BİR ZAMANLAR ÇUKUROVA – Sabır Taşı Çatladı

Bir Zamanlar Çukurova bu hafta Total’de zirvede 16,35.  Diğer kategorilerde ise AB’de 12,69 ve ABC1’de 14,61 ile gününün en çok izlenen ikinci dizisi.

Konuk yazarım Gözde ‘nin  izlenimleri ile 60.bölüm yazısı sizlerle… Keyifli okumalar ^^

 

 

“Sabır taşı masalını bilir misiniz Savcı Hanım? Bir kızla şehzade varmış. Aşık olmuşlar birbirlerine, evleneceklermiş. Bir de kızı kıskanan kötü kalpli bir kadın varmış. Şehzadeyi zehirli oklarla hasta etmiş, kızı da zindana atmış. Şehzadeye hasta yatağında kızı kötüleyip dururmuş. Kızın da bir tane taşı varmış: Sabır taşı. Ufacık, parmak ucu kadar. Her gün ona derdini anlatırmış. Derdini anlattıkça da taş büyürmüş. Zaman geçmiş şehzade iyileşmiş, “Bir zamanlar sevdiğim şu hain kızı bir göreyim.” demiş. İnmişler zindana bir de ne görsün: Taş büyümüş büyümüş, kocaman bir kaya olmuş. Kız en son sormuş, demiş ki “Benim bu çilem ne zaman bitecek?” Sabır taşı birden parçalanmış. Parçaları kötü kalpli kadınla şehzadenin üstüne düşmüş. Onlar da kayaların altında kalıp ölmüşler.”

 

Nezarethanedeyken kendisiyle konuşmaya gelen Savcı Jülide’ye yıllardır yaşadıklarını böyle anlatıyordu Züleyha. Evet, görünürde yediği önünde yemediği arkasında bir hayatı vardı, yüzü zaman zaman gülüyordu ama aslında içi kan ağlıyordu. Sevmediği bir adamla mecburi bir evlilik içindeydi, daha önce kaç kez oğlu Adnan’dan ayrı bırakılmıştı, tımarhaneye bile kapatılmıştı; şimdi ise evsiz barksız hem Adnan hem Leyla’dan ayrıydı.

Züleyha o niyetle gelse de belki Demir’i vurmayabilirdi. Ancak bu durumda bile Züleyha’yla inatlaşan, O’na hala çocuklarını göstermeme tehdidi savuran Demir bu yaptığıyla o kurşunları hak etti. Ancak ben de herkes gibi sırf Züleyha fazla ceza almasın diye ölmemesini, ama mümkünse sakat kalmasını diledim.

 

Yine ciğerimiz kalmamıştır…

 

 

Züleyha’nın jandarma götürmeden evvel çocuklarıyla vedalaşmasına izin verilmesi güzeldi ama keşke daha uzun sürebilseydi… Tam tekrar kavuşup aslında vedalaşıyor olmak… Bu nasıl acı bir ironidir…

 

Yılmaz ancak Züleyha jandarma arabasına bindirilecekken yetişebildi. Züleyha arabada götürülürken Yılmaz da arkasından koştu. Tıpkı 3. Bölüm’de Yılmaz götürülürken Züleyha’nın ardından koştuğu gibi… İlk sezonun en unutulmaz sahnelerinden biri bu defa roller değişmiş olarak yaşandı. Eminim o anı iyi bilen ZülMaz’cılar için bu sahne de tekrar tekrar seyredilecekler arasında yerini almıştır.

 

 

 

Ve tıpkı Yılmaz nezarethanedeyken karakola gelen Züleyha gibi Yılmaz da aynı şeyi yaptı, hatta daha fazlasını ve her an yanında oldu unutamadığı aşkının. Cezaevine götürüldüğünde de ilk duruşmasında da. Yalnız benim anlamadığım bir şey var, Züleyha sadece ifadesi alınıp nöbetçi mahkemeye bile çıkmadan nasıl cezaevine kondu? Diğer dizilerde nezarethaneden nöbetçi mahkemeye sevk edilen, oradan da tutuklanıp cezaevine konan karakterler görmüştüm hep.

