Benim Tatlı Yalanım bölüm yazısına ilk öpücük için özel bir paragraf açarak başlamak lazım. Fragmanda ‘O laa laa’ dediğim kısacık kesit, ön izleme de -tüm fandom’ın gözlerinden kalpler çıkartırken, hiç hoşuma gitmeyeceğini bildiğim saniyelere dönüştü. “Nejat’ın duygularının ifadesini Kayra üzerinden yapmasına ‘ay çok tatlı ‘ diyemeyeceğim” diye isyan ettiğim doğrudur.
Sosyal medya admini ön izlemeyi #tbt olarak paylaşınca direk ‘kandırıkçı’ dedim. Çünkü böyle bir sahnenin yaşandığına inancım yoktu, tbt paylaşımları yaşananlardan olmaz mı? Özür dilerim. Yaşanmış. Ama geçmiş bölümlerin izlediğimiz sahnelerin (malum sahnelere izlemediğimiz flashbackler yapılıyor) ışığında Suna’nın bu kaza öpücüğüne tepkisi öyle olmazdı ve öpücüğün izi hafızada öyle bir yer ederdi ki durup durup aklına gelirdi. Piknikte adama dalıp dalıp giden deli aşık Suna’dan bahsediyoruz, unutmayın. İlk ‘kaza’ öpücüğünü olmamış farz edelim n’apalım…
Bu tatlı kaza(!) birilerinin pek hoşuna gitmiş belli ki… Oysaki günler sonra Suna telefonu “öptüm” diye kapatırken “ben de öptüm” karşılığını on kez düşünerek verdi…
https://twitter.com/harika_ya/status/1164616071724314627
Nejat’ın aklı başına Suna’dan biraz olsun uzaklaşınca geldi. Neden? Suna hep yanında çünkü, her şartta… Babasının hastalığı döneminde bedenen uzakta olunca, özlem devreye girdi. Nejat Suna’yı hatırladıkça fonda temsili olarak “bana her şey seni hatırlatıyooooor.” çalıyordu. Dondurmayı geçtim okuduğu kitabın cümleleri bile Suna idi artık onun için. Bu arada demek bikinili Suna’ya takılıyordu gözleriniz Nejat Bey’cim ^^ Özlem arada sırada telefon görüşmesi ile varlığını hatırlatarak dindirilir dindirilmesine de ya Suna’nın gönlünü çalabilecek, yakışıklı bir adam ortaya çıkıverdiyse?
Tolga’yı -çoğunluk izleyicinin aksine, sevdim. Dobra adam, net! Tek hoşuma gitmeyen fazla(!) sahiplenici tavrı oldu ki, geçmişe dayanan aile tanışıklığını göz önüne alarak şimdilik serzenişte bulunmamayı tercih ediyorum. Stratejisini Suna’nın geçmişteki duygularından ilerleme üzerine kurmuş ama kötü zamanlama be Tolga’cım. Bizim kız çoktan gönlünü kaptırdı bile. Ha, Nejat’ı kendinden uzaklaştırmak için Tolga’nın yanında mı alır soluğu? Evet! Bu madde yaz dizilerinde kaç no’lu klişeydi? Ama Tolga onun Nejat’a karşı hislerinin farkındadır ve bu ikiliyi ayırmak için Hande ile işbirliği yapar ve olaylar gelişir ^^
Klişe demişken sosyal medyada rastladığım bir izleyici yorumunu direk alıntılamak istiyorum:
- Sunaya silah vursunlar yada başka bişey komadan zor kalksın necat da çok endişelensin lütfen
- necat kaza yapsınlar arabada kavga ederken ama necat a çok abartaçak bişey olmasın ama sunaya komada kalsın az heycanlı olsun
Dilbilgisi hatalarına istinaden yaşça epey küçük olmalı. Diledikleri de yerli dizilerde olmayacak şeyler değil. Ama neden bir izleyici minnoş minnoş ilerleyen hikayede böylesine kötülükler ister ki? Bu hikayeye silahla vurulmayı nasıl uygun gördün? Ve neden? Üzdü, gerçekten…
Furkan Palalı’nın doğal abartısız oyunculuğunu seviyorum. Bonusu da endamı, ses tonu. Aslı Bekiroğlu da her bölümde daha çok Suna oluyor benim gözümde. Belli ki oyuncuların kamera arkası enerjisi de tuttu. Çok tatlış bir çift oldular Suna ile Nejat. Öyle bir çift ki ilişkileri bir ileri iki ileri gidiyor. Her hafta ikişer saat nasıl dolacak değil mi? Yine de konumuz varsın klişe olsun, yan karakterler ile renkleniyor.
