BİR ZAMANLAR ÇUKUROVA – Aşk Hiç Beklemediğin Anda Gelir Seni Bulur

Bir Zamanlar Çukurova 82.bölümüyle Total’de 11,90 reyting,  AB’de 8,82 reyting ve  ABC1’de 10,83 reyting ile bütün kategorilerde zirvede. Üçüncü sezonun 19. bölüm yazısı konuk yazarım Gözde ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar^^

 

Bu hafta eminim ne ZülMaz’cılar ne de ZülDem’ciler mutlu olarak kalkmadılar ekran başından. Herhalde senaristler Züleyha-Yılmaz çiftini destekleyenler mutlu olamadılar, Züleyha-Demir aşkı bekleyenler de mutlu olamasınlar dediler. ^^

 

 

Züleyha elbette Yılmaz öldükten sonra birine aşık olabilir. Ondan başka kimseyi sevmeden ömrünü geçirmesini de yadırgamam, yeniden kalbinin biri için çarpmasını da. Ama kalbini çarptıracak kişi Demir olmamalı bana göre. Demir şimdilerde melek olsa da Züleyha’yı kağıt üzerinde evli olmalarına rağmen el üzerinde tutsa da geçmişte onu çok yaralayacak şeyler yaptı. Bir kere de değil üstelik. Sadece ona da değil, Yılmaz’a da çocuklarına da birçok kötülük yaptı. Fikret’in Fekeli’ye söylediklerini duyunca resmen iç sesim konuşuyor sandım.

 

“Demir, Yılmaz’la Züleyha’ya yaşattığı onca acıdan bu şekilde mi sıyrılacak?”

 

Eskiler “Nikahta keramet vardır, evlenince seversin.” derlermiş ya, bu tam Sevda’nın düşünce yapısını özetliyor. Kimse çocuklarının babası, nikahlı eşi diye birini sevmek zorunda değil. Evli kalmak zorunda da değil. Mutsuz insanlar pekala ayrılabilir, boşanabilir. Sevda, Züleyha’yı Demir’i sevmesi için sıkboğaz edip duruyor her bölüm. Ağzını bantlamak istiyorum o anlarda. Kendisi neden metresi olduğu Adnan Yaman’a sadık kaldı o zaman? O neden bir başkasına aşık olmadı? Üstelik ondan bir çocuğu, bir bağı da yoktu. Züleyha, Demir gece eve gelmediğinde onu camlarda bekliyorsa bence bu Sevda’nın manipülasyonları yüzünden. Yoksa iki üç bölüm önce Züleyha’nın umurunda değildi Demir’in akşam eve gelip gelmemesi. Halbuki benim görmek istediğim ve de olması gereken Züleyha’nın Sevda’ya söylediği gibi Yılmaz’ın hatırasına saygısızlık etmemesi, onu sevmekten vazgeçmemesi, onunla olan anılarını düşünmesi, yas tutması, üzülüp ağlaması. Çevremden görüp bildiğim, doğal olan bu çünkü.

 

Aşk yeniden…

 

Ümit: “Gitmesen…”

Demir: ……

Ümit: “Demir seni ilk gördüğüm andan beri bu anı hayal ediyorum. Ne olur gitme, biraz daha kal.”

Demir: “Ümit…”

 

Ben Ümit’in sadece Fikret’in planı için değil, kendisi de Demir’i beğendiği için ona yanaştığını düşünüyorum. Koskoca doçent olmuş kadın evli bir adama böyle yollu kadınlar gibi kanca atmaz yani, atmamalı. Demir ile öpüştükten sonra onları ilk yatakta çırılçıplak birbirlerine sarılmış gördüğümüzde aşık bir kadın gibiydi. Gerçi sabah Demir uyurken ona bakışlarında sinsilik vardı ama daha sonrasında hastaneye geldiğinde taze aşıkların neşesi vardı üstünde. Aynı şekilde Demir de etrafına gülücükler saçıyordu. İlişkileri tek gecelik bir ilişki olmayacak belli. Demir’in kalbinde ve aklında gelgitler var. Kalbinin bir köşesinde hala Züleyha var ama aklı artık ondan vazgeçmesini söylediği için de Ümit’in çekimine kapıldı. Sosyal medyada yoğun bir şekilde Demir’e “Züleyha’ya olan aşkından ne çabuk vazgeçtin.” diye kızanlar var. Açıkçası Ümit’i görüp etkilendiği ilk gün ben de aynı şeyi söylemiştim. Ama az evvel de dediğim gibi bu tam bir vazgeçiş değil, vazgeçmeyi deneyiş daha çok. Bir kesim de Züleyha bunu hak ettiğini düşünüyor. Tamam, Züleyha, Demir’i aldatmış oldu bir nevi ama Demir, Züleyha’nın Yılmaz’ın karısı olduğunu bile bile evlenmedi mi onunla? Bile bile Yılmaz’ı çocuğundan ayırmadı mı? Züleyha’nın Yılmaz’ı sevmeye devam ettiğini bildiği halde boşanmamakta ısrar etmedi mi? Züleyha ile Yılmaz’ın boşanmadan buluşup görüşmeleri temelde yanlıştı, Demir ile Ümit’in arasında olanlar da yanlış. Ancak Züleyha ile Yılmaz’ın başka çareleri yoktu diye onları mazur görebiliyorum. Demir, eğer söylediği gibi Ümit ile görüşmeyi sürdürecekse bu kağıt üzerinde bile olsa evliyken olmamalı.

