Bir Zamanlar Çukurova günün diğer dizilerinden en yakın takipçisine epeyce fark atarak yine her kategoride zirvede. Dizinin 16.bölümü reytingleri Total’de 14,97 reyting, 31,82 share ile; AB’de 11,02 reyting, 26,42 share ile ve 20+ABC1’de 14,05 reyting, 28,92 share.
Konuk yazarım Gözde dizinin 16. bölüm izlenimlerini kaleme aldı. Öncelikle keyifli okumalar ^^ Ardından da yorumlarda buluşalım mı?
Bir Zamanlar Çukurova – büyük ihtimalle – 24 Ocak 2019’a kadar sürecek yılbaşı arası öncesi geçiş bölümü olarak nitelendirebileceğimiz bir bölümle geldi bu hafta ekranlara. Geçiş bölümü gibi de olsa, tempo azıcık düşük de olsa, Yılmaz biraz az da olsa, sevdiğim detaylarla dolu bu bölümü sevdim ben. Züleyha’ya dair uzun zamandır beklediğim sahneleri görmek bunda en büyük etken elbette. Ama dizinin yönetmeni Murat Saraçoğlu olmasa, buna rağmen sıkılabilirdim.
Geçtiğimiz bölümü “Çukurova Sanayi Odası’nın ilk başkanı kim olacak?” sorusuyla noktalamıştık. Çoğumuzun beklediği gibi seçimi bir farkla kazanan Yılmaz değil Demir oldu. Şaşırdım mı? Evet. Üzüldüm mü? Önce evet, sonra hayır. Çünkü bu kadar kısa zamandır Çukurova’da bulunup doğma büyüme Çukurovalı Demir Yaman’a karşı bir oyla kaybetmek de büyük başarı. Yılmaz’ın üzüldüğünü gören Fekeli ne dedi?
“Sen düşüp kalmayı değil, düşüp kalkmayı bileceksin. Doğru bildiğin yolda yürümeye devam edeceksin. Evlat sen sadece bir muharebe kaybettin, harp değil. Harp uzun, çok uzun. Dur bakalım, daha harbin sonunu görmedin sen.”
Peki ya Demir’den bu durumu öğrenen Hünkar?
“Bu adam daha dün geldi Adana’ya. Ne zaman Adanalı olmuş da Çukurova hakkında söz sahibi olmaya kalkışıyor? Yazıklar olsun. Hiç oy almamalıydı o.”
Evet, Demir olmasını istediği halde kurulması için hiçbir çaba göstermediği Sanayi Odası başkanı seçildi ama Yılmaz O’nun sevincini kursağında bırakacak eylemlerde bulunmadan durur mu hiç? İlk önce çelenk yolladı. Demir bakan beyden gelmiştir diye böbürlenirken Yılmaz’ın tebrik kartını görünce suratının haline kalpler. Sanayi Odası’nın ilk toplantısında Demir bakanlıktan teşvik belgesi almaları gerektiğini söylerken toplantıya gelen Yılmaz teşvik belgesini teslim ettiğinde Demir’in suratının haline bir dizi kalp daha. Yani Yılmaz diyor ki “Yılmadım.”
Ben de ZülMaz Fandom’un bir üyesi olarak “Bir çelenk de bizden.” demek istiyorum. ^^
Demir hem Züleyha, hem de bu konuda zafer kazandım diye boşuna böbürlenmesin. Züleyha’nın kalbi de, bebeği de Yılmaz’a ait; iş dünyasında da Yılmaz’ın başarıları devam edecek gibi görünüyor. İstanbul’a gidip koskoca tekstil kralı Alaattin Bey’i onlardan pamuk alması için nasıl da çarçabuk ikna etmiş? Kimse küçümsememeli Yılmaz’ı, çünkü O hem zeki, hem geldiği hayattan dolayı işçileriyle empati yapmayı becerebiliyor. Böylece daha iyi çalışıyorlar, daha çok üretiyorlar. Seçimi kaybettiği halde çırçıra geldiğinde bu yüzden alkışladı işçiler onu. Öyle seviyorlar ki patronlarını, “Sen bizim kalbimizi kazandın beyim, yüz seçim kaybetsen ne olur.” diyerek ifade ettiler duygularını. Böyle bir sevgiyi kazanmak Sanayi Odası’nın ilk başkanı olmaktan daha kıymetli. Demir’e bakın, çalışanları O’nu tebrik ettiler başkan seçildiği için ama formaliteden. Gözlerinde o işçiler gibi bir sevgi ışığı yoktu.
