Birkaç hafta önceki Çukur bölüm yazısına İdris Koçovalı cümleleriyle başlamışım, bu bölüm yazısının başlangıcı için de aynı cümleleri seçtim:
Aile her şeydir. Aile, her şeydir… Ailen yanında değilse sıfırsın, yoksun. Hiç kimsesin. Ailen arkanda değilse, hiçbir şeysin. Onlar senin ellerin. Bak; kolların, bacakların. Onlar vurur tekmeyi, tetiği onlar çeker; sen sanırsın ben çektim, ben vurdum. Ailen korur seni gerektiğinde. Sen de aileni korursun. Bunu en iyi sen bilirsin. Aile her şeydir.
Sena’yı az çok tanıdık. Sevdik mi? Büyük harflerle yazmaktan çekinmiyorum, HAYIR. (Sevgi değerlendirmem salt karaktere yönelik, Dilan Çiçek Deniz’den ve oyunculuğundan bağımız)
Hani Yamaç’ın Kumburgazlı Serdar’a verdiği ‘empati’ dersi vardı ya? ‘Empati nedir, nasıl yapılır?’ dersini Serdar önce biricik aşkına yapsaydı daha farklı mı olurdu Sena – Yamaç ilişkisi. Bana göre kesinlikle çok farklı bir Sena izleyebilirdik, daha anlayışlı, daha verici… Umudum vardı az da olsa… Sena’yı sarsarak ‘Bukalemun bulunduğu ortama göre renk değiştirirken bukalemunluğundan bir şey kaybeder mi?’ sorusuna cevap aramak isterdim. Biraz olsun ayak uydurmaya çalışmadı ki Çukur’a…
Oysa ki ‘aile’ her şeydir. O aile ki, hiçbir yükümlülüğü olmadığı halde 1 haftalık bebesi kucağındayken senin için silahlara siper olur. Sena’nın rest çekip kendi evine dönüşünü takiben bu sahnenin gelmesi ne kadar güzel oldu değil mi?
[wp_ad_camp_1]
Madem Sena’dan ilerliyoruz… Sormak isterim, Sena’nın silahlı çatışmanın ortasında ‘N’olur yapma sen bu değilsin Yamaç’ seslenişine ekran karşısında ‘geri zekalı’ diyerek karşılık veren kaç kişiyiz? Sena Yamaç’ı silahla çözüm bulmanın yanlışlığına ikna etmeye çalışırken ne oldu? Serdar Yamaç’ı vurdu.
Ve bu seslenişiyle dikkat dağıtan ve Yamaç’ın ölümüne neden olabilecek bir yara almasına neden olan Sena’nın zerre suçluluk duymadan hastane koridorlarında üst perdeden çıkışıyla Yamaç’ın yaralanmasından İdris Koçovalı’yı sorumlu tutmasına ne demeli?
Bu kafadan ben de istiyorum, sıfır vicdani sorumluluk, ne güzel <3
Sultan’ın Sena’ya adıyla ilk hitabı (anne – kız sahnesi mi yoksa ^^) yine bir öğütle tamamlandı. Artık ‘gitmek’ ya da ‘kalmak’ Sena’ya kaldı… Ve Sena gitmeyi tercih etti, hem de Yamaç’a ‘seni evimizde bekliyorum’ teklifinde bulunarak
Yamaç yerine bavullarını kapının önünde bulmasının geri dönüşü olur mu? Bilemiyorum… Ama kalbimden geçen madem Baba’dan esinlenme söz konusu Michael Corleone’un ilk aşkı Apollonia’ya düzenlenen suikast sahnesinden de esinlenme yapılabilir ^^ Üzgünüm Sena, bu hikayede ‘ölü’ olmak sana daha çok yakışacak.