Yalnız Ümit Demir yakınlaşması sırasında çalan şarkının sözleri gerçekten de Demir’in Züleyha’ya olan hislerine tercüman olmamış mı?

 

Bir Zamanlar Çukurova 82. Bölüm’de çalan şarkı: Tükeneceğiz – Sezen Aksu

 

Ne böyle senle ne de sensiz

Yazık yaşanmıyor çaresiz

Ne bir arada ne de ayrı

Olmak imkansız hiç sebepsiz

Ne hayallerle ümitlerle

Mutlu olmaktı dileğimiz

Suçlu ne sensin ne de benim

Şimdi sensizim sen de bensiz

Bir an gelip de küllenince

Yüreklerimiz dinlenince

Başka sevgilerde teselli bulunca

İşte biz o gün düşüneceğiz

Etrafımızı sarıverecek

Bir boşluk ki asla bitmeyecek

Her şey bir anda anlamsız gelecek

İşte biz o gün tükeneceğiz

 

Sezen Aksu Tükeneceğiz dinlemek için tıklayınız.

 

 

Geçtiğimiz bölümü Züleyha’nın, Demir’in holdingdeki masasının üzerinde duran mektubu okumasıyla sonlandırmıştık. Dedim kesin bir mektup daha sahibine ulaşamayacak. Neyse ki senaristler meşhur mektup vakasından dersini almışlar da Demir mektubu okuyabildi. Unutanlar için meşhur mektup, Züleyha’nın Yılmaz’a gerçekleri anlatan ama bölümler sonra üzerine boya döküldüğü için okunamayan mektup oluyor. Açıkçası Demir’in babasına toz kondurmamasına pek de şaşırmadım. Demir, anneci gibi görünse de aslında babacı. Bunu Sevda yüzünden annesiyle arasının açıldığı dönemde görmüştük. Her insan hata yapar, pekala senin baban da kendi kanından, canından bir çocuğu kabullenmemiş olabilir. Sen yapmam dediğin onca şeyi yaptıktan sonra, baban neden yapmasın? Demir muhtemelen inanmadığı için beklediğim gibi mektuptan pek de huzursuz olmadı. Ama en azından gizli düşmanın muhtemelen çevresinden biri olduğunu anladı. O zamanlar DNA testi olsaydı Adnan olayında da şimdi de bu kadar rahat davranamazdı tabii. ^^

 

“Ama benim babam kendi kanından bir çocuğu ortada bırakacak bir adam değil. Bunu söyleyen her kimse aşağılık yalancılık tekidir.”

 

Resmen sevgili MüjFik <3

 

Fikret: “Senden uzak durmaya çalıştıkça daha çok kaptırıyorum kendimi.”

Müjgan: “Uzak durmaya çalışma o zaman Fikret.”

Fikret: “Seni öptüğüm andan beri aklımdan çıkmıyorsun.”