Züleyha da ilk duyduğunda Demir’i sevinçle tebrik etti, O’na kızdım; ama meğerse rakibinin Yılmaz olduğundan habersizmiş. Haberi olduğunda çaktırmadan ağzından laf almak için Hünkar’la bu konuyu konuştu elbette.
Cengo da tabii sevinçten bayram etti. Yahu bu Cengo’nun Demir’in peşinde gezmekten başka işi gücü yok mu? Kendi tarlaları, şirketi yok mu bu adamın? Zaten Yılmaz’la ilgili gerçeklerden dolayı da hiç tepkili değil Demir’e, aksine O’ndan çok düşmanlık besliyor. Cengo her hafta gözümde daha da küçülüyor. Odayı Yılmaz kurmasına karşın, O’nun yanındayız deyip oy vermeyenlerden; Yılmaz’ı destekledikleri halde Demir seçilince O’na yaranmaya çalışanlardan daha da karaktersiz benim gözümde. Sadece Züleyha-Nihal ilişkisinin sürmesini sağladığı için katlanabiliyorum artık varlığına.
Gaffur, Demir’in kazandığını duyunca böbürlene böbürlene sevindi ama sevinse ne yazar? Demir arkasından iş çevirdiğini öğrenince bir posta da ondan dayak yer demiştim, yanılmadım. Sabahattin’den Gaffur’un Yılmaz’ı yastıkla boğmaya çalıştığını öğrenince öyle bir öfkelendi ki neredeyse Gaffur’u boğarak öldürüyordu Demir. Hep söyledim Demir’in öfke kontrolü problemi var, Gaffur’un boğazını da öyle bir sıktı ki cidden öldüreceğini sandım bir an. Tabii ardından Gaffur ile Saniye çiftlikten kovuldu, Gülten’in ise gitmesine izin vermedi Hünkar.
Gaffur ile Saniye’nin bu süreçte neler yaşayacağını merak ediyordum doğrusu. Seyretmekten zevk aldığım iki karakterden mahrum kalacağım endişesi de vardı. Ne kovulmalarına, ne paralarını çaldırmalarına, ne de köyde yaşadıklarına öyle çok üzülmedim. Başlarına gelen her şeyi hak ettiler. Arada iyilikleri tutsa da çoğunlukla fesatlar çünkü. Yalnız çalınan paraların yanında Yılmaz ile Züleyha’nın sahte kimlikleri ile Züleyha’nın Yılmaz’a yazdığı mektuptan parça da vardı. Bakalım bu olay, gerçeğin Çukurova’da duyulmasına ya da başka olaylara sebep olacak mı?
Gaffur, Saniye’nin terk etme tehditlerinin ve alıştığı rahatlığın bozulmasının etkisiyle kozlarını kullanarak Hünkar’ı ikna etmeyi başardı ve çiftliğe geri döndüler. Hünkar’ın dediği gibi “Dostunu yakın tut, düşmanını daha da yakın.” Hünkar, Demir’in buna itirazına karşı bir çözümden bahsetti ama bunu göremedik, neydi acaba Demir’in kovduğu adamı çiftliğe geri almasına bulduğu bahane? Kovulmadan dolayı bu hafta Gaffur’u bol bol yemek yerken göremedik ama Saniye ile sahneleri yine keyifliydi. Onlarsız bir BZÇ düşünemiyorum.
[wp_ad_camp_1]
Fadik de tarlada kaza geçirince tekrar konağa dönmeyi başardı. Ayağı traktörün altında kaldı. Kazayı duyan Demir’in olay yerine gelip çalışanına yardım etmesi güzel bir hareketti. Fadik de eve dönünce muhteşem üçlü Saniye – Fadik – Gülten yine bir araya gelmiş oldu. ^^
Sonunda Züleyha Gülten’in sakladığı her şeyi öğrendi. Uzun zamandır gerçekleri öğrenip Gülten’e sırtını dönmesini ve artık O’na güvenmemesini istiyordum. Yılmaz’dan kıskandığı için biraz bunu yapıyordu, artık tamamıyla O’na sırtını çevirdi. Gülten istediği kadar Çukurova’nın gerçeklerinden, onların iyiliklerini düşündüğünden bahsetsin; Züleyha da, biz de biliyoruz ki mektupları göndermemesinin de, Yılmaz’a gerçekleri söylememesinin de asıl sebebi kendi aşkı ve Yılmaz’la birlikte olma isteği. Böyle sadece kendini düşünen bencil aşıklardan hiç hazzetmiyorum. Gülten bu davranışıyla Demir’den farksız. Bakalım Züleyha’yla yaşadığı yüzleşmeden sonra yapması gerekeni yapıp Yılmaz’a bildiklerini, en azından Züleyha’nın kalbinin hâlâ O’nda olduğunu söyleyecek ve sevdiğini mutlu edecek mi?