Ve her şeyden öte, sadece aşk, yanlış anlaşmalar, büyük sırlar ve küçük entrikalar üzerine dönüp dolaşıyoruz. Şiddet ve ağır dram yerine bunları izlemek çok daha keyifli değil mi?
Yan karakterlerden en sevdiğim Serkan Hande ikilisinde, bu bölüm tek ve kısacık sahnelerinde sinirler zıpladı. Bir kadını küçük düşürdüğünün farkında olamayacak kadar aciz bir adam mısın sen Serkan? Bu net bencillik ben de net hayal kırıklığı yarattı.
Ama kısacık Serkan sahnelerinin en güzel olanı sessizce Nejat’ın hislerinin yoğunluğunu görüp onu sessizce desteklemesiydi…
En iyi dost Serkan gibi olanıdır
Karın ağrın olan aşk acını anlar, bilir ama seni daha kabullenmediğin aşkınla yüzleşmek için zorlamaz sadece kabullenmen için sana yol açar#BenimTatlıYalanım #ŞiirGibi #AslıBekiroğlu #FurkanPalalı #NejSun
— À la lanterne! (@LatifeUssaki) August 22, 2019
Bölüm içinde Tolga’yı cayır cayır kıskanmasından da gördük ki Nejat Bey aşık! Dile gelmese de Suna’nın duygularını biliyor, biliyor olmalı! Ama kendi açılımını “hak eden birine kitap(!) hediye et” demesi gibi üstü kapalı yaptığı müddetçe bu iş zor.
Ve Nejat’ın, Suna’nın zamanında aşk için işaretlediği soneyi Suna’nın gözlerinin içine bakarak okuması en güzel aşk itiraflarından daha güzeldi…
“Seni bir yaz gününe benzetmek mi, ne gezer?
Çok daha güzelsin sen, çok daha cana yakın…
Taze tomurcukları sert rüzgârlar örseler,
Kısacıktır süresi yeryüzünde bir yazın.
Işıldar göğün özü, yakacak kadar sıcak,
ve sık sık kararı da yaldız düşer yüzünden.
Her güzel, güzellikten er geç yoksun kalacak.
Kader ya da varlığın bozulması yüzünden,
Ama hiç solmayacak sendeki ölümsüz yaz.
Güzelliğin yitmez ki asla olmaz ki hurda.
Gölgesindesin diye ecel caka satamaz.
Sen çağları aşarken bu ölmez satırlarda,
İnsanlar nefes alsın, gözler görsün elverir,
Yaşadıkça şiirim, sana da hayat verir…”
William Shakespeare
Mektup ne zaman açığa çıkacak? Muhallebici öyle boş mu duracak? Nejat fil küpeyi nerede saklıyor? Pervin / Berrin Nejat ile Suna’nın oyununu nasıl öğrendi? Hayri’nin sırrı ne?
