Alkışlar bir kez daha Bir Zamanlar Çukurova ’ya … Dizinin 11.bölümü geçen haftadan biraz düşük olmakla birlikte Total’de 13.67 reyting, 30,61 share ile; AB’de 11,30 reyting, 27,34 share ile ve 20+ABC1’de 13,64 reyting, 29,60 share ile her üç kategoride de birinci…
Konuk yazarım Gözde dizinin 11. bölüm izlenimlerini kaleme aldı. Öncelikle keyifli okumalar ^^ Ardından da yorumlarda buluşalım mı?
Bir Zamanlar Çukurova’da 11. Bölüm’ü geride bıraktık. Rejisi, oyunculukları, çekimleri, kurgusu, müzikleri ve diğer tüm detaylarıyla yine güzel bir bölüm seyrettik. Ama bu hafta senaryoda hem beğendiğim yerler vardı hem de dizinin güzelliğine sekte vuran hata ve eksiklikler. Bunlar bir an önce toparlanmazsa birkaç bölüm sonra seyirci kaybı görebiliriz, üstelik birbirinden güzel yapımların bir araya toplandığı bir akşamda.
10.Bölümü Hünkar ve Yılmaz’ın vurulmasıyla noktalamıştık. Her iki başrolün de ölmeyeceği belliydi, merak ettiğim Yılmaz’ın nasıl bulunup kurtulacağıydı. Ben Fekeli şüphelenip Çetin’e Yılmaz’ı takip ettirmiştir derken meğerse Demir’in silahından çıkan kurşun Yılmaz’ın tam kalbinin üzerindeki cepte duran Fekeli’nin hediyesi tabakaya isabet etmiş. Böylece iki başrolü birden ameliyatta, hasta odasında görmemiş olduk ve bu çok da iyi oldu.
Demir’in ellerindeki annesinin kanına bakarken hissettiği suçluluk duygusu, acısı çok yerindeydi ve çok iyi yansıtılmıştı. Evet, Hünkar’ın vurulmasının sorumlusu kendisi. Ama Demir’i bu hale getiren aslında Hünkar, bu da bir gerçek. Hem karakterinin şekillenmesinde, hem de sevdasına düştüğü Züleyha ile evlenmesinin baş sorumlusu O.
Hünkar’ın vurulması Demir’in öfkesinin O’nu ne kadar acımasızlaştırabildiğini bir kez daha bize gösterdi. Fekeli’nin de Hünkar’la olan geçmişinin detayları biraz daha ortaya çıktı.
Demir, Yılmaz’la buluşmaya giderken Züleyha’yı odaya kilitlemişti. Züleyha hala odada kilitliydi ve hiç kimse O’na kapıyı açmıyordu. Fadik ve Saniye’nin bu duruma sevinen hali çok acımasızcaydı. Züleyha onlara düşmanlık besletecek bir davranış içinde bulunmadı hiçbir zaman. “Kadın kadının kurdurur.” diye boşuna dememişler. Onların bu davranışının altında yatan asıl sebep aslında kıskançlık elbette, kendileri gibi hizmetçiyken evin gelin hanımı statüsüne yükselmiş olması.