Bana da biri kırmızı, üstü açık spor araba hediye etse ben de sevinirdim doğrusu. ^^ Züleyha bu yüzden hediyesine sevinmekte, Demir O’na araba kullanmayı öğretirken mutlu olmakta çok haklı. Yalnız merak ediyorum Yılmaz O’na neden araba kullanmayı hiç öğretmemiş? Hünkar “Çukurova’da hangi kadının araba kullandığı görülmüş ki?” diyor ama İstanbul’da kadınlar araba kullanıyordu o yıllarda. Züleyha araba kullanmayı aslında biliyor olsaydı da Yılmaz’ın O’na öğrettiği günlerden flashback görsek güzel olmaz mıydı?
Tabii Şermin ve Saniye arabayı kıskanmaktan geri kalmadı. Saniye’nin bu duruma yaptığı yorum da çok iyiydi: “Talihi aşk olanın horozu bile yumurtluyor.”
Veli’nin öldürüldüğü haberinin gazetede çıkmasının ardından birden Züleyha ve Şermin yakınlığı başladı. Şermin’in bu ölüme ilk tepkisi güldürdü: “Paramı verseydin de öyle ölseydin bari.” Oh olsun O’na. Ne demişler: Kendi düşen ağlamaz. Yalnız Veli’nin ölümüne Füsun’un tepkisini de görmek isterdim.
Züleyha, Veli’nin ölümünde Hünkar’ın parmağı olduğunu anladı ve O’na bu yüzden iyi yaptığını söyledi. Veli gibi bir üvey ağabeyi olmasaydı ZülMaz belki de hiç ayrılmayacak, ikisi de tüm bunları hiç yaşamayacaktı. Veli’nin Züleyha’yı satması onların kaderlerini değiştirdi.
Yılmaz da ölüm haberini gördüğünde tıpkı Züleyha gibi zerre üzülmedi ve kaderlerini değiştirdiğini düşündü hemen. Şükür Veli’nin yaptıkları cezasız kalmadı ve Dünya bir pislikten kurtuldu. Emekleri için Mustafa Açılan’a teşekkürler. Rolünün hakkını veriyordu.
Şermin’in Züleyha’ya karşı samimi olmadığı en başından belliydi. Züleyha’ya kendi sırlarını anlatsa da O’nun sırlarını gidip Hünkar ve Demir’e söyledi. Eee tabii onlara maddi olarak muhtaç olunca böyle davranması normal. Betül de yurt dışından dönüp diziye katılsa artık. ZülMaz ilişkisinde büyük bir gelişme, ilerleme göremediğimiz için yeni hikayelere ihtiyaç var.
Hünkar arabayı ilk gördüğü andan beri Züleyha’nın kaçacağını düşünüyordu. Demir bu niyetle almamıştı arabayı ama sonunda O’nun da içine kurt düştü. Ve düşüncelerinde haklı çıktılar, Züleyha Adnan’ı da alıp uçakla İstanbul’a gitmeye karar verdi. Tabii Şermin haber verdiği için Demir ile Hünkar da havaalanına gidip buna engel olmak istediler. Yılmaz da aynı uçakla İstanbul’a gidecekti. İlk anda ZülMaz’la ilgili yeni gelişmeler yaşayacağız diye sevindim ama aslında bu imkansızdı, hatta çok kötü şeyler yaşanırdı. Ama Züleyha havaalanına gelmedi ve Hünkar ile Demir eve döndüler. Meğer Züleyha onlara bir oyun oynamış, aslında Nihal’e gitmiş ve oradan Hünkar’a telefon etti. Gerçeği öğrendiklerinde kahkaha attım doğrusu. Hep O’nlar mı Züleyha’ya oyun oynayacak? Sürekli yakalanan Züleyha bir daha kaçmaya kalkışacak, hele de bunu Şermin’e söyleyecek kadar aptal olmamalı zaten. Bu olaydan sonra doğruyu bile söylese kimse Şermin’in lafıyla bir daha hareket etmez, Züleyha da arabayla Yılmaz’la buluşmaya kolaylıkla gidebilir. Önünde sonunda gerçekler ortaya çıkacak ve bu buluşmaları göreceğiz. Bu arada Yılmaz’ın bindiği uçağın düşeceğini düşündüm açıkçası. Fekeli O’nu uğurlarken çok duygusaldı çünkü. Ama şükür Yılmaz’ın başına hiçbir şey gelmeden bölümü tamamlayabildik. ^^
Züleyha kaçacak diye O’ndan şüphelendikleri için Demir’e tepki göstermekte çok haklıydı. Ve sonunda hem bu konuda hem de kendisini sürekli kontrol etmesi konusunda bir adım attı.
