Bir Zamanlar Çukurova 85.bölümünde Hünkar’ın katili bulundu! Reytingler tavan: Total’de 13,57 reyting, AB’de 9,33 reyting ve ABC’de 12,88 reyting ile zirvede… Üçüncü sezonun 22. bölüm yazısı konuk yazarım Gözde ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar^^
Ve sonunda Behice’ye veda ettik. Helvalar kavrulsun sevgili seyirci. ^^ Dizinin gelmiş geçmiş en kötü karakteri diziden ayrılsın diye bu kadar istekle beklerken şimdiden onsuzluğa üzülmedim dersem yalan olur. Gerçekten büyük renk katıyordu. Meşhur el hareketini, tranş limonunu, her daim sinsi bir ifade takınan yüzünü ve bitmek bilmeyen servet hırsını hiç unutmayacağım. Elveda Behice Hekimoğlu. Cehennem ateşin bol olsun!
Uzun zamandır bölümleri pek beğenmiyordum. Yılmaz’ın ölümünün ardından seyrettiğimiz en iyi bölüm kesinlikle buydu. Özellikle ilk bir saati çok tempolu ve heyecanlıydı. Behice uçurumdan düşene kadar gözümü kırpmadan seyrettim.
Geçtiğimiz bölümü Züleyha’nın şehir kulübünde herkesin içinde Behice’nin geçmiş cinayetlerini yüzüne vurmasıyla noktalamıştık. Züleyha’nın bıçak bulunduğuna dair yalanı, belgeler, Demir’in onu öldüreceği korkusu bile Behice’nin kendi kendine teslim olmasına yetmedi. Behice bu, kolay kolay pes eder mi sandınız. Behice’nin kaçmadan evvel bavulunu almak için küçük konağa gelmesi beni şaşırttı doğrusu, içinde nerdeyse hiç para yokken çok büyük risk. Ama para için Saniyelerin evlerine girip Gaffur’un zulasındaki paraları çalması tam ona göreydi. Behice’nin aklı çok çalışıyor da Müjgan’ın arabasının kağnı hızıyla gittiğini unutmuş. Zaman kaybetmemek için arabayla gitmek akıllıca ama bunun anlaşılacağını ve yine yakalanacağını akıl edememiş. Hepsi telaştan, önceden plan yapsa onu İstanbul’da bulurdunuz ancak.
Züleyha’nın Demir yerine Fekeli’ye haber vermesi ve arabayla Behice’nin peşine düşmeleri iyi oldu. Hünkar’ın katilinin peşinde Demir’den çok onlar vardı çünkü aylardır. (Yazar burada keşke Yılmaz’ın katilinin peşinde olsalardı diye geçiriyor aklından) Dedikoducular kralı Şermin ise maşallah hiçbir olaydan eksik kalmasın. ^^ Haydi geldin Demir’e olan biteni haber verdin, peşine takılmak nedir? Behice’nin ölümünü bile gözleriyle gördü ya hayretler içindeyim. Bari Füsun’u da alsaydınız yanınıza. ^^ Yalnız Demir arabayı hareket ettirdiğinde Şermi’in kemerini takamayışı inanılmaz komikti. Açıkçası bir an Demir yolda kaza yapacak diye düşündüm. Ondan daha yavaş giden Yılmaz kaza yapıp ölmüştü…
Fekeli’nin Behice’ye suçunu itiraf ettirmek için yaptığı oyun iyiydi. Ama yine o kendine özgü konuşma tarzı yok mu, beni deli etti. Bir kere de “Sana son söz” demese olmaz mı? Yalnız Behice’nin giderayak Züleyha’ya söyledikleriyle içimin yağları nasıl eridi anlatamam. Sen değil misin Yılmaz’ı anmayan, Hünkar için “Annem, annem.” diye ortalarda dolanan, hak etmiştin bu lafları hiç kusura bakma. ^^ İç sesim olduğun için ağzına sağlık Behice.
Züleyha: “Nasıl yaptın Behice? Niye yaptın? Niye annemi öldürdün?”
Behice: “Ne annesi? Hala anne diyor. Ne annesi? Kadın sana yapmadığını bırakmadı. Sevdiğin adamdan ayırdı, hayatını mahvetti. Hala ne annesi? Asıl senin öldürmen lazımdı onu. Onun ölümü senin elinden olması lazımdı. Ama benim elimden oldu işte.”
