Bir Zamanlar Çukurova 86.bölümünde reytingler ufak bir düşük yaşasa da zirvedeki yeri kaptırmadı. Total’de 12,26 reyting, AB’de 8,47 reyting ve ABC’de 11,31 reyting ile birinci… Üçüncü sezonun 23. bölüm yazısı konuk yazarım Gözde ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar^^
Bu haftaki bölüm o kadar sıkıcıydı ki hiç içimden gelmedi bilgisayar başına geçmek. Şu an bile zoraki yazıyorum. Bunun nedeni Fikret’in intikam hikayesi ya da Ümit-Demir arasındaki ilişki değil. Özellikle Fikret’in intikamı ve ona bağlı gelişen sahnelerin kendini seyrettiren bir yanı var. Ümit ile Demir’i de yakıştırıyorum. Ama bölüm beni ekrana kilitleyemedi. Hele yan karakterlerin sahneleri yine hem çok uzun hem de çok gereksizdi. O sahnelerde elimde telefonla sosyal medyada gezindim, yalan yok. ^^
Geçtiğimiz bölümü Fikret’in Fekeli’ye “Adnan Yaman’ın oğlu olduğunu” itiraf etmesiyle noktalamıştık. Fikret, Fekeli’ye bu gerçeği nasıl öğrendiğini, geçmişe dair detayları anlatırken Furkan Palalı’nın oyunculuğuna hayran kaldım. İyi ki ekrana dram türünde bir diziyle dönüş yapmış. Açıkçası daha önce kendisini hiç seyretmemiştim ve ona karşı mesafeliydim.
Fekeli’nin kardeşi Musa ne kadar da ondan farklı bir adammış. Fikret’in annesiyle Adnan Yaman’ın arasındaki ilişki de Musa’nın hatalarının sonucunda gelişmiş. Adnan kadına zorla mı sahip oldu yoksa onu kandırdı mı öğrenemedik, belki bu ilişkide Fikret’in annesi de hatalı ama Fikret günahsız. Ve kendisine adını vermeyi dahi kabul etmeyen, bu yaşa kadar mutsuz bir hayat yaşamasına sebep olan Adnan Yaman’a öfkeli olmakta, ondan intikam almak istemekte haklı. Ama ölmüş bir adamdan intikamını günahsız Demir ile uğraşarak almak istemekte haksız.
“Her günah sahibine aittir yeğenim.”
Babasının günahının bedelini Demir ödememeli. Demir’in babasının asla böyle bir şey yapmayacağını savunması ve gayri meşru kardeşini kabul etmemesi de çok normal. Bir babanın kanından, canından evladına bunu yapmayacağını düşünüyordur. Muhtemelen ona iyi bir baba olmuş, çok sevip ilgilenmiş. Haliyle bunu babasına konduramaması kadar doğal bir şey olamaz. Mesela Demir de onca yanlışına rağmen iyi bir baba. Adnan’ı Yılmaz’dan ayırmasını göz ardı ettiğimizde oğlu için canını bile verebilecek bir baba var karşımızda.
Fekeli’nin Fikret’e tepkisi beklediğim gibi oldu. Onun intikam planını desteklemeyeceğinden, yolundan geri döndürmek isteyeceğinden emindim. Sonuçta bu yolda Fikret’i kaybetmek de var. Fekeli, söylediği gibi kan bağı olmasa da eline doğan Fikret’i öz yeğeni, oğlu gibi seviyor. Tıpkı kan bağı olmayan Yılmaz’ı ne kadar sevdiyse Fikret’e olan sevgisi de öyle, kızı gibi gördüğü Müjgan’a sevgisi de. Yılmaz’ın onun yasal mirasçısı olarak ölmemiş olması bu gerçeği değiştirmez. Hepimiz gördük Fekeli’nin Yılmaz’a gerçek babası gibi davrandığı, ölümüyle nasıl içinin yandığını. Elbette kan bağı da önemlidir ama bazen kan bağı bile iki insan arasında kalpten bir sevgi olmasına yetmiyor.
“Kan bağı değil, can bağıdır mühim olan.”
