Bir Zamanlar Çukurova yeni sezonun üçüncü bölümünde Total’de 8.79 reyting ile birinci; AB’de 6.72 reyting ile üçüncü ve 20+ABC1’de 7.90 reyting ile ikinci oldu. Bir önceki haftadan daha yüksek… Geçtiğimiz sezonlarda olduğu gibi haftalık bölüm analizleri konuk yazarım Gözde ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar ^^
(For my foreign followers, please go to select language section for google translate. On the top right side of the screen for desktop, Last line on the hamburger menu bar for mobile)
Geçtiğimiz bölümü Jülide ile Sabahattin’in düğününde Demir’in herkesin içinde Sevda hakkında konuşması ve Hünkar’ın gözüne baka baka onun ikinci annesi olduğunu söylemesiyle noktalamıştık. Hünkar’ın bu sözlere karşılığı çok sert oldu ve Demir’i evlatlıktan reddetti. Gördüğü muamele karşısında yapılabilecek şey kesinlikle buydu.
“Tüm Çukurova bilsin ki bu kadın Demir Yaman’ın ikinci annesi değildir, tek annesidir. Bundan sonra Demir Yaman’ın Hünkar Yaman adında annesi yok.”
Sabahattin’in Demir’e söyledikleri çok doğruydu. Umarım bir kulağından girip öbüründen çıkmaz. Ayrıca yaptığı çok yersiz ve bencilceydi. İnsanların en mutlu günlerinde bunu yapmaya hakkı yoktu. Sonradan herkesten özür dilese kaç yazar. Üstelik annesinin sözlerinin üzerine, gözündeki yaşlara rağmen hala onu incitmeye devam etmesi de kabul edilemez.
Demir ile Sevda sahnelerinde beni rahatsız eden şeyler var. Sevda çok fazla iyi değil mi? Çok sevgi dolu, anlayışlı, yapıcı, karşısındakinin yanlışını bile görse bunu dile getirmiyor ve Hünkar hakkında asla kötü bir şey söylemiyor onun yanındayken. Ve hep mağdur. Ancak bana hiç samimi gelmiyor, sinsi buluyorum. Demir düğünde o açıklamaları yaparken önce sevinç gözyaşları ile sarılıp ardından Hünkar’a nasıl baktığı ortada.
Demir, babası Sevda için “Allah huzurunda karım.” dedi diye annesini üzmek pahasına ona sahip çıkıp ikinci annesi gibi görüyorken; Züleyha’yı onun isteyip istemediğini bile sormadan kendine eş yapmaktan, karşısındakine zaman vermeyip daha ilk geceden sevişmekten, Züleyha’nın ağzından duyduktan sonra bile bunu sürdürmekten geri durmadı. İş kendi aşkına gelince Yılmaz’ı da Züleyha’yı da hiçe saydı. Bu düpedüz bencillik. Bir de babasının annesini aldatmasıyla ilgili söylediği sözler ne öyle? Ne yani aldatılan mı kabahatli? Öyleyse Züleyha seni aldattı diye öldürmeye kalktığında niye kendini suçlamadın Demir? Ve kesin Züleyha’yı aldatmana da kılıfın budur kesin, onun kabahatidir sana göre. Bana göre aldatma eyleminde suçlu sadece eylemi yapan kişidir. Kimse kendi suçunu örtmeye çalışmasın.
Hünkar ve Demir karşılıklı hamleler yapmaya devam ettiler. Halbuki Demir’in daha o gece Sevda’yı eve bırakır bırakmaz gidip özür dilemesi gerekirdi.
Önce oğlunun elbiselerine ona sarılırmışçasına sarıldı, kokladı, ağladı sonra da fakir fukaraya dağıttırdı. Demir de bunun üzerine gitti Sevda için Naciye’nin satışa çıkardığı konağı aldı. Yalnız bu konak daha önce gözüme hiç bu kadar güzel gelmemişti. Kullanılan açılardan olsa gerek. Tamam, kadına itibarını geri vermek istiyorsun da bunu hemen mi yapman lazımdı? Annenden özür dilemek yerine, onu incitmeye devam mı etmeliydin? E bunu duyan Hünkar’ın çok daha sert hamle yapmasına şaşırıp kızmayacaksın.