 

Müjgan ile Fikret’i çok yakıştırıyorum. Birbirlerine aşkla bakan gözlerindeki sevinç beni mutlu ediyor. Müjgan’ın bireysel olarak yaptıklarından bağımsız değerlendiriyorum bu aşkı. Bir kez daha aşkta kaybetmesin, bu defa onu yara bandı olarak gören değil, gerçekten seven biriyle mutlu olsun Müjgan. Zaten hala desen katilin teki, anne desen sadece kızını değil, torununu bile sevmiyor… Hem Fikret, Kerem Ali’ye çok güzel babalık yapar. Öz babası da üvey babası da ona doğru düzgün babalık yapmamış, buradan çıkardığı derslerle Kerem Ali’ye en doğru şekilde davranır. O kadar yaralı ki bu konuda, baba şefkati görmüş Demir’e olan kıskançlığını, kinini anlayabiliyorum. Müjgan, Ümit ile Fikret’in arasındaki gerçekleri öğrenince yine yıkılacak. Hiç öğrenmese bari. Sadece aşk olayı değil, başhekim olamamasının sebebi de Fikret maalesef. Üstelik hastanede Ümit ile arası da oldukça kötü. Yalnız Müjgan ile Fikret’in bu haftaki öpüşme sahnesi kanal tarafından makaslanmıştı, açıkçası makaslanacak kadar abartılacak bir öpüşme değildi. ATV’nin bu sansürleme sevdasından hiç hoşlanmıyorum.

 

 

Fekeli, aralarındakini fark ettiğinde bence onlara birbirlerini sevdikleri için kızmayacaktır, sadece kendisinden gizledikleri için kızabilir ama yumuşar. Çünkü onun sevgiye, aşka hürmeti büyük.

Fekeli’nin bu ilişkiden çok Fikret’in sakladığı asıl gerçeği öğrendiğinde vereceği tepkiyi daha çok merak ediyorum. Kesin, Demir’in bir günahı olmadığı için ona kızacaktır, erkenden öğrenirse planlarına engel olmaya çalışacaktır. Ben de başta aynı gerekçeyle bu intikamı yanlış bulmuştum ama Demir’in mektubu okuyunca verdiği tepkiden sonra fikrim değişti.

 

 

Züleyha’nın çocuk esirgeme kurumuna bina yapılması için arsa bağışlaması ve Hünkar’ın giysilerini açık arttırmayla satıp elde edilecek geliri de yine bu kuruma bağışlama fikri bence mükemmeldi. Müzayede gecesi için canla başla çalışan Şermin’i bu yüzden takdir etsem de hala şahit olduğu cinayeti sakladığı, dürüst olmadığı için onu güvenilmez buluyorum. Züleyha çok yüz veriyor ona.

 

 

Fekeli istese Züleyha’dan rica eder, Hünkar’ın eşarbını hatıra olarak alırdı. Ama o kendine yakışır şekilde parasını vererek hem kimsesiz çocuklara yardım etti hem sevdasına ait bir hatıraya sahip oldu. Bu dizideki en gerçek aşk hangisi diye sorsalar kesinlikle Fekeli’nin Hünkar’a olan aşkı derim. Onu anmadığı, düşünmediği bir gün yok. Buluştukları yere gidip onunla geçirdikleri zamanları anarken keşke yan karakterlerin uzatılmış sahneleri yerine sizin güzel aşkınızı seyredebilseydik dedim yine. En azından Hünkar ölmeden önce evlendiklerini görebilseydik…

 

“Hünkar Fekeli. Sen benim kalbimsin.”

“Kokun kaldı Hünkar. Senden bana kokun kaldı. Sevdamız bu dünyadan bize kalan tek an oldu. Bir gün benim gözüm toprak olacak ama gönlüm hep sen kokacak.”

 

Züleyha’nın Yılmaz’a olan aşkını da böyle bir aşk sanıyordum ama şimdiki Züleyha beni hayal kırıklığına uğratıyor her bölüm. Hünkar’ı anıp onun hatırası için çabalamaktan Yılmaz’ı anmaya sıra gelmiyor herhalde.

 

 

Geçen bölümde Fekeli, Müjgan ve Kerem Ali’yi yeniden evine getirirken Behice’nin de gelmesine izin verdi diye onu yadırgamıştım. Ama ilk yanlışında onu evden gönderdi ya nasıl rahatladım anlatamam. Behice mutsuz olunca, insanlar ona hak ettiği gibi kötü davranınca bundan mutlu oluyorum elimde değil. ^^ Fekeli, onu Müjgan ile daha önce yerleştirdiği eve yerleştirecek diye düşünürken işçilerin gelip kaldığı bir eve yerleştirmiş. İyi de etmiş. Kıymet bilmeyene bu ev çok bile. Tabii Behice haline şükredip yaptığı yanlışlardan pişman olacağına mutsuzluğuyla Müjgan’ın beynini yemeye devam etti.