Behice’nin ölümüne Müjgan’ın canlı tanık olması beni çok üzdü. Katil de olsa halasıydı, iyi kötü bir geçmişleri vardı. Çoğu zaman menfaatleri ön plana çıksa da annesinden daha çok değer veriyordu Müjgan’a. Oradaki herkes unutur ama bu olay büyük bir travma olarak kalacak Müjgan’ın hayatı boyunca. Benzer bir şeyi yaşamış olarak söylüyorum, bunu istese de unutamayacak…
Açıkçası ben Behice’nin uçurumdan atlamasından memnunum. Evet, yargılanıp hapislerde sürünsün istiyordum. Ama öyle olsa yine ömür boyu Müjgan’ın sırtında bir kambur olacaktı. Müjgan, o hapiste olduğu için ölmesinden daha fazla üzülecekti ve ona orada daha iyi bir hayat sunmak için didinip duracaktı. Fekeli, zaten yemini olduğu için onu öldüremezdi ama Demir öldürseydi taammüden adam öldürmek suçundan hapse girecekti. Çocuklarından yılarca ayrı kalacaktı, öz kızı Leyla’nın ilklerinde yanında olamayacaktı. Behice için bunlara değer mi? Açıkçası intihar yerine, işkence çekerek ölmesini isterdim ama Joker gibi gülerek kendini uçurumdan atması tam ona göreydi. Hiç unutulmayacak bir an oldu bize. Gülerek “Bana kelepçe takıp hapse gönderemediniz, Demir sen de beni öldüremedin.” mesajı verdi. Yalnız şimdi bu Behice öbür tarafta gittiği yeri de beğenmez. Youtube’da rastladığım, okurken gülmekten yerlere yattığım bir kullanıcı yorumunu sizinle de paylaşmak istiyorum: “Behice ahirette: İğrenç bir yer burası, leş gibi, korkunç bir yer.” ^^
Behice’nin katil olduğunu öğrenindiğinde, özellikle Behice’nin karşısında daha öfkeli bir Fekeli bekliyordum. Fikret yanlış yaptığında karşısında nasıl aslan kesiliyor, aynı o anlardaki adam gibi Behice’yi korkutan titreten bir Fekeli beklemiştim. Sanırım iki büyük kayıptan sonra, acıdan yorgun düştü. Muhtemelen evinde baktığı düşmanı göremediği için bunun ezikliği vardı üzerinde. Tabii bir de soğukkanlı olup ne o ne de Demir katil olmasın istiyordu, tıpkı Hünkar’ın istediği gibi.
Gaffur’un gizli zulası gittiği için kahrolup Behice pantolonunun cebindeki beş lirayı çaldı diye dövünüp durması komik de olsa gereksiz uzundu. Oh olsun sana. Allah böyle elinden alır Yılmaz’ın çocuk esirgemeye kalan paralarını işte. Geçtiğimiz hafta bölümü ve yazımı uzun uzun işgal eden Gaffur’dan ve konak çalışanlarından bu bölüm daha fazla bahsetmek istemiyorum.
Müjgan ile Fikret’in bu olaydan kaynaklı da olsa barışmasına çok sevindim. Zaten Fikret, böyle bir dönemde Müjgan’ın yanında olmayacaksa hiç olmasın. Müjgan’ın yerinde olmak istemezdim. Aynı anda halasının katil, babasının ise buna ortak olduğunu öğrendi. Tabii Züleyha belgeleri gösterir göstermez o ilk şokla hemen inanması beklenemezdi, belgeleri kendi gözüyle dikkatle okuduğunda bile hala tam olarak inanmıyordu. Bence Behice arabasını çalıp kaçınca inandı onun katil olduğuna.
Ben de Fikret gibi düşünüyorum, halasıyla babasının günahları onun üzerine yüklenemez. Müjgan, Züleyha’yı öldürmek istedi ama bunu da kendi bilinçli iradesiyle değil, lohusalık sendromunda Behice’nin beynini yıkayacak kadar onu doldurmasıyla yaptı. O yüzden Müjgan da onlar gibi katil ruhlu demek büyük haksızlık olur. Fikret’in Müjgan’ın elini tutup Ümit ile Bahtiyar’ın gözü önünde onunla birlikte hastaneden çıkması, bu aşkı sahiplenmesinden sonra MüjFik fanlarının sırtı yere gelmez. Ben de çok yakıştırıyorum onları. Ümit kalkıp Fikret’e bu konuda bir şey diyemez zaten, aralarında bu konuyu konuşmuşlardı. Fikret’in İstanbul’da cenaze defnedilirken ve sonrasında Müjgan’ı bir an bile yalnız bırakmaması olması gereken bir şeydi. Özellikle evde ona çorba içirmesine ve otelde uyurken başında beklemesi detaylarına bittim. Fikret güzel seven bir adam.
