Bir Zamanlar Çukurova 84.bölümüyle Total’de 12,74 AB’de 8,80 ABC’de 11,11 reyting ile hem bir önceki haftaya göre oranlarını yükseltti hem de zirvedeki yerini rakiplerine kaptırmadı. Tebrikler… Üçüncü sezonun 21. bölüm yazısı konuk yazarım Gözde ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar^^
Ben bu yazıyı yazmaya başlamadan hemen önce, sosyal medyada perşembe gününün reytinglerinin bu hafta geç açıklanması ve Bir Zamanlar Çukurova’nın kandil gecesi olmasına rağmen nasıl bu kadar reyting alıp tüm kategorilerde birinci olduğu konuşuluyordu. Diziyi seyreden bizler elbette bunun nedenlerini biliyoruz. Hünkar ve Yılmaz gibi iki önemli başrolün ardından reytinglerin çok az düşmesinin nedeni tabii ki önce senaryo. Son bölümlerde en önemli odağımızın Behice olması, Hünkar’ı öldürdüğünün ortaya çıkma süreci ve onu nasıl bir son beklediği büyük merak konusu. Açıkçası ZülMaz çiftini destekleyen seyircilerin büyük çoğunluğu diziye bu merak unsuruyla devam ediyor, ben de onlardan biriyim. Ama bu değil ki bu bölüm iyi bir bölümdü. O kadar çok Gaffur ve Saniye sahnesi seyrettik ki… Sanki başrol Gaffur. Yan rollere gereğinden fazla sahne yazılıyor. Dizinin bu yönünü eskiden beri sevemedim gitti.
Geçtiğimiz haftayı konağa gelen taksi şoförünün Demir’e Hünkar’ı kimin öldüğünü bildiğini söylemesiyle noktalamıştık. Şoför, Behice’yi o gün harabelere yakın bir yere götürdüğünü söyleyince tabii bu Demir’in Behice’nin boğazına yapışmasına neden oldu. Açıkçası hiç kimsenin bir kadına şiddet uygulamasını istemem ama Behice bunu şu an dizide en çok hak eden kişi. O yüzden Demir’in onu boğduğu anları da onu Demir’in elinden kurtardıklarında o tavuk gibi küçük konağa koşuşunda da kahkaha attım. Ama ne Demir ne de başka biri Behice için elini kana bulamamalı, onun cezasını adalet vermeli diye düşünüyorum. Setten gelen duyumlara göre intihar ederek ölecekmiş. Ben ölmesini değil, mahkemede yargılanıp idam cezası aldığını görmek isterdim. Ondan nefret etsem de şu an köşeye sıkışan halleriyle beni en çok güldüren karakter de o. Yokluğunu fazlasıyla hissedeceğimizi düşünüyorum. Diziye gelebilecek yeni bir kötünün yerini tutabileceğini de sanmıyorum. Dizinin saf kötüleri içerisinde bence en başarılı yazılıp canlandırılan Behice’dir. Yeşilçam döneminde olsaydık Esra Dermancıoğlu sokakta yürürken yuhalanıp taşlanırdı. O derece nefretlik bir kötü karakter portresi çiziyor bize.
Bölümler önce yazmıştım “Gaffur, Hatip’i öldürdüğünü ilk önce Saniye’ye söyler.” diye. Tabii bu itirafı yapması benim beklediğimden uzun sürdü. Gaffur Hatip’i öldüreli 20 bölüm geçti. Neden bu dizide önemli konuların ortaya çıkması bu kadar uzun sürüyor? Yılmaz’ın Adnan’ın kendi oğlu olduğunu öğrenmesi de 64. Bölümdeydi. Besbelli merakı diri tutup diziyi seyredilir kılmak amaçlanıyor.