Yılmaz “Seni bu hale ben mi getirdim kurban olduğum?” diye sordu bu anlarda. Züleyha’yı bu hale getiren sadece Yılmaz değildi ama Züleyha O’na her defasında Demir’le isteyerek evlendiğini, mutlu olduğunu söylediğinde gözlerinde gerçeği göremediği için yanlış yaptı. Jülide’ye bu durumdan Züleyha hariç herkes suçlu diye anlattı. Panikle gizlice Yılmaz’la buluştuğu için, bir de Yılmaz’a Adnan’ın babası olduğunu söylemediği için suçlu diyebiliriz bence Züleyha’ya da. Ama Adnan’ın nüfusu Demir’in üzerine kayıtlı, o yıllarda DNA testi yok; yine kaçırıp uzaklara gitse Demir ne yapacaktı bu kadın? Sadece en az suç Züleyha’nın diyebiliriz bence.

İlk duruşmada da gözden kaçan bir detay vardı. Züleyha doğum tarihini 02.06 diye söyledi, yani haziran. Züleyha haziran doğumlu ise doğum günü dizide neden kış günü kutlandı? Hem de hem Demir’le hem de flashback için Yılmaz’la. Sanırım bu tip kronolojik hatalara sadece biz seyirciler takılıyoruz. ^^

 

[wp_ad_camp_1]

 

Ağzın açık kalırsın işte böyle

 

 

Müjgan sonunda işler bu hale geldiği için pişman oldu. Ama son pişmanlık neye yarar? Nerde, kimlerle yaşadığını bir düşünecekti o kaseti Demir’e göndermeden önce. Kendi elleriyle, bile bile Yılmaz’ı Züleyha’ya itti. Yılmaz yüzüne bakmamakta, boşanma kararı almakta çok haklı. Müjgan o kadar saçmaladı ki Züleyha’nın silahla gitmesini ilgi çekmek olarak nitelendirecek kadar, Behice bile evliliklerini kurtarma çabasına girmedi. Behice’nin serzenişinde dilimden şu cümle döküldü vallahi: “Biz de senden çok sıkıldık Müjgan!”

Ama aferin Müjgan kaçırmaya çalışmadığı sürece Kerem Ali ile annesini asla ayırmayacağını söylemesi vicdanlı Yılmaz’a yakışan bir hareket. Hem Müjgan’ın da elinde altın bileziği var, boşansa da çocuğuna güzel bir gelecek sağlayabilir. Behice’nin tavsiye ettiği gibi Yılmaz’dan birkaç tane ev, binlerce liralar istemesine gerek bile yok.

Behice de az değil haaa. Boşanmanın kaçınılmaz olduğunu anlayınca Müjgan’a hemen pazarlık yapması için akıl verdi. Ama O da alışmış tabii hazırdan gelen parayla, kendine ait evinde oturup güzel bir hayat yaşamaya. Bu yaptığına hiç şaşırtmadı.

 

Çok şükür bıçaklanan Çetin’e hiçbir şey olmadı. Hatta hastaneden çıkan Çetin, Gaffur’la birlikte O’na bunu yapan adamları dövmeye bile gitti. Herhalde Yılmaz konağa tek gitsin de Züleyha ile sahnelerinin duygusu tavan yapsın diye yapılmış bir hamleydi bu. Çünkü bıçaklamayı yolda öğrendikleri için Fekeli hastaneye geçmişti.

 

İki güçlü kadın

 

 

Saniye’nin Naciye’ye gidip Hatip’in Gaffur’a yaptıklarını anlatıp yardım istemesi ve kocasından korkmayan Naciye’nin O’nunla iş birliğine bayıldım. Naciye gizlice kasadaki senedi ve ödedikleri kadar parayı Saniye’ye verdi. Sonunda Gaffur bu anlamsız borçtan kurtulmuş oldu. Yalnız biz neden Saniye’nin dediği gibi marabanın bu olayı Hatip’in yaptırdığına dair konuştuklarına hiç şahit olmadık? Bunu sadece Saniye’nin sözlerinden öğrenmesek, konuşulduğuna tanık oluşunu da görsek iyi olurdu. Fazla damdan düşer gibi oldu böyle.

