Bu bölümün hastagi çukurheryerde idi. Gittik gördük, Çukur Balat bölgesinde her yerde ; Nasıl mı?
Çukur’un yeni tatlar hedefleyen yeni sezonundaki ikinci buluşmamızda bana göre tatsız bir bölümle devam ettik. Tamam, kabul; beklentim büyük.
Bölümün ilk yarısı ile ikinci yarısının arasında ciddi bir akış problemi vardı. Bölümün ilk 90 dakikasına yan karakterlerin güncel durumunu uzun uzuuun anlatırken ana aksiyon son dakikalara sıkıştırılıvermiş gibi geldi bana, sizce?
Kısa kısa bana kalanlar;
Cumali Koçovalı <3, ikinci bölüm itibariyle diyorum ki bu karakteri Necip Memili’den başkası canlandıramazmış. Duruşu, yürüyüşü, konuşması, kuş uykusu, siniri ve hatta şefkati… Gerek Karakuzu toplamaya gittiği sahneler gerekse Yamaç ile olanlar çok iyiydi.
Ben mi anlamıyorum acaba? Bir önceki bölümde Cumali Karakuzuları birer birer avlıyor diye düşünürken sosyal medya avcı ‘Selim’ üzerinde yoğunlaşmıştı. Bu bölümde de bak Selim’miş diye tam ikna olmuşken yine ibre Cumali’ye kaydı benden yana… Sahi kim öldürüyor bu adamları? (Kahvedeki operasyon hariç)
Bir anlayamadığım konu daha var. Bu karakuzuların Cumali’nin katlettiği aile ile ilgilisi var mı? O zaman Çeto ve Mahsun’un yersiz yurtsuz, ailesiz kalmasının sebebi Cumali tarafından ipi kesilen nesilden olmaları mı? O zaman Çeto’nun onu zenne yapmak üzere satışa çıkartan babası ne alaka? Eğer aynı nesilden değillerse Çeto ile Mahsun’un yollarını kesiştiren ve aralarında böylesine bir bağ kurulmasına yol açan sebep nedir? Karakuzuların Baykal ile bağlantısı ne? Biliyoruz ki Baykal K. idi ve biliyoruz ki Beyefendi’nin de bir Beyefendisi (gerçi zamanında ben o repliği cumhurbaşkanına yormuştum) vardı. Bu kişi Çeto’mu? (Bu olasılık saçma!) Karakuzular Çukur’a nasıl çöktü? Tapuları nasıl Selim’den geri aldı? Bu sorular uzar gider… Gelecek bölümlerde mi yanıt buluruz acaba?
[wp_ad_camp_1]
Gelelim en büyük hayal kırıklığıma. Her köşe başından öldü sandığımız biri çıkıveriyor. Ah be Gökhan Bey’cim, sezon finalinde kadronun yarısından fazlasını öldürme cesaretinle yerli dizi tarihine damga vuracaktın ki; üzgünüm ama bu aks ile kesinlikle komik duruma düştün. İşte tam da bu nedenle sosyal medyada ‘Kahraman da dirilirse şaşırmam’ paylaşımına hak verdim.
Hak verdiğim bir paylaşım daha vardı ki;
Bunu 4 parmak yüksekliğinde kaldırımdan inerken ayağını kıran – üstelik topuksuz ayakkabılar ile, bir kişi olarak yazıyorum. Adamlar tarandı, ta-ran-dı; Medet yakın mesafeden hatırımda kaldığınca üç önemli yara aldı. Birinin yüzü yanmış, biri topal kalmış, biri gözünü kaybetmiş, biri midesine tutup duruyor – en fazla dalak gitmiştir, birinin de elinde his yoktu ki alçının sinirleri daha da sıkıştırması ile tepkime oldu ve sıkışan sinirler gevşedi. (Dizi tıbbı mucizelere gebedir.)
Olan hikayesini anlatamadan giden Emrah’cığıma (giden badem gözlü olur misali, Emrah’cığım oldu ya, ilahi ben^^) oldu. Adam bir bardak portakal suyuyla mevta…
Çoğu kişi sağ olduğuna göre ölümü kesinleşenler; Celasun’un kardeşleri (Unutmadan annesinin çirkefliği nasıl ortaya çıktı ama, hiç sevmemiştim baştan beri…) Nedret, Acar ve berber Muhittin.
Ve asın bayrakları Medet ölmemiş ^^ Karakteri seviyorum, bu sezon da Vartolu ile sahneleri keyifle izlerim de önemli bir detay var; NASIL kurtulmuş? Vartolu önce onu hastaneye getirmiş sonra Karakuzuların peşine düşmüş ve Medet iyileşince onu gözlemiş ama Medet’i öldü bilsinler diye bir araya gelmemeye mi karar vermiş? Saçma. Birlikten kuvvet doğar. Bunu en iyi Vartolu bilir. Saadet’in rehin tutulmasını takiben Vartolu aklı melekelerini mi kaybetmiş?
VarMed’den sonra CelMed izleyeceğiz sanırım bir süre ^^
Celasun’a üzüldüm. Akşın’ı ve annesini aynı anda idare etmek bir yandan Çukur’da tutunabilmek diğer yandan… Bu arada neden yüzüğünü Çukur’a giderken çıkartıyor dersiniz? Karakuzular Akşın’ı bilmiyor olabilirler mi?