Şimdi Fikret’in önünde iki yol var. Ya Fikret Yaman olarak intikam planına devam edecek, Demir ile mücadelesinde belki kan dökülecek, sevdikleri onun ardından gözyaşı dökecek ya da Fikret Fekeli olarak geçmişi geride bırakıp yepyeni bir geleceğe adım atacak. Yerinde olsam Fekeli olmayı tercih ederdim. O yolda onu yeğeni hatta evladı gibi seven bir adam, aşık olduğu bir kadın, hem amcalık hem babalık edeceği bir çocuk var. Kısacası mutluluk var. Bu arada Fikret’in gizli ofisini arayabilecek kadar yakını olan Lütfiye, teyzesi ya da yengesi olmalı. Fikret’in konuşma tarzı hem samimiyetlerini hem yaş farkını gösteriyordu. Diziye Hülya Darcan’ın Fikret’in teyzesi rolüyle katılacağını duymuştum. Acaba Lütfiye, Hülya Darcan mı? Gerçi bu gözler senelerce telefonda konuşulup diziye bir bölüm bile dahil olmayan bir Betül gördü. ^^
Demir’in mektupların sahibi gizemli kişiyle mücadele şekli yanlış. Çok fevri hareket ediyor. O kadar inandırmış ki kendini mektupları yazan kişinin iftira attığına, hiç kimsenin ne söylediği umurunda değil. Bir kulağından girip öbüründen çıkıyor. Açıkçası Fekeli’den akıl almaya gittiğinde Fekeli’nin onu yatıştırabileceğini sanmıştım. Eski Demir’in Fekeli’nin “Uhuletle ve suhuletle” tavsiyesini dinlememesi normaldi, ama bu Demir onun sözünü dinler, karşı tarafı daha da delirtecek bir şey yapmazdı. Hem madem Fekeli’nin ne söylediğini umursamayacaktı, ne diye akıl almaya gitti?
Demir, bir konuda çok haklı. Bazen onu aşırı sakin bulsam da gördüğümüz duyduğumuz kadarıyla Çukurova’nın en mert adamı Fekeli. Her konuda öyle mert ki kırk yıldır aynı kadına ölümsüz bir aşk besliyor. Fekeli’nin yerinde olsam ben de Demir’e aradığı kişinin Fikret olduğunu söyleyemezdim. Demir ile Fekeli arasında sulh yapılmış olsa da Demir-Fikret yüzleşmesinin kanlı bitme ihtimali çok yüksek. Fikret’in anlatacaklarına Demir kolay kolay inanmaz, Fikret de istediğini almadan bırakmaz. O yüzden de Fekeli’nin önceliğinin bu iş daha fazla dallanıp budaklanmadan Fikret’i intikamından vazgeçirmek olması gerekiyor.
Ben, Demir gibi gazeteye açıklama göndererek mektuplarının sahibini kışkırtacağıma, önce Züleyha gibi bu işin aslı astarı olabilir mi diye kendim bir araştırma yapardım. Bir de babasının metresini annesinin evinde baş tacı eden Demir, babası Adnan Yaman için “Namusuna düşkün.” demez mi gazete ilanında. Haydi oradan!
Demir’in fevriliğinin aksine Züleyha’nın dedektifçilik oynaması doğruydu. Züleyha da iyi alıştı yalnız Yamanlar’ın meseleleri için Sherlock Holmes gibi davranmaya. ^^ Yalnız aferin öyle doğru iz sürdü ki gerçeğe ulaştı. Valla azmine hayranım, bunun için kalkıp İstanbul’a kadar gitti. Ama Züleyha’nın evvelden de gözü karaydı. Dizinin ilk bölümlerinde bir başına Yılmaz için İstanbul’a cezaevine gitmişti hatırlarsınız. Züleyha ile Sevda, Fikret ile annesinin flashback sahnelerinde gördüğümüz Yamanlar’ın eski kahyasının karısıyla görüşüp o geceyi öğrendiler.
Hem ikinci mektubu bulan hem de gerçeği kulaklarıyla duyan Sevda için hiç üzülmedim açıkçası. Gözünün önündeki aşktan perde kalktı nihayet. Hünkar’a yıllarca gözyaşı döktürmüş, ona onca acı çektirmiş, bir de kalkmış onun konağında yaşıyor, nesine üzüleceğim? Sonuçta Adnan Yaman’ı Hünkar kadar iyi tanıyamazdı, onun sözlerini kıskançlık, düşmanlık olarak görmeyip ciddiye almalıydı. Adnan Yaman’ın Sevda’dan sonra hayatında başka bir kadın olmamış olabilir, peki ya öncesi?