Cenaze olması gerektiği gibi İstanbul’a gömüldü. Açıkçası Müjgan’ın daha Fekeli söylemeden bunu kendiliğinden dile getirmesi hoşuma gitti. Ama kendisinin de artık İstanbul’da yaşaması gerektiğini düşünmesi yanlış. Bu olayda onun bir kabahati yok. Ona katilin yeğeni diyecek olsalar kimse katil diye Fekeli’yi de sayıp sevmez yani.
Züleyha’nın Behice’nin ölmesinin ardından Hünkar’ın mezarına gitmesi normal ama ben o kadar sinir oldum ki bu sahnede. Az ötede Yılmaz’ın mezarı var, orayı hiç ziyaret ettin mi acaba hanımefendi? Hani çocuğunun babası, hani büyük aşkın Yılmaz var ya, öldüğünde “Seni hiç unutmayacağız aşkım.” dediğin… Sen unutsan da ben unutmadım. Hele Demir’e baygın baygın bakmaların yok mu? Hani yatakta oturmuş, yanında Adnan varken Demir’in Leyla kucağında odadan içeri girdiği sahne vardı ya, orda Züleyha’nın kafasını o yatağın tahta başlığına vurmak istedim. O kadar sinirlendiriyor beni. Normalde hiçbir kadın kocası ya da büyük aşkı öldükten 4 ay sonra bir başkasına aşık olmaz! Şu senaryoyu doğru dürüst yazın ya! Birine aşık olacaksa da 1-2 yıl sonra Demir’den bir başkasına olmalı. Düşünsenize Demir ile cinsellik yaşayacak, o an aklına hiç mi gelmez tecavüz gibi hissettiği o gerdek gecesi ve diğer sevişmeler? Hani her defasında pişmanlıkla, Yılmaz’dan özür dilediği o sevişmeler…
Ayrıca bence Demir, artık Züleyha’ya aşktan çok saygı ve dostane bir sevgi besliyor. Annesinin mezarı başındayken ve basın açıklamasındaki bakışları öyleydi. Ümit ile birlikteyken zaman zaman tereddütlü bakışları hala kağıt üzerinde de olsa evli olduğu için. “Züleyha aldatılmayı hak etti hem Demir’i hiç sevmedi hem Yılmaz ile aldattı.” diyebilirsiniz. Ama Züleyha hiçbir zaman Yılmaz’ın koynuna girmedi evliliği devam ederken. Demir daha önce de pavyondaki bir kadınla birlikte olmuştu.
Sevda rahatsız diye Züleyha onu hastaneye götürdüğünde Ümit, Sevda ile bizzat kendisi ilgilendi. Sahnenin duygusu bunlar anne-kız diyordu bize. Bana Ümit, Sevda’nın annesi olduğunu biliyor gibi geldi bu bölüm. Zaten ilk karşılaşmalarında da onu bu yüzden tanıdı. Ona “Annem öldü.” derken benim için öldü demek ister gibiydi. Sevda’ya kızgın belli, annesinin onu isteyerek bıraktığını sanıyor olmalı. Bakalım Sevda, Demir ile ilişkisine karşı çıktığı Ümit’in kendi öz kızı olduğunu öğrenince ne yapacak? Karşı çıkmayı bırakıp destekleyebilir de Züleyha’ya olan aşkından tavrını değiştirmeyebilir de.