Demir, Gaffur’un Hatip’i öldürdüğünü öğrenince onu öldürmesinden ziyade Cengaver’in katili olduğunu öğrendiği halde bunu saklamasına sinirlendi. Hele bir de Behice’nin Hünkar’ın katili olduğunu bildiğini öğrense neler olur neler. Bence Gaffur, Üzüm için bile suçunun üstünün kapatılmasını hak etmiyor. Çünkü o, bu cinayeti aç gözlülüğünden işledi. Yılmaz gibi Züleyha’nın namusunu mu kurtardı ya da Gülten’i kurtarmak isterken nefsi müdafaadan adam mı öldürdü? Hatip’i oraya çağıran da Gaffur’un kendisiydi. Gaffur’un dersini böyle eşek sudan gelene kadar döverek veremezsiniz. Unutmadan, kocası içerde böyle dayak yerken dışarda sesini duyup ağlayan Saniye’ye gerçekten üzüldüm. Evlilik iyi günde kötü günde birlikteliktir ama biz Gaffur yüzünden Saniye’nin çoğu zaman kötü günler yaşadığını gördük.
Şermin de iyi yırttı, onun da böyle yaptığı hataların cezasını çekmemesi beni delirtiyor. Neden bu dizide kimse doğru dürüst hatalarının cezasını çekmiyor? Şu ana kadar Yılmaz, Ercüment, Hatip ceza çektiler. Züleyha’yı vuran Müjgan, Yılmaz’a onca şey yapan Demir, iki cinayetin görgü tanığı Şermin, Gaffur, Behice cezasını çekmeyenler. Gaffur’un pişmanlığında samimi olması yeterli değil, mutlaka hapis yatmalıydı.
ZülDem isteyenler Demir’in Ümit ile olan ilişkisine kızıyor ama Yılmaz’ın ölümünden önce bir kısmı “Demir’i sevecek biri olsun, o da mutlu olsun.” demiyorlar mıydı? Ümit’in Fikret’in intikam oyunu için Demir’e yanaşmış olması mı sorun oldu? Evet, başlangıcı hatalı ama Ümit, şu anda Demir’e gerçekten aşık, Demir de ona. Bu ilişkinin Demir kağıt üzerinde evli olduğu için doğru olmadığını düşünüyorum. Ama dizide asla evlilik dışı ilişki, metres güzellemesi yapılmıyor. Demir’in babası Adnan Yaman döneminde de o dönemlerde de o bölgelerde ağaların böyle ilişkileri normal karşılanıyormuş. Sonuçta gerçek olan bir şeyi yansıtıyor. Keşke sadece bunu değil de dönemin siyasi durumunu da bize yansıtabilseler. Demir, Ümit’e televizyon seyretmeyi sevmiyor diye pikap almış. Demir’in paltoyla dans etmesi bayağı komikti. ^^ Ben Hande Soral’ı diziye tip olarak yakıştırıyorum, o yılların filmlerindeki kadınları andırıyor.
Sevda, Demir’in arabasını bu evin önünde gördü ya bakalım ne zaman ona bundan bahsedip onun neden orda bulunduğunu öğrenebilecek? Kesin Ümit ile ilişkisini duyduğunda bu ilişkiyi bitirmesi için ona mahalle baskısı yapacaktır. Her hafta Züleyha’ya Demir’i sevmesi için mahalle baskısı yaptığı yetmiyor, biraz da Demir ile uğraşır artık. Züleyha da Sevda’dan artık bu konudan bahsetmemesini istedi ama bu nazik üslupla Sevda’nın çenesinden kurtulamaz. Eğer evliliklerine karışılmamasını istiyorsa herkese gösterdiği sert yüzünü gösterebilmeli. Sevda’nın şu an dizide yaptığı tek olumlu şey çocuklara bakarken Züleyha’ya yardım etmesi ve az kalsın Saniye’yi küçük düşürmesine engel olması. Onun dışında Sevda bana etkisiz eleman gibi geliyor. Daha önce ucundan girdiğimiz kayıp kız hikayesine artık girmeliyiz. Muhtemelen Yılmaz öldükten sonra Fikret’in hikayesine yoğunlaşan senaristler, Behice öldükten sonra da Sevda’nın hikayesine yoğunlaşacaklar.