Ümit’in Sevda’nın kızı olduğunu ilk yan yana geldikleri sahnede anlamıştım. Hatta daha o gün Ümit’in onu tanıdığını, Sevda’nın annesi olduğunu bildiğini söylemiştim. Bence Demir ile Sevda’nın evde unutulan fotoğrafını da bu yüzden geri vermek istemedi. Demir boşuna kendi üzerine alındı. ^^ Peki Ümit neden annesini öldü farz edecek kadar ondan nefret ediyor? Büyük ihtimalle annesinin onu bile isteye terk ettiğini sanıyor olmalı ama Sevda’nın ondan bahsederken tavırları hiç de öyle değil. Ümit’in Sevda’nın fotoğrafına bakarak söyledikleri ile bu durum resmileşmiş oldu. Ümit, Fikret’in planı için Demir’e yanaştı ve ona gerçekten aşık olsa da aslında çok pişman. Hangi kadın metres olmaktan, ikinci kadın olmaktan mutlu olur ki? Hele iyi yetişmiş, iyi okullarda okumuş, yardımcı doçent doktor, başhekim olan bir kadın için bu çok daha mutsuz edici, utanç verici bir durum. Açıkçası böyle bir kadının asla bu duruma düşmeyeceğini düşünürdüm ben.
“Sana benzedim. Sana benzedim!”
Eğer Demir ile arasında bir ilişki olmasaydı Ümit’in yemek davetinin ertesi günü Yamanlar Konağı’nı arayıp Züleyha’ya teşekkür etmesi kadar doğal bir şey olamazdı. Bu bir nezaket kuralıdır. Ama Ümit, ya gerçekten Demir’den bağımsız olarak Züleyha ile arkadaş olmak istiyor ya da bu telefon ile Sevda’ya gözdağı vermek. Belki gece Demir’in öz annesi gelip kendisiyle konuşsa böyle yapmazdı. Ama Sevda hem babasının metresi hem de kendisini terk etmiş öz annesi olunca Ümit’in damarına basmış oldu. Yalnız bir konuda Şermin’e katılıyorum: Ümit, Demir’in metresi olmasa bence de Züleyha’nın çapında bir arkadaş. Şermin de maşallah her olayın içinde. ^^ Şimdi de Fikret’in mektuplarını öğrendi. Behice paranın kokusunu alırdı, Şermin de dedikodunun, kaosun kokusunu alıyor. ^^
Maşallah Çetin de devamlı duymaması gereken şeyleri duyuyor. Çetin’in Fekeli ile Fikret’in konuşmasına tanık olmasına bana Aşk-ı Memnu dizisinin Beşir’ini hatırlattı. Çetin’in bu büyük gerçeği Demir’in kardeşinin kim olduğu öğrenmesinde kilit isim olabileceğini gösterdi bize. Acaba Çetin, bu duyduğunu da “Fikret’in Müjgan’a aşık olduğunu Gülten’e söylediği gibi” yine ona söyler mi? Eğer söylerse Gülten’den Züleyha’ya, Züleyha’dan da Demir’e gidecektir bu bilgi. O yüzden büyük ihtimalle Gülten’e söyleyeceğini düşünüyorum.
Madem Raşit’in düğünden kaçmasının altından evli olması gibi bir şey çıkmayacaktı; neden Fadik, Gülten ile Çetin’in nikahı kıyılırken camın ardında gözü yaşlı ciğercinin kedisi gibi seyretti onları? Fadik ile Raşit tatlı bir oyunla barıştılar ve yeniden yüzük taktılar. Ama bu sözde eğlenceli sahneler o kadar uzundu ki… Tüm bunların yerine toplu nikah töreninde onların da evlendiğini görmeliydik.