 

 

Müjgan, Gülten ile Çetin’i küçük konaktan çıkartma konusunda haksız değil. Şu an ona Yılmaz’dan kalan tek miras bu konak ve orayı ne yapacağına sadece o karar verebilir. Behice, yeni evde rahat edemeyince halasını oraya yerleştirmek istedi doğal olarak Müjgan. Evet, Yılmaz’ın sözünü çiğniyor gibi olması üzücü, ama mecbur kalmasa Müjgan da böyle davranmazdı eminim. Tepesinde Behice gibi sürekli şikayet eden biri olunca akla en yatkın çözümü buldu. Müjgan, daha yeni evlenmiş iki genci üzecek kadar kötü kalpli biri değil. Saniye’nin dile getirdiği gibi bu konuya Fekeli ya da Züleyha karışamaz, bayağı saçmaladı bunları söyleyerek Saniye. Gülten’in tartışmayı uzatmaması, Müjgan’a diklenerek ya da yalvararak kendini küçük düşürmemesi yerinde oldu. Zaten ne demişler: İki gönül bir olunca samanlık seyran olur. Onlar yeni evlerinde de çok mutlu olacaktır nasılsa. Bence şu an Gaffur’un Gülten’den habersiz ona ait arsanın tapusunu tefeciye vermesi daha büyük bir sorun.

Gülten’den bahsetmişken Fadik’ten bahsetmemek olmaz. Fadik’in Sevda’nın aslında iyi niyetli olduğunu anlamasına sevindim. Ona Raşit konusunda ne kadar da destek oldu. Hiç usanmadan çevre iller de dahil karakol ve hastaneleri aradı onun için. Raşit’e dair bir iz bulamamaları onun kaçtığını kanıtlıyor. Ya evliydi ya kanun kaçağı.

 

Para para para

 

Yılmaz’ın paralarının ortaya çıkma şeklinin böyle olacağını hiç düşünmemiştim doğrusu. Züleyha’nın çocuk esirgeme kurumuna bağışladığı arsa kazılırken birdenbire paralar havada uçmaya başladı. O sırada gözünün önünde uçan paralara bakıp onları kapmaya çalışan Gaffur’un heyecanı tam Yeşilçam filmlerinden bir sahne gibiydi. Bu kazıyı duyan Behice de vahiy inmiş gibi tam o anda aynı yerdeydi. ^^ Şimdi paralara ne olacak? İnternette okuduğuma göre para ya kuruma ya arsa sahibine kalıyormuş. Arsa sahibi miras yoluyla Demir olduğuna göre parayı Kerem Ali için Müjgan’a verecektir ama umarım kuruma kalıyordur. Böylece Behice’nin hayallerinin suya düşmesiyle ekran başında kahkaha atabiliriz. ^^ Nasılsa Fekeli, Müjgan ve Kerem Ali’ye bolca para ve mal mülk bırakmıştır vasiyetinde.

Fragmana göre Demir ile Ümit arasındaki yakınlaşma hız kesmeden devam ediyor. Behice, tahmin ettiğim gibi paralara kavuşamayacak olsa gerek bayağı öfkeli. Fekeli, Müjgan ile Fikret’i öpüşürken görüyor. Nedense o an aklıma Aşk-ı Memnu dizisinin meşhur repliği geldi: Oğlum o senin yengen, yengen. ^^ Ve son olarak biri Demir’e Hünkar’ın katili hakkında bir bilgi veriyor. Bir erkek sesi duyuyoruz ama kim? Bence Hünkar’ın tuttuğu, şu sesi soluğu çıkmayan dedektif olmalı.

Ayrıca fragmandaki Ümit-Demir sahnesi kanal tarafından yine makaslanmış. Nasıl bir sahne olduğunu tahmin edersiniz. O yüzden aşağıya Tims&B tarafından paylaşılan orijinal fragmanı ekliyorum, merak edenler videoya tıklayabilirler.

 

Bir Zamanlar Çukurova dizi yorumları için  İzledim / Bir Zamanlar Çukurova  kategorisini ziyaret edebilirsiniz.

 

Bir Zamanlar Çukurova 83. Bölüm Fragman

 

Aslı

Disqus Comments Loading...

Son Yazılar

DEHA – Bu Savaşın Bir Kazanı Olacak mı?

Deha 9.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.

13 dakika Önce

YALI ÇAPKINI – Rüya

Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine  PSİKOLOGROZA…

4 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Beni Sen Tutuyorsun

Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…

6 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Seni Sevdiğimi Gizlemiyorum

Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…

6 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Korkma, Korkarsan Kaybedersin

Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine  PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.

6 gün Önce

DEHA – Bu Dünya Gücü Gücüne Yetenlerin Dünyası

Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.

1 hafta Önce