Züleyha’nın Demir’in evde yemekte onlarla olmasından, çocuklarla vakit geçirmesinden mutlu olması ona aşık olmasa bile anlaşılır bir durum. Neticede Demir çocuklarının babası. Açıkçası bu aşık olurmuşçasına tavırlarını yadırgıyorum ben. Hiçbir kadının ölümsüz aşkı öleli dört ay olmuşken bir başkasına gönlünün kayması bana mantıklı gelmiyor, gelmeyecek de. Her hafta bir umut Yılmaz’ı anacak, Adnan’a söz verdiğini gibi babasını anlatacak diye beklerken Demir’in fotoğraflarına bakmasıyla yine hayal kırıklığına uğradım.
Fekeli doğru şeyler söylese bile Fikret ile Müjgan’ın ilişkisine müdahale etmek ona düşmez. Bunlar otuz yaşında koskoca iki insan. Müjgan’ı kızı gibi görüp endişe etmesini anlıyorum ama bu davranışı yanlış. Aklını bulandırıp Fikret’in Müjgan konusunda kafa karışıklığına düşmesine neden oldu. Çünkü maalesef Fikret için intikamı her şeyin üzerinde.
Ne yazık ki Müjgan bir gönül ilişkisinde daha hayal kırıklığına uğradı. En azından bu ilişki daha fazla ilerlemeden bitti diyeceğim, ama bence kolay kolay bitmez. Fikret, Müjgan’a bayağı vurgun, bu saatten sonra ondan da vazgeçemez. Fikret’in doktor kuzeni Bahtiyar diziye neden dahil edildi bu arada? Ben planlarında yardımcı olacak diye bekliyordum ama Fikret ile dert ortaklığı görüyoruz. Unutmadan, Fikret’in Demir’e yazdığı son mektup da sahibine ulaşamayan bir mektup olma yolunda ilerliyor, artık bölümlerce gezer durur Züleyha’nın arabasında. ^^
Çetin, Fikret’in kuzeniyle kebapçıdaki konuşmalarına kulak misafiri olunca onun Müjgan’a aşık olduğunu öğrendi. Bir de üstüne vazifeymiş gibi saçma sapan tavırlara girmez mi? Senin ne üzerine vazife bu duyduklarını Gülten’e şikayet eder gibi anlatıyorsun? Müjgan ister Fikret’e aşık olur ister bir başkasına. Sana ne?
Müjgan yufka yüreklilikte Züleyha ile yarışır. Behice’den yediği kazık yetmemiş gibi hala İstanbul’a taşınmasında ona yardımcı olmayı düşünüyor. Buluşup konuşmasını, onu dinlemesini bir nebze anlarım ama sırf ona para verebilmek için onca altını, hatta Yılmaz’dan hatıra alyansını satmasını anlayamam. Bırak ne hali varsa görsün. Senin ona hala maddi yardımda bulunmaman gerekiyor. Bu kadarı merhametten çok aptallık oluyor. Artık birlikte yaşadıkları konağın havasından mıdır, suyundan mıdır bilmem Fekeli de Müjgan’ın altınlarını satacağını öğrenince ona engel olup parayı kendisinin vereceğini söyledi. Belki de Behice bir an önce defolup gitsin istemiştir ikisi de. Peki Fekeli, Hünkar cinayetinde Behice’den şüphelenmiyor muydu? Nasıl onun gitmesine ses çıkarmıyor. Haydi şüphelenmekten vazgeçti diyelim, bütün şehre yayılan haberi de mi duymadı?
Hünkar öleli beri sık sık yazılarımda “Hünkar’ın konuştuğu dedektif ile Behice’yi Sevda’nın evine girerken gören komşu kadının neden sesi çıkmıyor?” deyip duruyordum biliyorsunuz. Dedektif Kenan’ın geçen bölüm Libya’ya gittiğini öğrenmiştik. Bu bölümde de komşu kadının Sevda’yı görünce konuşası tuttu. Hünkar öleli yaklaşık beş ay geçmiş, şimdi mi aklına gelmiş konuşmak? Normalde Sevda içeri alındığında konuşması gerekmez miydi? Sevda’nın suçsuz olduğu anlaşılınca konuşmaya gerek duymamış, önemsiz diye düşünmüş. Neyse sonunda senaristler kendisini hatırladı da kadın konuştu.