Ümit ile Müjgan’ın arasının düzelmesi, hatta arkadaş olmaları bence güzel oldu. İkisinin de orada bir arkadaşı yok, ikisi de benzer şekilde büyümüş iki kadın ve pek çok ortak tanıdıkları var. Anne ve babalarına, sevgisizliklerine, yatılı okul günlerine dair yaraları bile benziyor. Ben Ümit’in Müjgan’a olan samimiyetine, arkadaş olmak isteyişine güvendim. Sonuçta Müjgan’ı Fikret’ten kıskanacağı bir durum da yok. Ama Fikret ile ilgili bu durum ortaya çıktığında araları bozulabilir. Bence bu durumu çok geç olmadan konuşmalı, arkadaşlıklarını güven üzerine inşa etmeliler. Birbirlerine iyi geleceklerini düşünüyorum. Ama bunu Züleyha’ya karşı bir ittifaka çevirmeyelim. Her ikisinin de geçmişe dair yaralarını dinleyince bir kez daha aynı şeyi düşündüm: Bu iki kadının da yanlış erkeklere, onları mutsuz edecek erkeklere kapılmaları geçmişleri yüzünden. Karşı cinsten en ufak bir ilgi, yakınlık gördüklerinde karşı tarafa hak ettiklerinden çok daha fazlasını veriyorlar ve sonunda hayal kırıklığına uğruyorlar. Bu sadece onlar için değil, böyle yetişen tüm kadınlar için geçerli.
Ümit, Demir’e başta kötü niyetle yaklaşsa da şu anki sonuca baktığımızda evli bir adama aşık bir metres durumunda. Müjgan ise Yılmaz ile büyük bir hayal kırıklığı yaşadı, Fikret ile de tam anlamıyla mutlu değil.
Fikret, Müjgan’a gerçekten aşık ama önündeki iki yoldan ucunda Müjgan olanı seçmezse onunla bu aşkı yaşaması çok zor. O yüzden de kararını gözden geçirme aşamasındayken kafasının allak bullak olması, ona dengesiz davranması normal. Ama Müjgan’a bundan sonra hep yanında olacağını vaat ettikten sonra da böyle davranınca kadınla oynuyormuş gibi oluyor. Keşke Müjgan’a gerçeği anlatsa, ondan bir şey saklamasa. Müjgan Fikret’i intikamından vazgeçirmeyi Fekeli’den daha kolaylıkla başarabilir.
Züleyha’nın yine Demir’i düşünüyor olması saçmalığına değinmek istemiyorum, sinirlerim tepeme çıkıyor. Demir bir an önce boşanmak istediğini yüzüne söylese de mosmor olsa diye heyecanla bekliyorum valla. Sen misin Yılmaz’ı bu kadar kolay unutan, sana onca şey yaşatan Hünkar’ı ondan daha fazla anan, şimdi çek cezanı, Hünkar’ın kaderini yaşa.
Ümit ile Demir baş başa Antalya’da tatile gittiler. Sosyal medyada “Demir, Ümit’i nasıl bu kadar rahat evinin önünden alabiliyor?” diyenlere rastladım. Daha yeni Züleyha’ya ağaların, beylerin hayatında başka bir kadın olmasının oralarda normal karşılandığını anlatmamış mıydı? Asıl garip olan evin önünden alması, rahat rahat eve girip çıkması değil bence; Züleyha’nın bunu hala duymamış olması.
Ümit ile Demir’in Antalya’da kaldıkları müstakil evi çok beğendim. Mimarisi, manzarası muhteşemdi. Besbelli Demir, aynı otelde Ümit ile birlikte görünmemek için değil, evli olmadıkları için kimlikler sorun çıkarır diye ev tutmuş. Şimdi eminim “Demir, Ümit’in konuşmalarından etkilenip Züleyha’dan boşanmaya karar verdi.” diye düşünüp Ümit’e sövenler olmuştur. Yalnız kendilerine hatırlatırım Züleyha ile Demir kağıt üzerinde evli. Nasıl Züleyha, Yılmaz ile yeni bir hayat kurmak istediği için boşanma kararı alınabiliyorsa şimdi de Demir, Ümit ile bir hayat kurmak istediği için boşanma kararı alabilirler.
Ümit bu ilişkiye kötü niyetle başlamış olsa da şu an niyeti asla kötü değil, sadece aşık olduğu adam ile evlenmek isteyen bir kadın o. Hem Demir, çocukları için evliliklerinin devam ettiğini, hiçbir zaman sevilmeyeceğini bir başkasına da anlatsa karşı taraf hala neden evli kaldıklarını sorgulardı. Bakalım şimdi Demir, Züleyha’ya boşanmak istediğini söylediğinde Züleyha’nın tepkisi ne olacak? Sizce?
Emeği geçen herkesin ellerine sağlık.
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 82. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.