Bölümlerdir Demir’in Züleyha’nın giyeceği kıyafetten, takacağı takıya kadar her şeyine karışmasından ve Züleyha’nın buna tepki göstermemesinden şikayetçiydim. Sonunda Züleyha bunu Demir’in yüzüne vurdu ve kendisine saygı göstermediğini ve O’nu bir eşya gibi gördüğünü dile getirdi. Evlenme teklifinden bu yana hep aynı şeyi yapıyordu. Züleyha her istediğine sahip, yediği önünde yemediği arkasında diye Demir O’nun adına kararlar verme hakkına sahip değil. Üstelik bunları sağlıyorum diye üste çıkmaya da hakkı yok Demir’in.
Demir: Sana değer vermediğimi nasıl söylersin? Hayatımda oğlumdan sonra en çok değer verdiğim şey sensin.
Züleyha: Şeyim? Ben şeyim yani öyle mi? Bu nasıl değer vermek Demir?
Demir: Öyle demek istemedim Züleyha.
Züleyha: Hayır öyle demek istedin, ben senin için bir şeyim. Ne giyeceğime bile sen karar veriyorsun. Nereye gideceğime, kiminle konuşacağıma, ne yapacağıma… Bunlara hep sen karar veriyorsun Demir.
Züleyha çok haklı, böyle davranarak O’nun kendisine bir gün aşık olmasını nasıl bekleyebilir? Artık Demir karşısında oyuncak bebeği olmadığını anladı ve davranışlarına dikkat etmek zorunda. Ama ne olursa olsun Züleyha’nın Yılmaz’dan vazgeçip Demir’e aşık olacağına inanmıyorum. Bugüne kadar bize yansıtılan Züleyha Yılmaz’a olan aşkından vazgeçmez.
[wp_ad_camp_1]
Sabahattin de Züleyha gibi Demir’e tepki gösterdi. Şermin’den boşanmak için dava bile açtı ama Demir yine Yamanların kızını boşayamayacağını söyledi, hatta Betül’ün parasını kesmekle tehdit etti. Bir de mutsuzsa kendine metres tutabileceğini dile getirmez mi, pes! Demek ki bir gün Demir büyük aşkına rağmen çok mutsuz olursa metres tutmaktan çekinmeyecek. Sabahattin hem buna, hem kendini yönetmeye çalışmasına tepkisini gösterip kalkıp gitti yanından. İnanıyorum Sabahattin hem Şermin’i boşayacak, hem de aşkta mutluluğu yakalayacak. Diziye yeni katılacak Âlâ ile birlikte olsa güzel olmaz mı?
Gülten Yılmaz’dan vazgeçmeyeceğine göre, Âlâ’nın hemşiresiyle de Yılmaz’ın sağ kolu Çetin birlikte olabilirler. Çetin çok yakışıklı, çalışkan bir delikanlı; Gülten fırsatı kaçırdı.
Züleyha Şermin’le birlikte Adana’dan dönerken araba bozuldu ve yolda kaldılar. Tabii Yılmaz’ın oradan geçeceğini ve arabayı tamir edeceği belliydi. Pek konuşmasalar da ZülMaz sahnesi görebildiğimiz için mutluyum. Züleyha’nın gözlerini kaçırması, ağlamaklı hali, Yılmaz’ın ceketine dokunması, sıcaklığını hissetmesi ne duyguluydu. Yılmaz’ın da gözlerini kaçıran, hem mutlu hem üzgün hali… Şermin de Yılmaz’ın bu yeni halini pek beğendi. Umarım Veli’den sonra kancayı O’na atmaz. Züleyha’yı takip ederken onları gören Sait, gerçeği Demir’den sakladı. Umarım Demir Sait’ten şüphelenmez ve Fekeli de köstebeğinden olmaz.
