Disney+’ın güncel dizilerinden Ben Gri 6. Bölüm izlenimleri Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Ben Gri 6.bölümüyle izleyici karşısındaydı bu hafta. Şimdiye kadar izlediklerim arasında en çok gerildiğim bölüm oldu. Bu haftanın analizine geçmeden önce 5.bölümde yaşananları bir hatırlayalım.
Geçen haftaki bölümü emniyet sahnesiyle açtık. Bülent Komiser, Fuat’la ilgili şüpheli durumları tek tek sunup, onunla ilgili yakalama kararı çıkarmayı talep ederken, Emniyet müdürü deliller ışığında onu onaylamak zorunda kaldı. Onaylaması bu duruma el koymayacağı anlamına gelmiyordu tabi ki. Eve ve otele eş zamanlı yapılan operasyondan elleri boş döndüler.
Fuat için arama emri çıkarken o, şok halinde Agâh’ın kanına bulanmış kıyafetlerini, elini yüzünü yıkamaya çalışıyordu. Şimdiye kadar iki kere, birinin ölümüne sebep olduğu gerçeğiyle karşı karşıya kalmıştı Fuat. Her defasında da durumu kabullenmekte, bununla baş etmekte zorlanmıştı. Bu sefer durum farklıydı. Bu kez fiilen oradaydı ve Agâh’la boğuşurken kazayla patlayan silah kendisinin, üzerindeki kan ise adamındı. Örgüt son anda haber vermese o otel odasında polise yakalanacaktı, yanında silahı ve kanlı kıyafetleriyle. Örgütün elinde Doruk Sezgin’i öldüren diğer ruhsatlı silah da var zaten. Etti iki cinayet. Bu iki cinayetle aynen mesajda yazdığı gibi müebbetle yargılanabilir Fuat.
Fuat’ın otelden kaçmasına paralel otele yapılan baskının üzerine gelen Hülya, polislerle karşılaşmanın şaşkınlığını atlatamadan Ceyda’dan gelen telefonla bir kez daha sarsıldı. Fuat’ın başının dertte olduğu gerçeğiyle karşı karşıya kaldı.
Örgüt Fuat’ı polislerin elinden kurtardı kurtarmasına ama bu iyiliğin de bir karşılığı olacaktı elbette. Kalacağı yeni adresinde Fuat’ı gülen yüzlü bir kutu beklemese şaşardık zaten. Kutunun içinden telefon, gülen yüzlü şapka ve içki şişesi çıktı. Yalnız biz izleyiciler olarak o içki şişesine şüpheyle yaklaşırken, sen nasıl içme gafletinde bulundun Fuat? Kokusu normal diye içinde ilaç olmaz mı sandın? Orada bayılıp kalarak kanlı kıyafetler ve silahını örgüte kaptırdın.
Fuat için bir kere daha, yeni bir oyun daha başlamış. Gülen yüzlü şapkayı vererek örgüt artık oyunu açık oynamaya başladı. Üyeler onu tanıyor. İsmiyle hitap edip onu oyun içerisinde yönlendiriyorlar.
Boğaz turuyla başlayan oyun bir terzi dükkanında devam etti. Bu sahnede Fuat’ın geçirdiği değişim inanılmazdı. Makyaj ve kostüm sorumluları çok iyi bir iş çıkarmışlar. Timuçin Esen yerine dublör mü kullanıldı diye şüpheye düşmedim değil hani. Ciddi ciddi tanıyamadım kendisini. Yeni haliyle Erdal Beşikçioğlu’nu – Nam-ı değer Behzat Ç.’yi – andırdı bana.
Terzi Fuat’tan gülümsemesini isterken ben onun yerine sinir oldum adama. Geçen hafta “Doğru olanı yaptın.” muhabbetini vardı bu hafta yerini “Sen iyi bir şey yapıyorsun “ muhabbeti aldı. Madem yapılan şey iyi, siz yapın bir zahmet. Bir adamı katil olmaya zorlarken onu böyle teselli etmek hiç samimi gelmiyor.
Fuat’la Hülya arasındaki “En güzel dondurmacı” muhabbetini merak ettim doğrusu. Pizzacı, Fuat’a her neyi hatırlattıysa, bu notla Hülya’yı yanına çağırdı.
Benim gibi Hülya da emniyet de arabaya binen yabancıyı tanıyamadı. Fuat bir oyunun ortasında bile dayanamayıp Hülya’yı görecek fırsatı yaratırken, onu sevdiğini özlediğini söylerken, her ne duyarlarsa inanmamalarını ne yaptıysa ailesi için yaptığını, kötü bir olmadığını söylerken, kötü biri olmadığına inanmak için, Hülya’nın ağzından bunu onaylatma ihtiyacı duyarken, neden bu kadına aldatma senaryosu yazdınız ey senaristler! Bu aileye reva mı bu! Fuat’a reva mı!
