasta nedeniyle hastanede bulunması gerektiği için gelemeyince Özgür, Ezgi’ye tango yapmayı teklif etti ve EzGür’ün muhteşem dansını seyrettik. İkilinin uyumları olsun, birbirlerine bakışları olsun, çekimleri olsun sahne dört dörtlüktü. Aşkın ve acının dansı deniyormuş tangoya. Yanlış anlaşılmalarla acı çeken çiftimiz tango yaparken aşkla bütünleştiler, bir oldular. Elleri, bedenleri, gözleri birleşti. Birbirlerine olan aşkları gözlerinden okunuyordu, bunu fark etmemek imkansızdı. Dans bittiğinde aşkın heyecanıyla Ezgi’nin sesindeki o titreme çok doğaldı.

 

 

Soner’in daha bir hafta kadar önce nişanlısından ayrılmış bir adam olarak Ezgi’den hesap sorabilme saçmalığını gerçekten aklım almıyor. Bu nasıl bir narsistliktir… Bu kadın, ne yaparsan yap sana mı aşık kalmalıydı? Hala senin için acı mı çekmeliydi? Sadece senin mi hakkın var ayrılınca yeni biriyle birlikte olmaya, sevmeye, sevilmeye? Hem kadına hem erkeğe şiddete karşıyım ama Ezgi’nin kolunu sıkan Soner’e yumruk attığı için Özgür’ün ellerine sağlık demeden edemeyeceğim. Böyleleri maalesef bundan anlıyor.

 

 

Belki Ezgi ile ilişkileri devam etse, canını sıkan başka konularda bu yüzünü gösterecekti. Ezgi gerçekten böyle birinden kurtulduğu için çok şanslı. Böyle biriyle bir ömür geçireceğine varsın üç senesi heba olsun. Özgür’ün dediğine katılıyorum. İyi ki aldatmış Ezgi’yi. Sayesinde Ezgi ile Özgür birbirlerini tanıdılar ve kısa zamanda birlikte onca şey yaşadılar. Birbirlerine çok iyi geldiler. Gerçekten de iyi ki birbirlerinin hayatındalar.

 

 

Özgür, Ezgi’nin Serdar’la yemeğe çıkmadığını anlayınca haliyle neden kendisine yalan söylediğini öğrenmek istedi. Cevabı elbette çok iyi biliyor, ama Ezgi’den duymak istiyor. Ve çok net, hislerini ilk açıklayan Özgür olacak. Çünkü yanlış anlamaların sonucunda Ezgi daha kontrollü davranırken, Özgür öyle değildi. Tango dersi vermek istemesi, workshop’ta Ezgi taco yaparken dibine girip saçıyla oynaması, ardından içeride yine aynı şekilde küpesiyle oynayıp durması ve Serdar gelmeyince Ezgi ile tango yapmak istemesi…

 

 

Ama tabii bunun için biraz daha bekleyeceğiz çünkü tam Ezgi neden yalan söylediğini açıklayacakken Yeşim ile Serdar ikilisi bu romantik sahneye salça oldular. Tabii iyi bir dizi seyircisi olarak bu duruma alışığım ama yine de kapıyı açan Özgür gibi hissediyorum. Resmen Yeşim’e bakışları, adını tonlayışı “Niye geldin?” der gibiydi. Bakalım Ezgi ile Özgür ağabey-kardeşten nasıl kurtulacak ve birbirlerine aşklarını itiraf edecekler? Fragmanlara göre yeni bölümde itiraflar geliyor, sabırsızlıkla bekliyorum. (Tabii yine hayal-rüya değilse!)

Emeği geçen herkesin emeklerine sağlık. Peki sizler bu bölümü nasıl buldunuz?

*Tweet’iyle yazıma renk katan timuraytuğ ‘a teşekkürler.

Bay Yanlış bölüm yorumları için tıklayınız.

Bay Yanlış 8. Bölüm Fragmanları

Aslı

Disqus Comments Loading...

Son Yazılar

DEHA – Bu Savaşın Bir Kazanı Olacak mı?

Deha 9.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.

2 saat Önce

YALI ÇAPKINI – Rüya

Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine  PSİKOLOGROZA…

4 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Beni Sen Tutuyorsun

Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…

6 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Seni Sevdiğimi Gizlemiyorum

Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…

6 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Korkma, Korkarsan Kaybedersin

Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine  PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.

6 gün Önce

DEHA – Bu Dünya Gücü Gücüne Yetenlerin Dünyası

Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.

1 hafta Önce