Hünkar ameliyattayken Demir eve gelip Adnan bebeği Züleyha’nın yanından alıp geçici bir süre bakması için Şermin’e emanet etti. Kendisine yalan söylediği için Züleyha’yı cezalandırmaya kalktı ama bir anneyi evladından ayırmak sizce de çok zalimce değil mi? Üstelik daha süt kokan küçücük yavrusunu da annesiz bırakmış oldu. Bunu bir de annesi o durumdayken gelip yapması gerçekten çok enteresan. Burada aşktan, evlat sevgisinden daha üstün gelen duygular var kesinlikle: Öfke, hırs, bencillik. Züleyha da Demir’e aşık olsa, böyle yalanlar söylemese Demir böyle birine dönüşmezdi, o ilk bölümlerdeki kibar adam olurdu diyenler olacaktır. Demir Züleyha’ya karşı öyleyken bile hakimiyeti seven bir adamdı, uçmayı bu yüzden seviyordu hatırlarsınız. Züleyha’ya evlenme teklifi ederken, düğün günü bile O’nunla konuşmalarında “Sen de beni seveceksin.” şeklinde bir yaklaşımı vardı. Demir en çok kendine değer veren bir adam ne yazık ki. Züleyha O’na aşık olsa bile her daim naif bir adam olmayacaktır. Öfkelenebileceği durumlarda yine Züleyha’yı incitebilecektir. Bu, aşık bir kadının bile isteyeceği bir hayat değil bana göre. Geçen haftaki yazımda da belirtmiştim aşık bir adam eğer sevdiği kadın bir başkasını seviyorsa onun mutluluğu için aradan çekilebilmeli.
Neyse ki Demir Züleyha’nın ısrarlarına dayanamayıp Adnan bebeği de annesinin yanına getirdi. Ancak Züleyha’nın oda hapsi bir süre daha devam etti Hünkar eve döndükten sonra bile. Bebeği tekrar Züleyha’ya vermek için bile oğlum yerine oğlumuz desin diye ısrarcı davrandı Demir. Çünkü ikisine ait ortak olan tek şey Adnan bebek ve Demir’in Züleyha’yla bir arada kalabilmek için tek silahı da O.
Demir’in önce Adnan bebeği, sonra Züleyha ve Adnan’ı emanet ettiği Şermin bölümün en karlı çıkanıydı. Bu olay sayesinde Demir’le arası düzeldi. Demir konağını satın almaktan vaz geçti, O’nun borçları için gereken parayı da verdi. Ama aptal Şermin parayı Veli’ye kaptırdı, Veli de tabii ki o paraları kumarda yedi. Sanırım Şermin Veli’den daha ağır bir darbe yemeden akıllanmayacak. Ama burada kabahat biraz da Hünkar’ın. O’na Veli’nin Züleyha’nın kumarbaz dayı oğlu olduğunu söyleyebilirdi. Şermin sonuçta Yılmaz’ı da Züleyha’nın katil ağabeyi olarak biliyor ve bunu Füsun dışında hiç kimseye söylemedi. Aslında bu parayı biraz da Veli’yi Füsun’dan kıskandığı için verdi Şermin. Her ikisi de oldukça güzel olan bu kadınlar Veli’de ne buluyorlar acaba? Galiba İstanbullu, yakışıklı bir adam olması yeterli ve aşktaki mutsuzluklarından onlara ilk ciddi yüz veren adama kandılar. Biraz daha gözlerini açmalı ve karşılarına çıkan ilk yakışıklı adama para kaptıracak hale gelmemelilerdi.
Şermin bu bölüm Züleyha ile dertleşirken üzüntüsündeki samimiyeti ve Füsun’un bebeğe bir şey yapsaydın tarzı yaklaşımına ters çıkarak da beni şaşırttı. O’nun içinde bir yerlerde iyi bir kadın yatıyor belki de. Para hırsı Şermin’in kalbini kararttığı için Sabahattin gibi bir adam bile o kadını çıkartmayı becerememiş maalesef. Belki de Veli’den büyük bir darbe yediğinde o iyi Şermin ortaya çıkacaktır.