Fuat alyansını Hülya’ya emanet etti. Kendisine bir şey olursa bunu Selin’in boynuna takmasını istedi bir vasiyet gibi. Bu işin sonunda Fuat’ın öleceğine dair bir işaret değildir bu inşallah.
Arda da utanmadan – gerçi utandığı için Hülya’nın yanında değil de sonradan mesaj yazdı– itiraf etmez mi videoyu ben çektim diye pes yani. Çok iyi ettin Arda. Böyle düşersin işte örgütün pençesine. Hülya görüntüyü çekti diye söylemediğini bırakmadı da Arda’ya, ortada görüntü olmasa yaptıkları doğru mu olacaktı? Yani birlikte olmaları değil de o anların görüntülenmesi mi sorun? Arda’yı suçlayarak kendini aklayamaz maalesef. Ortada iki kişinin paylaştığı bir günah var.
Polisin eve gelmesinden etkilenen Selin, Ceyda’nın, polisleri konuşurken duyduğunu, Doruk’u öldürenin babası olduğunu düşündüklerini söylemesi, annesine olanları anlatması gerektiği konusundaki telkinleri sayesinde, sonunda Hülya’ya o geceyle ve Doruk’la ilgili itirafta bulundu. Hülya, kızına, internetten tanıştığı, kendinden oldukça büyük bir adamla sevgili olduğu için kızmakta haklıydı ama “Ne yani o geceki olay tecavüz değil miydi?” sorusu çok büyük bir hataydı. Sevgililer diye kız birlikte olmaya gönüllü mü olmuş olmalıydı? Bu kızın darp edilmiş haline gözleriyle tanık olmuşken böyle bir yanılgıya düşmesi çok büyük talihsizlik oldu Hülya’nın. Hele ki kendi yaptığı hatayı düşününce. Selin kızmakta da kırılmakta da sitem etmekte de haklıydı bu konuda. Oraya, söylediği gibi, ayrılmak için gittiğini düşünmesem de yine de belli olmaz tabi sahnenin devamını görmedik, “Bu olayda rızam yoktu için rahat olsun ” derken samimiydi bence. Hülya hatasını anlasa da laf ağızdan bir kere çıktı mı pişmanlık fayda etmiyor. Kırılan kalbi onarmak kolay olmuyor.
Fuat’ın karısıyla özlem giderip bir nevi vedalaştığı o kısacık an örgütten gelen mesajlarla bölündü ve sona erdi maalesef. Önce plana sadık kalması için uyarı aldı, ardından polisin arkada olduğu haberiyle başlayan kaçma kovalamaca, Aylin’in arabayla gelip Fuat’ı almasıyla son buldu. Fuat, yeni görevi için garsonluk yapacağı mekana geldiğinde, onu bir sürpriz bekliyordu. Bu sefer öldürmesi gereken kişi son bölümde öğrendiğimiz üzere eski bir müvekkiliymiş Fuat’ın. Fuat karşısında tanıdığı birini görünce son anda salonun elektriğini kesip, yangın alarmını çalıştırarak, adamı öldürmekten vazgeçti ve oyunu bozarak örgütü çok kızdırdı.
Örgütten gelen mesaj : “Kurtulmamayı seçtin. Oyun yeniden başlıyor. Bedelini her şeyi hatırlayarak ödeyeceksin” dese de Fuat’a bunun son işi olduğu söylenmemişti. Bu görevi de yerine getirirse peşini bırakmayı da vaat etmemişlerdi ki ona. Bu söz verilmiş olsa kurtulmak için belki de o hamleyi hiç yapmazdı Fuat. Belki de tam tersi, her şeye rağmen masum olduğuna inandığı bir adamın canına kıymazdı. Bu kabusun devam edeceğini bile bile yine adamı kurtarırdı. Bunu artık öğrenemeyeceğiz.
6.bölümü aynı sahneyle açtık. Fuat mekandan çıktıktan sonra müvekkili Sefa Leventoğlu’yla yaptığı görüşmeyi hatırladı. Anladığımız üzere adam bir kızı taciz etmek, ona sarkıntılık veya tecavüz etmekle suçlanıyordu büyük ihtimalle. Fuat özellikle “Yaptınız mı?” diye sorduğunda adam ustalıkla yalanlasa da bizler onun masum olmadığını hissettik. Örgüt de peşine düştüğüne göre adamın suçlu olma ihtimali yüksek. Evli, çocuklu ve işinde gücünde bir adam olmak sübyancı ya da sapık olmaya engel değil maalesef. Bakınız Doruk Sezgin, bakınız Selim Karaca… Sefa Fuat’a “ O ufacık kızın sözüne mi inanıyorsun benim mi?” derken onun kendisine inanacağından emindi. Nitekim de öyle olmuş ki Sefa şu anda özgür bir adam. Bu olay kaç sene önce oldu bilmiyoruz ama o kızın Ceyda olma ihtimalini yazdım aklımın bir köşesine. Kızın Akıncı ailesine kini o kadar büyük ki aileyi içten içe dağıtıyor. Sebebi ailesi diye düşünmüştüm ama kendine yapılan kötülüğün intikamı için de katılmış olabilir örgüte. Kendine zarar veren adamı serbest bırakan avukattan intikam almak isteyebilir de Hülya’ya nefreti nereden geliyor onu henüz çözemedim.