Züleyha-Yılmaz-Adnan sahneleri çok güzel gerçekten. Kesin bu kadar güzel şeyin üzerine bir şey olacak. Finale kadar gizli saklı mutlu mesut kalabileceklerini sanmıyorum. Hiçbir çift bu kadar çabuk kavuşamaz. ^^ Bu bölüm az kalsın Müjgan’a yakalanıyorlardı. Valla Adnan onca dakika nasıl sessiz kalabildi hayret ettim, annesi ağzını bile kapatmadan üstelik. Yakalanmayacaklarını bilsem de Müjgan anlayacak diye gerim gerim gerildim yine de. Şükür Adnan’a alınan oyuncak arabadan da fazla işkillenmedi.
Züleyha’yı Leyla’yı severken de gördük, Yılmaz’ı da Kerem Ali’yi severken görsek, ona gizli gizli bir ağabeyi olduğunu söylese anlamlı olur.
Yalnız akşam tekrar buluştuklarında öpüşmelerinden hiç hazzetmedim. Sahnenin o ilk bölümde buluştukları, öpüştükleri yerde olması, anıları hatırlatması açısından güzeldi sadece.
Demir eve telefon ettiğinde Adnan bence Yılmaz aradı sanıp “Baba” diye sesleniyordu. Hünkar’ın Demir Adnan’ın sesini duyamasın diye telefonu yüzüne kapatması yanlış ama söylediği bir şeyde çok haklıydı. Züleyha’yı kaç kez çocuklarına hasret bıraktı, biraz da onun aynı şeyleri yaşaması lazım. Züleyha sırf planları bozulmasın diye yumuşak davranmasa keşke…
Hünkar’ın gece eve dönüp Züleyha ile çocuklara baktığında o sırada uyumayan Adnan’ın ona karşılık verdiği an ise çok tatlıydı. Bayılıyorum bu bebeğe. ^^
Hünkar holdingdeki hisselerini çok uygun fiyata Yılmaz’a satmaya karar verince yine iki düşman Demir ve Yılmaz karşı karşıya geldi. Demir, sağa sola ve özellikle Yılmaz’a bağırıp çağırırken Fikret de kendine hakim olamayıp ona yumruk atmaya kalkmaz mı? Halbuki modern birine benziyordu.
Fekeli, Yılmaz’ın hisseleri almaması konusunda çok haklı. Çünkü Hünkar, bunu Demir ve Adnan’a olan öfkesinden yapıyor. Yılmaz’a karşı pişmanlık da var tabii. Ve anne oğulun bu savaşında bence araya girilmemeli, teklif çok karlı bile olsa.
Fekeli, Fikret’in yeğeni olduğunu öğrenir öğrenmez onu hemen bağrına bastı ve alıp eve getirdi, otelde kalmasına da müsaade etmedi. Fikret artık Fekeli’nin konağında yaşıyor. Almanya’ya da geri dönmeyip Adana’da kalacaktır. Yılmaz ile gerçekten iyi anlaştılar ve Fikret’in Yılmaz’a sevgiyle bakan gözlerinde samimiyet gördüm ben.
Ancak Behice ve Çetin’e katılıyorum, Fikret bölüm boyu benim de kafamı kurcaladı. Otelden eşyalarını almaya giderken yalnız gitmek isteyişi, genelde onun adına Fekeli’nin konuşması, Babası Musa’nın bodur lakabı alacak kadar kısa, onun ise çok uzun olması şüphelerimin nedeni.
Önce her ne kadar Fekeli’ye içten davransa da gerçek Fikret’in bir şekilde yerine geçip miras için Adana’ya geldiğini düşündüm. Ali Rahmet’in çocukken ona söylediği sözleri bildiği için de mutlaka onunla arkadaş olmalıydı.
Ancak sonradan holdingde Adnan Yaman’ın fotoğrafını hemen tanıyıp öyle kin dolu baktı ki… Bu durum ilk teorimi sildi ve beni farklı teorilere itti. Adnan Yaman’ın çapkınlıkları aşikar. Acaba sarışın, Boşnak annesi Adnan Yaman’la gizli bir ilişki yaşadı da Fikret bu ilişkinin meyvesi mi? Ve muhtemelen çocuğunu -belki annesini de- sahiplenmediği için de Fikret ona düşman. Yoksa babası Musa, ama onun katili mi Adnan Yaman? Son olarak belki de bunlar çok abartılı, sadece Adnan Yaman yüzünden amcası yıllarca hapis yattığı için ondan nefret ediyor.
Demir’e de çok çabuk parlayıp yumruk atması ona da bir hıncı olduğunu gösteriyor. Ya kardeşlikten ya amcasının hapis yatmasına sebep olduğu için bu hınç.
