Bir Zamanlar Çukurova bu hafta AB grubunun da zirvesini ele geçirdi ve her üç grubun birincisi oldu. 68. Bölüm’de TOTAL’de 9.74, AB grubunda 7.98, ABC1’de ise 9.10 reyting aldı! Bölüm analizleri konuk yazarım Gözde ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar ^^
(For my foreign followers, please go to select language section for google translate. On the top right side of the screen for desktop, Last line on the hamburger menu bar for mobile)
Geçtiğimiz bölümü Züleyha çocuklarla birlikte Yılmaz’la buluşmaya giderken bir arabanın yolunu kesmesiyle noktalamıştık. Ben, her şeyin yine başa dönmemesi için onu durduran kişinin Fekeli olduğunu düşünmüştüm. Ancak Demir çıktı. Ve beklediğim gibi daha öncekilere benzer şeyler yaşadık.
Ancak bu defa Sevda faktörü işin rengini değiştirdi. Sevda engel olmasaydı Demir çocukları alıkoyup Züleyha’yı kapı dışarı edecekti. Demir’in ihanet konusundaki çifte standardını daha önce yazmıştım. Babası erkek olduğu için onunki normal, ihanet değil, metresi Sevda’ya bile sahip çıkılabilir. Muhtemelen kendi ihanetini de çoktan unutmuştur. Ama Züleyha iffetsiz, onunki ihanet ve çocuklarıyla cezalandırılıp kapı dışarı edilmeli hemen. Sevda ne güzel bunu açık açık dile getirdi. Böyle dobra kadınları severim.
Sevda bu bölüm iç sesim gibiydi. Demir’le baş başa yaptığı konuşmada her sözüne benzer şeyleri yazılarımda defalarca dile getirmiştim. Aşk, gerektiğinde sevdiğinden vazgeçmek değil midir sizce de? Sevda da Demir’e Züleyha’yı boşamasını ve onu özgür bırakmasını söyledi. Ağzına sağlık Sevda Abla.
“Madem bu kadar seviyorsun, Züleyha’yı boşa. Her gün canını yakma. Her an onun canını acıtma. Boşa.”
Sevginin en erdemlisi nedir biliyor musun? Yaktığını yıktığını anladığın an onu bırakmaktır, onu özgür bırakmaktır Demir. Elini tutamasan da kokusunu duymasan da yüreğine değmesen de gerçekten seviyorsan eğer onu özgür bırakmaktır.”
Demir’in çocukları annelerinden ayırırken bunu aklına başına getirme amaçlı yaptığını söylemesine de diyecek küfür bulamıyorum.
Sevda, Hünkar’ın Adnan’dan boşanmadığını, onu bırakmadığı ima etti ama Hünkar, “Adnan’ın kendisinden boşanırsa Demir’i bir daha göremeyeceğini söylediğini” anlatmamış mıydı daha önce? Acaba Adnan, Hünkar’dan kendisi boşanmayı Sevda’ya da bunu farklı anlatmış olabilir mi? Yoksa senaristlerimiz ne yazdıklarını mı unuttular?
Züleyha’nın da Yılmaz’ın da Demir’e haber verenin Hünkar olduğunu düşünmeleri çok normaldi. Sonuçta araları bozuk da olsa Demir onun oğlu, söyleyebileceğini düşünürler. Gülten söyleyecek olsa buluşmalarında ara bulucu olmazdı. Zaten başka bilen de yoktu.
Yılmaz’ın Hünkar’ı silah zoruyla konaktan çıkarıp kulübeye götürüp önce vurmaya, sonra vazgeçip yakmaya kalkması çok yanlıştı. Onu cezalandırmak çare değil ama anlaşılamaz bir davranış da değil. Çok şükür Yılmaz öfkesine yenilmeyip vicdanının sesini duydu ve kulübenin kapısını açtı.
Yılmaz’ın vazgeçmesiyle eş zamanlı oraya gelen Fekeli’nin nihayet Yılmaz’la yüzleşmesi gerçekleşti. Hayret, Yılmaz Fekeli’ye gerçeği sakladığı için sert davranmadı. Ne de olsa o da adamın kırk yıllık sevdasını yakmaya kalkmadı mı?