Vartoliii… Koçova’lıların evininin gözetleme kulesi konumlu evinde ne baskınlar planlar diye düşünürken adam Serdar’ın adamlarının baskınına karşı Koçovalı’ları korudu yahu… O ne koşu idi Erkan Bey’cim^^ Biz koşma eylemi içeren sahnelerde Hülya Koçyiğit – Ediz Hun kumsalda kavuşma sahnesi koşusu kıvamında aksiyona alışkınız.
Salih(!) o evde Sadiş olmasaydı da yardım eder miydi? Varsın Medet’in ‘Niye yaptık?’ sorusuna yanıtı “Çoluk çocuk vardı, o yüzden yaptık” olsun, kardeşini öldürten bir adam mevzu bahis… Ama günün sonunda Çukur’un silahları Koçovalı ailesini korumaya vesile oldu, yaşa sen Celasun…
[wp_ad_camp_1]
Yamaç’tan ‘teşekkür’ ziyaretinde beklenen soru geldi:
“Kimsin sen?”
Oysaki cevaba sadece bir adım kalmıştı. Ah be Yamaç’ım Vartolu’nun yüz ifadesini görmek keyif verse de Varto’ya bir adam gönderdiğinin bilgisini vermeye ne gerek vardı? Meke için üzülmeli miyiz?
Kan bağı ortaya çıktığında Sadettin ile Yamaç ilişkisini çok merak ettiğimden ilk defa bir dizide mutlu son bekliyorum ^^ Yaşasın kardeşlik <3
Acı bir haber alınca nefesinin kesilmesi Koçovalı geleneği herhalde. Aynı Yamaç da olduğu gibi Selim’de kızı Karaca için hastanede nefessiz kaldı. Gerçi Yamaç’ın nefessiz kalmasının nedeni karısının kaçırıldığını öğrenmesi idi, Selim’in ki ise pisliklerinin ortaya çıkma ihtimali^^ Yalnız o ne sahneydi öyle? (Öner Erkal Bey’cim niye hep komedide tıkılı kalmıştın ki sen?) Çukur’u kendi eliyle -bile isteğe, bataklık haline getiren Selim, çamura önce kendi saplanıyor farkında değil.
Çukur sadece Yamaç için değil, Çukur’un her bir bireyi için kenetlenir. Aliço örneğinde olduğu gibi. Selim’in ayağına dolanan bir oyunu daha ^^ Beyefendi sadece bir ütopya olarak değil, bedenen de dahil oluyor hikayemize. Sizce Koçova ailesi ve Çukur ile derdi ne? Bence’nin yanıtı 23 Kasım tarihli ‘Koçova Mahallesine Beyefendi de geldi, Hikaye Şenlendi’ yazısında…
[wp_ad_camp_1]
Saadet Salih’in Çukur’da olduğunu eve baskını önlemesi ile öğrendi. Artık sıra yüzleşmeye geldi. Ama yüz yüze gelmek ne mümkün? Perde arkası güzel bir çözüm olmuş. Sadiş’in yüzüne bir şey mi oldu sorusunun naifliğine gel, kıyamam börek de yapmış ^^ Sadece bir adım vardı aralarında, bir küçük adım… Ama ya o adımın önündeki engeller?
Sadiş’in Salih’i aradığı sahnede ismi yazan telefonla silahın yan yana durması durumun özeti…
Yamaç’ın vekaleten yürüttüğü Koçova liderliği resmiyete döküldü. İdris Koçovalı’dan selam alındı, selam verildi, kutunun içindekiler baba eliyle oğluna geçti. Bu durumda bize ‘hayırlı olsun’ demek düşer…
Ve Çukur’un yeni lideri Yamaç son sahnede Selim’e şüphelerini dile getirdi:
– Aileni seversin…
-Severim tabi, sevilmez mi?
-Seversin. Sevilmez mi?
(gülme efekti hayal edenler? Ben ^^)
Artık ispat zamanı;
“Kardeşin için ölür müsün Selim?”
Selim o silahı ateşler mi dersiniz?
Dizi ile ilgili diğer yazılar Çukur kategorisinde…
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 82. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.