Naciye’nin bu yaptığından sonra; Hatip’in alacaklılarıyla papaz olması, bir de Şermin’in de rest çekmesi ile içimin yağları eridi. Çoğu zaman kendisinden hazzetmesem de Şermin bile böyle metres hayatı yaşamayı hak etmiyor. Naciye’den boşanıp öyle gelmesini söylemekle çok iyi yaptı. Para pul için bu kadar da onurundan vazgeçmemeli bir kadın.

 

 

Demir zor da olsa ameliyattan sağ salim çıktı. Hastanede ameliyatına girenlerden biri de Sabahattin’di. Bu Sabahattin’in branşı ne ki böyle her ameliyata girebiliyor? Dizideki ana kadrodan birini illa ameliyatlara sokmak zorunda mı senaristler? Bunu Müjgan’a da daha önce yapmışlardı. Komik oluyor bu durum.

 

Hünkar’a hastanede en büyük destek tesadüfen oraya gelen Fekeli’den geldi. Hünkar çok büyük hatalar yaptı ama artık samimi olarak pişman, hatalarını telafi etmek için içtenlikle çabalıyor ve artık O’nu sevmeye bile başlayabilirim desem yalan olmaz.

Hünkar’ın geçmişine dair yeni detaylar da ortaya çıktı. Kocası Adnan’la mutsuz bir evlilik yaşadığını tahmin ediyordum ama sadece aşık olmadığı için. Meğer Adnan Yaman oldukça çapkın ve de zalim bir adammış. Üstelik Hünkar boşanıp babasının evine gitmek istediğinde, eğer giderse Demir’i bir daha göremeyeceğini söylemiş. Bu anlattıkları aynı zamanda gelecek bölümde diziye katılacağı bildirilen Nazan Kesal’ın oynayacağı Sevda’nın ayak sesleriydi bence. Muhtemelen Sevda, Hünkar’ın o bahsettiği kadın.

 

“Ama bir gün Adnan Yaman şarkıcı bir kadına Mersin’e bir ev tutmuş dediler. O zaman sabrım tükendi.”

 

Demir’in zaten babasına çektiği belliydi ama Hünkar’ın nerdeyse birebir aynı şeyleri yaşamış olmasına rağmen Züleyha’nın da yaşamasına ses çıkarmaması akıl alır gibi değil. Keşke Demir, Züleyha’ya bunları yaşatırken engel olmaya çalışmak isteyen ama başaramayan bir Hünkar görmüş olsaydık. Haa, yine de Yamanlar cephesinden Züleyha’ya böyle büyük bir destek gelmesi umut verici.

 

 

Hünkar’ın Demir’i vurmasına rağmen Züleyha’yı anlıyor olması, hapishanede O’na yardımcı olması, avukat tutması, çocuklarıyla görüştürmesi az buz şey değil. Ben yine Züleyha’yı ziyarete gelen Yılmaz’dır derken Hünkar’ın ziyarete gelmesi ne kadar da şaşırtıcı, ama bir o kadar da güzel değil miydi? Kesin Yılmaz yollamıştır dediğim yatak yorganı da O yollamış meğer. 1 ay sonrasında Demir’e rağmen avukat tutma kararından vazgeçmemesi, O’na söyledikleri de çok yerindeydi. Ama lütfen Züleyha bir gün içerden çıktığında yine o konağa dönmesin. Yine Demir’le evcilik oynayan bir Züleyha görmek istemiyorum.