Yalnız Fekeli’nin Yılmaz’a sarılıp ılımlı davranmasından ziyade Hünkar’ın eve tek başına dönmesini anlayamadım. Hangi arabayla döndü? Nasıl döndü? Fekeli bıraktı da biz mi görmedik? Orda bir olmamışlık vardı…
Yılmaz’ın ardından Demir’e Hünkar’ın haber verdiğini düşünen Züleyha da onu bıçakla öldürmek istedi. Aralarındaki yakın ilişkiden dolayı Züleyha için çok üzüldüm. Onun yaşadığı öfke, hayal kırıklığı bana Yılmaz’ınkinden daha fazla dokundu. Tabii Hünkar’ı Sevda’nın kurtarması büyük sürpriz oldu. İyi ki Demir’i Şermin’le konuşurken duydu da gelip haber verdi.
Bu bölüm Sevda hakkındaki fikirlerim olumlu yönde değişti. Sandığım gibi sinsi değil. Evet, öfkeli, Hünkar’a kin besliyor ama aslında gerçekten iyi bir kadın, temiz kalpli. Nihayet yeniden Hünkar ile Sevda’nın karşılıklı sahnelerini de seyrettik bu bölüm. Mümkünse her bölümde en az bir tane böyle sahnesi olsun iki dev oyuncunun.
Demir’e Züleyha’yı arabayla giderken gördüğünü söyleyen kişi Şermin çıktı. Tabii ki bunu para için yaptı. Hatip ölünce parasız kaldı malum, Gaffur’u da yolamıyor. Bir de iyi niyetliymiş gibi davranmaz mı? Eminim Demir’in çocuklarından ayrı kalması çok umurundadır… Hani sen artık Züleyha’nın tarafındaydın Şermin, hapishanede ziyarete gelip böyle söylememiş miydin?
Müjgan, Behice’nin onu arayıp haber vermesiyle Yılmaz’ın Kerem Ali’yi kaçırdığını düşünmekte yerden göğe kadar haklıydı. Yılmaz, kadına bağırıp çağırmak, kendini suçladığını söylemek yerine anlayışla yaklaşmalıydı. Suçunu örtbas etmek için ona böyle davranan Yılmaz, benim sevdiğim Yılmaz değil. Şu süreçte Müjgan’a çok hatalı davranıyor. Onu suçlamayı vazgeçmeli, daha ılımlı davranmalı. Behice’nin etkisi altında kalmasına engel olmalı. Yalnız Müjgan’ın Hünkar’a telefon ettiğinde karşısında Haminne’yi bulması da kahkaha attırdı. Sen olmasan yüzümüzü kim güldürecek Haminne’m. ^^
Yılmaz’ın Kerem Ali’yi de yanında götürmek istemesini yanlış bulduğumu geçen haftanın yazısında dile getirmiştim. Züleyha’nın da bunun yanlış olduğuna dair daha ısrarcı olması, Yılmaz’ı ikna etmesi gerekiyordu. Herhalde Müjgan’a olan öfkesinden ve kaçmaya fazla odaklandığından bunu yapmadı. Ama şimdi tekrar çocuklarından ayrılma tehlikesiyle karşılaşınca, bu duyguyu tekrar yaşayınca yaptığı yanlışı fark etti ve Yılmaz’a bunun yanlış olduğunu ısrarla vurguladı. Ben Yılmaz’ın hala Müjgan’ın Kerem Ali’ye zarar vereceğine inanmasını yanlış buluyorum. Sonuçta Züleyha da intihara ve Demir’i öldürmeye kalkışmadı mı? Umarım Züleyha’nın çocuklarından ayrıyken hissettiğini acıyı dinledikten sonra yaptığı hatayı fark etmiştir Yılmaz. Ve nihayet baştan beri arzu ettiğimiz ama imkansızlığını gördüğümüz şeye karar verdiler: Eşlerinden boşanmak. Fekeli’nin de ailenin bir arada kalması için attığı nutuklardan sonra Hünkar’la konuşurken boşanmalarını gerektiğini savunması çok şaşırttı. Aklın yolu bir. Evet, boşanma kavramına temelde karşıyım ama yürümeyen evliliklerde, ortak çocuk bile olsa, bu kararın alınması gerektiğine de inanıyorum.