Züleyha, Ümit’i eve yemeğe davet ettiğinde Ümit reddetse daha çok şüphe çekerdi, o yüzden mecbur kabul etti. Basın açıklamasında Demir’in Züleyha için “Biricik eşim.” dediği duymuştu. Belki kıskançlığından onu yakından tanımak istemiş de olabilir. Belki de Demir evliliklerinin kağıt üzerinde olduğunu söylediği için gitmekte bir mahsur görmemiştir. Yemek sahnesini kahkahalarla seyrettim. Aynı masada iki metres, kağıt üzerinde nikahlı, hiçbir şeyin farkında olmayan ama yaman bir hanım ağa diye ortalarda dolanan bir kadın ve masada metresiyle gizli gizli fingirdeyen bir adam. ^^
Sevda’nın yemekte Demir ile arasındaki ilişkiyi fark ettiği Ümit’e gidip ayar vermesi kadar saçma bir şey görmedim ben. Kendisi neymiş, metres değil miymiş? Demir seni aldı ikinci annesi yerine koydu, annesinin konağına yerleştirdi diye kendini bir şey mi sandın? Madem Ümit’in Demir’in yakasından düşmesi gerekiyor, sen niye Adnan Yaman’ın yakasından düşmedin? Hünkar boşanmıyor diye ona bunu yaşatmaya ne hakkın vardı? Sen onun kendi içinde ne yaşadığını, acı çekip çekmediğini biliyor musun? Ayrıca yiyorsa Demir’e git söyle bu lafları. Sanki kadın tek başına yaşıyor bu yasak ilişkiyi, erkeğin hiç kabahati yok. İlk adım Ümit’ten gelmiş olsa da bayıla bayıla Ümit ile bu ilişkiyi yaşayan da Demir.
Ümit’in Demir’e hiç çekinmeden, şirkete kendi adına hediye kol düğmesi göndererek “Bir ilişki yaşayıp sonra beni kenara atamazsın.” mesajı vermesi onun da aşık oldu mu elindekini kaybetmek istemeyen, mücadeleci bir kadın olduğunu gösteriyor. Demir’in bunu Züleyha anlayacak diye tereddüt etmesi de aşkından değil, kendini emanete hıyanet etmiş gibi hissedeceği için olmalı. ZülDem çiftini destekleyenler kabul etmeseler de Demir’in Ümit’e aşkı bal gibi ortada. Zaten Yılmaz, Züleyha’yı Demir’e onunla karı koca hayatı yaşasın diye emanet etmedi ki, koruyup kollamasını istedi sadece. Haminne’de de maşallah ne öngörü var. Züleyha’yı da daha evlenmeden Demir’e gelin almak istemişti, şimdi de Ümit’i. Haminne’nin öngörüsü tutarsa kesin Demir Ümit ile evlenir. ^^
Fikret, Demir’e zarar vermek için süt fabrikasına girip depolardaki sütleri boşalttı ve Fekeli’ye yakalandı. Nihayet aylardır beklediğim sahne geldi. Fikret zaten bugüne kadar Fekeli’ye gerçeği söylemeden iyi dayandı. İçindeki öfkeye rağmen kendini çok iyi tuttu. Böyle büyük bir intikam için de böyle bir soğukkanlılık lazım. Fekeli, Fikret’e Demir ile arasındaki kan davasından, husumetten vazgeçtiklerini anlatırken bir yandan hata yaptığını düşündüm, bir yandan da kan davası iyi bir şey olmadığı için çok doğru bir şey yaptıklarını. Çünkü bu davalar nesilden nesile geçen, ömür tüketen bir lanet. Bölüm Fikret’in kim olduğunu Fekeli’ye itiraf etmesiyle son buldu.
Fekeli: “Senin Demir ile ne derdin var? Yıllar önce ölmüş gitmiş Adnan Yaman ile niye uğraşıyorsun sen? Senin derdin ne?”
Fikret: “Çünkü bu adam benim babam!”
Fekeli: “Ne?”
Fikret: “Anladın mı şimdi öfkemi de derdimi de? Adnan Yaman benim babam! Babam! Babam!”
Fekeli’nin bu itirafa tepkisini merakla bekliyorum. Çok büyük ihtimalle ona yanlış yaptığını ve vazgeçmesini söyleyecek. Ben asıl suçlu Adnan Yaman olduğunu için Fikret’in Demir’den intikam almasını doğru bulmuyorum. Ancak Demir’in mektuba verdiği tepkiden dolayı da biraz zarar görmeyi hak ettiğini düşünüyorum. Besbelli Fikret karşısına çıkıp yüzleşse de onu yalancılıkla suçlayacak.
Fragmana göre senaristler diyor ki: ZülMaz’cılar merak etmeyin ZülDem de olmayacak, içiniz rahat etsin. ^^
Behice’ye hayat veren Esra Dermancıoğlu ve emeği geçen herkesin ellerine sağlık. Peki sizler bu bölümü nasıl buldunuz?
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 82. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.