Metin’cim… Adı gibi Metin! Fragmanlarda biri infaz ediliyor o da karşısında duruyor diye düşünmüştüm. Nasıl bir hayal gücü ^^ Sessizlik yemini edip bir cesedi doğrayan Metin’den bağlılığını bir kalemde silip atmasını beklemezdim zaten.
Yeni bir Karakuzu ile daha tanıştık. Müzik öğretmeni imajında idari amir ^^. Karakteri canlandıran oyuncu da tanıdıkmış, İçerde’deki Yaşar. (Tebrikler Gözde) Nasıl da değiştirmiş imajını… Bu karakterin daha önemli fonksiyonları olacak mı izleyip göreceğiz. Madem fotoğrafa girmişler, Karakuzuların pike tshirtlü olanlar arasındaki yeşil / siyah renkler kademe fark mı dersiniz?
Çeto’nun ikonik hareketlerini pek sevdim, karakteri ise aman aman evlerden ırak… Ama Mahsun öyle mi? Karakuzumuzun içine iyilik kaçmış. Kabul etmek gerekir ki bu dizi için bile çocuk katli çok ağır olurdu, en iyisinden paşa gibi birine teslim eder demiştim, yanıldım. Çok daha vicdanlı çıktı bizim Mahsun. Hele ki Feride’ye ders niyetine öğüdü çok yerindeydi: Çocuğunu ASLA yalnız bırakma!
Çukur’un kötülerinin yaraları ortaya çıktıkça kendisini sevdirmesi ilk değil. Kendi adıma bir gün olur Mahsun’un askerleriyiz de diyebilirim ^^ Tamam, abarttım… Ama detaylara indikçe daha da çok seveceğim kesin! Mesela ikidir akan suyun lavabo içinde kaybolması neye alamet dersiniz?
Peki Sena’ya saplantılı ilgisine ne diyeceksiniz? Ben vay vay vay dedim. Parfüm koklamalar, küpesini saklamalar ve hatta karşısında dona kalıp hayatını bağışlamalar…
Sena sahneleri bölümde oldukça ağırlıktaydı, bir kısım izleyici için İSYAN… Deliliğinin geçmesini takiben aynı donukluk yine gelmiş sevgili oyuncumuza… İkinci bölümden bıdı söylenmek istemiyorum ama bu böyle gitmez Dilan Hanım’cım…
Gizemli repliklerden anladığımız kadarıyla Sena’nın Yamaç’tan asıl kaçmasının nedeni bebeğini kaybetmesinin sorumlusu olarak onu görmesi. Ve tabii ki başından geçen bu önemli durumu Yamaç’tan saklayacak. Zaten neyi açık açık anlattı ki bugüne kadar? Ama yine kırgın, yine kızgın.
Bebek kaybını hiçbir anne adayına dilemem, ama bu süreç kadın için ne kadar zor olsa da eşi ile birlikte atlatılması gerekmez mi? Acaba Sena Yamaç zaten yaşadığı kayıplarla (kimler bilmiyoruz ama?) yeteri kadar üzgün, bir de bu küçük(!) detay ile onu üzmeyeyim diye mi düşündü? İmkânsız ^^ Bunca sevgi sözcüğüne rağmen genel ilişki durumu itibariyle Yamaç ağzıyla kuş tutsa Sena’ya yaranamaz.
Aliço’nun Sena’nın aynı çorbayı ısıtıp ısıtıp (renk itibariyle) getirmesinin terapisi ile iyileşmesine sevindim ^^ Cumali’yi nasıl tanıdı ama, adamım… İkili sahneleri de pek hoştu doğrusu.
[wp_ad_camp_1]
Sezon finalinde Yamaç’ın dövmesine çok fazla anlam yükleyenlerdendim. Dövmenin kırmızısı Çukur’da dökülen kanlar, dövmenin yeri kalbin üstü gibi;
Yamaç’ın tam da kalbinin üzerine kan kırmızı yaptırdığı Çukur dövmesiyle Çukur’un anlamını bir kez daha gördük: ‘Başımızın üstünde bir çatı, ayağımızın altında bir Çukur, içinde de ailemiz olduğu sürece bize bu dünyada ölüm yoktur’
Çatı, mahalledeki ortak çatındır. İçerdeki noktalardan ilki evindeki ailedir, emanetindir; ikincisi dışarıdaki ailendir, aynı yola baş koydukların…Onlar gerektiğinde senin için kurşun yer, gerektiğinde de sen onlar için; üçüncü nokta ise en büyük ailen Koçovalı’lardır. Ve son V Çukur’dur, yuvadır…
Dövme bir kahramanlık hikayesi ile bağlandı ama ne yer ne de rengin benim düşündüğüm gibi anlamı olmadığı da ortaya çıktı: Efe’nin dövmesinin yeri, Efe’nin dövmesinin rengi…
İlk sezon ‘Neden Yamaç’ın dövmesi yok’ diye merak ettiğim dövme konusu Cumali tarafından dile getirildi. – Hatta direk gösterilmese de ayrıntı detaylarda gizlidir düşüncesi ile dövme var mı diye spor yaptığı, duvarın üstünde soyunarak isyan ettiği sahneyi dikkatlice tekrar izlediğim doğrudur.
Abi kardeşin her sahnesi olduğu gibi bu da dövme isyanını da beğeni ile izledim…
Ve Yamaç Koçovalı geri dönüyor, güzel ^^
Ön izlemeyi pek sevdim <3
Dizi ile ilgili diğer yazılara göz atmak isterseniz İzledim / Çukur kategorisini ziyaret edebilirsiniz.
Deha 9.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.