Eve Dönüş … Teknik olarak hala yerin dibinde, parmakların gerisinde de olsa evinde… Daha da önemlisi hayatta Vartolu Saadettin.
Birçok izleyici gibi tam da bu sahne için ekran başında bekliyordum. Yamaç sinirle depodan içeri girip uzun koridordan ilerliyorken eminim birçok evde de bizde olduğu gibi nefesler tutuldu ve o nefes ancak Salih’in göründüğü sahnede (Yazının geri kalanında Saadettin olarak devam edebilirim, malum alışkanlık) bırakıldı. Ardından da bir bayram havası…
Gerçi doktorlar Selim’in sırtından giren ve sanırım vücut içinde kalan kurşuna sırt üstü müdahale ederek hastanın yaşama şansını düşürdüler ama bu konunun önemi rejinin küçük hatasından çok daha kritik. Selim ölürse Saadettin’in hayatta kalması pamuk ipliğine bağlı. Yamaç dediğini yapar, babamın oğlu falan hayatta tanımaz. Ama Selim yaşarsa da aynı risk söz konusu değil mi? Selim’in ailenin içindeki köstebek olduğunu ortaya çıkarabilme ihtimali olanları birer birer ortadan kaldırdığını biliyoruz. Bu doğrultuda Vartolu’nun hayatta olduğunu öğrendiği anda onu da kara listeye alacak. Kısaca Selim’in ölüsü de zarar, dirisi de zarar… Olmaz ya, diyelim ki öldü; Selim’in giderayak ‘iyi olması’ önceki günahlarını affettirir mi?
Selim için ölümden beter bir risk daha var: Vartolu’nun Beyefendi’ye karşı öfkesi. Kendisini çapraz ateşe tuttuğundan haberi olduğu varsayımına dayanarak (bir de Medet unsuru var), Beyefendi’nin kalelerinden birini indirmek için Selim’i açığa çıkartmaktan kaçınmaz! Bir taşla iki kuş… İdris Baba’nın bir ‘kötü’ evladı Saadettin olarak mı bilinsin, adalet bu mu? ^^
Vartolu’nun Medet’in dayağının öcünü alacağı günü dört gözle bekliyorum, gönlüm Medet’ciğimin kan revan içindeki fotoğrafını paylaşmaya el vermedi…
Elbet bir gün Beyefendi’ye karşı Salih Yamaç iş birliği olacak. Belki yarın belki yarından da yakın ama öncelikle Yamaç’ın Vartolu’yu Hannibal’mış gibi demir parmaklar arasında tutmasının amacının sonuca ulaşması lazım: ‘Vartolu’nun efendisi, kendine ‘beyefendi’ dedirten y.şak kim?’ bilgisine ulaşmak.
Peki kim bu Baykal? Neden hakkındaki tüm bilgiler gizli kalmak zorunda. Bu gizlilik takıntısının gerisinde ne saklanıyor. Örneğin soyadı ne? B.K? Yoksa Baykal Koçovalı? Hadi canım…
Emrah Amir Sena’nın abisi. Kendisine ‘üvey’ dedirtmeyen üvey abisi. TDK’ya göre anaları veya babaları ayrı olan kardeşlerden her biri üvey kardeş oluyor. Yarı kan bağı. Sena’nın ailesini izlediğimiz o tek sahneyi hatırlayıp Emrah’ın Sena’nın annesinin oğlu olduğunu düşünüyorduk ta ki Emrah “Bak Sena, ben seninle barışamazsam Mehmet Ali Baba ile de barışamıycam ve Güzide Anne ile de barışamıycam. Ya ben senin yüzünden onları göremiyorum” dediği ana kadar…
Ardından asıl bomba geldi… Emrah Amir kimin adamı? Yapımdaki kaçaklar sağ olsun, Beyefendi’nin adamı olduğunu biliyorduk da bu sahneye hazır değildik doğrusu:
-Babam…
-Oğlum…
(Bu kulaklar Baykal Bey’in ‘evlat’ demesine hiç şaşırmazdı ^^)
Emrah Amir’le Beyefendi arasında giderek artan benzerlikler, delilik, kontrol manyaklığı, psikopatça planlanan ceza yöntemleri ile acaba sorusu bölüm içinde kendini göstermişti ama itiraf edeyim hazır değildim. Baykal Bey Emrah’a ‘7 yaşından beri benim yanımda değilsin ama sanki bir gün bile ayrılmadın benden. Seni ben yetiştirmemiş olabilirim ama benim tornamdan çıkmış gibisin’ deyip sevgi ile kucaklarken benim de aklımda deli sorular vardı, bu çocuğu 7 yaşında Baykal’dan alan ve yabancı ellere teslim eden sebep ne olabilir? Anlaşılan Sena’nın ailesi koruyucu aile. Avukat annenin Emrah’a bağlılığı söz konusu olduğuna göre bu bağ avukat annenin ilgilendiği bir dava sonucu kurulmuş olabilir, belki de polis babanın ilgilendiği bir dava sonucudur…
Peki Baykal Bey’in Çukur ile derdi ne? Daha fazla rant diye ısrar edemeyeceğim galiba… Hala Çukur’u yıkıp geçmek yerine Çukur’un başına zayıf halkayı geçirtmek de ısrarı da beni şaşırtıyor doğrusu…
Bir eve dönüş de Sena’dan geldi. Emrah konusunda babasından beklediği desteği bulabilecek mi dersiniz? Unutmadan dizilerdeki tatlış göndermeleri seviyorum. Sena – Yamaç öpüşmesi kanalın 260 bin TL ceza almasına sebep oldu diye okumuştum. Hastane bahçesindeki veda da Yamaç’ı öpememesini ‘ceza yazarlar görürlerse’ ile bağlamaları çok yerinde bir ayrıntıydı.
[wp_ad_camp_1]
İdris’in oğlu Salih’in Vartolu Saadettin olduğu gerçeğini nasıl ve kimden öğreneceği merakla beklediğim konulardan biriydi. Geride bıraktığımız bölümlerde Vartolu’nun kolyesi o kadar vurgulanmıştı ki, belki Sadiş’in elinde görür diyordum, hele ki bu bilgiyi Paşa’nın paylaşacağı aklımın ucundan geçmezdi, öğrense bile hayatta söylemez diyordum. Yine tutmayan bir teorim daha ^^
Ve Ercan Kesal. Büyük oyuncu. Hayatının en can acıtıcı haberini öğrenen bir adam ne söyler ne yapar öyle sakin, sessiz ama öyle derin anlattı ki… Kelimelerin kifayetsiz kaldığı anları izledik. Kahraman’ın defin yıkamasında sel olmuştu göz yaşlarım, o sahneden kesitlerle Saadettin sahnelerinin birleşiminde de tahmin edebileceğiniz gibi kendimi tutamadım. (Eminim ki yalnız değilim^^)
Erkan Kolçak Köstendil’in kişisel instagram hesabından <3
Son söz, özlemişiz be Vartolu… Son sahne hele ki uzun zamandır izlediğim en iyi sneakpeek o kadar iyi geldi ki…
Yüzleşme serisinin son bölümünü merakla bekliyorum…
Dizi ile ilgili diğer yazılara göz atmak isterseniz İzledim / Çukur kategorisini ziyaret edebilirsiniz.
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 82. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.