Hünkar’ın yokluğunda Haminne’yle de çalışanlar ilgilendi ve yine dizi boyunca “Sütlacımı yedim mi ben?” repliği ile dizinin nefes aldıranı oldu tatlı Haminne. ^^
Bu bölüm senaryoda en rahatsız olduğum noktalardan biri Yılmaz’dan çok Gülten, Gaffur ve Saniye’yi görmek oldu. Üç karakter de güzel yazılıyor ve oyuncular iyi oynuyor, Saniye ve Gaffur dizinin tuzu biberi kesinlikle. Ama bu dizinin başrolü olan Yılmaz’dan çok daha ön planda olmaları artık rahatsız etmeye başladı. Üstelik Yılmaz’ı az görebildiğimiz gibi ZülMaz sahnesi de hiç göremiyoruz. En son 3. Bölüm’de onları birlikte görebilmiştik. Kavuşamasalar da artık karşılıklı sahneleri olmalı. Yoksa dizinin hikayesinde net bir ilerleme göremeyeceğiz.
Gülten hikayede önemli rol üstleniyor özellikle birkaç bölümdür. Ama ne yaşarsa yaşasın o çiftlikte kapana kısılmış durumda O da tıpkı Züleyha gibi. Geçen bölüm Züleyha ile Yılmaz arasında Demir’in isteğiyle aracılık etmişti. Ancak Yılmaz’a aşık biri olarak notu verirken O’nu uyarmasını beklerdim Gülten’den. Züleyha’ya zaten boyuna yalan söylemesine alıştım. (Pof!) Bu hatayı yapıp üstüne Yılmaz’ın durumunu öğrenmeye çırçır fabrikasına gitti ve Gaffur bunu öğrendi. Tekrar gidecekken O’nu yakalayıp dövdü, dağ başında bir ahıra kapatıp zincirledi. Saniye öğrendiğinde O’nun yalvarmalarını bile umursamadı ve oradan çıkarmadı. İnsan kardeşine bunu yapar mı? Bu nasıl bir cezalandırma yöntemi? Demir’in onlara yapabilecekleri konusunda söylediklerinde haklı Gaffur ama kardeşini bunu anlaması için ikna etmenin yolu asla bu değil. Gülten’e çok kızsam da bu şekilde bir şiddete maruz kalmasına üzüldüm. Saniye de Gülten için “Kızımız.” dedi. Herhalde çocukları olmadığı ve küçük yaştan beri elinde büyüdüğü için görümcesini böyle seviyor ve bu çok güzel. Aslında Saniye kötü kalpli biri değil ama Züleyha’ya karşı kıskançlığının esiri oluyor.
[wp_ad_camp_1]
Gülten’i kurtaran Yılmaz oldu. Nazire Abla ahırda olduğunu gördü ve Yılmaz’a haber verdi. Ben Gülten nihayet Yılmaz’ın çiftliğine gidecek ve orada yeni bir hayata başlayacak diye umutlandım ama O, Yılmaz’ın ısrarlarına rağmen Yamanlar Çiftliği’nde kalmayı seçti. Sonunda Yılmaz’ı at üstünde görebildik. Gerçekten de at binmek O’na çok yakışmış. Ayrıca bölümde türkü de söyledi. Yılmaz’ın sesini duymayı da özlemiştik doğrusu.
Yılmaz buluşmada başına gelenlerden dolayı Züleyha’ya çok öfkeliydi; O’na tuzak kurduğuna inanıyor, suçlayıp duruyordu. Ama yine de Züleyha buluşmaya gelse, kendisiyle kaçmak istese çocuğuna babalık yapmayı düşünmesi öyle ince ki. Tam ölümüne seven Yılmaz’a yakışan sözler duyduk. Açıkçası aynı durumda Demir olsa ne yapardı artık kestiremiyorum.
“Çocuğuna baba olmayı bile göze aldım ben. Kendime bunu kabul ettirdim.”
Çok şükür Fekeli var da sözleriyle Yılmaz’a yol gösteriyor, derdine derman oluyor. Yine öyle güzel şeyler söyledi ki O’na ışık oldu:
“Onu hangi şartlar altında yazdığını bilemezsin. Senin hakikat dediğin göze görünmez. Onu sen göreceksin, sen bulup arayıp çıkaracaksın. Eğer hakikati arayansan kuru gürültülere pabuç bırakmayacaksın. Sen doğru düşünürsen bulduğun hakikat sana doğru olur. Sen eğri düşünürsen hakikat sana görünmez olur.”