Züleyha’nın bu karşılaşmanın ardından eve döndüğünde Yılmaz’ın kokusu var diye elini koklayıp durması, Jr. Yılmaz / Adnan bebeğe elini koklatması çok güzel, çok duygulu değil miydi? Babasının kokusunu alınca bebiş ne de güzel güldü öyle. ^^ Züleyha ile Yılmaz, Fekeli’nin de dediği gibi birbirleri için hem yâr, hem yara. Ama bir gün eskisi gibi sadece yâr olacaklar, uhuletle ve suhuletle o günün gelmesini bekliyorum.
“Sen ol da, ister yâr ol, ister yara. Lütfun da başım üstüne, kahrın da. Şems öyle söylemiş. Züleyha da senin için hem yâr, hem yara. Çekeceksin evlat, yolu yok, çekeceksin.”
ZülMaz’ın eski görüntülerini İbrahim Tatlıses sesinden Mutlu Ol Yeter eşliğinde seyrettik bölümde. Onları gördükçe tekrar düştüm ZülMaz’a, eminim onları sevenler de benim gibi hissetmişlerdir ekran karşısında.
Sonunda Çukurova’nın da kışını tam anlamıyla hissettik dizide. Genelde kışın dış çekimler pek hoşuma gitmez kar haricinde, ama dizide konağın gri tonlardaki görüntüsü çok hoştu. Benim sera sandığım yer de kış bahçesiymiş. Hava şartlarına rağmen böylece ferah çekimler seyretme şansımız oldu.
Nihayet derneğin yardım gecesi gelip çattı. Kadınlar konakta toplandıklarında Hünkar bağışlamak için öneri sunarken birden Züleyha’nın eliyle işlediği kanaviçeli kırlent gözlerine çarptı birinin ve açık arttırmada onun satılmasına karar verildi. Hemen aklımdan kesin Yılmaz alacak diye geçti. Züleyha o tavus kuşu motifini kırlente işlerken yanındaki Haminne’yle bu konuda konuşmuşlardı ama ben bunun sıradan bir konuşma olduğunu düşünmüştüm.
Yardım gecesine Fekeli de katıldı ve karşılama komitesinde olan Hünkar karmakarışık hislerle dolu bir şekilde Fekeli’nin elini sıkmak zorunda kaldı. Fekeli hem yardım yapmak, hem de yıllardır sevdiği kadının elini tutabilmek için tam elli bilet satın almıştı. Etkileyici bir sahneydi, aralarındaki elektrik yine çok net hissedildi. Gerçeklerin ortaya çıkıp aşklarının yeniden başlayacağı ve Çukurova’nın alev alacağı günü iple çekiyorum. Birbirlerine inanılmaz yakışıyorlar ve ikisi de çok iyi oyuncular, sizce de muazzam bir ikinci baharda aşk sahneleri seyretmez miyiz? Unutmadan, Fekeli’ye hayran hayran bakan dernek üyesi teyzeler de cidden çok haklılar. ^^
Demir, Fekeli’nin geldiğini ve annesinin elini sıktığını görünce çok öfkelendi ama Hünkar O’nu yatıştırdı. Hünkar’ın bunu yaparken O’na beş yaşında çocuk muamelesi yapmasına da yine pes! Hep dedim, Demir’in karakterinin böyle olmasının sebeplerinden biri de annesinin bu yaklaşımı.
Açık arttırmada tavus kuşu kanaviçeli kırlente geldi sıra. Ama Yılmaz ortalarda yoktu, Fekeli saatine bakıp duruyordu. Demir kırlenti kimseye bırakmak istemedi. Tam 200 liraya kırlent Demir’e satılacaktı ki beklediğim gibi Yılmaz geldi ve 5000 dedi. Bölüm herkesin şaşkınlıkla Yılmaz’a bakması ile sona erdi. Yılmaz hem Demir’i alt etmek, hem de sevdiğinin el emeği bir şeye sahip olmak istedi. Belki de Gülten sayesinde gerçekleri öğrenmiş olmasıdır buna sebep, kim bilir?
Uhuletle ve suhuletle bekleyeceğimiz yeni bölümde görüşmek üzere hepinize mutlu yıllar diliyorum.
*Tweet’iyle yazımı renklendiren Aslı Ben. ‘ye çok teşekkürler.
Dizi ile ilgili diğer yazılara göz atmak isterseniz İzledim / Bir Zamanlar Çukurova kategorisini ziyaret edebilirsiniz.
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 82. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.