İtiraf edeyim, Biz Böyleyiz filminin vizyona gireceği zamanı merakla bekliyordum. Neden mi? Birçok oyuncusunu sosyal medyadan takip ediyordum. Çekim döneminde paylaşımları o kadar eğlenceliydi ki bu kadar eğlenirlerken çekilen film nasıl kötü olabilirdi? Olabilmiş. İyi ki filmi merakıma yenik düşüp sinemada izlememişim, verdiğim paraya acırdım o derece…
Peki “Daha iyi bir seçeneğiniz var ise sakın izlemeyin.” tavsiyesinde bulunacağım Netflix’in Türk filmleri arşivine yakın zamanda eklenen Biz Böyleyiz konusu ne?
Biz Böyleyiz, yıllar sonra yeniden bir araya gelen bir arkadaş grubunun hikayesini konu ediyor. Çocukluk ve gençlik dönemlerini birlikte geçiren bir grup arkadaş, yetişkinliğe geçmeleriyle birlikte farklı yönlere savrulur. Nezihe’nin ellerinde büyüyen grup, hayatta en değer verdikleri kişi olan Nezihe’nin rahatsızlandığını öğrendiklerinde büyük bir üzüntüye kapılırlar. Bu süreçte Nezihe’nin yanında olmak isteyen ekip, Nezihe’nin evinde toplanırlar. Birbirlerinden tamamen farklı karakterlere sahip olan arkadaşlar, bu vesileyle birkaç günlüğüne bir arada kalmak zorunda kalır. Bu süreç, sürpriz gelişmelerin ve geçmişe yönelik hesaplaşmaların yaşanmasına neden olur.
Dediler ki sinema eleştirileri yapan Melikşah Ateş hemen hemen her filme saydırırken bu filme yorum yapmadı. Öykü kendisinin, senarist ve yönetmen birlikle projelerde yaptığı arkadaşı, oyuncular yediği içtiği ayrı gitmediği isimler… Ama tüm bundan öte belki de Biz Böyleyiz bir film olmadığı için yorum yapmamıştır ^^ Emeği geçenlere saygımızı bir kenara koyalım, film ertesi sadece sevdiğim oyuncuların kişisel sosyal medya hesaplarından yaptığı canlı yayınları izlemiş gibiyim. İlk kırk dakika sonunda “konu ne?” sorusuna bulamadığım yanıtı iki saat sonunda da bulamıyorsam ve izlediğim “çok beğendim” desem de derinliği nedeni ile pek bir şey anlamadığım bir festival filmi de değilse bu işte bir sorun var.
Konu olmasın, en azından karakterlerin dünyasına girelim desek, o da yok; bizi bomboş karakterler karşılıyor. Hem de Biz Böyleyiz oyuncu kadrosunda bulunan Engin Öztürk, Şebnem Bozoklu, Özge Özpirinçci, Meriç Aral, Boran Kuzum ve Hümeyra gibi başarılı bulduğum isimlerin iyi bir performans çıkartma olasılığının yüksek olmasına rağmen… İsmi başroller arasında geçen Berrak Tüzünataç’ı saymadım. Çünkü başarılı olmayan oyunculuk performansına bir kez daha şahit oldum mu? Evet. Keşke kariyerine model olarak devam etse…
Gelelim karakterlerimize; Dolunay ile Gökçe iki kardeş. Efsun Dolunay’ın lise arkadaşı. Emre’de Gökçe’nin liseden sınıf arkadaşı. X de Emre’nin kardeşi. Üç farklı aileden 5 arkadaş çocukluk ve ergenlik dönemlerinde yazları hep birlikte Neziş’in (Dolunay ve Gökçe’nin babaannesi) yanında geçirmişler. Ne kadar da bizden bir hikaye. Ben mi yanlış anladım 3 ay dediler, tüm yaz dediler… Dolayısı ile zaten izleyiciyi sıcaklığı ile içine çeken bir hikaye yokken bir de üstüne bizden olmayan karakterler ile nasıl empati kurabilir ki izleyici? Tüm bu karakterler içinde Gökçe’nin sevgilisi Meltem’i ayrı tutarım; rahatsızlığını dile getiren, hiçbir şartta kendisini ezdirmeyen ama boş yere de iki yıllık ilişkisini sonlandırmak istemeyen en samimi bulduğum karakterdi. Ve Meriç Aral <3
Replikler ise tam facia… Senaryonun sadece aksiyonlara dair notlardan oluştuğuna (tretman) sahneler için diyalog yazılmadığına, karakterlerin tüm konuşmalarının doğaçlama olduğu hakkında bahse girebilirim ama ispatlayamam.
Yazıyı bir olumlu değerlendirme ile bitireyim; görüntü ve sanat yönetmenlerinin haklarını vermek lazım. Kocaman masada kurulan sofralar, ışık, açı, mekan… Hepsi keyif verdi. Keşke sinema filmi de sadece bu kriterle değerlendirilse…
Bir olumlu nokta da Hümeyra’nın bana göre devleştiği sahneden; Neziş’in kendi hikayesini anlatırken kurduğu cümle vardı ki: “Olsaydı nasıl olurdu diye kaldı aklımda!” Çok iç yakıcı değil mi?
Unutmadan, Biz Böyleyiz nerede çekildi diye merak ediyorsanız sorunun yanıtı İzmir’in Urla ilçesi…