Camdaki Kız bu hafta reytingleri ile zirvede olması ile değil bekaret kontrolü sahnesi başta olmak üzere Feride Hanım’ın zihniyeti ile gündeme geldi. Sorun bunun gerçek bir hikaye olması da haftanın 4 günü yayında olan Gülseren Budayıcıoğlu dizileri değil… Sorun senaristin hastalıklı zihniyetleri detayları ile yazması, yönetmenin detayları ile çekerek gözümüze sokulması… Ve sektör için önemli bir sorun daha var ki senaryo önüne geldiğinde oyuncunun bu sahnelere ses çıkartmaması… Dizi Total’de 7,81 reyting ile 2. AB’de 11,18 reyting ve ABC1’de 10,36 reyting ile 1.oldu. Bölüm yorumu konuk yazar Elma Şekeri‘den. Keyifli okumalar…
Biz daha Masumlar Apartmanı’nın Safiye’si mi daha kaçık yoksa Feride Hanım mı diye düşünürken bu haftaki bölümde Feride Hanım yaptıklarıyla kaçıklığın zirvesine yerleşti. Yaptıkları sadece o güzeller güzeli, prenses gibi Nalan’ı halı yıkar gibi yıkamak, sürekli tehdit edip korkutmak ve ajan gibi takip etmek ile de kalmadı. Yıllar sonra yine ekranda vicdanları zedeleyen, pervasızlığın, kadına şiddetin farklı bir örneği olan bekaret kontrolü için Nalan’ı jinekoloğa götürüp bir de muayene sırasında sonucu bekleyerek kendi karanlığına hepimizi çekti. Neyse ki kamuoyunda da durum infial yarattı. Bitti mi tabii ki bitmedi; kurşun dökmeler, muska muhabbetleri, din kisvesi ve sosyal değerler adı altında çılgınca işler. Hatta sırf ne olduğu bilinmeyen bir kadın “sakın dışarda muskayı çıkarmayın” dedi diye Nalan’ın en mutlu hissetmesi, keyif alması gereken gelinlik seçimini bile zehretti Feride Hanım. O dakikalarda tek tebessüm ettiren ise Gülcihan’ın beklerken ki şaşkınlık halleri ve Selen ile diyaloglarıydı.
Hep daha ne kadar kötülük yaşanmış olabilir ki diye merakımı yenememezlik yapmasam çekilecek dert değildi bu bölümü izlemek…
Kırmızı Oda’daki partnerliklerini sevdik diye Nalan’a bu sefer eş adayı olarak diziye dahil olan Sedat Koroğlu’nun paralel hayatı, yaşanmışlıklardan gelen ezikliği ve dizideki herkes gibi ona da sirayet eden ruhundaki defolar yine onun sahnelerinde içimi kararttı.
Bir de Allah aşkına biri bana söyleyebilir mi? Kahvaltıda 5 zeytin, 25 gram beyaz peynir yiyebilen, kullandıkları elektrikten suya her şeyleri kontrol edilen, köşkü bile eski görünümlü, renove edilmemiş bu aileden Sedat’ın milyon dolarlık otomobilleri, evin hanımı Gülcihan Sultan’ın AVM gibi odasındaki lüks kıyafetler, değerli mücevherleri nasıl babadan habersiz şekilde alınmış. Bu harcamaların musluğunu kim açıyor.
Musluk demişken suyun hiç kesilmediği, yıkanmalara, keselenmelere doyulamayan Nalan ve ailesinin köşkünde de bu bölüm Feride hanımın sırları yavaş yavaş ortaya çıkmayı başladı. Nalan’ın Feride hanımın kızı olamayacak kadar absürt bir durum olduğunu anlamıştık zaten… Feride hanıma rağmen Adil Bey, Nalan’ı o kadar içten ve güzel seviyor ki asıl inanılmaz olan Feride ile Adil’in karı-koca olmasıymış gibi geliyor. Dizinin zaten tek kalplere dokunan karakteri şimdilik Adil Bey…
Kızını nikahlayana kadar tüm erkeklerden korumak için bu kadar mücadele veren Feride hanımın bizi Nalan’ın evlenmemesi için neredeyse ayak dirediğini düşünmeye başlatacak halleri de ayrı bir soru işareti. Sal birazcık kadın, kendini de çevreni de…
Bu kadar içimiz kıyılmışken dizinin flaş başlıklarından biri de herhalde Muzo’nun odasından çıkması ve yüzünü göstermesi oldu. Hoş sosyal medya sayesinde Muzo’nun kim olduğu dizi öncesi öğrenmiştik ama olsun Enis Arıkan’ı yıllar sonra Uçurum gibi yine bir dramda görmek güzeldi… Ama size de oldu mu bilmiyorum. Muzo karakterinde Enis Arıkan’a ben pek adapte olamadım. Ekranda gördükçe onun komik halleri, şovları hep eğlenceli yanı gözümün önüne geldi hatta çok da rolünü ciddiye aldım diyemeyeceğim. Ama ağır abi moduyla giriş yaptığı bölümde dizinin fragmanında dönmeye başladığı gibi olaylar tam da dediği gibi gelişti. Rafet Koroğlu boşuna onun sözüne bu kadar kıymet vermiyormuş. Bekleyip göreceğiz Muzo’nun ağırlığını…
Bahis açılmışken sizce Sedat ile Cana’nın o fotoğraflarını kim çektirdi ve yayınlanmasını sağladı?! Rafet Koroğlu’ndan intikam almak isteyen Cana mı, içten içe tüm işleri toparlasa da Muzo’nun gerisinde kalıyormuş gibi duran Selen mi ya da çok başka biri… Nedense ben Selen’in kocasından da şüphelendim gibi…
Koroğlu gibi güçlü bir ailenin sakin hafif ezik gibi de duran ama içinde yanardağ korları biriktiren damadı intikam almış olabilir mi?! Göreceğiz…
Sedat ile Cana’nın buluştuğu mekan neresi merak ediyor musunuz? Karadayı Karakterleri Mahir ve Feride’nin Çay Bahçesi
Ve son sözüm de şu Cana’ya… Kadın sen ne olsun istiyorsun anlamadım ki, derdin ne! Zenginsin, kocan var, çocuğun var bu ne hırs, bu ne ihtiras… Prenses Nalan’ın yanında kötü huyun ve estetikten mimik yapamayan suratın ile aslında esamen okunmaz da işte Gülseren Budayıcıoğlu seni başımıza dert etti bir kere…
Ezcümle; bu kadar söylendim durdum, herkesi yerden yere vurdum da perşembe günü başka bir diziye mi geçeceğim… Yooo yeni bölümü merakla bekliyorum, daha ne olabilir ki diye… Başımıza da ne geliyorsa bu meraktan gelmiyor mu zaten…
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 82. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.