Bütün bunları merak ediyorum ama Pervin’in gidişini asla merak etmiyorum. Çünkü sebebi her ne olursa olsun çocuklarına gönül bağı olan hiçbir kadının savaşmadan onları geride bırakacağına inanamıyorum. Onu ölü göstertip başka bir ülkede başka bir kimlikle yaşam kurmasına yol açabilecek kapıları açan ailesi torunlarını mı alamamış Şevket’in elinden? İstememişler mi? Yoksa kızlarının yaşadığını ortaya çıkartma tehdidine boyun mu eğmişler? Kısacak bir konuşmadan anlaşılan Pervin’in hakkında dedikoduların döndüğü, o gece yanında -mekan belli değil, muhallebici olmalı, malum yangın çıktığına göre ev olamaz, büyük ihtimalle dedikodulara neden olan bir adamın olduğu, çıkan yangında o adamın öldüğü ve ceset yandığı için de onun Pervin zannedildiği (adli tıp diye bir şey yok tabi ^^) Pervin’in de cinayette suçlanma korkusu ile kaçtığı. Hiç inandırıcı değil! Gerçi bu dizide benim ‘kesin böyledir’ dediğim tahminler hiç çıkmıyor ^^ Ama her ne olursa olsun, hikayenin bu aksı benim için hiç ilgi çekici değil, bırak ilgi çekici olmayı kendi mantığı içinde de ilerlemiyor bile…
Onuncu bölüm reytingleri bayram tatili nedeni ile iki haftalık aradan sonra önceki haftalara göre biraz gerilemiş: Total 4,33 reyting, 14,54 share, AB 4,09 reyting, 15,27 share ve 20+ABC1 4,55 reyting, 15,11 share. Bir kez daha sıralamada (ABC1 hariç) zirvede olmasının yanı sıra düşüş eğiliminde olmasının dikkat çekici olduğu kadar üzücü olduğunun altını çizmek istiyorum. Bu konuda fragman yayınlarının düzene oturmamış olmasının küçük de olsa bir payı var!
Tweetiyle yazımı renklendiren Paralel Bi Dünya ve À la lanterne! e teşekkürler.
Dizi ile ilgili diğer yazılara göz atmak isterseniz İzledim /Benim Tatlı Yalanım kategorisini ziyaret edebilirsiniz.
Benim Tatlı Yalanım 11.Bölüm İlk Sahne
Anlıyoruz ki Hande’nin bar çıkışında Nejat ile Suna’nın tartışmasına şahit olması Nejat o kadınla (Suna ya da Aylin) asla birlikte olmaz inancını yıktı. Nejat’ın kendi hakkında düşüncesinin yanı sıra Suna’ya karşı olan hislerinden o an emin oldu işte… O zaman yeni ve büyük bir hamlenin tam zamanıydı!
Hande ne ile tehdit etmiş olabilir? Kayra’ya söylemek? Olamaz. Nejat’ı elde etme çabasında iken imkansız. Şevket’e söylemek? Eureka! Özellikle kalp ile ilgili bir rahatsızlık geçirmiş bir adama inme mi insin? Suna’yı geri adım attıracak tek şey babası. Ama bu kriz tek cümle ile çözülür. En azından kafa kafaya verilir, çözüm bulunur:
Suna: “Nejat, Hande beni tehdit etti.”
Ve her şeyden öte Suna güçlü, ayaklarının üzerinde duran bir kadın olarak tanıtılırken ne oldu da kötü cadı Hande’nin oyununa gelip hiçbir şey söylemeden sevdiği adamdan uzaklaşacak kadar pısırık bir kadına evrilir?
Ah be Suna’cım insanlar konuşa konuşa anlaşır, birbirinden kaçarak değil!
Benim Tatlı Yalanım 11.Bölüm Fragman
Ben yazıyı yayınlayana kadar fragman gelmiş. Suna hem Kayra hem de Şevket ile tehdit etmiş Suna’yı. Bizim kızımız da hemen boyun eğmiş tabii, üstelik bu kopmanın nedeni de bir şekilde Tolga oluvermiş yeni bir yanlış anlaşma ile… Hani Tolga ile birlikte olurlarsa Suna’nın Kayra’ya ‘annelik’ yapmayacağının – daha doğrusu bunu Tolga’nın istemeyeceğinin, altı boşuna çizilmedi değil mi bir bölüm önce… Nejat Bey sinirini Suna yerine ‘yılan’ arkadaşından çıkartmalı çıkartmasına da önce doğruları bir bilebilse… Tam da Nejat’ın içinde kelebeklerin uçmasına anlamını çözecekken olanlara bak!!!