Züleyha malum bu aralar Hünkar’ın katilini bulmaya taktı kafayı. E ne de olsa Demir aşk peşinde bu konuyla pek ilgilenmiyor. Tıpkı Hünkar’da olduğunu gibi Züleyha’nın da eline Behice hakkında bir dosya geçti. Olayların gelişim şeklinin ve çekilen sahnelerin Hünkar’ınkilerle bu kadar benzer olması bir tek bana mı rahatsızlık veriyor? Züleyha Yaman’dan Hünkar Yaman çıkmıyor kusura bakmayın, daha özgün bir hanım ağa seyretmeliyiz.
Neyse ki Züleyha, Hünkar gibi Behice’nin yüzüne gerçekleri tenhada değil herkesin içinde vurdu. Yoksa maazallah Behice onu da öldürürdü. Züleyha’nın Behice hakkında öğrendiklerini yüzüne çarpması tıpkı Hünkar’ınki gibi efsaneydi. Ne kadar da havalı görünüyordu Züleyha, işte tam hanım ağa dedim burada. Her türlü dedikodunun göbeğindeki Şermin ve Füsun bu müthiş karşılaşmadan eksik kalmasalar olmazdı tabii. Nerde bir dedikodu var Şermin orda. ^^ Behice hakkındaki yorumuna bayıldım:
“Sen resmen seri katilsin Behice.”
Ama keşke ön izlemedeki gibi araya Hünkar’ın görüntüleri girseydi. İki sahnenin benzerliğinin bu şekilde vurgulanması bana çok şık gelmişti. Bu sahnede tek hoşuma gitmeyen şey Züleyha’nın haksız yere Müjgan’ı suçlaması oldu. Önceden olsa kızmazdım ama şimdi Müjgan, halasının gerçek yüzünü görmüşken bu suçlamayı hak etmedi. Boşu boşuna Züleyha-Müjgan çatışması tekrar alevlenmemeliydi. Ben onları Yılmaz’ın başındaki gibi çocukları için görüşen, birbirine dert ortağı iki anne olarak görmek istiyordum.
Züleyha: “Çok merak ediyorum Müjgan. Acaba halan kocaları gibi annemi de zehirleyerek öldürseydi yine ölüm raporunu sen mi yazacaktın? Ya da Ali Rahmet Bey ortadan kalksaydı halanı kurtarma vazifesi babandan sana mı geçecekti?”
Behice: “O kadar zavallısınız ki. Hiç korkmuyorum senden. O kağıtlardan da korkmuyorum. Mahkemeden de korkmuyorum. Polisten de korkmuyorum. Korkmuyorum.”
Züleyha: “Mahkemeden korkma Behice. Polisten de korkma. Hapse girmekten korkma yani. Ama Demir’den kork. Çünkü mahkemeye gerek kalmadan Demir seni kendi elleriyle öldürecek.”
Behice şimdi iyice köşeye sıkıştı. Fekeli’nin eski polis arkadaşının bulduğu bıçakların içinde onunki yok ama üzerinden kaç bölüm geçti, bıçağı hatırlamayan seyirciler inanır nasılsa. ^^ E Sevda’nın evine girdiğini gören görgü tanığımız da var. Bence taksi şoförü de gerçeği söylüyordu. Bakalım haftaya Behice’nin Çukurova’ya vedası nasıl gerçekleşecek? Züleyha belgeleri sunarken bile rahatlığından ödün vermeyen Behice, nasıl kendi sonunu hazırlayacak? Fekeli’nin onunla yüzleşmesi en merak ettiğim sahne, çünkü aylarca ona baktı. Bir de adını okula vermişti, büyük rezalet! Perşembe helvalar kavrulsun, Behice Hekimoğlu’ndan kurtuluyoruz. ^^
Emeği geçen herkesin ellerine sağlık. Peki sizler bu bölümü nasıl buldunuz?
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 82. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.