“Bu iş göründüğünü gibi değil evlat. Bu iş biraz karışık.”
Yılmaz bunun üzerine çiftliği gözlemeye başladı ama Züleyha’nın oradan tek başına çıkması mümkün değil ki. Evden kaçarken de Yılmaz’ın gözlemediği bir ana denk gelmiş olmalı yoksa nihayet bir ZülMaz sahnesi seyredebilecektik yeniden. Dediğim gibi hikayenin ivme kazanması için bir an önce karşılıklı sahnelerini seyretmemiz şart.
Fekeli ile Hünkar’ın geçmişte bir gönül ilişkisi olduğunu tahmin etmiştim. Özellikle Fekeli’nin Adana’ya ilk geldiğinde arabayı Yamanlar Çiftliği’nin orada durdurup balkondaki Hünkar’a bakması ve Fekeli’nin ölüm ilanına üzülen Hünkar bu tahminime neden olmuştu. Yılmaz’la vurulması hakkında konuşurkenki hali de bir tuhaftı Fekeli’nin. Nihayet bu gönül ilişkisi kesinleşmiş oldu. Fekeli, hastanede yatan Hünkar’ı gece gizlice ziyarete geldi ve başucunda konuştu. Anlattıklarına göre Hünkar da O’nu seviyormuş ama Adnan’la evlenmiş. Fekeli de evlense bile O’nu hiç unutmamış, hala Hünkar’a aşık.
“Hey gidi Yaman Hanım. Hayatımın kılıcı, hayatımın ilacı Yaman Hanım.”
Hünkar, Fekeli odadan çıkarken gözlerini açtığında yüzünü de görseydi keşke hayal meyal. Acaba O’nun ölmediğini ne zaman öğrenecek? Aralarında yeniden bir ilişki yaşanacak mı? Açıkçası iki oyuncunun karşılıklı sahnelerini sabırsızlıkla bekliyorum. Karşılıklı sahnelerinde enerjilerinin muazzam olacağını düşünüyorum. Ancak Fekeli’nin geçmişi anlattığı bu sahnede flashback görsek daha iyi olurdu. Kafamda oturmayan şeyler var açıkçası. Fekeli iki kez mi hapse girdi, ilk hapse girdiğinde mi Hünkar gidip Adnan’la evlendi onu tam anlayamadım.
Bu ziyarette bir gerçeği daha öğrendik. Demir’in Yılmaz’ı hapiste öldürme işini verdiği Sait şu an Fekeli için çalışıp köstebeklik yapıyormuş. Ben bir bölümde Sait’in zamanında bu yapacağı iş için Yılmaz’dan özür dilemesini isterim doğrusu. Sait’in Demir hakkında söyledikleri de dikkat çekiciydi. Demir’in acımasızlığını O da onaylamış oldu. Ayrıca Demir ile Fekeli ve Yılmaz’ın bir farkını daha belli etti üçünün bir araya geldiğini gördüğümüz sahne. Sait, Demir’in sofrasında bir çalışanının asla böyle oturamayacağını söyledi. Şermin de Züleyha’yla konuşurken “Sabahattin doktor olmasa evlenmeme müsaade etmezlerdi.” demişti. Evet, Fekeli ve Yılmaz insanlara asla statülerine göre davranan kişiler değiller. Demir de çalışanlarına iyi davranıyor çoğunlukla ama hep üstten bakan bir tavrı olduğu da gerçek. Amca kızı Şermin’e bile aynı şekilde davranıyordu ama zor zamanında yardım isteyebileceği yine bir tek O vardı. Belki bundan sonra Demir de insanlara bu kadar üstten bakmamayı öğrenir.