 

[wp_ad_camp_1]

 

 

Artık yüzün gülsün Züleyha

 

 

Züleyha’nın hapishane hayatı elbette yine yürek burkan cinstendi. Devamlı O’nunla uğraşıp iş yaptırdıkları için değil ama; çocuklarından ayrı, yapayalnız olduğu için; daha ne kadar orada kalacağı meçhul olduğu için. Kendisiyle uğraşanlara haddini bildirdiği sahne en beğendiğim hapishane sahnelerinden biriydi. Kadın orda acı çekerken, hal hatır soracaklarına, üstüne üstüne gelirlerse olacağı buydu. Hapishanede bir de müebbetlik bir kadınla çocuğu kalıyordu. Eğer bir gün Züleyha oradan çıkarsa o çocuğu evlat edinebilir gibi geldi bana, zaten 1 ay sonrasındaki sahnede çocukla yakın ilişkisini de gördük. Yalnız Züleyha’nın onca şey yaşamasına rağmen maniküründe ve ojelerinde zerre bozulma olmaması da benim gibi dikkatli seyircilerin çok gözüne batıyor. O yıllarda kalıcı oje vardı da biz mi bilmiyoruz? ^^

Hünkar’ın Züleyha görsün diye hapishaneye çocukları getirmesi, Züleyha’nın çocuklarıyla hasret giderdiği anlar, onları yanına almak isteyip bunun uygun olmadığını kabullenmesi, anne ile çocukların yeniden ayrılmaları bölümde en duygulandığım anlardı. Senaristler birkaç haftadır gözyaşı stoklarımı erittiler resmen. Lütfen Züleyha daha fazla ağlamasın, kavuşsunlar diyeceğim ama Demir şikayetçi olmasa bile kısa süreli de olsa içerde kalacağını tahmin ediyorum Züleyha’nın. Hatta bu yüzden dizide büyük bir zaman atlaması yaşanması da hiç şaşırtıcı olmaz.

 

Aradan 1 ay geçtiğinde Demir artık sapasağlam evindeydi. Bari sakat kalsaydı geçici süreliğine de olsa. Hünkar’ın avukat tuttuğunu öğrendiğinde çok kızdı ama belki en azından Hünkar’ın itibar ve çocuklarının geleceği ile ilgili sözlerini biraz olsun dikkate almıştır diye umdum.

 

“Haydi bütün bunları geçtim. Bu çocukların itibari ne olacak? Sokakta, okulda, arkadaş arasında ne olacak bu çocukların itibarı, ne olacak bunlar? Düşünüyor musun?”

 

“Unut da Züleyha da O’na yaptıklarımızı unutsun. Unut da sen de baban gibi eziyetçi bir koca olma.”

 

 

Yılmaz Züleyha’yı hapishanede sık sık ziyaret etti. Nihayet beklediğimiz ZülMaz sahnelerini bol bol görebildik. Parmaklıklar ardından da olsa aşkla elleri yeniden buluştu. Gerçi ben ZülMaz sahnesi görelim derken bunu kastetmemiştim ama olsun, buna da şükür.

Yalnız 1 ay sonraki ziyaretlerden birinde tam da el eleyken Demir’in görüş yerine gelip onları gördüğü an içimin yağları nasıl eridi anlatamam. Kaç kere Züleyha Demir’in kollarındayken Yılmaz nasıl acı çekmişti. Biraz da sen çek Demir Yaman.

Bu manzarayı gören Demir, sessizce uzaklaşıp kendini göl kenarına attı. Alyansını çıkartıp göle fırlatması artık bu evlilikten vazgeçtiği anlamına geliyorsa bu iyi bir gelişme. Amaaa… Boşanıp, bir de görüntüleri kullanıp çocukları da annelerinden ayıracaksa bu kabul edilemez. Hep diyorum hiçbir şekilde bir anneyi çocuklarından ayırarak cezalandıramazsınız.

Yalnız 1 ay geçtikten sonraki Demir’in uzamış sakallı hali beni biraz güldürdü. Yakışmış gerçi ama Aşk-ı Memnu’nun finalindeki Behlül’ün takma sakallı haline benzetenler çok haklı, cidden onun gibiydi. ^^

 

 

[wp_ad_camp_1]

 

Boşuna heveslenmeyin, ölmez.