Son teorim de Ankaralılar’ın başındaki kişinin o olabileceği yönünde. Ankaralılar Fekeli’yi öldürmek istiyor, e Fikret de şu an tek mirasçı, ölünce büyük bir servete konmayacak mı? Eğer o değilse de lütfen bilindik bir isim olsun, bunca ayrılıktan sonra.
Bakalım tahminlerimden hangisi doğru çıkacak?
Fikret’i Müjgan’la ship’leme isteğim bu bölümde de devam etti. Evde onu ilk gördüğünde etkilendi bence Müjgan. E zaten artık Yılmaz’a aşık da değilmiş, geçen bölüm öyle söyledi. Ve bence davranışları da hiç eskisi gibi değil, çok net soğumuş. Bence bayağı güzel bir çift olurlar. MüjRet mi MüjFik mi diyoruz acaba? ^^
Şermin’in düğünde olay çıkartmadı, hediyesini de göremedik, kaosla eğlenemedik diye üzülmüştük. Ama Şermin bu, Sabahattin’e vedası efsane oldu. Sahneyi Behice gibi yüzümde kocaman bir sırıtışla seyrettim. Şermin gitti Jülide’nin üzerine kırmızı boya fırlattı, kadının gelinliği ve yüzü kıpkırmızı oldu. Şükür kezzap atmadı Şermin, bir an bir şey çıkardığını görünce içinde kezzap var sanmıştım. Ama Sabahattin’in arkasından ağlarken üzülmedim değil. Geç anladı kocasının değerini…
Ama hala da Fikret’le flört isteğinden geri durmuyor. Sevgili senaristler Şermin’i de artık gerçekten akıllanmış görsek olmaz mı? Yeni bir aşk mı olur, gelmek bilmeyen Betül ve kocası mı olur, bunca yıl sonra çalışmak mı olur? Bu kadar önüne gelenle flört ve dedikoduculuk yeter.
Behice yine bildiğimiz gibi. Yılmaz evlatlığı da reddedince miras Fikret’e kalacak diye tutuştu. Adamın başına bir iş açmasa bari. Sarı Kafa Buğday Başağı’nı sana yedirmeyiz.
Bir yandan da Züleyha ile uğraşmaya devam ediyor aklınca Müjgan’ı korumak için. Çarşıda kadınlarla hakkında dedikodusunu yapıp duruyordu. Ama Gülten’in hepsini duyması bütün planlarını bozdu, oh olsun.
Züleyha kapalı kapılar ardında Gülten’le bu konuyu konuşurken Şermin, Züleyha’yı Müjgan’ın vurduğunu duydu ve duyduklarını Demir’e söyledi. Açıkçası fragmanları seyrettiğimde bu da Züleyha’nın planının bir parçası mı diye düşünmüştüm. Şermin’in boşboğazlığı bir işe yaramış oldu, çünkü Müjgan’ın bu yaptığının cezasını çekmesi gerekiyor.
Demir duydukları üzerine silahın kime ait olmasının araştırılmasını istedi ve Yılmaz’ın ruhsatlı silahı olduğu bilgisine ulaştı.
Ardından elinde silah ve ruhsatla Fekeli konağına gelip herkesin içinde Müjgan’ın Züleyha’yı vurduğunu söylemesi kesinlikle 3 sezondur yaptığı en iyi şeydi bence. İkincisi de Züleyha’yı tımarhaneden kurtarmasıydı. Yalnız delillerin eline verilmesi yasak değil mi?
İşte söylediklerini böyle yutarsın Fekeli. Züleyha’nın intihar etmesi mantıklı olsa da ortaya bir iddia atıyorsa yine de araştırılması gerekir. Tabii o anda Müjgan ve Behice’nin korkusunu görmek paha biçilemezdi. Bakalım Müjgan hapise girmekten yırtabilecek mi? Behice’nin onu dolduruşa getirdiğini söyleyecek mi? Behice’nin Züleyha’yı öldürmeye kalkışması tekrar gündeme gelecek mi?
Fragmana göre Hünkar, Züleyha ile Yılmaz’ın tüm çocuklarıyla birlikte kaçmasına yardım ediyor. Yaptığı onca şeyden o kadar pişman ki, üstüne Demir’den yediği darbe de eklenince bu beni şaşırtmaz. Ancak kaçabileceklerine asla inanmıyorum, bakalım bu defaki aksilik ne olacak?
Tweet’iyle yazıma renk katan Neşe‘ye çok teşekkürler.
Bir Zamanlar Çukurova dizi yorumları için İzledim / Bir Zamanlar Çukurova kategorisini ziyaret edebilirsiniz.
(link otomatik olarak oynamadıysa 1.Fragman için tıklayınız)
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 82. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.