[wp_ad_camp_1]
Nihayet Cengo Yılmaz hakkındaki gerçekleri öğrendi. Demir, Hünkar’ı vurduğu için Yılmaz’ın cezasını kendi elleriyle vermek istiyordu. Tabii aslında bir yandan da Yılmaz’la ilgili gerçeklerin ortaya çıkmasından korkuyordu. Yılmaz’ı çarşıda gören Cengo peşine düştü ve çırçırda O’nu vurmak istedi. Yılmaz O’na kendisi ve Züleyha hakkındaki gerçekleri bir bir anlattı. Cengo’nun silahına başını dayadı. Ama tabii ki gerçekleri duyan ve Yılmaz’ın kararlı duruşunu gören Cengo O’nu vuramadı ve Demir’le yüzleşmeye gitti. Bu sahnedeki silah, Yılmaz ve Cengo’nun yakın plan göz detaylarına bayıldım. Yılmaz’ın o güzel kirpiklerini fark etmeyen yoktur sanırım. ^^
Cengo Demir’le yüzleşmesinde beklediğim gibi önce Demir’e tepki gösterdi. Zaten kendisine yalan söylediği, Yılmaz’a iftira attığı ve haksız yere O’na yaptıkları için bunu yapmasını bekliyordum. Açıkçası ben Demir’in tüm söylediklerine rağmen O’nu kolay kolay affetmez, hatta Yılmaz’ın tarafına geçer diye de düşünmüştüm Cengo için. Ama kaç yıllık dostlukları, kan kardeşlikleri ağır bastı. Ama bu dostluğun şu an devam etmesi Züleyha için faydalı olabilir. Neticede bu dostluk bozulursa Nihal ile arkadaşlık etmesi, belki bu sayede Yılmaz’la görüşebilmesi mümkün olmaz.
Demir Cengo’ya söylediği şeylerin benzerlerini annesi hastanedeyken O’nun başucunda da söyledi tüm bu olanların O’nun aşkı yüzünden olduğunu kabul etti. Bence sadece O’nun yüzünden değil; bu evliliği Demir kadar Hünkar da istedi, Demir’in bilmediği bir sürü plan yaptı ve şimdi de cezasını çekiyor.
Hünkar eve geldikten sonra Züleyha’nın günlerdir odada kilitli olduğunu öğrenince O’nu ve Adnan bebeği görmeye gitti. Züleyha’nın bu sahnede Hünkar’a da, daha önce Demir’e de bebeği elletmeyip tepkisini göstermesi yerindeydi. Onları bir şekilde cezalandırmalıydı. Hünkar yine Züleyha’ya hak etmediği sözler söyledi. Ama Demir’e Züleyha’yı odadan çıkarmasını ve Yılmaz’la artık uğraşmamasını söylemesi yerindeydi. Demir’e “Böyle yaparak Züleyha’yı kazanamazsın.“ derken de çok haklı kesinlikle. Ayrıca Hünkar ayaklanana kadar gerçekten çiftlik gibi dizinin de tadı tuzu eksikti doğrusu.
“Beni ağa bilen varsa arkamdan gelsin.”#BirZamanlarÇukurova @timsandb @atvcomtr pic.twitter.com/3cRfucjYWh
— ⚜️ Bir Zamanlar Çukurova ⚜️ (@bzcdizi) November 22, 2018
Huğlardaki ırgatlar da Yılmaz’ın yaptığı kazayla ilgili gerçekleri öğrendiler. Yılmaz çarptığı çocuk Mıstık’ı ziyarete gelmişti ancak ırgatların tepkisiyle karşılaştı. Mıstık sayesinde gerçekler ortaya çıktı ve beklediğim gibi ırgatların büyük kısmı Yılmaz’ı ağa belleyip O’nun çiftliğine çalışmaya gittiler. Hatta Hünkar’ın huğlardaki gözü kulağı Seher bile duygulanıp Yılmaz’ı tercih etti. Yılmaz’ın önde ırgatların arkasında yürüdüğü planlar muazzamdı. Yılmaz giyimi, gözlükleri, tavırları ile aşırı karizmatikti. Açıkçası Yılmaz’ın gittikçe güçlenmesini görmek güzel. Ayrıca ırgatlar için Yılmaz etli yemek dağıttı ve bunun her gün olacağını söyledi. Yakında Çukurova’da ortalık fena karışacak. Yılmaz Demir’den başka düşman edinmez umarım. Tabii şimdi “Yılmaz Fekeli’nin parasıyla ağalık taslıyor.” diyenler olacaktır. Demir gibi ağa çocuğu olarak doğmasıysa suç mu? Şimdi Fekeli’nin manevi oğlu olarak bunları hiç mi yapmasın? Ama kesinlikle Gaffur huğlara erzakları eksik dağıtırken bunu görüp de sustuğu için Yılmaz gözümde hala hatalı.