Ofisine hırsız gibi girip Sefa’nın dosyasına ulaşan Fuat, örgütün ondan hızlı davrandığını görünce öfkelendi ama onu ofise getiren şey aklına düşen “Adam acaba masum değil miydi?” şüphesi oldu bence. Konuşmayı hayallerken öyle hissettim. Tabi ki örgüt aradığının dosyalarda değil zihninde olduğunu belirttiğiniz , ondan hatırlamasını istediğinde, Fuat, Sefa’nın masum olduğunu, her şeyi hatırladığını söylüyordu, şüpheleri varsa da. Oysa örgüt kimsenin masum olamayacağına inanıyordu. Eğer hatırlamak istemiyorsa ona her şeyi kendilerinin hatırlayacağını söyleyen mesajın ardından Hülya’yı takip ettikleri görüntüler geldi Fuat’a.
Örgüt, yeni bir oyuna başlarken bu sefer tehdit unsuru olarak direkt Hülya’yı kullanmaya başladı. Fuat, Hülya’yı buluşmaya çağırarak, onu örgütün hedefi haline getirdi korkarım. Fuat’ın zaafı olarak görüyorlar şu anda kadını.
Ofiste çalan telefonu açan Arda’nın yüz ifadesinden arayanın Fuat olduğunu tahmin ettim. Arda’nın onu tanımayıp korkması, ardından Fuat olduğunu anlayınca hesap sormaya geldi sanıp açıklama yapmaya çalışması yaşadığı suçluluk duygusundan. Fuat’ın bir şeyden haberi olmadığını anlayınca rahatladı. Kredi kartını Fuat’a verdi, Tekin’in ortalarda olmadığını söyledi. Polislerin gelmesi üzerine Fuat oradan kaçarken, onu ele vermedi. Komiserle yaptığı görüşmede arama emrini çıkartma sebebinin Fuat değil Tekin olduğu ortaya çıktı.
4.bölümde Fuat gençlik festivalindeyken onu arayıp “Önemli bir şey söylemem gerek” dedikten sonra, Arda -Hülya videosunu izlerken karşımıza çıktığı anlar, Tekin’i son görüşümüz olmuştu. 5.bölümde emniyet, ifadesini almak için onu aramış ancak hakkında kayıp ilanı verildiği ortaya çıkmıştı. 6.bölümde hiç ummadığımız bir şekilde karşımıza çıktı Tekin.
Hülya’ya zarar vermemeleri karşılığında yeni görevi için hazırlanmaya başlayan Fuat’ın ilk uğrak noktası bir kasaptı. Burada sarı saçları ve makyajından kurtulup Avukat Fuat Akıncı oldu yine. Ona verilen emanet, görevin içeriği hakkında ipucu verse de yanılıyor olmayı dilemiştim ama olmadı. Kendisine tahsis edilen arabayla ikinci uğrak noktasında, bir posta kutusuna bırakılan anahtar, onu Tekin’in gerçek adresine ulaştırdı. Elemanını ölü halde bulan Fuat, korkuyla ışıklı alarmlı odaya yürürken, orada gördükleri onu şaşkına çevirdi. Biz o ekranlardaki görüntüleri göremedik ama örgütten gelen : “Çocuklara zarar veren herkes ölmeli. Sence de öyle değil mi?” mesajı Tekin’in de çocuklara zarar verdiğine bir işaretti sanki. Ardından gelen mesaj görevini bildiriyordu ve Fuat’ın yüzündeki dehşet ifadesi, kasap önlüğü ve satır bıçak takımıyla birleşince geriye fazla bir seçenek kalmıyordu.
Fuat elindeki satırı, nefessiz bir şekilde, Tekin’in ölmüş bedenin yanında, onun boğazına dayamışken, hamle yapacak gücü kendinde bulamıyorken, onu harekete geçiren, telefonuna gelen, Hülya’ya arkadan uzatılmış silah görüntüsü oldu. Fuat o an o kadar çaresiz kaldı ki görüntünün gündüze ait olduğunu algılayamadı bile. Oysa Tekin’in yanındayken geceydi. Görüntünün montaj olup olmadığının bir önemi yoktu o anda, Fuat için önemli olan tek şey Hülya’nın hayatının tehlikede olma ihtimaliydi. Onu kaybetmeyi göze alamazdı. Onca zamandır içinde biriken korku, öfke ve çaresizliğin birleşimi, büyük bir patlamaya sebep oldu.