Bu karara karşı Müjgan ve Demir’in tepkileri beklediğim gibi oldu. Müjgan, Kerem Ali boşanmış aile çocuğu olsun istemediği için reddetti. Kendisi çok kötü şeyler yaşamış çünkü. Ama bu Kerem Ali için de aynı şey olacağını göstermez ki. Ayrıca Yılmaz haklı, sürekli hır gür olan evde daha mutsuz olur o çocuk. İsteseler bile bu kavgaları bırakamazlar. Ya da Yılmaz resmen evli kalsa da o eve hiç uğramaz, başka bir hayatı varmış gibi olur, bunun örneğini duymuştum. Tabii Müjgan Yılmaz’ın Züleyha’yla birleşmemesi için de boşanmayı kabul etmiyor şu anda. Tıpkı Demir’e benziyor bu düşüncesiyle.
Züleyha’ya onca şey yapan Saniye bile şimdi onun yanında. İnsanlar zamanla değişebilir, kalbindeki kötülük yerini pişmanlığa, sevgiye bırakabilir. Hünkar, Saniye, Fadik bunun en güzel örnekleri. Darısı Demir’in başına. (Amin.)
Sevda evlat acısını çok iyi bildiğinden, evladından ayrı kalmayı çok iyi bildiğinden bahsedince aklıma direkt Fikret’in onun oğlu olduğu geldi. Zaten Fikret’in gerçek Fikret olmadığını geçen bölüm anlamıştık. Behice’nin odasını karıştırıp pasaportunu bulmasıyla gerçek kimliğini de öğrenmiş olduk: Bolu doğumlu Tahsin Ölmez
Peki Tahsin’in annesi Sevda ise babası Adnan Yaman mı? Yoksa onu annesiyle babasından ayıran kişi mi Adnan Yaman? Ve Tahsin gerçek Fikret’le nerden tanışıyor, ona ait detayları nerden biliyor? Şermin ona her şeyi de anlatmamıştı pastanede.
Behice bu bombayı hemen patlatmayacaktır, bakalım Fikret’e neler yapacak? Ve gerçek Fikret Fekeli ile tanışabilecek miyiz acaba?
Müjgan ile Fikret’i ilk tanıştıkları günden beri yakıştırıyorum. Bu bölümde ilk defa baş başa oturup konuştular. Bence şu an Fikret onu kesinlikle beğeniyor. Müjgan ona Yılmaz’la bugüne kadar yaşadıklarını, hislerini anlatırken onu o kadar ilgiyle, şefkatle ve anlayışla dinledi ki. Tabii Müjgan olan biteni birazcık kendi yorumlamasıyla anlattı. Ama Fikret sorusunda haklıydı. Yılmaz bir dönem Züleyha’yı gerçekten kalbine gömmüştü ve Müjgan’ı aşkla olmasa da seviyordu. Böylece Müjgan ile Fikret ilk kez yakınlaşmış oldu, aynı evin içinde yaşayan iki akrabadan farklı bir boyuta geçtiler. Dert ortağı oldular, ileride de sevgili olacaklar inşallah. (Amin.)
Hünkar, Demir’in konağa dönmesini bence çocukları götürebilmek için istedi. Yoksa Demir’in çocukları vermeyeceğini o da biliyordu.
Züleyha’nın Demir’e boşanmak istediğini bu kadar çabuk söyleyebileceğini hiç düşünmemiştim. İşte bu benim görmek istediğim Züleyha. Açıkçası Sevda’nın yaptığı konuşmadan sonra Demir’in biraz daha makul davranacağına zerre ihtimal vermemiştim zaten. Bunu yapabilecek adam ne bu evliliği yapar, ne de evlenince karısı isteyene kadar ona elini bile sürmezdi. Sevda’nın söylediklerini hiç ciddiye almamış belli, aksine tam tersi şekilde davranıyordu. Hem çocukları hem Züleyha’yı aldığı hediyelerle resmen damgaladı.
Normalde çocuk künyelerinde ya da yetişkin kolyelerinde sadece isim yazılır, bizimki hem isim hem soyadı yazdırmış, bir de boynundan hiç çıkarmayacaksın diye ültimatom veriyor Züleyha’ya. Ama bravo Züleyha’ya hiç alttan almadı, boyun eğmedi. Boşanalım dediği yetmedi, bir de Yılmaz’ın Adnan’ın öz oğlu olduğunu öğrendiğini söyledi. Züleyha’nın Demir’e attığı bu gol, o an Demir’in yüzündeki ifadeyi görmek paha biçilemezdi. Hiç söyleyemez, ömür boyu sana boyun eğecek mi sanmıştın?