Bölüm sonunda Züleyha Adnan bebeği de alıp yine evden kaçtı. Demir’in yokluğunda Hünkar’ın rahatsızlanıp hastaneye gitmesini fırsat bildi ve elinde Demir’in silahı kapıdaki çalışanları korkutup evden çıktı. Daha evvelki gibi telefonda İstanbul’daki yengesiyle konuştuğunu paralel telefondan duyan Haminne sayesinde kaçtığı fark edilir diye düşünürken odasını temizlemeye giren Fadik’in boş mücevher kutusunu fark etmesiyle gerçek açığa çıktı. Daha evvelki gibi tren yerine otobüse binmek de akıllıcaydı ama ne yazık ki Demir kaçtığını çok geçmeden öğrendi ve jandarma aracılığıyla otobüsü durdurup inmesini sağladı. Züleyha neden Yılmaz’a değil de İstanbul’a gidiyordu diye düşününce aklıma ya Yılmaz’ın başına bir şey geldiğini sanıyor olması ya da Demir’in bulamayacağı bir yere kaçıp sonra Yılmaz’a ulaşmayı düşündüğü geldi.
Züleyha’yı otobüsten indiren Demir hemen Adnan bebeği Züleyha’nın elinden aldı ve şaşırtıcı şekilde O’na hala Yılmaz’ı seviyorsa gidebileceğini söyledi. Tabii ki Züleyha’nın Adnan bebeği bırakıp gitmeyeceğini bildiği içindi bu. Yoksa Züleyha’nın gitmesine hem aşkı, hem itibarı için asla izin vermeyeceğini çok iyi biliyoruz. Ama Züleyha beklenmedik şekilde başına silahı dayadı. Demir ise yine şaşırtıcı şekilde “Haydi çek tetiği.” dedi. Elbette yine Züleyha’nın bebeğini bırakıp kendini öldürmeyeceğinden emin ya da silahı aldığından haberdardı ve içindeki kurşunları çıkardığı için çok rahat. Açıkçası ben de Züleyha’nın bir anne olarak önce bebeğini düşünüp direkt Demir’le kalmasını beklerdim. Ama öyle büyük bir buhran geçiriyor ki hayatından vazgeçecek duruma gelmesi çok normal. Günlerce odada kilitli kalması artık son radde oldu O’nun için. Benim tahminim silahın dolu olduğu ama şans eseri çektiğinde ateş almayacağı yönünde. Bu, belki Demir’in bundan böyle Züleyha’yı biraz serbest bırakmasını sağlar. Ancak tekrar ediyorum sevgili senaristler lütfen artık ZülMaz sahnesi görelim; gerçekleri konuşamasalar bile bir araya gelsinler en azından. Haftaya yeni bölümde görüşmek üzere.
*Fotoğraf desteği için Aslı Ben. ‘e teşekkürler.
Dizi ile ilgili diğer yazılara göz atmak isterseniz İzledim / Bir Zamanlar Çukurova kategorisini ziyaret edebilirsiniz.