 

 

Yılmaz sadece oğlunu görmek için gelip gittiği, yüzüne bile bakmadığı halde Müjgan’ın kalkıp hala Yılmaz’a yalvarmaya gitmesi akıl alır gibi değildi. Aşk ile gurur aynı yerde olmayınca maalesef böyle eğitimli bir kadın bile kendini bu hale düşürebiliyor. Yalnız Yılmaz’ın da Müjgan’ı kolundan tutup kapıya atması hiç yakışmadı O’na. Böyle yapınca ne farkı kaldı Demir’den? Besbelli O’nun da şirazesi kaydı sonunda. Yine de bu hareketi kabul edilemez.

Yılmaz boşanmakta çok kararlı, umarım bu kararından hiçbir şekilde vazgeçmez. Çünkü Yılmaz’ı kaybetmeye dayanamayan Müjgan oğlu Kerem Ali’den bile vazgeçip intihar etmeye kalkıştı. Kerem Ali ve Behice’yi Yılmaz’ın yanına gönderdi, bileklerini kesip su dolu küvetin içine girdi.

Müjgan’ı geldiği günden beri hiç sevemedim ama Kerem Ali ile vedalaşmasına elbette üzüldüm. Yılmaz’a veda mektubunda da Adnan’ın oğlu olduğunu yazmıştır diye bekledim ama ne yazık ki bunu yapmamış. Sanırım Yılmaz bu gerçeği Müjgan’dan öğrenemeyecek. Ben Müjgan’ın öleceğini sanmıyorum. İnternette akıl hastanesine yatırılacak diyenleri gördüm, büyük ihtimalle öyle olacaktır.

 

 

 

 

Züleyha’nın duruşma günü gelip çattığında Yılmaz ile Hünkar’ın adliyede gayet sakin bir şekilde karşılıklı dava hakkında konuşmasını şaşkınlık içinde seyrettim ekran başında. Tuttukları avukatlar ortak savunma yapacaklarmış Züleyha için. İnternette dolaşan, artık ZülMaz’a Hünkar destek verecek söylentileri gerçek mi çıktı ne? Kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi bu. Bir yaşıma daha girdim doğrusu. ^^

Demir’in duruşmaya gelip gelmeyeceği merak konusuydu. Sakallarını kesip, bildiğimiz Demir Yaman imajıyla duruşmaya geldi. Bakalım ne söyleyecek? Ya annesinin telkinlerine kulak verip Züleyha’nın az ceza almasını sağlayacak bir ifade verecektir ya da bildiğimiz Demir zalimliğine devam edip, özellikle son gördüğü Züleyha Yılmaz görüntüsünün de etkisiyle sert bir ifade.

Kesinlikle yine çok çok iyi bir bölümdü ve uzun bir aradan sonra total grubunda reytinglerde 1. olmayı hak etti dizimiz.

Peki sizler bu bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz?

 

*Tweet’leriyle yazıma renk katan @aslicelik08 , @ImExoChanyeol , @Kilohpatra ‘ya çok teşekkürler.

 

Dizi ile ilgili diğer yazılara göz atmak isterseniz  İzledim / Bir Zamanlar Çukurova  kategorisini ziyaret edebilirsiniz.

 

 

Bir Zamanlar Çukurova 61. Bölüm Fragmanı

 

Aslı

Disqus Comments Loading...

Son Yazılar

YALI ÇAPKINI – Rüya

Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine  PSİKOLOGROZA…

2 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Beni Sen Tutuyorsun

Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…

4 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Seni Sevdiğimi Gizlemiyorum

Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…

5 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Korkma, Korkarsan Kaybedersin

Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine  PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.

5 gün Önce

DEHA – Bu Dünya Gücü Gücüne Yetenlerin Dünyası

Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.

6 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Özünü Görmek İsteyen

Yalı Çapkını 82. bölüm üzerine  PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.

2 hafta Önce