Fuat bağırarak satırı ardı ardına Tekin’in cansız bedenine indirirken, kendini bırakıp gözyaşlarına teslim oldu ve sonunda hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Fuat’ın yerinde başkası olsa bu kadar dayanamazdı belki de. Timuçin Esen, şimdiye kadarki en iyi Fuat Akıncı performansını sergiledi bu sahnede bence. Adamın o çaresizliğini o kadar iyi yansıttı ki onunla birlikte canım yandı, ben de nefessiz kaldım izlerken.
Satırı kullandığı anlarda bakamadım zaten ekrana. Üstü başı kan içinde, gözlerinde “Ne yaptım ben” ifadesi ,cesedi bavula yerleştirmesi, bavulu evden çıkarıp arabaya koymaya çalışması, düşen valizi tekrar kaldırıp bagaja koyması, sürekli birileri varmış gibi arkasına bakması, ormanlık alanda toprağı kazması, bavulu mezara yerleştirmesi ve toprağı atarken polisin gelmesiyle paniğe kapılıp kaçması. Araba çalışmayınca oradan oraya koşması… Başına aldığı darbeyle ormanda yığılıp kalması. Bize oyunculuk resitali izlettiren Timuçin Esen’e kocaman bir alkış…
Fuat, Sefa’yı kurtarmanın bedelini çok ağır ödedi maalesef. Bir de şimdi üzerinde Tekin’in kanıyla yakalanırsa işler iyice sarpa saracak. Bir şekilde Tekin’in ölüm saati tespit edilirse, Fuat oraya geldiğinde ölü olduğu ispat edilir ama suça ortaklıktan ceza alabilir yine de. Sonuçta kesen de gömen de o. Bu işin sonunda ona hapis yolu görünecek büyük ihtimalle. Bir şekilde aklanırsa ya da cezai indirimle az bir ceza alırsa da eski Fuat olmayacak o artık. Yaptıklarının, sebep olduklarının yükünü bir ömür taşıyacak omuzlarında ve kalbinde. Tabi yaşadığı vicdan azabıyla delirmez ya da kendini öldürmezse.
Fuat’ın Hülya uğruna bir kasap gibi ceset parçaladığı anlarda, evde Arda Hülya ve Selin arasında büyük bir yüzleşme yaşanıyordu. Arda, Fuat’ın hiçbir şey bilmediğini, kanıtları ortadan kaldırdığını, her şeyin bittiğini söylediği anda gelen mesajla eş zamanlı olarak Selin telefonuyla orada belirdi ve onlara görüntünün hesabını sordu.
Hülya ve Selin arasındaki ipler bu sefer tamamen koptu. Bir gün önce kızını Doruk konusunda suçlarken, bugün Arda’yla yaptıkları ortaya çıktı sonuçta. Selin söylediklerinde haklıydı. Hülya ne dese faydasız artık. Ne kadar pişman olsa da utansa da özür dilese de tek gecelik salaklık olarak adlandırsa o gece olanları, bu hiçbir şeyi telafi etmez. Kocasını aldattığı gerçeğini değiştirmez. “Biz bir şey değiliz” demesinin de bir önemi yok. Ayrıca burada Selin’e karşı imada bulunmuş gibi geldi bana. Selin’le Doruk’un sevgili olmasına bir atıf gibiydi sanki. Selin de bunu anladığı için belki de “Ne değilsiniz sevgili mi?” diye tamamladı cümlesini annesinin. Ceyda eline geçen bu yeni koz sayesinde Selin’i annesinden koparmak için hamlesini yaptı. Ona kendi evine taşıma teklifinde bulundu. Selin bu teklifi kesin kabul edecek. Hülya bu evde yapayalnız kalacak. Böylece Ceyda bu aileyi gerçek anlamda parçalamış olacak.
Fuat’ın başına aldığı darbeyle bayıldığı bolüm sonunun ardından aklımdaki yeni sorular.
Ben Gri’de son iki bölüme girdik. Final mi olacak yoksa ikinci sezonuyla devam edecek mi bilinmez. Hikaye nereye bağlanacak, Fuat ve Akıncı ailesine nasıl bir son yazılacak? Arda’nın akıbeti ne olacak? Hülya’nın geçmişiyle ilgili bir şeyler öğrenebilecek miyiz? Ceyda’nın derdini öğrenebilecek miyiz? Tüm sorularımızın cevabını almaya 80-100 dakika yetecek mi?
Yeni bölümde görüşmek dileğiyle… Keyifli okumalar.
Deha 9.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.