Demir, eve gelir gelmez Yılmaz’ı daha da çıldırtmak için Adnan’a sünnet düğünü yapmaya karar verdi ve haberi olsun diye de şehirde anons ettirdi. Benim bildiğim eski yıllarda genelde sünnetler 5 yaşından sonra yapılırdı, çevremde hep öyle gördüm. 10 yıldır falan yaygın doğar doğmaz bile yaptırmak. Ama Demir, sırf Adnan benim oğlum diye gövde gösterisi yapmak için küçücük çocuğu kullanmaya kalkıyor. Haliyle Çetin’den bu haberi duyan Yılmaz Yamanlar Konağı’nı bastı ve Demir’in karşısına çıktı.
Demir bir de gelmiş, “Doğduğunda ben kucağıma aldım.” deyip babalık hakkı iddia etmiyor mu? Sanırsın Adnan doğduğu gün, daha bebeği görmeden evvel adamı sırtından vurup nehre atan kendisi değildi. Üstelik bebeğin kendinden olmadığını bile bile… Madem çok seviyordun, adamı öldürmeye teşebbüs edeceğine, sevenleri birbirine, bebeği de babasına kavuştursaydın ya. Bence Demir’in sadece Züleyha’ya duyduğu değil, Adnan’a duyduğu sevgi de saplantı. Adnan’ı gerçekten sevse zamanında üçünüze de mezar kazarım diye tehditler savurur muydu? Tamam Adnan’ın üzerinde emeği çok, bunu inkâr edemeyiz. Ama hiç kusura bakma Adnan, Yılmaz’ın oğlu. Yılmaz gerçeği bilip evladına sahip çıkmıyor olsaydı, hapishanede ölmüş olsaydı ya da sen kendinin sanıp sevmiş olsaydın aksini de diyebilirdim. Demir şu an Adnan’ı da Züleyha’yı da Yılmaz’la savaşında kazanılacak bir ganimet gibi görüyor, o yüzden de tek derdi onlara sahip olmak.
Demir, Yılmaz’ı kışkırtınca Yılmaz silahına sarılıp Demir’i öldürmek istedi. Tetiği çeker miydi bilmiyorum ama bu dizideki herkesin kolayca silahına davranmasından yıldım.
Tam ne olacak diye beklerken odada uyuması gereken Adnan, eline alıp oynadığı gerçek silahı ateşledi. Aferin Demir! Babalık öyle hediyeler almakla, sünnet düğünü şovlarıyla olmaz. Ne işi var silahının çocuğun bulabileceği yerde? Bakalım bunun hesabını nasıl vereceksin?
Son olarak eklemek isterim. Sezonun yeni müziği çok güzel ancak çok sık kullanmaya başlandı ve sıkıcı olmaya başladı. Bir de onca hengamenin içinde Züleyha neden bu kadar bakımlı, maşallah nerdeyse devamlı uğraşılmış bir makyaj, tırnaklar manikürlü, ojeli. Sünnet günü tamam, ama genel olarak bu göze batıyor.
Fragmanda Adnan elindeki silahın patladığını ve hastaneye götürüldüğünü görüyoruz. Hilal Altınbilek’in oyunculuğu muhteşem, evladı yaşam savaşı veren bir annenin duygusunu muhteşem geçiriyor, daha fragmandan ağlattı. Yılmaz ve Demir’in tepkileri onun yanında yetersiz nedense… Leyla’nın vurulduğunu düşünenler de var ancak odada beşiği yoktu. Ben Adnan ise kesin Yılmaz’ın kan grubu onunkiyle uyumlu olacak, o yaşatacak diyorum. Peki sizce bu vurulma olayı nelere gebe?
Tweet’leriyle yazıma renk katan Sinirli ve Belalı , yeşildeniz , mrobis ‘e çok teşekkürler.
Bir Zamanlar Çukurova dizi yorumları için İzledim / Bir Zamanlar Çukurova kategorisini ziyaret edebilirsiniz.
Yalı Çapkını 85. bölümde özlenen Svl analizleri geri döndü. Keyifli okumalar…
Yalı Çapkını 85. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını hep konuşuyoruz, biraz da Ferit'i konuşalım mı? Özge (OZZY)‘nin kaleminden, keyifli okumalar…
Deha 9.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…